AYÇİÇEĞİ
Çiftçi KURULTAYI
Sayın
divan,
Değerli konuklar,
Sevgili üretici
dostlarım,
Hepinizi ayçiçeği
üreticileri adına saygıyla selamlıyorum!
Türkiye’nin bitkisel yağ ihtiyacı nüfus artışına ve kişi
başına tüketilen yağ oranının yükselmesine bağlı olarak sürekli
artıyor. Tüketilen bitkisel yağların yüzde 57’si ayçiçeğinden
üretiliyor.
Yağ bitkilerinden kolza insan sağlığına zararlı olduğundan
üretimden kaldırıldı. 1970’li yıllarda haşhaş ekimi Amerika’nın
dayatması ile yasaklanma sınırına geldi. Bu gelişmeler ayçiçeğini
iyiden iyiye alternatif ürün durumuna getirdi.
Koşulların bu kadar ayçiçeği lehine geliştiği bir dönemde
devlet tarafından teşvik ve destekler de kapsamlı olarak uygulandı.
Devlet destekleri ayçiçeği üretimini daha da arttırdı.
Daha sonraları tarım bakanlığına bağlı zirai araştırma
enstitülerince yapılan araştırma ve denemeler sonucu üretilen
tohumlarda % 40-45 yağ yüzdelerine ulaşıldı. Devam edilen denemeler
sonucunda bulunan hibrit tohumu Trakya bölgesi’nde verimliliği
arttırdı.
Bilindiği gibi, verimliliğin artması araştırmaların
sürekliliğine bağlıdır. Tarım bakanlığı’nın bu yıl araştırma
enstitüleri ve üretme istasyonlarını kapatması son derece yanlış
bir karardır. Kabul edilir bir uygulama değildir. Bu uygulamanın ne
biz çiftçilerin ne de ülkenin yararına görmediğimizi yeri gelmişken
belirtelim. Hükümet bu yanlışından derhal vazgeçmelidir!...
Değerli arkadaşlar!...
Bu gidiş 1989 yılına kadar sürdü. Yılda 1 milyon 250 bin ton
ayçiçeği üreten bir duruma geldik. Özal’ın tarım alanında uyguladığı
“ithalatla yerli üretimi terbiye etme” politikalarının uygulanması
sonucu üretimimiz 500 bin ton seviyelerine kadar düştü.
Ülke olarak yağlı tohum kırma kapasitesi ile yağlı tohumlar
üretimi için elverişli topraklara ve iklim şartlarına sahibiz. Ama
Türkiye tarımda uyguladığı bu yanlış ve güdümlü politikalar
nedeniyle bir çok alanda olduğu gibi bitkisel yağ sektöründe de dışa
bağımlı hale geldik.
Evet değerli dostlar…
Rakamlar doğruyu söyler… rakamlara bakıldığında da açıkça
görülüyor ki uygulanan güdümlü politikalar üreticinin de ülkenin
yararına olmamıştır…
Ayçiçeği tarımında son yıllarda ekim alanlarında yaklaşık %
36’lık, üretimde ise % 38’lik bir azalma var.
Yanlış politikalar sonucu dünden bugüne Rusya ve
Bulgaristan’dan ayçiçeği ithal etmek zorunda kalıyoruz. Biz ayçiçeği
üreticilerinden esirgenen 550-600 milyon dolar para ithalat yoluyla
yabancı büyük çiftçi ve şirketlere veriliyor.
Değerli arkadaşlar!...
Biz ayçiçeği üreticileri sadece bu IMF dayatması olan
politikalardan dolayı sorun yaşamıyoruz…
-
Ergene nehrinin
yavaş, yavaş bir ölü nehir haline gelmesi,
-
Yıllık yağış
ortalamalarındaki düşüş,
-
Istranca
dağlarından inen suların İstanbul’a aktarılması,
-
Yer altı
sularının azalması, kirlenmesi ve bunların tarımın hizmetine
verilmemesi,
-
Topraklardaki
organik seviyenin azlığı, fosfor birikmesi,
-
Toprakların kireç
ihtiyacının küçük çiftçi tarafından giderilememesi,
-
Nedenleriyle de ayçiçeği üretiminin dekar başına verimi her
geçen gün düşmektedir. Çevre de katledilmektedir.
Ayrıca, Trakya topraklarında hızlı organik madde azalması,
kireç azlığı, buğday ve ayçiçeği arasına üçüncü bir münavebe
bitkisinin katılamaması hızlı bir verim düşüklüğünü getirmektedir.
Kamu bu sorunlara hiç eğilmemekte, yok saymaktadır. Bu da bizi her
geçen gün daha da yoksullaştırıyor.
Evet dostlar…
Bu kökü dışarıda politikalar tarım ve hayvancılığa darbe
üstüne darbe indiriyor. Ayçiçeği üreticisi bizlerin de geliri
düştükçe düşüyor. IMF ve dünya bankası destekli hükümet ve
hükümetlerin çıkardığı yasalarla, bizlere adeta “üretmeyin artık”
deniliyor. Bu durumdan son derece kaygılıyız.
Bizim üretici örgütlerimizin ve meslek örgütlerinin
söyledikleri ile önerdiklerini hükümetler dikkate almıyor.
Hükümetler için varsa yoksa IMF ve Dünya Bankası! Biz üreticiler ne
yapacağımızı bilmez durumdayız!
İddiamız odur ki; üreticilere kulak verilmeden sürdürülen
uygulamalarla ülke nüfusumuzun yarıya yakınının geleceği çalınıyor.
“Tarım Reformu” veya “Tarımda Yeniden Yapılanma” dedikleri,
aslında bizleri yabancı büyük tarım şirketlerine feda etmekten başka
bir şey değil. Onu görüyor, yaşıyoruz…
Reform dedikleri; IMF reformu, hükümetlerin reformu imiş.
Bunu artık biliyoruz! Çünkü; bu reformlar, biz ayçiçeği üreticileri
kadar tüm çiftçilerin, köylülerin de felaketi oldu.
Değerli dostlar!...
IMF ve Dünya Bankası’nın “yeniden yapılanma” projesi adı
altında dayattıkları yaptırımlar sonucu hükümetlerin çıkardığı
yasalar sonucunda;
·
Tarımsal destekler kaldırıldı,
·
Tarımsal kredi faizleri yükseltildi,
·
Tarımsal KİT’ler özelleştiriliyor,
·
Tarım
satış kooperatif birlikleri’nin sanayi tesislerini, bünyelerinden
ayıracak yasalar çıkarıldı. Bütün bu yaptırımlar biz ayçiçeği
üreticilerini de doğrudan kötü etkilemektedir.
·
Özellikle “yeniden yapılandırma kurulları” ile bizim olan
Trakya Birliğin entegre tesislerinin A..Ş.’ye çevrilerek satılması
bir nevi gasptır. Trilyonlara ulaşmış birikimlerimizin yok olması
demektir. Bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz.
IMF ve Dünya Bankası’nın dayatması politikalarını kabul
etmiyoruz. Hükümetlerin de bu politikaları uygulamalarını
istemiyoruz!
Saygılarımızla!...
AYÇİÇEĞİNDE ÇÖZÜM
Sayın divan,
Değerli konuklar,
Sevgili üretici
dostlarım,
Hepinizi ayçiçeği
üreticileri adına saygıyla selamlıyorum!
Sorunlarımızı arkadaşımız aktardı. Çözüm için de önerilerimiz
var. Ortak mücadelemize katkısı olması için şimdi onları sizlere
sunarak, paylaşmak istiyoruz.
-
Ülkemiz, ekolojik
olarak ayçiçeği üretimine uygun ülkelerden birisidir. Kökü
dışarıda olan tarım politikalarından vazgeçilerek; ayçiçeği hasadı
zamanında ithalat yapılmamalı.
-
Yağlı tohum
üretimini geliştirmek için üretimde kullanılan girdiler
ucuzlatılmalı.
-
Taban fiyatları
maliyetin üzerinde belirlenmeli. Tarımsal desteklere devam
edilmeli.
-
İhtiyacımız olan
üretim girdilerinin ucuz temini için “üretici birlikleri”
kurulmasını sağlayacak yasa çıkarılmalı.
-
Istranca suları
ve yer altı suları ile desteklenen sağlıklı sulama olanakları
devlet tarafından sağlanmalı, kirletilmesi engellenmeli.
-
Suları kirleten
sanayi kuruluşlarına karşı yaptırımlar ağırlaştırılmalı, suların
ve toprağın kirletilmesi mutlaka engellenmelidir.
-
Köylerde bulunan
kamuya ait arazilerde öğrenmeyi hızlandırıcı ve yeniliği kabul
ettirme amaçlı, ayçiçeği ve buğday arasına üçüncü bir bitkiyi
yerleştirme amaçlı örnek proje uygulamaları Trakya’dan başlayarak
yaşama geçirilmeli ve çiftçi eğitimi için kaynak kamu tarafından
sağlanmalı.
-
Ayçiçeğinde tohum
olarak hibrit %98 oranında kullanılıyor. Ancak bir kilogram hibrit
tohumunu 30 kilogram ayçiçeği satarak alabiliyoruz.üstelik
tohumların bazılarında verim düşüklüğü bulunuyor ve sorumluluk
alınmıyor. Bunun için tohumlar ekolojik koşullara ve bölgelere
uygun olarak üretilmeli ve fiyatları üreticilerin kolaylıkla
alabileceği düzeye çekilmeli.
-
Ekim öncesi kredi
olanakları sağlanıp sunulmalıdır.
-
Ayçiçeği
üretiminde çalışan kadınlar ve işçiler sosyal güvenceye
kavuşturulmalıdır.
-
Ayçiçeği üretimi
yapıldığında çok düşük verim alınan topraklara sahip üreticilere,
sıfır faizli, altı yıl geri ödemeli krediler verilmeli, bu
bölgelerde ceviz, bağ ekim alanları ile hayvancılık özendirilip
desteklenmelidir.
-
Tüm tarımsal
kredi faizleri düşük tutulmalıdır.
-
Hükümet, IMF ve
Dünya Bankası’nın dayatması olan tarım politikalarını uygulamaktan
vazgeçmelidir.
-
IMF ve Dünya
Bankası’nın dayatmaları sonucu çıkarılan ve tarımımızı tahrip
eden, yasalar iptal edilip yürürlükten kaldırılmalıdır.
-
Başta
üreticilerin, meslek kuruluşlarının, üniversite temsilcilerinin ve
akademisyenlerin içinde yer aldığı kurullarla ülkemiz ve
çiftçilerimizin yararına yeni bir tarım politikası
oluşturulmalıdır.
-
Biz ayçiçeği
üreticilerini sanayici ve tüccara karşı koruyacak aynı zamanda
kendi birlik yönetimlerimizi denetleme olanağına da kavuşturacak
ve toplu pazarlıkta yapabileceğimiz örgütlerimizi kurmak,
geliştirmek zorundayız. Kısacası bugünden yarına ürün bazında
sendikamızı yani “ayçiçeği üreticileri sendikası’nı kurmak
zorundayız.
Ancak o zaman ayçiçeği üreticileri için gerçek reform
yapılmış olacak. Üreticiler ve çalışanlar olarak da üretimden
pazarlamaya kadar olan zincirde söz ve karar sahibi olmuş
olacağız...
Saygılarımızla !...
|