UYANIN
NATO İLE SAVAŞ GELİYOR !
Doç. Dr. Yıldız
SERTEL
23 Nisan'da
çocuklarımız barış şarkıları söylediler. Bir savaşla burun buruna
olduğumuzu nereden bilebilirlerdi? Biz, gerçekten, hızla bir buzdağına
doğru ilerleyen Titanik gemisi gibiyiz. Yolcuların kimi keyfinde
eğlencesinde, kimi kendi derdinde. Oysa buzdağı çok yakın. Uyanın, Bush
geliyor! NATO geliyor! diye bağırsak yeri.
28-29 Haziran'da
İstanbul'da yapılacak NATO zirvesinin gündemi, Nokta dergisinin 5 Nisan
tarihli sayısında açıklandı: Orada ''Büyük Ortadoğu Projesi'' nin
gerçekleştirilmesi tartışılacak. Yani, Tunus'tan Çin'e kadar uzanacak
ABD imparatorluğunun kurulabilmesi için alınacak önlemler. Bu projenin
bir kolu İslama uzanıyor, bir kolu savaşa.
''Ilımlı İslam''
yoluyla Arap-İslam dünyasını etkilemek niyetiyle ilk önemli toplantı,
G-8'ler tarafından Amerika'da gerçekleştirilecek. Ancak ondan önce
Washington'da yapılan Abant Toplantısı'yla ilk adım atıldı. Fethullah
Gülen 'in desteğiyle yapılan bu toplantıya Türkiye'den Bakan Aydın ,
Kemal Derviş gibi önemli siyaset adamları katıldı. Ortadoğu ve Asya
ülkelerinde, ''Müslüman Demokrasisi'' , ''Ilımlı İslam''
gibi konular tartışıldı. Türkiye'nin oynayabileceği rol üzerinde
duruldu. Marshall yardımını andıran bir ekonomik yardım projesi de
hazırlanıyor.
Ancak, Le Monde
Diplomatique (Nisan 2004) gazetesinin de belirttiği gibi, Cezayir'den
Afganistan'a bütün İslam dünyasında ABD'nin Afganistan'da, Irak'ta
gerçekleştirdiği katliama; İsrail'in Filistin'de barbarca giriştiği
soykırımına karşı nefret o kadar güçlü ki, buralarda İslam yoluyla ABD
egemenliği projelerini gerçekleştirmek olanaksız. Gazetenin yazdığına
göre, Amerikan yanlısı Suudi Arabistan ve Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek ,
BOP'nin büyük tepkilerle karşılaşacağını belirttiler. Riyad'da yapılan
bir toplantıda, ''Arap ve Müslüman ülkelerine dışardan empoze edilecek
reformların gerçekçi olamayacağı'' açıklandı.
ABD'nin en büyük ümidi
Türkiye
Geniş bir alana
yayılan BOP'yi İslam yoluyla gerçekleştirmekteki güçlükleri gören ABD,
NATO'ya ve Türkiye'ye yönelmeyi yeğ gördü. ABD'nin gerçekte bir Avrasya
projesi olan bu girişimi ancak askeri yollarla gerçekleşebilecek. NATO
bu projenin askeri kolu, Türkiye ise merkezi olarak görülüyor.
Bu ne
demektir?
İstanbul'da
yapılacak NATO zirvesinde Türkiye'nin NATO üyesi olmasından
faydalanılacak. Türk askerlerinin Afganistan ve Irak bataklıklarına
gönderilmeleri kararlaştırılacak. Ortadoğu'da İran ve Suriye'ye
saldırıldıktan sonra sıra Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya gelecek. Bu
korkunç saldırıların üssü, Türkiye olacak. Yani, Türk topraklarında
İncirlik'ten başka birçok kara ve deniz üssü kullanılacak bir NATO
komutanlığı oluşturulacak. Binlerce NATO askeri, çoğunlukla Amerikalı,
topraklarımızda konuşlanacak. Anadolu bu askeri birliklerin silah deposu
haline gelecek. Karadeniz kıyılarından, doğu sınırlarımızdan komşu
ülkelere askeri operasyonlar gerçekleştirilecek.
Böyle niyetlerle
gelen saldırgan misafirlerimiz için büyük hazırlıklar yapılıyor,
güvenliklerini sağlamak için milyarlar harcanıyor. Bu durumda AKP
hükümetinin gizli veya açık anlaşmalarla bu önerilerin en azından
bazılarını kabul etmeleri tehlikesi vardır.
Tehlike büyüktür...
1- Bu biçim bir
savaş üssü olmakla insanlık dışı birtakım saldırılara alet olmak bir
yana, yurdumuz tam anlamıyla bir işgal altına girecek. Atatürk 'ün
kurduğu bağımsız barışçı Cumhuriyetin yerinde yeller esecek.
2- Bütün Arap-İslam
dünyasının kin ve nefreti üzerimize çekilecek. Yurdun her tarafında
kışkırtmaların, terörist eylemlerin ardı arkası kesilmeyecek.
3- ABD'nin
Avrasya'sı yani Kafkaslar ve Orta Asya cumhuriyetleri Rusya'nın arka
bahçesidir. Daha şimdiden Gürcistan, Ermenistan, Özbekistan gibi
cumhuriyetlerin birçoğunda Sovyet askeri birlikleri bulunmaktadır.
Buralarda egemenliğini kurmaya çalışan ABD de hem silahlı birlikler
bulunduruyor hem de Gürcistan'da, Ermenistan'da olduğu gibi hükümet
darbeleri tertip ediyor. Kısacası bu bölgeler, ABD ve Rusya gibi iki
büyük silahlı güç arasında bir çelişki alanıdır. Türkiye'nin kaderi bu
iki güç arasında harcanmak mı olacak?
Kurtuluş yolu yok mu?
Kuşkusuz NATO
zirvesinde alınacak kararlar, hayati bir önem taşımaktadır. Bunların
aleyhimize olmasını önlemek için ulusça harekete geçmekten başka çaremiz
var mı?
Eylemler şimdiden
başlamıştır. Hükümet 28-29 Haziran'da 30 bin polisi seferber etmeye
hazırlanırken Avrupa'nın her tarafından binlerce savaş karşıtı
antikapitalist eylemci, çevreciler, üniversite öğrencileri ve çeşitli
gruplar İstanbul'a gelmeye hazırlanmaktadır. Dünya Sosyal Forumu (DSF),
barışçı ve küreselleşme karşıtı toplantılar örgütlüyor. Küresel Barış ve
Adalet Koalisyonu'nun (BAK) sloganı, ''Bush gelme, is-te-mi-yo-ruz''
dur. Tertip edilen savaş karşıtı forumda NATO ülkelerinin savaş suçları
açıklanıyor. KESK, ''Bush ve Blair gelmesin'' sloganıyla eyleme
geçecek. NATO zirvesine karşı eylem çağrısında bulunan pek çok örgüt
var. Bunlardan bazıları şunlardır: DİSK ve pek çok yerel örgütü,
Halkevleri Genel Merkezi, Özgür Üniversite, Aydın ve Sanatçı Girişimi,
Toplumsal Ekoloji Grubu, Sertel Gazetecilik Vakfı, S.O.S. Çevre
Gönüllüleri Platformu, Yol-Sen, Enerji Yapı Yol-Sen vb...
Siz de bu
kafileye katılın, başbakana, meclis başkanına, cumhurbaşkanına
fakslarınızı gönderin... ki, çocuklarımız barış şarkıları
söyleyebilsinler.