Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 

 

TÜP GEÇİT KORKUSU AŞILMALI

Dr. Kenan GÖÇER
Beykent Üniversitesi öğretim üyesi

İstanbul Boğazı'nın üstüne yapılan iki köprü, kentin ulaşım sorununu çözmediği halde siyasi otorite üçüncüyü gündeme getiriyor. Uzmanlarsa sürekli raylı sistemi esas alan tüp geçit projelerini savunuyor. Şimdi tartışma üçüncü köprü yapımı etrafında sürüyor.

İstanbul'un kuzeyi veya iki köprü arasından geçecek yeni köprü, kent içi ulaşıma hizmet etmez. Tüp geçit hem trafiği rahatlatır hem de kentin dokusunda, üretime katkısında iyileştirme sağlar

20. Yüzyılın başlarından beri yapılması düşünülen tüp geçit projesinin gündemdeki yeri ne zaman artsa, başta deprem olmak üzere, vatandaşlar korkutulmaya çalışılmakta ve denenmiş köprü alternatifi ileri sürülmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) raporlarında, ulaşım şûralarında, kongrelerde ve üniversitelerde yapılmış doktora tezlerinde önemi ısrarla vurgulanan raylı tüp geçit projesinin yerine her şeye rağmen üçüncü köprü yapılırsa, önce İstanbul köprüden atlayarak intihara kalkışır.

İstanbul'un kuzeyinden ya da mevcut iki köprü arasından geçecek bir üçüncü köprü, kent içi ulaşıma hizmet etmeyecektir. Köprü bir yandan köyleri, yeşil alanları, ormanları, su havzalarını yok ederek kenti daha da kuzeye çekerken, diğer yandan yeni otoyollar ağı ve köprüler tuzağı kıskacı içinde ulaşımı oto trafiğine teslim ederek yaşanan kargaşayı kaosa çevirecektir.

Milyonlarca yolcu Üçüncü köprüye alternatif metropolün her iki yakasındaki banliyö tren hattını birleştiren Marmaray Tüp Geçit Projesi'dir. Tüp geçit milyonlarca insana hizmet eden bir toplu taşım aracı iken köprü daha çok otomobil ulaşımına hizmet edecektir. Üçüncü köprüyü savunanlar, otomotiv sektörünün Türkiye'de ekonomi için lokomotif nitelikte olduğunu düşünerek satışları olumlu etkileyeceğini ileri sürmektedirler. Oysa tüp geçit köprülerin yükünü alarak trafiği rahatlatacağından, otomobil piyasasını daha fazla canlandıracaktır.

Domino etkisi Denize paralel olarak yapımı düşünülen Marmaray Projesi'nin verimli olması için Bakırköy-Bağcılar, Ümraniye-Üsküdar gibi önemli alt merkezler ile kesişecek şekilde hızlı tramvay linkleriyle beslenmelidir. Bazı projeler domino etkisiyle birçok farklı alanda son derece önemli değişimlere neden olabilmektedir. Örneğin, İstanbul'da İstiklal Caddesi'nin yayalaştırılmasıyla, pavyonlar kapandı yerine sinemalar, kültür merkezleri, tiyatrolar, sergi salonları açıldı. Yüzlerce sivil toplum örgütü Beyoğlu'na taşındı. Bölgenin değeri arttığı için de çöküntü alanları hızla restore edilmeye başlandı.

Bazı sonuçlar Aynı şekilde tüp geçit projesi de erişilebilirliğe sağlayacağı büyük katkısıyla İstanbul'da domino etkisi yapabilir. Bu projenin ulaşımın dışında İstanbul ve Türkiye açısından oldukça büyük önemi bulunmaktadır. Marmaray raylı sistemi ile üçüncü köprünün söz konusu
yan etkileri şöyle özetlenebilir:

1. Dört köprüye bedel: Tüp geçit tek başına dört, beş köprünün yükünü her hava şartında taşıyarak metropolün trafik sorununu rahatlatacak tek alternatiftir.

2. Banliyo birleşmesi: Her iki yakadaki kopuk banliyö hatlarını birleştirmesi nedeniyle İstanbul'a yönelik, tabiri caizse acil fıtık ameliyatı işlevi görecektir.

3. İpek yolu: Tüp geçit Londra'yı Pekin'e, Bağdat'a ve Bakü'ye bağlamasından dolayı stratejik öneme sahiptir. Proje VIII. Kalkınma Planı'nda yer alan Kars-Tiflis Demiryolu Projesi ile birlikte düşünüldüğünde yeniden canlanan tarihi İpek yolu' nun bir bileşeni durumundadır. Savaşın ardından gündeme gelen Irak'ın yeniden yapılanma sürecinde Türkiye önemli rol oynamak istiyor. Türkiye, şimdiye kadar Irak'a komşu olmanın bedelini ödedi. Bu aşamadan sonra en büyük kozu olan konumu sayesinde avantajlar elde etmek istemektedir. Tüp geçit ile Avrupa'dan aktarmasız Irak'a yük taşımacılığı bu özlemi giderebilir.

Verimlilik artışı

4. GSMH'de artış: Kayıtlı toplam Gayri Safi Milli Hasıla 'nın yaklaşık üçte biri İstanbul'da üretilmektedir. Kayıt dışı ekonominin en büyük kısmı İstanbul'da üretildiği düşünülürse söz konusu oran belki de iki katına çıkmaktadır. Başka bir deyişle yıllık yaklaşık 200 milyar dolar üretimin yarısı İstanbul'dan sağlanmaktadır. Tüp geçit ve metro hattına dönüşmüş banliyö demiryolu erişilebilirlik konusundaki katkısı ile toplam üretime gözle görülür bir verimlilik getirecektir. Verimlilik yüzde 1 artsa bile bir yılda proje kendi maliyetini karşılayabilir. Daha somut bir örnek vermek gerekirse, Kocaeli'nde bir öğretim üyesi çok rahat bir şekilde İstanbul'daki bir üniversitede günübirlik ders vermek için ulaşımı göze alabilir. Aynı şekilde Kocaeli Üniversitesi İstanbul'daki üniversitelerden biri olarak tercih edilebilir.

AB'deki durum

Sanayi ve hizmet üretimine katkısı nedeniyle Avrupa'da, maliyetleri başlangıçta fazla olsa bile raylı sistemler çok fazla kullanılmakta ve her geçen gün önemi artmaktadır. Avrupa Birliği (AB) hukuksal üyeliğin ötesinde son derece dinamik bir entergasyon sürecidir. AB ekonomik siyasi ve askeri alanda entegrasyon ile ülke ölçeğinde bölgeler arası gelir dağılımını azaltmayı hedefleyen bir barış projesidir. Bu yüzden tüm üye ülkeleri raylı sistem ile örümcek ağı gibi sarmak söz konusu hedefin en temel parametresi olmaktadır. Bu yüzden tüp geçit projesi Avrupa Birliği hedefi olan Türkiye için Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirmek kadar önemlidir. Üçüncü köprü Avrupa Birliği'nin önündeki engeldir. Siyasi kriterler Meclis'te bir parmakla değiştirilebilir ve kısa sürede güçlü siyasi irade ile uygulanabilir. Ancak çarpık kentleşme ülkenin bütün geliri aktarılsa yine de düzeltilemez. Eski Doğu Bloku ülkelerinin bugün için Türkiye'ye göre en büyük avantajları, planlı ekonomi sayesinde sağlıklı kentleşme süreci yaşamış olmalarıdır. Bu yüzden üçüncü köprü İstanbul'daki çarpık kentleşme sürecini arttırması nedeniyle Kopenhag Kriterleri'ni aşmaktan daha zor problemler doğurabilir.

Kentsel canlanma

5. Çöküntü bölgeleri: Nasıl bir bölgede petrol olduğu ilinse bile çıkarmak maliyetli olduğunda üretim yapılmamakta, petrol fiyatlarının artması beklenmekteyse, benzer durum kent merkezlerindeki tarihi çöküntü alanları içinde geçerlidir. Tüp geçit özellikle Kumkapı ve Yenikapı'daki tarihi değeri olan ancak restorasyon maliyeti nedeniyle bakımsız durumdaki birçok yapının değerini artıracaktır. Böylece bu bölgeler restorasyon maliyetinin düşmesiyle kısa sürede, tıpkı Beyoğlu'ndaki gibi, çöküntü bölgesi olmaktan kurtularak ulaşım avantajı nedeniyle Boğaz'dan çok daha aranılan yerler olacaklardır.

6. Konut açığı: Marmaray, daha sonraki süreçlerde Bahçeşehir, Çatalca, Büyükçekmece ve Silivri'ye uzatılırsa bu bölgelerde hafta sonu ve yazlık olarak kullanılan, kimi de inşaat halinde bekleyen yüz binlerce konut çöplüğünün sürekli kullanılmasının yolu açılır. Bölgede yaklaşık 10-20 milyar dolar arasındaki değerde yazlık konut verimli hale gelecek, İstanbul içindeki yoğunluktan kaynaklanan sıkışma giderilecek ve konut açığı büyük oranda kapanacaktır.

7. Olimpiyat adaylığı: Olimpiyatlara sürekli aday olan bir dünya metropolünün iki yakasını bir araya getirememesi büyük dezavantaj. Olimpiyatların İstanbul'da yapılması için erişilebilirliğin mutlaka raylı sistemle ve kentin bütününde olması gerekir. Yeni köprü yapılırsa, son elli yıldaki senaryo tekrarlanır. Köprü nedeniyle kent daha fazla kuzeye genişleyecek ve ormanlık alanlar yağmalanacaktır. Yağmaya göz yumdukları için yerel yönetimlerdeki yerlerini koruyan siyasiler bir
süre sonra ülkeyi de yönetmeye başladıklarında ormanlık alan olma özelliğini kaybetmiş yerleri yıkamayacağımıza göre satmalıyız şeklinde çaresizliği kaynak arama politikası olarak kullanacaklardır.

Köprüyü savunanlar öncelikle dördüncü köprü için de alternatif güzergâhlarını belirtmelidirler. Sisli, lodoslu, olağan bir İstanbul gününde vapurların çalışmaması sonucu iskelelerde, köprü üzerinde bekleyen on binlerce yolcuya tüp geçit yerine köprüyü savunacak cesaretleri olamaz.

 

 
sayfa başına dön