....
 
..
 
...
...
Yararlı Linkler
E- Posta
Başvuru Kaynakları
Katkı 
Sunanlar
Arşiv
 
 
Sayı: 11                                     Ana Sayfa                                         11 Eylül 2001
......... 
DEMEDİ Kİ 
girdik birbirimize
vurduk öldürdük
tutsaklara yükledik 
 dağ gibi yük
oyduk gözlerini
gömdük, yaktık diri diri
insanları
 hayvanlara yem ettik
devirdik saltanatlar
değiştirdik uygarlık çağlar
toplumları toz ettik
hoş görünmek için
 Allaha
kestik kellesini
biçtik hızarla
çiviledik ağaca
gözü önünde elçisini 
 Tanrının
bir kez
bir ses
bir ışık gibi köklerden
ne de bir çiçek gibi yerden
gösterip kendisini
ben sizi
evren üstü
fikir, vicdanla süsledim
vahşetinizi
hayvan bile yapmıyor
demedi ki
 
 

YEŞERİR ORADA
bir çekici
bir örse vurduğun zaman
bir ses çıkartır dalga dalga
titretir
kulağının zarını
 olur bir şeyler
yokluk yok bir defa
ışıkla karanlık
acıyla tatlı
sert ile yumuşak,
döğüşür, öpüşürler durmadan
bir çekiçten fırlayan
 kıvılcım gibi
kovalar
birbirini ölümle yaşam
 düzlüğünde sürecin
canlılık dediğin
hani şu sır var ya
işte bu olay
 yeşerir bu kavgada
Bir Taş Daha Düştü

Uğur Cankoçak

Pazar sabahı cumhuriyet'i açtım: "Bir taş daha düştü" başlığıyla bir ilan Osman Yaman'ın öldüğünü haber veriyor.

Öylece kaldım. Çok dogru bir tanımlamaydı. Sosyalist mücadelenin binlerce alçak gönüllü savaşçılarından biriydi Osman Yaman. Onlar, lafla değil, işle sosyalist mücadeleyi sürdürdüler.

Övünmediler , yılmadılar, korkmadılar, inat ettiler. Osman Yaman 87 yaşındaydı. Kaç yıldır, sosyalist mücadele içinde olduğunu bilmiyorum. Ben onu 1963'de TİP'nin Ankara il binasında tanıdım. Kırıkkale ilçesini kurmak için başvuruyordu. Pırıl pırıl zeki gözleri ve yüzünü güzelleştiren tebessümüyle güven veriyordu. Geveze değildi. Palavracı değildi. Terziydi. Ekmeğini iğnesiyle kazanıyordu.
Kırıkkale'de dükkanına gittim. Ara sokakların birinde küçük bir dükkandı; sandalyesinde oturmuş, bacak bacak üstüne atmış, elindeki kumaş parçasını iğnesiyle dürtüp duruyor, kumaştan ceket üretiyordu.

TİP'nin Kırıkkale ilçe örgütünü kurdu, partinin adresi o küçücük terzi dükkanıydı. Yıllarca ilçe başkanlığı görevini yürüttü. Bir çok okura şimdi bu cümleler birşey ifade etmeyebilir, "ne olmuş yani"? detirtebilir.

Kırıkkale ilçesinden söz ediyoruz. MKE'nin silah fabrikalarının olduğu ilçe ve 1960'lı yıllar... Devletin önemle üzerinde durduğu yerlerden biri. Polisiyle, MİT'iyle, özel seçilmiş kaymakamları ve devlet memurlarıyla hiç bir sosyal harekete iyi gözle bakılmayıp, izin verilmeyen bir ilçe. Öyle ki 3000 işçinin çalıştığı fabrikaların, sendikalarını devlet kurdurmuş, sendikacılarını da devlet seçmiş. Kırıkkale'de bir yoksul terzi Osman TİP'ni kuruyor ve legal, illegal baskılara karşın partiyi dimdik ayakta tutuyor.

Kırıkkale'deki helen her toplantımız olaylı geçerdi. ya bir günümüzü polis nezarethanesinde geçirir, ya da faşist saldırılarında yaralanırdık. Biz Ankara'ya dönerdik ama Osman Yaman orada kalırdı.

Gün oldu, korkan müşteriler Osman'a dikiş vermez oldular, dayandı. Faşistler dükanın camına kırmızı boya sürdüler. Sabah kırmızı boyayı gören Osman Yaman'ın yanıtı, bir kutu boya ve fırçayla ddükkanının tamamını kırmızıya boyamak oldu

1980 darbesinden sonra sosyalistlerin birleşme çalışmalarını dikkatle izledi. Ancak Sovyetler Birliğindeki rejimin çöküşü Osman Yaman'ı çok etkiledi,  ilk kez Osman Yaman'ı umutsuz görmüş çok üzülmüştüm..

Oğlu Yücel Yaman mezarı başında yaptığı konuşmada "türünün son örneklerindendi." dedi. Evet türünün son örneklerinden biriydi. Evet, taşlar birer birer düşüyor.

Osman Yaman, bir yandan iğnesiyle çoluğunun çocuğunun nafakasını çıkartır, bir yandan da sosyalist mücadeleyi sürdürürken, dehşetli  okurdu. Sadece okumakla kalmaz yazardı da. Yücel Yaman babasının şiirlerini kitaplaştırdı. Çok da iyi etti.

Türünün yeni örneklerinin çıkmasını ve düşen taşların yerine daha çok taş konulması dileğiyle Osman Yaman'ı saygıyla anıyorum.
 

 
 
İ
N
A
D
I
N
A