Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 


TAYYİP’İ GÖKÇEK’İ BİLECEKSİN.
BİLMEDEN OLMAZ...


Halil NEBİLER


Üniversitede ekonomi hocamız, sonradan bakanlık da yapan Prof. Onur Kumbaracıbaşı, bir şey söylerken, bir şey yazarken bunu mutlaka bir veriye, bir bilgiye dayandırmamız gerektiğini anlatırdı. Bu konuda şöyle bir örnek verdiğini de anımsıyorum:

“Diyelim Türkiye’de nüfus artışı olduğunu söylüyorsunuz. Mutlaka elinizde bir veri olmalı. Ya nüfus sayımı sonuçları, ya Devlet İstatistik Enstitüsü verileri, ya bir üniversitenin araştırması, ya bir başka araştırma. Ama mutlaka bir şey olmalı. Hiç bir şey yoksa, bir çocuğunuzun doğduğunu, buna dayanarak nüfus artışı olduğunu söylemelisiniz.”
Bilgi olmadan konuşulmaz.

Bileceksiniz. Mutlaka bilgi sahibi olacaksınız. Rahmetli Uğur Mumcu, bu zorunluluğu “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” sözleriyle özetlemişti.
Olsa olsa yöntemiyle doğrulara ulaşmak çoğu zaman olanaksızdır. Ünlü mantık oyununa göre tavuk iki ayaklıdır, insan da iki ayaklıdır, öyleyse tavuk insandır yanlışına düşmek, bilgi sahibi olmadan fikir yürütmenin en güzel örneğidir.
Hiç kimse olsa olsa böyledir diyerek fikir sahibi olamaz, yazamaz, konuşamaz.
Konuşursa, “olsa olsa” komik duruma düşer.
Hatta daha da ileri giderek söyleyelim, birazcık bilgi sahibi olanlar, “olsa olsa” diyerek konuşan insanları fikir düzeyinde paramparça ederler. Çünkü karşılarındaki kimse onlara sürekli olarak ölümcül silahlar sunarlar.
Neylersiniz ki büyük adamlar, büyük adam sevdasındakiler, büyük laf etmeyi sevenler bir veriye dayanmadan konuşmaya bayılırlar. Oysa, bu tür konuşmalar “olsa olsa” konuşma sahiplerinin cehaletini gösterir.
 


Cumhuriyet Halk Partisi’nin (Recep Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle) 1970 model politikacısı Ali Topuz, basına açık bir toplantıda Başbakan’ın islamcı terör örgütü İBDA-C’nin ilk yöneticilerinden biri olduğunu ileri sürünce, Erdoğan’ın eline ölümcül bir silah verdi. Çünkü bu bilgi doğru değildi. Şimdi göreceksiniz, siyasal islamcı kesim Ali Topuz’u paramparça edecek. Nitekim, Başbakan, Topuz hakkında 100 milyar liralık tazminat davası açtığını açıkladı bile.
Oysa Topuz ikinci açıklamasında yaptığı gibi, Erdoğan’ın Akıncı Gençlik Derneği (AK-GENÇ) yandaşı olduğunu, bu derneğin daha sonra bir çok islamcı örgüt gibi İBDA-C’yi de doğurduğunu söyleseydi hem amacına ulaşacak, hem siyasal islamcıların eline silah vermemiş olacaktı. Hatta kamuoyunda AK-PARTİ adını koydukları partilerinin adının AK-GENÇ’ten geldiğinin konuşulduğunu, AKP’nin gizli açılımının Akıncı Kökenlilerin Partisi olarak deşifre edildiği yolundaki söylentiler bulunduğunu da söyleyebilirdi.


Şimdi biz de bir iddiayı ortaya atabiliriz. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, MİT’e göre gizli bir islamcı örgütün yöneticiliğini yapmıştır.

MİT’in şeriatçı örgütlürle ilgili bir brifing dosyasında yer alan belgelere göre
18 Kasım 1967’de kurulan örgütün adı Mücadele Birliği. Belgelerde, örgütün İstanbul, Konya ve Afyon’da Atatürk düşmanlığı yaptığı belirtiliyor. MİT’in belgelerinde şu bilgilere yer veriliyor:

“Liderleri Necmettin Erişen, Aykut Edibali, Mevlüt Baltacı Melih Gökçek ve Yılmaz Karaoğlu’dur. Gayesi, merkezi otoriteye bağlı, islami esaslardan kuvvet alan devlet nizamını kurmaktır. Antikomünist olmak, antisosyalist olmak, antikapitalist olmak, milli değerlere saygılı olmak, İslama tam bağımlı olmak ve islami esaslara göre yaşamak bu kuruluşun ana hedefidir.”
Bilgi sadece bize ait değil. Dönemin SHP İçel Milletvekili Fikri Sağlar, 27 Şubat 1990 günü, dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut’a TBMM’de yönelttiği yazılı soru önergesinde, aynı dönemde SHÇEK Genel Müdürü olan Melih Gökçek’in, Mücadele Birliği adlı şeriatçı bir örgütün kurucusu olup olmadığını sorduğunu hemen belirtelim. Yazılı soru önergesi hala meclisin kayıtlarında. Gökçek bunun üzerine Sağlar’a dava açıyor ve kaybediyor.
Şimdi Melih Gökçek bu örgütü, örgüt yöneticiliğini reddedebilir. O artık Gökçek’le MİT arasında bir sorundur.

Her şey gibi, politikayı da bilerek yapmak gerekiyor. Konuştuğunuz zaman bilgiye dayanmıyorsanız, karşınızdakilere size karşı kullanabilecekleri en ölümcül silahları sunmuş oluyorsunuz.
Bilgi sahibi olmak zorundasınız.
Bileceksiniz.
Bilmiyorsanız susacaksınız.
Bilenler konuşacak.


 

 
sayfa başına dön