ABD: KAĞITTAN BİR KAPLAN MI ?
Korkut
BORATAV
Tarih 18 Ocak 2004.
Dünya Sosyal Forumu'nun Bombay'daki seminerlerinden birini yönetme
görevi bana düştü. Seminer, Emperyalizme Direnme başlığı altında
uluslararası finans ve ticaret konularını inceliyor. Konuşmacılardan
biri Çinli bir iktisatçı: Zhiyuan Cui . Konusu ''ABD'nin Çin'e
Revalüasyon Baskısı'' . Daha açık ifade edelim. Çin'in ulusal parası
olan yuan/renminbi son yıllarda dolara karşı sabit bir kur ile (yaklaşık
1 dolar = 8.3 yuan) işlem görüyor. Ancak, Çin Amerika'ya karşı çok büyük
ticaret fazlası veriyor. Bush yönetimine göre bu ticaret açığı yuan'ın
yapay olarak ucuz tutulmasından kaynaklanmaktadır. Ve Çin'e baskı
yapıyor: ''Paranı dolara karşı değerlendir; örneğin 1 dolar = 7 yuan
yap ki senin malların Amerikan piyasasında pahalansın; benim mallarım da
Çin'de ucuzlasın; böylece sana karşı dış ticaret açığım azalsın.''
Bu baskı haklı bir
nedene dayanmıyor. Nitekim, 1997-1998 krizleri sırasında beş Doğu Asya
ülkesi büyük boyutlu devalüasyonlara giderken Çin'in de rekabet gücünü
yitirmemek için aynı yola başvuracağı tahmin ediliyordu. Bu öngörüler
tutmadı. Çin, parasının dış değerini değiştirmedi ve bu ''sorumlu''
davranışı nedeniyle uluslararası finans çevreleri ve ABD tarafından
alkışlandı. O günden bu yana yuan/dolar kuru değişmedi; fakat ABD'nin
Çin'e karşı dış ticaret açığı katlanarak büyüdü. Şimdi Bush, sabit
kurlara rağmen yitirilen rekabet gücünü, ''yuan'ı değerlendir''
baskısıyla yeniden kazanmak istiyor. Çin ise şimdilik, bu baskıya karşı
direniyor.
Çinli iktisatçı bu
sorunu tartışmakta idi. Fakat bana daha da ilginç gelen husus, Cui'nin
konuşmasını Başkan Mao 'nun eski bir sloganını hatırlatarak başlatması
oldu: ''Amerikan emperyalizmi kâğıttan bir kaplandır.'' Ve bu
sloganı günümüze uyarlamaya çalıştı: ''Sadece Çin'e karşı değil, tüm
dış dünyaya karşı büyük dış açıklar veren ve bu durumunu siyasi
baskılarla aşmaya çalışan Amerikan ekonomisi, aslında çürük bir zemin
üzerinde mi durmaktadır? Açık verdiği ülkeler karşısında kırılgan, zayıf
ve bağımlı bir konuma mı sürüklenmiştir?''
****
Veriler bu iddiayı
doğruluyor mu? Dış ticaret açığını da içeren cari işlemler hesabına
baktığımızda, 2003 yılında ABD'nin dış dünyaya karşı 553 milyar dolar
(milli gelirin yüzde 5.1'i oranında) dış açık verdiğini IMF verileri
ortaya koyuyor. Bu açık, başta Japonya ve Çin olmak üzere Asya'da ve
Euro bölgesinde büyük miktarlarda dolar rezervlerine yol açıyor ve
trilyonlara ulaşan ABD Hazine bono ve tahvillerinin merkez bankalarınca
tutulması anlamına geliyor. Böylece birkaç yüz milyarlık dolar rezervi
olan Çin gibi bir ülke, ABD'ye karşı çok güçlü bir konuma gelmektedir.
Doların Euro'ya karşı değer yitirmesi kısa dönemde, yani bir başkanlık
seçimi arifesinde, Amerikan yönetiminin işine gelebilir. Ancak,
Amerika'nın dış açığının finansmanını sağlamış ülkeler, alacaklarının
tamamen ödenmesini talep ederek yüzlerce milyarlık devlet borç
senetlerini uluslararası piyasalara dökseler, finansal piyasaların
altüst olması ve Amerika'da faizlerin derin bir bunalıma yol açacak
düzeylere yükselmesi söz konusu olacaktır.
Dahası da var:
ABD'nin devasa dış açığı, sadece bu ekonominin rekabet gücünün
aşınmasından değil, bütçe açığının (Irak saldırısının katkılarıyla ve
2004 tahmini olarak) 520 milyar dolar gibi astronomik bir boyuta ulaşmış
olmasından da kaynaklanıyor. Bilindiği gibi, kamu kesiminde ve cari
işlemler dengesinde büyük boyutlu açıklara sürüklenen azgelişmiş ülkeler
IMF'nin insafsız reçetelerince disiplin altına alınırlar. ABD nesnel
olarak aynı konumdadır. Ve bu nedenle ünlü iktisatçı Paul Krugman , New
York Times'daki köşesinde ''makro-ekonomik göstergeleri bakımından
ABD tipik bir üçüncü dünya ekonomisi konumundadır'' diye yazmıştır.
Süper-emperyalist konumu sayesinde ABD ekonomisini IMF disiplini değil,
Asyalıların ve Euro-bölgesinin Amerika'ya aktardığı astronomik net
kaynaklar ayakta tutmaktadır. Fakat nereye kadar?
***
Benzer bir senaryoyu
daha önce de gördük. Vietnam Savaşı'nın yarattığı ekonomik gerilimlerin,
1971'de doların devalüasyonu ile birlikte Bretton Woods sisteminin
çöküşüne yol açtığını hatırlayalım. Artık açıkça ortaya çıkmıştır ki,
ABD'nin Irak benzeri bir ikinci askeri macera aramasına imkân verecek
ekonomik gücü kalmamıştır.
Belki de Çinli
iktisatçı Cui, Başkan Mao'ya referans verirken tam isabet sağlamıştır:
Amerikan emperyalizminin ''kâğıttan bir kaplan'' a dönüşme süreci
başlamış olabilir.
|