YİRMİ YIL
GECİKMELİ “1984”
ABD’DE
Dr. Ergun GÖKNEL
Eylül 11 paranoyası bugün ABD halkının olağan yaşamı haline
geldi. Ortaya çıkan terörün sebebini araştırmadan ve bu sebebi
ortadan kaldırmadan devlet yeni bir “düşman”ın ortaya çıkmasından
büyük mutluluk duydu.
Soğuk savaşın bitmesi, Doğu Avrupa’nın sosyalist
cumhuriyetlerinin yıkılması baskıcı devletin gereksinimi olan
“düşman”ı ortadan kaldırmıştı.
Yeni bir düşman gerekliydi. Devlet ancak bu yolla kendini
ispat edebilecekti. Önce bu iş için İslam uygun görüldü. Fakat
gerekli sebepler ve deliller inandırıcı olarak kamuoyuna
sunulamıyordu. Faili meçhul olaylar ilk aşamada ya Afrika asıllı, ya
da İslam inancında olan kişilere mal edilmek istendi. Ancak bu
girişimler hiçbir zaman yeterince ikna edici olmadı.
Daha elle tutulur sebepler gerekiyordu. Sonunda 11 Eylül
imdada yetişti. Bu büyük terör olayı ABD halkını gerçekten sarstı,
şaşırttı ve de devlet için gerekli korkuyu sağladı.
ABD dokunulmazdı. ABD o kadar güçlüydü ki, dünyada hiçbir güç
ona zarar veremezdi. Otuz yıl önceki Vietnam macerası unutulmuştu
bile. O güne kadar toprakları üzerinde yabancıların başlattığı bir
savaş yaşanmamıştı. Onların “çocukları” her zaman ABD toprakları
dışında savaşmışlar ve zafer kazanmışlardı. Dünyaya refah, özgürlük
ve demokrasiyi yaymışlardı. Onlar özellikle özgürlüğün
temsilcileriydi.
Özgürlük ve refah dağıtıcı görüntüsü arkasında kendi Amerikan
usulü hayat (American way of life) anlayışlarını sürdürme gayretleri
vardı. Dost oldukları, destekledikleri sayısız baskıcı devlet vardı.
Bu devletlerin kendi halklarına yaşattıkları sıkıntılar, gerçekten
özgürlükleri isteyenleri yok etmeleri ABD için önemli değildi. İlk
planda ABD çıkarları vardı. Amerikan halkının refahının genişleyerek
süregitmesi vardı. Afrika’da, Güney Doğu Asya’da, Arap yarımadasında
insanların çektikleri sıkıntılar, çocukların açlıktan ölmeleri,
özgürlük isteyenlerin yok edilmeleri onlar için sorun değildi.
Fakat o da ne? Bu insanlar kendi sınırlarının dışına taşıp
ülkelerindeki baskıcı devletin gerçek destekleyicisi ve hamisi
durumunda olan ABD’ye gelmişlerdi. Burada terör yaratıyorlardı.
İşte yeni düşman delilleriyle ortaya çıkmıştı. ABD başkanı
yeni haçlı seferinden söz edebilirdi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında
Japon asıllı ABD vatandaşlarına yapıldığı gibi, şimdi de İslam
inancına sahip kişiler ABD vatandaşı olsun olmasın özel baskı altına
alınabilirdi. ABD vatandaşı olsun, yabancı olsun hiç önemi yoktu. On
yıldır özlenen “düşman” sonunda bulunmuştu.
Bundan böyle ABD halkının korkması için bir sebep vardı. Bu
korku kullanılarak ve de yapay olarak büyütülerek baskı
kurulabilirdi. “1984” ün Büyük Birader’i gerçekleştirebilirdi. Önce
o çok iftihar edilen özgürlükler kısıtlandı. İnsanlar bu baskıyı
sessiz sedasız kabullendiler. Çünkü karşılarında korunmaları gereken
bir “düşman” vardı.
Sonra ABD’ye gelmek isteyenlerin denetlenmesine başlandı.
Parmak izleri, pasaport kontrolünde çekilen fotoğraflar. Bu
insanların hepsi potansiyel suçluydu. ABD vatandaşlarının
yabancılardan korunması gerekiyordu.
Hayal edilen bir “düşman”ın bulunması devletin baskısını
arttırma sebebi olmuştu. Soğuk savaşın bitmesi, sosyalist rejimlerin
yıkılması ile kaybolan tehdit ve şiddet duygusu yeniden
yerleştirilebilirdi. Özgür olduğu iddia edilen basın ve
televizyonlar en uygun beyin yıkama aracı oluyordu. Devletin
anlayışına uygun haberler ve yorumlar yayınlanabilirdi. Diğerleri
devlet sansürüne veya gönüllü oto sansüre kurban ediliyordu. 1950
öncesinin McCarthy felsefesi bu defa bütün dünya için geçerli
kılınmıştı. Sadece “düşman” değişikti.
Dışarıda bir dizi ülke “haydut” olarak tanımlanıyordu.
“Düşman” ile savaşmak için bu ülkelerde bulunmayan silahların
varlığı iddia ediliyordu. Bu bahane ile milyonlarca ton bomba
insanların, çocukların, kadınların üzerine yağdırılıyordu. Bu
ülkelere demokrasi getirilecekti. Bombalar, sakat kalan çocuklar,
ölen siviller demokrasinin habercileriydi.
İçeride de insanlar sıkı bir denetimden geçiyordu. Yeni
teknolojinin tüm olanakları uygulanıyordu. “1984” ün izleyen fakat
görülmeyen gözleri de yakında gerçekleşecekti.
Devlet koruma adına tüm ülkeyi açık hava hapishanesine
çevirecekti.
Eylül 11 son dakikada devlete bu olanağı tanımıştı.
|