Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS


BU SONUÇ KAÇINILMAZDI

Ali SİRMEN

AKP'de istikrar, Tayyip Erdoğan 'da yenileşmeci lider arayan gazeteci televizyondaki programında, şaşkın bir üslupla soruyor AKP'lilere:

- Her şey çok iyi giderken birden bu gerginliği neden yarattınız ki?

İyi yetişmiş, birkaç dil bilen, deneyimli gazetecinin şaşkınlığı beni şaşırtıyor. Kendi kendime soruyorum:

- İnsan bu denli iyi yetişip bu denli gafil olabilir mi, yoksa?..

Kimileri de Tayyip Bey'in, eğitimi dinselleştirmenin ilk adımının atılmasını sağlayan yasayı Cumhurbaşkanı'nın veto etmesini beklediğini, ondan sonra direnmeyip gergin ortamın yumuşamasını sağlayacağını düşünüyorlardı.

Bu görüşte olanlar da AKP'nin varlık nedenini, kaçınılmaz çelişkilerini, Türkiye'yi götürmek istediği yeri görmeyenlerdir.

Nitekim AKP'nin tutumu, gerginliği tırmandırmayıp Cumhurbaşkanı'nın veto fırsatını değerlendireceği öngörüsünün de yanlış olduğunu ortaya koyuyor.

AKP'nin kurmayları, yöneticileri hızla hedeflerine doğru ilerliyorlar.

Olayların bu noktaya geleceği, daha 3 Kasım 2002'de belliydi.

AKP ABD tarafından, yeni politikasına uygun olarak dizayn edilmiş bir partidir.

Tayyip Erdoğan'ın esas kabinesinin üyelerinin kişilikleri bu bağlantının ve amacın ipuçlarını vermektedir.

AKP küreselleşme ve ABD'nin ''Büyük Ortadoğu'' projesi içinde, Türkiye'yi örnek bir ''ılımlı İslam ülkesi'' haline getirme misyonunu yüklenmiştir.

****                                                                                               

ABD 1945'ten bu yana Türkiye'ye bu gözle bakmaktadır.

Tayyip Bey bu misyonu yüklenmeyi kabul edip kendisini ve partisini özünde işbirlikçi olan, ama görüntüsü ve kimi aşırılıklarıyla modelin içine tam oturmayan Erbakan ve Milli Görüş'ün kimi ters görüntülerinden ve davranışlarından sıyırarak aranan modelin çerçevesi içine oturtunca, büyük desteği sağlamıştır.

Bu destek arkasında olduğu sürece, Tayyip Bey hiçbir, ama hiçbir iç tepkiden çekinmemektedir.

Türkiye'de laikliğin tehdit altına girmesi üzerine sesini yükselten TSK'ye Türkiye'nin içişlerine müdahale görüntüsü yaratma sakıncasını bile göze alarak tepki gösteren AB de, ABD'nin biçimlendirdiği AKP'nin anti laik tavrına ses çıkarmamakta, bundan böyle çıkarmayacağını da belirtmektedir.

Nasıl olsa, Türkiye'yi içinde değil, özel statü ile kıyıcığında tutmak isteyen AB için, Türkiye'nin laik olup olmamasının hiç önemi yok.

Önemli olan Türkiye'nin güdülmesine tepki gösterecek olan odakların ve kurumların temizlenmesi.

****

AKP'nin, kimilerinin öngördüğü gibi, uzlaşmacı toplumsal mutabakat arayan, rejimi kendi sınırları içinde yürütmeyi amaçlayan bir politikayı zaten istese de gütmesi olanaksızdı.

İzmir'deki Gayri Ulusal İktisat Kongresi'nde konuşan Başbakan açık konuştu:

- IMF'ye git diyemeyiz.

Ama Başbakan, ''git diyemeyeceğini'' itiraf ettiği IMF'nin çizdiği sınırları biraz zorlayıp, ''faiz dışı fazla hedefini düşürmek istediklerini'' söylediğinde, Anne Krueger 'in itirazı ile karşılaştı.

Zekeriya Temizel, dünkü köşesinde İktisat Kongresi'nden çıkan sonuçları açıklıyordu.

Özetle Türkiye kalıcı bir iyileşme ve sürdürülebilir bir büyüme sağlayamıyor.

İşsizlik artıyor, artmaya da devam edecek. Gelir dağılımı uçurumu büyüyor, vergi yükü (tabii verenler için) dayanılmaz boyutlara ulaşıyor.

Kısacası, Tayyip Erdoğan topluma daha iyi yaşam koşullar,ı insanca değil, insancaya biraz olsun yaklaşmaya yönelik bir yaşam düzeyi sunamıyor, görünür bir gelecekte sunabilecek durumda da değil.

Üstelik Türk ekonomisi sığ bir piyasanın en ufak tepkisinde allak bullak olmaya hazır durumda, ayrıca bizden bağımsız olan etkenler de ekonomiyi daha da büyük krizlere, biz ne yaparsak yapalım sürükleyebilir.

Bu durum, toplumsal hoşnutsuzlukları arttırıyor, patlama tehlikesini içinde taşıyor ve AKP iktidarının bir düş kırıklığı yaratmasına yol açıyor.

Bu durumda, AKP'nin topluma dini kisve giydirme hünerinden başka yapacak bir şeyi kalmıyor.

Bu gerçeği daha 3 Kasım 2002'de görmemek için ya çok cahil ve tecrübesiz olmak gerekirdi ya da toplumsal hamakattan payına düşeni layıkıyla almış olmak.

 

sayfa başına dön