|
|
YÖK,REKTÖRLER,SİYASETÇİ ÜÇGENİ AŞILMALI
Yıldız SAMER
Üniversite Öğretim
Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Kadir Erdin, "siyasi iktidara
üniversite reformu konusunda güven kalmamıştır; üniversite camiası
büyük hayal kırıklığı içindedir" diyor.
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nin 15 yıla yakın bir süredir "22
yıl üniversiteler üzerinde baskıcı, otoriter ve kişiye bağlı YÖK
sisteminin değişmesi ve çağdaş bir üniversite ve YÖK reformu için
mücadele ettiğini," anlatan Prof. Kadir Erdin, "Biz İmam Hatip
Lisesi türü liselerin alternatif bir kitle eğitimi biçimi olmasına
karşı olduğumuzu ilk günden beri dile getiren bir grubuz," diye
konuşuyor ve ekliyor:
"Üniversite reformu konusunun siyasi iktidar, YÖK ve rektörler
üçgeni içerisinde değerlendirilmesine daima uzak durduk ve 'bu
üçgenden çağdaş bir reform çıkmaz dedik.'. Ne var ki yaptığımız her
türlü değerlendirmede bir tarafmış gibi değerlendirildik. Örneğin
YÖK'ün değişmesini talep ettiğimizde siyasi iktidarın yanına
konulmaya çalışıldık. Siyasi iktidarın değerlendirmelerine karşı
çıkınca 22 yıldır değiştirmeyi çalıştığımız YÖK'ü savunuyor olduk.
Bu nedenle meslek örgütlerini de yanımıza alarak üçüncü bir seçenek
oluşturduk."
Üniversiteler üzerinden iktidar savaşı
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Kadir Erdin,
oluşturmaya çalıştıkları üçüncü yolu şöyle anlatıyor:
* YÖK, rektörler ve siyasi iktidar arasında, üniversiteler
üzerinde bir iktidar savaşı yapılmaktadır. Bu iktidar savaşından
olumlu bir üniversite reformu çıkmaz, bu nedenle biz ne siyasi
iktidarın ne de YÖK'ün, rektörlerin yanında olmak durumunda değiliz;
biz çağdaş anlamda bir üniversite reformundan yanayız dedik ve
dolayısıyla kendimize farklı bir yol çizdik; bu çizdiğimiz yolu da
ilkesel bazda rayına oturttuk.
* Çünkü izlenimlerimize göre üniversite reformu çalışmalarını
siyasi iktidar yanlış bir rotaya oturtmuştu. Buna karşın YÖK ve
rektörler bu yanlış rotayı laiklikten, cumhuriyet ilkelerinden ve
Atatürkçülükten hareketle çok iyi kullanarak değerlendiriyorlardı.
Karşı çıkışları muhafazakardı.
Üniversite reformu ilkeleri
* Oysa biz ilkelerimizi saptadık ve bu ilkeler bir bütündür
dedik. Bu ilkeler biri veya birkaçının eksik olmaması gereken bir
bütün oluşturuyor:
* YÖK ve üniversiteler özerk, demokratik, katılımcı, laik,
bilimsel ve çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır.
* Üniversitelere idari ve mali özerklik sağlanmalıdır. Bu
özerklik saydamlık ve hesap verilebilirlikle el ele gider.
* Üniversite ve YÖK'ün işleyişi iktidarın siyasi mücadele
alanı olmamalıdır.
* YÖK, üniversiteler arası kurul, rektör, dekan, bölüm
başkanı gibi yönetim ve denetim makamlarının seçilme süreçleri
(atama değil)demokratik ve katılımcı olmalıdır.
* Üniversitede karar alma yetkisi katılıma açık kurullara, bu
kararları yürütme yetkisi ise seçilmiş görevlilere verilmeli.
* Üniversitelerde kararlar tamamen bilimsel veri ve
ölçütlerle verilmeli, ideolojik, siyasi ölçütler telkin ve baskı söz
konusu olmamalı.
* Yüksek öğrenimde fırsat eşitliği anayasal bir haktır. Dar
gelirli yurttaşın eğitim hakkını zedeleyecek, parası olana, parası
olmayana göre herhangi bir imtiyaz öncelik tanıyan girişimler
kesinlikle kabul edilmez.
* Üniversitelere ayrılan kaynak mutlaka ayrılmalıdır. Şu anda
ayrılan kaynak Gayrı Safi Milli Hasılanın binde 84'ü ile binde 89'u
arasındadır; yani yüzde bir dahi değildir.
Amaç İmam Hatiplerin önünü açmakmış
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Kadir Erdin, "Bu
ilkeler doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürürken tahminlerimiz
doğru çıktı," diyor ve ekliyor:
* Bugün siyasi iktidar, YÖK ve rektörler üçgeninin gerçekçi
bir üniversite beklentisi yoktur ve her güç odağı beklentilerini
gerçekleştirmek için olaylara kendi açılarından yaklaşmakta ve
değerlendirmektedir.
* Örneğin, bugün gelinen noktada siyasi iktidarın üniversite
reformundan ne anladığı ve ne beklediği ortaya çıkmıştır. "Çağdaş
anlamda üniversite reformu yapacağım, YÖK'ü koordinasyon kurulu
haline getireceğim, demokratik katılımı sağlayacağım, katılımcı
kurullar kararları alacak, seçilmiş yöneticiler bunları uygulayacak"
vaadleriyle üniversite kamuoyunu oyalayan siyasi iktidarın amacı
meğer meslek liselerini bahane ederek İmam Hatip liselerinin önünü
açmak gibi siyasi bir tercihi hayata geçirmekmiş.
* Bugün üniversite camiası büyük bir hayal kırıklığı ve
aldatılmışlık duygusu içindedir. Siyasi iktidara üniversite reformu
konusunda güven kalmamıştır. Üniversite reformu, toplumsal
dayanışmayla, üniversitenin yapı taşları olan üniversite öğretim
üyeleri ile öğrencilerin ve çalışanların katılımıyla
gerçekleştirilecek platformlardan çıkan sonuçlara göre yapılmalıdır.
* Bugün İmam Hatip Lisesi yasası diye tanımlanan yasa Milli
Eğitim Komisyonu'ndan geçmiş ve parlamentoya inmiştir, içinde bir
iki bizim süsleme maddesi dediğimiz olumlu madde dışında iki amacı
vardır:
* Birincisi 22 kişilik YÖK genel kurulunun üye sayısını 15'e
düşürerek üyeleri yenilemek
* İkinci ayak ise İmam Hatip ve meslek liselerinin bir buçuk
ay sonra yapılacak ÖSS sınavında genel liselerle aynı katsayılar
uygulanarak değerlendirilmesinin yolunun açılmasıdır.
* Biz İmam Hatip Lisesi türü liselerin alternatif bir kitle
eğitimi biçimi olmasına karşı olduğumuzu ilk günden beri dile
getiren bir grubuz. İmam Hatip liselerinin sayısında en yoğun artış
1980 sonrası oldu; bir ara 160 bin öğrenciye çıktı. Biz o zaman bu
okulların alternatif eğitim biçimi olarak kabul edilmesine karşı
uyarıda bulunduk ve ileride bu üniversite girişinde sorun olacak
dedik.
* Şimdi hazırlanan taslakta saptanan katsayıların nasıl
bulunduğunu da merak ediyoruz. 06, 08 gibi katsayıları kim çöerdi,
bunlar nasıl ortaya çıkmıştır, neden 07 değil de 08 kim önerdiyse
ortaya çıksın ve katsayıların neye göre oluşturulduğunu üniversite
kamuoyu da öğrensin.
* TSK'nın YÖK tasarısına ilişkin açıklaması konusunda Prof.
Kadir Erdin
"Genelkurmay da anayasal yapımız içinde bir kurumdur; YÖK gibi..bu
bakımdan görüş bildirebilir," diyor.
Prof. Kadir Erdin bugünkü haliyle YÖK yasa taslağının üniversite
kamuoyunun beklentilerini karşılayacak durumda olmadığını, ayrıca
üniversitelerin 1960'lardaki özerk ve saygın kimliğine kavuşabilmesi
gerektiğini, ancak şu andaki haliyle üniversite reformunda
vazgeçildiğini vurguluyor. (YS/BB)
|
|
|