Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 

 

  KIBRIS VE… 

  Uğur CANKOÇAK 

Kıbrıs’ da sona yaklaşılırken doğru çözümü bir kez daha yineleyelim :

Kıbrıs , Kıbrıslılarındır.

Yunanistan ‘ ın , İngiltere ‘ nin  ya da  Türkiye ‘ nin  değildir .

Kıbrıs ‘ ta iki halk yaşamaktadır ve bu iki halk arasına geçmişte emperyalizmin oyuncağı Yunanistan ve Türkiye nin marifetiyle kan girmiştir. O nedenle de Kıbrıs ‘ ta  kalıcı barışı sağlamak için iki kesimli, iki toplumlu bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmalıdır. Bu Cumhuriyetin topraklarında hiçbir yabancı ülkenin (İngiltere , Yunanistan , Türkiye ) askeri varlığı bulunmamalıdır.

Ayrıca adada varlığı bilinen silah depoları boşaltılıp ada dışına çıkartılmalıdır.

Yine adada varlığı bilinen tüm para militer kuruluşlar (İngiliz , Yunan ve Türk) ada dışına çıkartılmalıdır.

Kıbrıs ‘ daki İngiliz üsleri sökülmeli ve İngiltere’ nin adadaki varlığına son verilmelidir.

Kıbrıs Cumhuriyetinin ordusu ve silahı olmamalıdır.Adada güvenliği sağlayıcı iki toplumdan kurulu bir polis gücü olmalıdır.

Kıbrıs Cumhuriyetinin garantörlüğünü Türkiye ve Yunanistan üslenmelidir. 

Yukarıda özetlediğimiz Kıbrıs için çözüm tezi 1964 yılında Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar tarafından ortaya konmuş ve hem Türkiye ‘ de hem de dünyada yankı yaratmıştır.TİP’ nin iki Senatöründen biri bu nedenle istifa etmiş , İktidar ve egemen sınıfların sözcüleri tarafından TİP vatan hainliği ile suçlanmıştır.  

Mehmet Ali Aybar ‘ ın TİP adına ortaya sürdüğü Kıbrıs tezi 1964 tarihinde ne kadar gerçekçi ve doğruysa bu gün de en az o günkü kadar gerçekçi ve doğrudur. 

Adanın bilinen askeri stratejik önemi günümüzde daha da artmıştır.Emperyalizmin orta doğudaki çıkarlarının gözetleme ve sıçrama tahtası olan İngiliz üsleri şimdi ABD ile ortak kullanılmaya ve daha da geliştirilmeye başlanmıştır.Bu durum Ortadoğu ‘ da barışı tehdit eden en önemli etkendir. 

Kıbrıs ‘ ın Avrupa Birliğine kabulü ile adada fiilen ENOSİS gerçekleşmiştir.Yani ada Yunanistanın olmuştur. Bunu en veciz şekilde Yunan Başbakanı Simitis ,  “Kıbrıs ‘ ın Avrupa Birliğine kabulü Helenizmin bir zaferidir.” diyerek açıklamıştır. Belleği zayıf olanlara hatırlatalım , Helenizm Büyük Yunanistan rüyasıdır ,hani İstanbul ‘ un da batı Anadolu ve doğu Trakya ‘ nın daYunanistanın  olduğu  rüya…Tıpkı bizimkilerin eski Kızılelma hikayesi gibi…Kıbrıs da Helenizmin bir parçasıdır. Ve Yunan Başbakanın ağzından Kıbrıs adasının AB ne kabulü ile adanın Yunan adası olduğu açıklanmıştır. Bunu Simitis ‘ in kendini övmesi şeklinde yorumlamaya kalkanlar varsa ünlü Anan planını başından sonuna kadar dikkatlice okumalarını öneririm. 

Güney sahillerimizde demir atmış bir uçak gemisi gibi duran ,üzerinde en gelişmiş gözleme teknolojisiyle birlikte gelişmiş silahları da barındıran İngiliz/ABD  üslerinin yanı sıra Yunan askeri varlığıyla Kıbrıs adasının Türkiye ‘ nin savunması açısından önemi büsbütün artmıştır.Türkiye ‘ nin batı (Ege) sahilleri on iki Yunan adasıyla çevrilidir ; Bu adalar 1946 yılında Yunanistana ”Asker ve askeri tesis bulundurmamak” koşuluyla verilmiş fakat geçen zaman içinde Yunanistan bu adaları askeri üs haline getirmiştir. Böylece batı sahillerimiz Yunan askeri gücü ile çevrilmiştir. Şimdi de güney sahillerimiz  adanın Avrupa Birliğine girişiyle Yunan askeri gücü ile çevrilmek üzeredir.Bilindiği gibi Yunanistan  kara sularını 12 mile çıkardığını ilan etmiş , Türkiye de bunu tanımamış konu Lahey Adalet divanında beklemededir. Buna , Avrupa Birliğini arkasına alan Yunanistanın Kıbrıs ‘ da da karasularını 12 mile çıkarttığı zaman Türkiye ‘nin savunmasının adete ortadan kalkacağını anlamak için askeri dehaya sahip olmak gerekmez. Yani Kıbrıs adasında bir yabancı askeri gücün varlığı  yurdumuzun savunması açısından  her zaman  tehlikelidir. Bu askeri varlığın dostumuz , müttefikimiz gibi sıfatları olsa da fark etmez . Çünkü Türkiye yakın tarihinde dost  ve müttefik(!) ülkelerden epeyce zarar görmüştür. En son örneğini on beş gün önce  yine Yunanistan vermiş , gümrük Birliğinden alacağımız olan yardımı veto etmiştir.  

Avrupa birliği hayranları Türkiye ‘ nin de AB ne üye olunca , AB ‘ nin bir eyaleti olarak Yunanistan ve Kıbrıs ile hiçbir sorunumuz kalmayacağını sanıyorlarsa  fena halde aldanıyorlar . Bunun en somut örneğini pek yakında yaşadık : Güney Kıbrıs Rum Hükümeti 14 Eylül 1920 tarihini ,yani Kurtuluş Savaşımızın sonunu ,  İzmir ‘in Yunan işgal kuvvetlerin den temizlendiği günü soy kırım günü olarak kabul ve ilan etmişti …Bu konuda  Ne Türk hükümetinden , ne  post- modern sosyalistlerimizden ne de Kıbrıs hakkında her gün ahkam kesenlerimizden bir ses çıktı… 

Kıbrıs sorununu düşünür , çözüm önerileri sunarken önce yurdumuzun tarihini , özellikle de yakın tarihini bilmek gerekir . O da yetmez dünya ve Orta doğu tarihi bilmek gerekir . O da yetmez siyaset biliminden nasibini almış olmak gerekir. Yoksa kör değneğini beller gibi , Türkiye işgalcidir , TSK derhal adadan çekilsin , “komşi , komşi”  gibi  tekrarlarla , ya da ”Tek Yol AB “ formülüyle varılacak yer hem ülkemizin savunmasını zaafa uğratmak olacak hem de Kıbrıs adasında önce azınlık statüsüne sokulup sonra da adadan sürülen Türklerin dramını seyretmek zorunda kalacağız.  

Tüm İşbirliği (!) içinde olanlara bir kez daha duyurulur.

 

 
sayfa başına dön