YAYIN YÖNETMENİNDEN
Ülkemizin okur-yazar takımı genelde “Tercüme Kafalı”
dır.Okuduğunu özümseyip,olayları yorumlamak yerine öğrendiği (siz
buna ezberlediği de diyebilirsiniz) şablona olayları sokmaya
çalışır;Uysa da uymasa da sokarlar.
Halka tepeden bakmak da ikinci özelliğidir.Halk (Emekçiler) bilmez,
cahildir,öğrenemez;ona yol göstermek gerekir.Üstelik bunun şablonu
da vardır.
(bilinç götürmek)
Sade emekçilere değil kendine de güvenmez.Tüm iyi,güzel,doğru ne
varsa Batıda vardır.Oradan almak gerekir.Hatta oradan almak değil,
onlardan olmak gerekir.Bunun bedeli neyse verilmelidir diye
dayatırlar .
Tarihte örnekleri de vardır : 1918-1920 döneminde (Mütarekede)
zamanın pek ünlü,pek bilmiş okur-yazarları mandalardan manda beğenip
önermişlerdir.
1947’ de ABD yardımına karşı çıkan sosyalistlere,yine bu pek bilmiş
okur-yazar takımı ABD Türkiye’ yi kalkındıracak, demokrasiyi
getirecek gerekçesiyle saldırıya geçmişlerdir.
Tanzimat kafalı okur-yazarların bir de kendilerine
“solcu”,”sosyalist” gibi sıfatlarla tanıtan kesimi vardır ki en
tehlikelileri de bunlardır , zira suret-i haktan göründüklerinden
zararları fazladır . Önemli özelliklerinden biri de arkalarında
dayanacak bir güç olmayınca kendi ayakları üzerinde durup
düşünemezler;O nedenle de Sovyetler Birliğindeki rejim
çökünce,kendilerini boşlukta hissedip burjuvazinin ideolojik
saldırısına ilk bunlar teslim oldular.
Sosyalizm çöktü ;Yeni Dünya Düzeni Kuruluyor
;Teknoloji Değişti ,Artık Bilgisayarlı Üretim Dönemi Başladı
,Elveda Proletarya; Sınıf Çatışması Temelindeki Eski Siyaset
Biçimleri Terk Edilmelidir ;Yeni Dünya Düzeninde Yeni Siyaset
Biçimleri ;Sivil Toplum Kuruluşları ;Kadın Hareketi ;Çevrecilik.VS.
Temelinde Siyaset Yapılmalıdır.”
Şeklindeki burjuva propagandasının en ateşli savunucuları oldular.
.Dışlarındaki nesnel gerçeği algılayıp,edindikleri doğru bilgiler
ışığında yorumlayarak olayları çözümlemek yerine birtakım sanal
durumlar uydurup yorumlar yaparak hem kendilerini hem de toplumu
yanıltmak gibi bir görev üslendiler.
Yeni Dünya Düzeni Küreselleşmenin tüm dünyaya barış ,insan hakları
,demokrasi getireceği yalanını Türkiye’ de burjuva ideologlarından
önce onlar yaymaya başladılar.Küreselleşmenin kapitalizmin yeni ve
vahşi saldırısı olduğundan hemen hiç söz etmediler.Avrupa Birliğinin
küreselleşmenin bölgesel bir örgütü olduğunu,serbest piyasa
kurallarının en katı biçimde uygulanacağını kayıt altına alan
Maastrich kriterlerinden hiç söz etmeden hep Kophenhag kriterlerini
ileri sürdüler.
Avrupa Birliğinin yasama ve yürütme organlarının çalışma düzeninin
hiç de demokratik olmadığını bildikleri halde (ya da bilecek konumda
olmalarına karşın) bir demokrasi cenneti olarak sundular.Örneğin TC
nin1961 Anayasası ile hiç karşılaştırmadılar.
Üç semavi din içinde Müslümanlığın kadını en çok aşağılayan din
olduğunu bilmelerine karşın erkeğin kadına uyguladığı örtünme
baskısını “özgürlük” diye yutturdular.
Küreselleşmenin çok uluslu şirketleri (ÇUŞ) tüm dünyada egemenlik
kurmasını sağlamak amacına yönelik etnik ve dinsel örgütlenme
modeli dayatmasını “ulus devletler dönemi bitti,şimdi cemaat dönemi
başladı” safsatasını Yugoslavya’ da yaşananları görmezden gelerek
yutturmaya yeltendiler.
Tercüme kafalı okumuş yazmışlarımızın hele , hele onların
kendilerine sosyalist yaftası yapıştıranların yazdıkları ,
çizdikleri konuşmaları ve de eylemleriyle ABD nin dünya egemenliği
için yürüttüğü politikanın Türkiye temsilcileri olan “Ilımlı İslam”
cılara ne kadar yardımcı oldukları ortada değil mi ?
|