CAN ALICI NOKTALARDA GÜZEL BİR ÇAĞRI
Alev Ateş
30 Eylül 2001 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Aydın Engin gözardı edilmemesi
gereken sorularla dolu bir yazı yazdı. İnadı'nın editörü bu yazıyı mutlaka
kendi dosyası içinde okuyucusuna sunmalı ve üzerinde tartışma açmalıdır.
Bunu bir e -posta olarak göndermek yerine yazıda yer vermemin nedeni bu
tartışmanın sosyalistler arasında mutlaka yapılması gerektiğine inandığım
içindir. Bizim önümüzdeki canalıcı (ve sürekli kaçtığımız) noktalara
yaklaşımımızı bu tartışma belirleyecektir kanısındayım. Özcesi A. Engin'nin
dürüstçe ve açıklıkla ortaya koyduğu bu tartışma sürekli kan kaybında olan
sosyalistlerin önünü açıcı nitelikte olacaktır.
Öte yandan kulislerde TKP 'liliği KGB ajanlığı ile özdeşleştirmeye
çalışanların Bağımsız Türkiye Sosyalizmi görüşünden hareketle referans
noktaları oluşturmaya kalktıklarını öğrendim. Şunun çok açıkça bilinmesini
isteriz ; TKP, Türkiye Komünist zincirinin en kalın ve belirleyici
halkasıdır. Çeşitli örgütlerde (kendiminki de dahil) birlikte ve birbirimize
en şiddetle muhalefet ettiğimiz zamanlarda dahi (çoğu zaman belden aşağı
yumruk atmalarına karşın) TKP 'liler önemsenmesi gereken yoldaşlar
olmuşlardır. Hangi sistem içinde olursa olsun kulakları tırmalıyıcı "Ajan"
sözcüğünü "Partizan" sözcüğünün yerine ikame etmek çabaları ise çirkin bir
anti-komünizmdir. Yol ve yöntemlerini sürekli sorguladığımız bu görüşün
Mustafa Suphi... den..... Behice Boran' a uzanan tarihi içinde bizce
eleştirilecek çok noktalar vardır. Ama onların insanca olan tek düzen
yolunda verdikleri "Partizan" ca mücadele ve bu nitelikleri tartışma
götürmez. Böyle biline.
N'OLACAK BU FENERBAHÇE'NİN HALİ
Avrupa'da kaç takımla oynayacağımızı gene Galatasaray'ın maçları
belirleyecekmiş. Fenerbahçe gene her şeyi eline yüzüne bulaştırıp hiç puan
getiremeyince, Dünya sermayedarları önünde mahcup mahcup kafasını eğen,
Kemal Derviş'e döndük.
Oysa her şey ne güzeldi.Dehşetli yakışıklı Kıyat Paşamızı yönetime getirmiş,
sözcümüz yapmış, ufkumuzu sevgili Cengiz Çandar'ın dehşetli (bu övgüdür)
vizyonu ile nurlu ufuklara dörtnala koşar olmuştuk. Yenildik mi Kıyat
Paşamız hemen yakışıklı çalıştırıcımızı kolluyor ve "kellesini vermeyeceğiz"
diye demeç patlatıyordu.Oysa biz kelle alıp kelle vermeyen, beslemeyip asan
paşaların ardıllarıyız diye, paşamızın paşalığından ikircimlenirken neyse
ki verilmeyecek tek kellenin Denizli'nin kellesi olduğunu, yoksa ulu
menfaatlar uğruna Mustafa'nın kellesi kadar değerli olmayan birkaç bin
kellenin lafı bile olmayacağını açıklayarak bizi rahatlattı. Hemen aynı
gece çıktığı TV programlarında siyasilerimizin yeterli vizyonu
gösteremediğini Türkiye'nin önündeki fırsatları değerlendirmediği
saptamasını yapıyor, örneğin, "şimdi içinde bulunmakla övündüğümüz, gurur
duyduğumuz NATO 'ya, Kore'de biraz şehit (kelle) vererek girdiğimizin"
altını çizerek söylüyordu.Dikkat buyrun ; "içinde bulunmaktan onur ve gurur
duyduğumuz NATO." Üstelik günümüze denk düşen bir yanı da var bu saptamanın.
Türk Ordusu Güney Doğu Anadolu'da kazandığı deneyimlerini ABD ordusunun
emrine sunabilirdi. Zaten vizyonu geniş Cengiz kardeşimiz gibi, Cengiz'in
'ankırBOY' u Arman gibi ellerinde okları MUSUL, KERKÜK, BATUM, KABİL,
aklınıza gelen, vizyonunuz ulaşabildiği her yere saplayarak stratejiyi de
saptıyorlardı. Ama işte tam bu noktada aklımız karışıyordu. Gerçekten
böylesine tüyler ürpertici vizyonları (bu sözcükler övgüdür) ile bu paşa ve
akıl hocası,niye FB' yi de böyle güzel idare etmiyorlar da bizi başımız
önde dolaştırıyorlar ?Örneğin Mustafa'nın kellesini vermeyince FB nasıl
batmaktan kurtuluyorsa, birkaç bin askerimiz Afganistan dağlarında
deneyimlerini (yani kellelerini) ABD 'ye sunarken ölür ve biz NATO'ya
girdiğimiz gibi AB 'ye de hemen gireriz. Gördüğünüz gibi Kıyat Paşa gerçek
bir kurmay deha. Galatasaray sayesinde FB'yi avrupa liglerine , dağlarda
ölecek birkaç bin asker sayesinde de Türkiye'yi AB 'ye sokuveriyor. Sen çok
yaşa KIYAT Paşa...
TÜRK BURJUVAZİSİNİN SINIFSAL OMURGASI YOK MU ?
TUSİAD son yaptığı toplantı ile esti gürledi ve hükümeti istifaya davet
etti. Sanayicilerin siyasete girmesini önerdi. Finans kesiminin saldırısı
karşısında enemik bir örgüte dönüşmüş durumda TUSİAD. Eskiden Bülent
Ecevit'i iki gazete ilanı, bir yemeklik yağ yokluğu yaratımıyla yerle bir
etmişti ve aslında TUSİAD o gün trenleri kaçırmıştı. Sınıfsal çıkarlarını
iyi saptayamayan karakteristiğini bugün de muhafaza ediyor. Biz
sosyalistler için sorun basit. Ancak bu belkemiksiz burjuvazi, bizim de,
"tarihi köklere", 1910 'larda yapılmış vazgeçilmez "devlet Seçim,
Parlamento" tanımlarımızı yerle bir ediyor. Bizim kalıplarımıza göre bir
burjuvazi-parlamento özdeşliği eşyanın tabiatı gereğidir. Parlamentonun
işleyişi hiç bir şekilde burjuvazinin çıkarlarına karşı olamaz. Finans
sektörü ile reel sektörün arasındaki çelişki kendi aralarında, olmazsa
parlamentoda o da olmazsa IMF'de DTÖ 'de çözümlenir.Oysa gerek kendileri
gerekse bunların hizmetindeki onlarca ekonomist TV'lerde hergün ahkam
kesiyor ama ipe sapa gelir hiçbir şey önermiyorlar. IMF' den , WTO' dan
aldığı emirler doğrultusunda Finans sektöründen yana. Formül basit; önce
finans sektörünü kurtar sonra sıra reel sektöre gelir. ABD' de de faizler
düşüyor, çeşitli sektörlere devlet yardım ediyor, köylüye destek veriliyor
ama bizde kurtuluş tam ters yolda öneriliyor. Ve yapılıyor. Elbette işler
sürekli kötüye gidiyor. Günah keçisi olarak hepsinin birleştiği tek ortak
nokta "parlamentonun saygınlığını yitirdiği" ve "halkın bu meclise
güveninin kalmadığı güveninin kalmadığı" noktası oluyor. Bunun da
nedenlerini açıklamıyorlar. Bu hükümet , Kemal Derviş yani IMF yani DTÖ ne
isterse (yani siz ne istediyseniz) yaptı. Ecevit bu yaşta sizi kurtarmak
için ne isterseniz, hangi kanun derseniz meclisten iki abus suratlı
ortağıyla birlikte geçirdi. Halk desen zaten koyun gibi işsiz, bedava
vardiyalar halinde üretmek için uğraşıyor gene de sesini çıkartmıyor.
Hepimiz aynı gemideyiz diye yutturmacanızı gargara bile yapmadan yutuyor.
Birazcık sesini çıkaran birkaç kişi de, bir göstericiye karşı beş polis
önlemiyle karşılaşıyor (üçü elini ayağını saçını tutup sürükleyerek polus
otosuna götürecek diğer iki polus tekme tokat cop bu göstericiyi yolda
dövecek- bakınız TV görüntüleri, aynen böyle). Peki hala neden
güvenmiyorsunuz bu hükümete. Açıkça söyleyin. Sade suya tirit, elindeki
arabaları satmadı, vay falanca adam Laila'ya resmi arabayla giderek
savurganlık yaptı gibi zevzekliklerle kimseyi oyalamayın. Hükümetten somut
istediğiniz ne ? Devletten istediğiniz ne ? Halktan istediğiniz ne? Bu
konularda tek somut öneri getirmiyorsunuz. Devlet bürokrasisi kalksın derken
bile takiyye yapıyorsunuz. Zira tüm pislikleriniz bürokrasinin o çarkları
içinde kaybediliyor. Hiçbir yolsuzluğun ortaya çıkarılamayışı bu karmaşık
bürokrasi sayesinde değil mi? Halkın yapmasını istedikleriniz konusunda da
somut tek öneriniz işsiz kal, sesini çıkartma,yastığının altındaki dolarları
bana ver diyorsunuz ama bunun için bile doğru dürüst bir yol
öneremiyorsunuz.
Benim rastladığım tek somut öneri bir ekonomistinizden
geldi. Bu yakışıklı ekonomist halka elinizdeki paralarınızı A tipi fonlara
yatırın öğüdünü verdi. Ama başka birisi de birisi "bunca cari açık varken A
tipi fon almayı önermeniz aldatmaca değil mi" diye bu yakışıklı ekonomiste
sorunca, kendisinin bunu hala önerdiğini ama bu fonları elinde en az 5 sene
tutabilecek olanların bu yatırımı yapması gerektiğini, kendisinin de böyle
bir yatırım yaptığını belirtti. İşte gereksinimiz olan birikim için tek
somut öneri bu. Eh, en seçkin ekonomistinin çapı bu kadar olunca, siz
burjuvaların da neden iflah olmaz biçimde bocaladığını çözmek zor olmasa
gerek. Ama onlar çuvalladıklarını anladıkları anda hiç olmazsa Hitit'lerdi,
spordu, atletizmdi falan diyerek kendilerin entelektüel şemsiyenin altına
atarak kurtuluyorlar. Ama siz TUSİAD 'lıların çapı buna da yetmiyor Çünkü
klasik anlamı ile omurganız yok. Sınıfsal tavrınızı üzerine inşa edeceği
omurganın ideolojik yapıcısını kendi içinizde bulamayınca yurt dışından adam
getirip (Solow gibi) koyun gibi dinliyor ve şaşkın ördek gibi dalmaya
başlıyorsunuz. Alışmışlar, çok sıkıştılar mı orduya gel diyorlar, al birkaç
yılını ülkenin insanlarından ve bizi kurtar. Ordu geliyor, sizlere soldan
strilize edilmiş,sağdan islami donatımı güçlenmiş sinik ve silik bir toplum
armağan ediyor onu bile sürdüremiyorsunuz. Siz gerçekten dünya
kapitalizminin yüz karası örneklerisiniz. Üstelik bir de anadolu kaplanları
olanlarınız var. İslami olanlarınız var.
Peki bu çürümüşlük ve zavallılığına karşı, ideolojik ve entelektüel donatımı
bunların oldukça üstünde olan sosyalistler ne haldeyiz ? Bilimsel omurgamız
sonsuz sağlam ama donatılarımız 1917'lerden kaldığı için mi durumumuz pek
parlak değil diyorsunuz ? Tartışalım.
|