BALON ŞİŞECEK Mİ SÖNECEK Mİ PATLAYACAK MI ?
Korkut
BORATAV
Yiğit Bulut ,
basınımızın finans uzmanları arasında, bence, en farklı ve ''aykırı''
kişidir. Radikal'deki köşesinde ve CNN Türk'teki programlarında
finansal piyasalar üzerindeki sağlam bilgilerini izleyicileriyle
paylaşmakla kalmıyor; gerektiğinde ''içten biri'' olarak
''piyasa oyuncuları'' nın, Türkiye ekonomisine ve toplumuna
hükmetmeye yönelen tavırlarını insafsızca eleştirebiliyor.
Bulut, 16 Nisan
tarihli Radikal'deki yazısında da, AKP'nin iktidara gelmesinden bugüne
kadar ''piyasaların gidişatı'' nı eleştiri süzgecinden geçirmiş.
Aktarıyorum: ''Avrupa Birliği sanal treni tablosu [sayesinde]...
piyasayı yönlendiren iç ve dış odaklar hemen hemen hiç risk almadan,
kırılma noktalarını da iyi hesaplayarak aşırı kârlar [kazandılar]... Bu
süreç içinde babaların oyunlarını bozacak hiçbir gelişme olmadı..
risksiz dönemin kaymağını yediler... Ancak, köpüğün sönmesi [gündeme
gelmektedir]... Köpük sönerken, yerli-yabancı büyüklerin, bankaların,
oyuncuların hareket tarzı, net bir gerçeği ortaya koydu: AKP hükümetinin
AB'den aralık ayında müzakere takvimi alabileceğine inanmıyorlar.
Piyasanın ruh hali, 'kârımı realize edeyim ve bir an önce dolar
alayım' çizgisine çok yakın... İçeriye AB üyelik senaryosunu
ballandıra ballandıra pazarlayıp ayakkabıları elde, kaçmak için
bekleyenler [söz konusudur].''
****
Yiğit Bulut'un çizdiği insafsız tabloya göre, finansal piyasaları
yönlendiren ''babalar'' , önce Kıbrıs'ta çözüm, sonra da AB'nin
Türkiye'ye vereceği müzakere tarihi üzerinde olumlu beklentileri,
aslında hiç inanmadıkları halde, alabildiğine pompaladılar. Ve büyük
kazançlar elde ettiler. Şimdi de ''malı götürmeyi'' planlıyorlar.
Bulut'un değindiği
''aşırı kârlar'' ı nicelleştirelim ve önce döviz getirilerine
bakalım: Şubat 2003'te döviz bozdurarak Hazine bonosuna para bağlayan
yabancı rantiyenin bir yıl sonra tekrar dövize döndüğünde getirisi dolar
üzerinden yüzde 83.6, Euro üzerinden yüzde 59.4'tür. (Dönem başında
nominal faizlerin yüzde 52.7 olması, 12 ay boyunca doların değerinin
yüzde 16.8, Euro'nun ise yüzde 4.2 düşmesi bu sonucu doğurmuştur.)
Borsaya giren ve bileşik endeks oranında (yüzde 85) kazanç sağlayan
yabancı yatırımcı ise bir dolar ile bir Euro'nun toplamından oluşan bir
döviz sepeti üzerinden yüzde 106 getiri elde edecektir. TL getirilerine
gelince: Şubat 2003'te ihraç edilen bir yıl vadeli Hazine bonosunun 12
ay sonraki reel (yani enflasyondan arındırılmış) getirisi ANKA Ekonomik
Bülteni'nin hesaplamalarına göre yüzde 35.2'dir.
Bu boyutta
kazançların süregelmesi mümkün müdür? Durum, günümüzde tüm finansal
piyasaları etkileyen tipik bir ''sabun köpüğü'' veya ''şişen
balon'' hastalığıdır. Türkiye koşullarında balon, AB beklentileri
alabildiğine pompalanarak şişirildi. Borsacıların o garip deyimiyle, en
iyimser senaryolar ''peşinen satın alındı'' ; abartılı
beklentiler gerçekleşse bile balonun daha da şişmesi imkânsız
görünmektedir.
O halde? Yiğit
Bulut'un deyişiyle, ''ballandırılmış AB senaryosunu biraz daha
sürdürürken, ayakkabıları toparlayıp kaçma zamanı'' mı gelmektedir?
****
Kimler, nereye kaçacak? Kasım 2000 ve Şubat 2001'de yabancı
''yatırımcı'' ların menkul kıymet portföylerini hızla boşaltarak
birkaç gün içinde Türkiye'den üçer beşer milyar dolar sermaye
çıkarmaları uzun süre akıllardan çıkmadı. Sonraki aylarda, diğer
kalemlerden de büyük boyutlu kaynak çıkışları gerçekleşti; ama ''finansal
kriz'' dediğimiz ''patlama'' yı tetikleyen ana olay, borsadan
yabancıların hızla ve büyük miktarlarda çıkması olmuştu.
''Tekrarı olur
mu?''
Sorunun yanıtı, yabancıların kısa vadeli (yani derhal dövize
çevirebilecekleri) portföy stoklarının miktarı ile ilgilidir.
2003 içinde yabancılar borsaya net yatırım yapmaya başladılar. Daha da
önemlisi, döviz ucuzladıkça, Türk Lirası'na bağlanmış mevcut portföy
stokunun değeri (durduğu yerde) dolar olarak artıyor.
2003 başından beri
yabancıların portföy girişleri, yüksek TL getirileri ve mevcut stokun
dolar olarak değerlenmesi etkenlerini bir araya getirin. ANKA
Ekonomik Bülteni 'nin hesapladığı gibi yabancıların Türkiye'deki
portföy varlıklarının 2004'ün ilk üç ayında 3.5 milyar dolar arttığını
ve stok olarak 20 milyar dolara ulaştığını belirleyeceksiniz.
Ancak bu kaynaklar, TL'ye bağlıdır ve kâğıt üzerindeki çok büyük
kazançların fiiliyata dönüşmesi için bugünkü kurlardan ve yavaş yavaş
portföylerin boşaltılıp, dövize dönülmesi ve dışarıya çıkarılması
gerekmektedir.
****
Balon şişmeye devam edecek mi? Sönecek mi? Patlayacak mı? Ne zaman?
Bana sormayın. Bu
işe rufaîler karışır.