DÖNMEYECEKSİN...
BEN
DÖNEKSEM DÖNDÜM DİYE MEMLEKETİME
DÖNDÜM ULAN
DÖNDÜN İŞTE DÖNDÜM BE!..
Halil
NEBİLER
Türkiye çok
büyük bir sanatçısını kaybetti. Herkesin başı sağolsun. Cem Karaca,
“1 Mayıs Marşı”yla, “Tamirci Çırağı”yla, “Namus Belası”yla
1970-1980’in idolüdür. Başarısı, müzik bilgisinde, müzik
icrasındadır. Bu icra yeteneğini ve müzik bilgisini, 78 kuşağının
yükselen sol değerleriyle buluşturduğunda da kitleselleşmesi
rahatlamış, bir sanatçının ötesinde, bir idol haline gelmiştir.
Cem Karaca,
şimdilerde insanların söylediği gibi Türk “rock”unun öncülerinden
biri olmasından çok, Türk halk müziğini kitleselleştirenlerden biri
olarak önem kazanmıştır. Çıkışının en önemli ögeleri, Türk halk
müziğinden alarak seslendirdiği Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan
türküleridir. Çocukluğumdan aklımda kalanlar arasında “Sana derim
sana Hasan Kalesi/Alt yanında döğüş oldu cenk oldu” türküsü vardır.
“Namus Belası” klasik bir türküdür sonradan yazılsa da...
Döneminin
siyasal çıkışına paralel olarak çok doğru noktalara giderek “1 Mayıs
Marşı”nı, “Tamirci Çırağı”nı, “Şeyh Bedreddin Destanı”nı okuyan
Karaca, haklı olarak, eskilerin deyimiyle bileğinin gücüyle
tırmanmıştır müzik dünyasındaki yerine. Doğuştan gelen yeteneği her
zaman baş tacıdır. Karaca Türk müziğine şeref verenler arasındadır.
Onların arasında ise önde gelen bir yerdedir.
Ancaaaaaakkk.....
Cem Karaca
onbinler tarafından gömülmeyecektir. Bir Uğur Mumcu’nun, bir Aşık
Mahzuni Şerif’in yaşadığı görkemi yaşamayacaktır. Çünkü o bir
dönektir.
“Ölünün
arkasından ancak Rum’um şuarası konuşur”... Ece Ayhan’ın bir
dizesiydi yanılmıyorum. Ölünün arkasından konuşulur mu? Gerekiyorsa
Rum’un şuarasındanız. Konuşulur.
Cem Karaca, “Ben
döneksem döndüm diye memleketime, döndüm ulan, döndüm işte, döndüm
be” diye şarkı yapmıştı, anımsarsınız.
Döndükten sonra
ne için döndüğünüz önemli değildir. Kimi memleketine dönmek için
döner, kimi ekmek parası için.
Yanlış
anımsıyorsam lütfen bağışlayın. Sanıyorum İrfan Yalçın’ın tiyatro
oyunuydu. Dağ başında demiryolu döşeyen işçiler örgütlenmek için
çabalıyorlar. İşler o hale geliyor ki sonunda büyük çadırda
toplanıyorlar. (Bu arada işçiler dağ başında çadırlarda kalıyor.)
Her şey son kerteye gelmiş. Ad ad okunuyor, var mısın yok musun,
diye. Hasan var mısın? Varım abi. Hüseyin var mısın? Varım abi,
Mehmet var mısın? Varım Abi. Recep var mısın?
...
Recep, var
mısın?
...
Receeepppp?
-Abi yaaa
-Ne oldu Recep?
-Aabi, ekmek
parası biliyon mu? Memlekete ekmek parası gönderiyom. Anam, karım,
çocuklar, ekmek parası abiii. Biliyon mu? Sil beni abi...
Tam o sırada,
büyük çadıra bütün demiryolu işçilerinin yakından tanıdığı fahişe
geliyor. Herkese şööyle bir bakıyor. Recep’e dönüyor. (Ben oyunun
yalancısıyım) Diyor ki!
-Ulan şerefsiz!
Ben ekmek parası için etimi satıyorum, bana orospu diyorsunuz. Sen
ekmek parasını bahane ederek bütün bu insanların örgütlenmesini,
ekmek parasını, arkadaşlığını satıyorsun, ben sana ne diyeyim?..
Şimdi size
küçük bir hikaye daha anlatayım.
Padişahın
karşısına birini getirecekler... Soruyor sadrazama, hüneri nedir
diye. Sadrazam diyor ki, “Padişahım, bu adam bir iğnenin deliğinden
bir çuvaldızı 50 metre uzaktangeçirir”.
Eh gelsin, diyor
padişah...
Elli metreye bir
direk dikiliyor. Üstüne biriğne... Adam alıyor eline çuvaldızı.
Zınnnnkkkkkk.... Geçiriyor deliğinden.
Padişah önce
gördüğüne inanamıyor. Sonra sadrazamı çağırıyor. Diyor ki:
-“Bu adama
becerisinden naaşi 50 altın verin. Sonra da bu beceriyi böyle saçma
sapan işlerde kullandığı için 50 kırbaç vurun.
Şimdiiii.
Örnekler bitti.
Meseller bitti.
Geldik zurnanın
zırt dediği yere.
Dönmeyeceksin.
Ne için olursa
olsun dönmeyeceksin.
Memleketim için
döndüm dersen o lafı sana yedirirler. Kimler döndü, işkenceler
gördü, kimsenin kıçını yalamadı,şimdi şerefleriyle yaşıyorlar.
Nazım dönmedi,
mezarı dönemiyor, şerefiyle anılıyor.
Memleket hasreti
dersin, dönersin. Olmaz.
Yeter, bu halk
bir boktan anlamıyor dersin, dönersin. Olmaz.
Ya bu da hayat
mı, para kazanmak istiyorum dersin. Olmaz.
Merhum
vasiyetinde demiş ki;
“Devlet töreni
istemiyorum”
Devlet
döneklere tören yapmaz.
Halk hiç
yapmaz.
Nihat Behram’ın
tek dizesi aklımda kalan. Başka da yok...“Beni yiğitler götürür...”
Seni yiğitlerin
götürmesini istiyorsan, dönmeyeceksin.
Ama sesine
saygı, müziğine saygı.
Güle güle Cem
Karaca.
halilnebiler@yahoo.com
halilnebiler@hotmail.com
|