Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 


GLOBALİZM / ENTERNASYONALİZİM
 

Alev ATEŞ 

Enternasyonalizmin bir dünya partisi olarak algılanmasına yol açan yapılanması, dünya devriminin önündeki tek engel olmuştur. Almanya, Macaristan, İspanya, Latin Amerika ülkeleri ve daha bir çok kaçırılan fırsat. Bunlar tartışıla  , tartışıla suyu çıkmış konular. Ama kendini haklı çıkartmak tarihi bile yanlış yazmayı göze alarak hala daha şehvetle bu tartışmayı yürütmek isteyenler olduğu gerçeğini de görmezden gelemeyiz. Aslında bu konuda gerçek yanlışı yapanın tepedeki emreden mi yoksa altta bu emire kayıtsız koşulsuz uyan mı sorusunu yanıtlamaktan hala kaçınıyoruz.

Bu kısa girişi böyle önemli bir konuda tartışmaya kaldığım yerden devam etmek için yazmıyorum.  

İki nedeni var bu kısa yazının;  ilki;  bu aralarda Abidin DİNO’nun ressamlığı üzerinde bir tartışma açılmaya kalkışılması. Bunda kullanılan üslup neredeyse “ben beğenmiyorum” demenin bile ötesine geçip “o da ressam mı yahu” demeye yeltendiği için şöhret olmak isteyen kenar mahalle dilberinin insanı çileden çıkartan üslubunu hatırlatıyor bana. O nedenle bunu geçiyorum. Ancak bu gürültü içinde DİNO ‘nun şöhretini “sol” çevrelere borçlu olduğunun söylenmesi işin boyutunu bizim de ilgi alanımıza taşıyor. Zira Abidin Dino’ yu dünyaya tanıtan bu “sol” çevrelerin arasına katılmak ve bir sanatçı olarak onların onayını almak çok kolay bir işmiş gibi gösteriliyor. Yamanırsın bir “mihraka” olursun şöhret. Gerçi “sosyalist realizm” kategorileri icat edenlerin, bunu dünya çapında meşrulaştıracak kuruluşlar, sendikalar oluşturmaları rastlanmadık şeyler değildir. Zaten bugün A.Dino’yu bu çapsız ağızlara mahkum eden de Moskova’dan yapılan bu densizliklerdir. Ama bunu bugün yazarak,  entelektüel görev yapıyormuş gibi davranan kişinin  bir Prof. olmasının ötesinde sol ve solun tarihine “özel” bir mercekten bakmakla görevlendirildiği de açık.  Muhtemeldir ki, Avrupalı aydınların, sanatçıların  hemen tümünün (o dönemler) sosyalizmin cazibe alanı içinde olduklarını, gerek Moskova’cı  gerekse daha sonra ki süreçler de Moskova’dan bağımsız  da olsa dünya sosyalist hareketinin  hem önderliğini hem üyeliğini yaptıkları bilinir.

 Kaldı ki Moskova’nın dayamacı ve havuç / ceza yöntemi gibi ilkellikler uygulamasına karşı DİNO’ nun hep bağımsız bir karakteri olduğu, gerek 68 olaylarına bakışı, gerekse gençlik hareketlerine yaklaşımı gerekse “sosyalizmin ayrımsallaşması” konusundaki düşünceleri ile ortadadır.  

TKP’li değil miydi  ? Elbette  başından sonuna kadar  “partili” kaldı.  Ben, TİP ‘in   parçalanmasından sonra Aybar’la simgeleşen “Bağımsız Türkiye Sosyalizmi”ni anlatabilmek için çıkarttığımız FORUM  dergisinde   tanıdım kendisini. Dergiyi çıkarttığımız sürece çok güzel yazılar yazdı bizimle. Tartımlar yaptık.   12 Mart’tan sonra yapılan ilk grev olan ve bizim yönettiğimiz TUBİTAK grevinde de kocaman bir duvar resmi yapmıştı, grev yerinin duvarlarında kurulan tuvale. Demem o ki adam gibi adam olmanın iyi bir sanatçı olmak kadar dünyayı değiştirmek için mücadele etmenin de gerekliliğine inanan birisi olduğu kesin. Ucuzundan verilmiş Prof. ünvanları değildir sol çevrelerin insana büyük sanatçı ünvanı vermesi. 

 İşte Forum dergisinde yazdığı güzel bir yazıyı  enternasyonalizm / globalizm tartışmasında bir “mihenk” taşı olarak almamız gerektiğini yazacaktım İNADINA ‘da. Başlangıçtaki paragrafta o yazıya aitti aslında. Ama araya  ‘post-modern’ yavelikler girdi.   

                                                                                         

 
sayfa başına dön