AB
ÜZERİNDEN OYNANAN OYUN
Erol MANİSALI
Türkiye'de
''AB üzerinden oynanan bir oyun'' var. Oyunu oynayan taraflar ne
yaptıklarını çok iyi biliyorlar.
- İçimizdeki
''gayri milli sermaye çevreleri'' , dışarıdaki ortakları ile
soğuk savaşın bitiminden beri oynuyorlar.
- Türkiye'de
Cumhuriyetten rahatsız olanlar, Mustafa Kemal Atatürk 'ü bir öcü
gibi görenler de AB üzerinden oyunlarını oynuyorlar. AB üzerinden ne
demek, AB'yi (ve ABD'yi) arkalarına alarak bu oyunu birlikte
yürütüyorlar.
- Bu ilginç
''sarıklı-papyonlu koalisyonuna'' , Türkiye'nin bütünlüğüne
karşı olan çevrelerin katılmasında yadırganacak hiçbir şey
bulunmamalıdır.
- Oyunun en
önemli aktörü ise AB'nin (ve Batı'nın) kendisi. Türkiye içinde uzun
yıllardan beri oluşturamadığı koalisyonu ilk defa, soğuk savaş
sonrasında elde etti. Askeri darbeler düzenleyerek, bürokrasiye
sızarak sağlayamadığı olanakları ele geçirdiler. Gayri milli
sermaye, köktendinci çevreler ve bölücüler AB (ve ABD) ile mutlak
bir işbirliği sağladılar.
Türkiye'yi
aslında bu koalisyon yönlendiriyor. 1990'lı yıllardaki, ''gayri
milli sermaye-bölücü koalisyonuna'' , son 5-6 yıldır
köktendinciler eklendi. AB (ve ABD), şimdi 'üç joker' ile
oynuyorlar.
Aslında bu
coğrafyada Avrupa ve ABD hep bu kartları kullandı. Dün Sovyetler
Birliği'ne karşı kullanılan Yeşil Kuşak (ve köktendinciler) bugün
Batı tarafından Cumhuriyet'e, Kemalizme ve Türkiye'nin bütünlüğüne
karşı kullanılmaktadır. Din, siyaset, sermaye sarmalına sokulan
Türkiye, bu koalisyon aracılığı ile soğuk savaş sonrasında, tam
anlamı ile ''güdülmektedir'' .
Koalisyonun bütününü
görmek
Din, siyaset,
sermaye koalisyonu bir bütün halinde görülmelidir. Fatih Camii'nin
avlusu ile gayri milli sermaye birleşik kapların parçalarıdır.
Birleşme noktaları Bürksel-Washington hattıdır.
- Çokuluslu
şirketlerin iç pazarı tekelleri altına almaları ile Fatih
Camisi'ndeki manzaranın Cumhuriyeti ipoteği altına almaya çalışması
bir bütünün parçalarıdır. Fatih Camii'nin avlusunu ''Doğu ve
gericilik'' , gayri milli sermayeyi ''Batıcılık ve
ilericilik'' olarak gördüğümüz içindir ki yıllardır bocalıyoruz.
Eskiden İngiliz Muhipleri de aynı durumda değil miydi? Hem tarikat,
hem de sermayeyi kullanıyorlardı.
- ikisi de gayri
millidir.
- İkisi de
Cumhuriyete ve Kemalizme karşıdır.
- İkisi de
toplumsal (ve toplumcu) demokrasinin geliştirilmesine karşıdır.
- Ve ikisi de
Batı emperyalizminin güdümündedir.
Mustafa Kemal
Cumhuriyeti kurarken sadece tekelleri değil, misyoner okullarını da
kapattı. Çünkü misyoner okulları yalnız eğitim amacını
gütmüyorlardı; Batı'nın iktisadi, siyasi ve dini çıkarlarının
Türkiye üzerinde egemen olmasına ortam hazırlıyorlardı.
Türkiye'de aynı
ortaklık bugün de kurulmuştur. Papyonla-sarıklı koalisyonu vardır.
Biçimsel olarak birisi Doğu'yu diğeri Batı'yı temsil görüntüsü
içindedir. Ancak her ikisi de Batı emperyalizminin denetimi
altındadır.
Cumhuriyet,
Kemalizm ve toplumsal demokrasi, karşılarına aldıkları ortak
hedefleridir. Brüksel, Washington gayri milli sermaye çevreleri,
sarıklılar Mustafa Kemal'i hiç sevmezler: Cumhuriyet sözcüğünden
nefret ederler. Onlar için Türkiye'nin ulusal çıkarları yoktur:
Tarikatların, etnik grupların, gayri milli sermayenin çıkarları
esastır.
Papyon-sarık
işbirliği
Cumhuriyet,
Kemalizm, toplumsal demokrasi ne TBMM'deki bir resme, ne de yalnızca
Fatih Camisi'nin avlusundaki görüntüye tepkidir. Bunlar kadar önemli
olan, ''koalisyonun diğer ortakları da'' görülmelidir.
- Çünkü desteği
(ve cesareti) verenler Brüksel'dir, Washington'dur.
- Onların
uzantıları konumundaki gayri milli sermaye çevreleridir.
- Ve bunların
hep birlikte destekledikleri siyasilerdir.
Bunları görmek
ve anlamak yerine sadece sonuçlara tepki göstermek hiçbir işe
yaramaz. Sivrisinekleri besleyen koskoca bataklık ortada dururken
sinekleri tek tek yakalamak gibi.
Türkiye ya
güçlerini ulusal cephede birleştirerek bataklığı kurutacak veya
yavaş yavaş çökertilecektir.
AB üzerinden
oyun oynayanlar sermaye, siyaset, din koalisyonunu örtmeye çalışan
iç ve dış çevrelerdir.
|