Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 


 

13 – 14 aralıkta toplanmış olan “Üreticiler Kurultayı”nda her ürün için yapılmış olan  konuşmaları tek ,  tek yayınlamayı sürdürüyoruz 

TÜTÜN 

SAYIN DİVAN,

DEĞERLİ KONUKLAR,

SEVGİLİ ÜRETİCİ DOSTLARIM,

HEPİNİZİ TÜTÜN ÜRETİCİLERİ ADINA SAYGIYLA SELAMLIYORUM    

Tütün, Türkiye’nin en önemli, en değerli ürünlerinden biriydi. Biriydi diyoruz; çünkü  fidesinden başlayarak, dikimine, çapasına, kırmasına, dizimine, baskısına kadar çileli bir bitki olan tütünün bugünkü hali içler acısı.

Yakın bir zamana kadar amerikan sigara fabrikalarının üretimi bile bizim ürettiğimiz şark tipi  tütünlerine bağlıydı. Ne yazık ki şark tipi  tütünler artık kendi yurdundan kovuluyor. Her geçen yıl tütün üreticisi sayısı hızla düşüyor.

Başta Ege  olmak üzere, Adıyaman, Diyarbakır, Batman, Bitlis, Muş, İç Anadolu ve Karadeniz bölgesinde bizler tütün ekmekten vazgeçiyoruz. Dünyanın en iyi tütününün yetiştiği söylenen Gavurköy’de bugün sadece beş aile tütün ekiyor. “köylüye alternatif ürün diye salatalık ektirdiler ya, ilk yıl iyiydi, şimdi başlar avuçlarda gömülü. Gavurköy’ün üreticileri ellerinde hıyarlarla kalakaldılar. Uluslararası tekellerin dayatmaları yüzünden.”

Tekel satışa çıkarılıyor. Halbuki tütün üretimi yapan biz çiftçiler ve sanayisinde çalışanlar ülke nüfusunun yüzde beşini oluşturuyoruz. Yani geçimini tütünden sağlayan üç milyon insan hiçe sayılıyor.

Elbette bu noktaya ocak 2002’ de bir gece de çıkarılan tütün yasasıyla gelinmedi.

Tütün yasası yaklaşık son 20 yıldır uygulanan politikaların bir  sonucuydu.ve bu yasayla ülkede ki tütüncülük ve tütün sanayii bitme noktasına getirildi.

Değerli arkadaşlar…

Son 20 yıldır tütün ve Tekel’de uygulanan politikalara baktığımızda bando-mızıka takımı önünden geçerken başla selam veren merasim bölüğü gibidir, iktidarlarımız.

             İlk defa 1979 yılında Süleyman Demirel hükümet programında yerli ve yabancı özel teşebbüse sigara üretimi ve dağıtımına imkan verilmesine yer verdi.gerekçe olarak sigara kaçakçılığının önüne geçilmesi, döviz kaybının önlenmesi ve yurt içi ihtiyacın karşılanmasını  gösteriyordu.

Demirel’de laf bol. Gemilerle, tırlarla Türkiye’ye giren kaçak sigarayı önleyemediğini söyleyerek, Tekel’i özel teşebbüse açmak istiyor. Aynı Demirel, daha sonra Fırat’ın ötesindeki beş kazın hesabını  veririm diyebiliyor.

1984 yılında Türkiye dışardan Virginia ve Burley tipi yabancı tütün almaya başladı. Anadolu’nun her köşesinde yabancı sigaralarla tiryakilerin alışkanlıkları değiştirildi önce.

1985 yılında Tekel, Düzce, Gönen, Hendek ve Trakya’da yabancı tütün üretimine geçerek kendi kuyusunu kazmaya başladı.

1986 yılına gelindiğinde yabancılar sigara şirketleri tarafından Tekel’in tekelliğinin kırılması tek çare olarak görüldü. Ve dönemin Hükümeti 1177 sayılı Tütün ve Tütün Tekeli Yasası değiştirildi.

1989 yılında tütün ithalatı serbest bırakıldı. Sonuç ; 1980 ‘de sigara üretimi için kullanılan işlenmiş yerli yaprak tütün 74 bin ton iken, 1999’da 54 bin tona geriledi. Yani Türk tütünü kendi ülkesinde istenmez oldu artık.

8 ağustos 1990 tarihinde İzmir Torbalı’da Philip Morris- Sabancı Holding birlikteliği ile –DPT’nin de izni alınarak –sigara fabrikası kuruldu.

3 mayıs 1991 tarihinde resmi gazetede, bakanlar kurulu’nun “Sigara İmalatı, İthali ve Dağıtımı Üzerindeki Devlet Tekelinin Kaldırılması” kararı yayınlandı.

Bundan sonra sırasıyla 1993, 1994 ve 1996 tarihlerinde alınan kararlar, Çiller Hükümetinin Türk tütününe kota (sınırlama) , yabancı tütüne teşvik getirilmesine ilişkindi.

Çiller Hükümeti’nden sonra gelen Refahyol’un 1996 da ki 8939 sayılı kararı da aynı amaçla alındı.

 

Tekel’in resmen özelleştirilmesine ilk adım ise 1997 de Yüksek Planlama Kurulu’nun Tekel’in ortaklık kurabileceğine ilişkin görüşünü açıklamasıyla atıldı. Bundan sonra alınan 25.12.1997 tarihli bakanlar kurulunun “tekel kendisine ait sigara markalarını, fabrikalarını ve diğer varlıklarını tahsis etmek suretiyle ortaklıklar tesis edebilir.” Kararı resmi gazetede yayınlandı.

Tekel’in özelleştirilmesini öngören özelleştirme yüksek kurulu 2 şubat 2001 tarihinde imzalandı. Bu karara göre Tekel’in;

§         Mülkiyetinin devri hariç olmak üzere özelleştirilmesi,

§         Özelleştirme işleminin 3 yılda tamamlanması belirlendi.

Tütün Yasası, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in vetosuna karşın 9 ocak 2002 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Piyasa şartları kaldırılarak destekleme alımlarına son verildi ve sözleşmeli üretime geçildi.

3 haziran 2003 itibarıyla Tekel İçki Sanayi A.Ş. ve ona bağlı Tekel İçki Pazarlama A.Ş. İle Tekel Sanayi Sigara A.Ş. ve ona bağlı Tekel Sigara Pazarlama A.Ş.nin ticaret sicile tescilleri yapıldı. Bu şekilde bağımsız şirket kimliği kazanan Tekel’in sigara ve içki bölümlerini ayrı, ayrı özelleştirmelerinin de yolu açıldı.

Görüldüğü gibi 1979’dan bu yana iktidar olanların hepsi ya ne oluyor? Ülkemizin bu zenginliği  Tekel’imize ve tütün üreticilerimize sahip çıkalım demedi. Aksine hepsi sözleşmişçesine bir adım bir adım iterek uçurumun kenarına getirdiler. Cumhurbaşkanımızın koyduğu takozun üzeriden de yabancı büyük sigara şirketlerinin  kamyonunu atlatarak, yürütmeyi başardılar.

Değerli dostlar…

Tekel 2002 yılında 1 katrilyon 215 trilyon 645 milyar TL net satış gerçekleştirdi. 318 trilyon 632 milyar TL net kar elde etti. 2003 yılının Ocak ayında net satış rakamı 146 trilyon 364  milyar TL ,net karı 22 trilyon 606 milyar TL’dir. TEKEL 120 trilyon lirası ödenmiş olmak üzere 300 trilyon TL sermayeye sahiptir. Toplam 29 bin 353 personel çalıştırmaktadır. Alkollü içkilerde (rakı,cin,votka) yüzde 95 , sigarada yüzde 61.4, şarapta yüzde 20, tuzda yüzde 100, birada yüzde 1 pazar payına sahiptir. Tekel Avrupa’nın alkollü-alkolsüz içkilerde 30. Büyük firması, sigara üretiminde 5. Büyük firmasıdır. 

Tekel hakkında bu bilgileri vermemizin nedeni, bu kadar büyük bir kuruluşun uluslar arası tekellerin istekleri doğrultusunda Dünya Ticaret Örgütü, IMF ve Dünya Bankası’nın direktifleriyle nasıl kurban edildiğinin daha iyi anlaşılması içindir. Bütün bu yapılanların Osmanlı’nın son dönemlerindeki  kapitülasyon benzeri dayatmalarla Duyunu Umumi’yeyle, Reji’yle benzerliklerinin görülmesi   içindir.                                                                                                      

Değerli arkadaşlar…

Tekel’in ülkemizdeki tütün üreticilerinin korunması amacıyla yaptığı destekler tütün yasası’yla beraber kalktı. Tütün yasası ile birlikte bin bir güçlükle ayakta durmaya çabalayan biz üreticiler çok uluslu sigara tekellerinin kulu haline getirildik. Şöyle ki; piyasa şartları kaldırıldı, destekleme alımlarına son verildi ve sözleşmeli üretime geçildi.

Bu yeni yasayla birlikte üreticiler olarak öncelikle tütünümüzü satacak bir alıcı bulmamız gerekiyor. Peki tütünün alıcısı kim? Çok uluslu sigara üreticisi tekeller ve onlar adına alım yapan tüccarlar.

            Bugün tütün ekebilmek için bir alıcıyla sözleşme yapmamız gerekiyor.Tütün üretimini ancak sözleşme imzalayanlar yapabiliyor. Bu anlamda piyasa ekonomisinin  temel ilkesi olan rekabet söz konusu değil. Çünkü piyasa ekonomisinin temel ilkesi olan arz ve talebe göre fiyat oluşmuyor. Üretilen tütünün fiyatını ne ürünün sahibi ne de piyasa belirliyor, Belirleyenler sözleşmeyi imzalatan alıcılar yani uluslar arası tütün tekelleri. Güya onlar bu yasayı serbest piyasanın oluşması için çıkartmışlardı.  

Oyun burada da bitmiyor, değerli arkadaşlar… Tütünle ilgilenen herkes bilir ki; bugüne kadar dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tütün kalitesi üç kategoride değerlendirildi. Ancak tütün alıcıları bu 3’lü sistemi de bozdular. 2002 yılında yaptığımız sözleşmelerde kalite sınıflandırılmasını 5’e çıkardılar. Yetmedi 2003 ürünü sözleşmelerde kalite sınıflandırılmasını 7’ye çıkardılar. Böylece yani sınıflandırmayı arttırdıkça biz üreticilerin tütünden alacağı parayı azalttılar. Nedeni de 7 kategori demek 7 ayrı fiyat demektir. Bu yöntemle en yüksek fiyattan alınacak tütün miktarını azalttılar.   

 

Hani, fiyatlar da fiyat olsa. 2003 ürünü için tüccarla imzalamak zorunda kaldığımız sözleşmelerde 1. Kalite tütünün kilosu 4 milyon 400 bin lira ,7. Kalite tütünün kilosu ise 1 milyon 750 bin lira. Bu rakamlara 2003 yılı sonunda toptan eşya ve tüketici fiyatlarının ortalaması eklenerek bizlere ödeme yapılacak. Tahminlerimize göre 2003 yılının tütünlerinin ortalama fiyatı 3 milyon lira dolayında olacak. Bunu dolara çevirirsek yaklaşık 2 dolar eder. Oysa bizimle aynı tütünü üreten Yunanistan’daki üretici desteklerle beraber tütününü 6 dolara satıyor.

Daha çok yakın bir zamana kadar tütün piyasalarının açılışlarını herkes hatırlar. Davullu zurnalı açılışlardı onlar. Piyasanın açıldığı gün kimi zaman sevinir, kimi zaman üzülürdük. Çoğunlukla da üzülürdük ya, ama hiç bu kadar köle haline düşmemiştik. Üstelik yabancı şirketlerin, yani  uluslar arası tekellerin kölesi.

Bu gün buradaki kurultayı esaretten kurtulmamamız için ilk adım olarak görüyor; hepinize tütün üreticileri adına saygılar sunuyorum.   

 

TÜTÜNDE ÇÖZÜM

 

SAYIN DİVAN,

DEĞERLİ KONUKLAR,

SEVGİLİ ÜRETİCİ DOSTLARIM,

HEPİNİZİ TÜTÜN ÜRETİCİLERİ ADINA SAYGIYLA SELAMLIYORUM

 

Tütün üretmek için 14 ay gereklidir. Önce tütünün fidesi hazırlanır, sonra dikilir, çapalanır, dip sıyrılır, bir daha çapalanır, birinci el, ikinci el,üçüncü el,dördüncü el olmak üzere yaprakları toplanır,    yapraklar dizilir, kurutulur, basarak balyalanır ve tütün elde edilir.

Tütüncülük bir aile tarımı olduğundan bütün bu çalışmalara ailedeki 7 yaşındaki  çocuktan, 70 yaşında ihtiyara kadar herkes katılır. Onun için tütüncüler arasında sıkça kullanılan bir deyim vardır. Derler ki, “tütünün dalı küçük ama derdi büyüktür.”

Bu zahmetli zor üretim az verimli ve meyilli arazilerde yapılır. Şark tütününün yetiştiği bu topraklarda alternatif ürün yetiştirme olanağı yoktur.

“Tütün Yasası”ndan sonra başka ürün yetiştirmeye uygun topraklarda tütün yetiştiren üreticiler tütüncülükten vazgeçmişlerdir.

Tütün üretmekten başka çaresi olmayan biz üreticilerin önünde iki seçenek kalmıştır. Ya tütünü üretmekten vazgeçip göç edeceğiz. Bıraktığımız topraklar erozyonlarla yok olup gidecek. Ya da,   tütün üretmeye devam edebilmek için mücadele edeceğiz.

Değerli Arkadaşlar…

Yabancı tütün ve sigara şirketleri tarafından tütün ve tütüncülüğümüz bitirilmek istenmektedir. İşte böyle önemli bir tarihsel  noktada tütün üreticileri olarak diyoruz ki;

1-Siyasi iktidarlar, IMF ve Dünya Bankası’nın tarım kesimine yönelik dayatmalarını uygulamaktan vazgeçmelidir.

2-Tekel’in sigara bölümüne, Japon Tobacco İnternational –JTİ- firmasının verdiği 1 milyar 100 milyon dolarlık teklif az bulunmazsa; alkol bölümünün Nurol –Limak –Özaltın-Tutsab ortak girişim grubuna 292 milyon dolara satışına idari mahkemesince yürütmeyi durdurma kararı alınmasa Tekel satılmıştı. Tekel’in satışından derhal vazgeçilmelidir.

“Tütün Yasası”ndan sonra tekel’in destekleme alımlarından vazgeçmesi, tütün üreticilerini tek yanlı sözleşmelerle yabancı tütün şirketlerinin kölesi haline getirmiştir.

·         Tekel’in satılması ise tütün ve tütüncülüğü tamamen yabancı şirketlerin denetimine bırakmak anlamı taşımaktadır.

·         Pazarda serbest rekabet değil, tartışmasız bir yabancı tekelleşme olacaktır.

·         Sigara üretim ve pazarlamasının inisiyatifi yabancı şirketlere geçecektir.

·         Tekel’in özelleştirilmesi insan sağlığı içinde daha olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Daha çok kadın, genç ve hatta çocuk, pazarı genişletmek tutkusuyla hareket edecek şirketlerin kampanyalarıyla, sigara bağımlısı haline gelecektir. Yabancı sigara şirketlerinin bizzat kendi itiraflarından bilindiği gibi, nikotin bağımlılık etkisini arttıran ve insan sağlığına zararlı, ölümcül hastalıklara yol açan katkı maddeleri sigara üretiminde kullanılacaktır.

·         Tekel’in binlerce çalışanı işsiz kalacaktır.

İşte tüm bu nedenlerden, Tekel gibi güçlü bir kuruluşu yerli-yabancı şirketlere peşkeş çekmek, Reji’nin yeniden hortlatılması demektir. Karşıyız.     

3-tekel’i satmaya kalkanlar devlet sigara üretmesin, devlet rakı üretmesin diyorlar.

Bu görüşlerin kendi görüşleri olmadığını IMF ve Dünya Bankası gibi örgütlerin politikalarının uygulayıcısı olduklarını herkes biliyor. Madem, rakı ve sigara üretmek istemiyorlar Tekel’ i özelleştirmesinler.

Tekel’i özerkleştirsinler. Yönetimini tütün üreticilerine ve çalışanlarına bıraksınlar. Biz üreticiler ve Tekel çalışanları birlikte kuracağımız demokratik bir örgütle Tekel’in yönetimini oluşturalım. Yüzde 66’sı Japonya Maliyesine yani Japonya devletine ait JTİ şirketine de satılmasın. Diğer şirketlere de…Biz yönetelim.

Böylece üretimden pazarlamaya kadar geçen evrelerdeki üretici, teknik eleman, işçi, tezgahtar ve diğerleri ile birlikte yaratılan “kazancın” pay edilmesi ve yeniden üretimi demokratik bir biçimde düzenlenir. Kafa üstü dikili duran Tekel’de ayakları üzerine dikilmiş olur.

Tütün ürettirilip elinden tütünü alınarak devre dışı bırakılan  biz üreticiler üretimden pazarlamaya kadar olan sürece katılacak “kazancın” paylaşılması dahil her aşamasında söz ve karar sahibi olabileceğiz.

Bize göre; “Tarımda Reform” ancak böyle gerçekleşebilir. Üreticilerin kolunu kanadını kırıp Türkiye tarımını yabancı tarım şirketlerinin hizmetine sunarak değil.

4-Tekel’in özelleştirme çalışmaları nedeniyle yapımı tamamlandığı halde birçok sigara fabrikası açılmamaktadır. Bu fabrikalar açılsın. Üretime geçilsin.

5-Biz üreticiler ihtiyaçlarımız olan üretim girdilerinin ucuz temini için demokratik yönetimlere kavuşturulmuş üretici birliklerine sahip olmalıyız.

6-Tütüncüler, bütün çiftçiler ile birlikte ziraat odalarını gerçek örgütlerimiz haline getirmek, onları demokratik bir yapıya kavuşturmak ve yasasındaki demokratik olmayan maddelerin çıkartılması için mücadele etmeliyiz.

7-Tütünde destekleme alımlarına yeniden başlanılmalıdır.

8-Üretimi 14 ay gibi uzun bir süreye yayılmış tütünün parasın alabilmek için de neredeyse 15 ay bekliyoruz. Tütün üreticilerinin mağduriyetine neden olan bu durumun engellenebilmesi için üretim boyunca ön ödemeler yapılmalıdır.

9-Tütün üreticileri yabancı şirketlerin insafına bırakılmışlardır. Tütün ekebilmek için bizlere dayatılan tek yanlı sözleşmeleri imzalamak istemiyoruz. Ortada sözleşme varsa, toplu pazarlıkta olmalıdır. Tütün üreticileri tek, tek sözleşme yapmak yerine, toplu pazarlık yapabilecekleri örgütlenmeyi yaratmaya yani sendikalaşmaya kararlıdır. Üreticilerin sendikaları yasayla güvence altına alınmalıdır.

 
sayfa başına dön