Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 


YÖK GENELKURMAY TEMSİLCİSİ HAKKINDA

Prof. Dr. Celal ŞENGÖR

Size önce bir sahneler dizisi anlatacağım bu 29 Mayıs günü: Türk Hava Kuvvetleri Hava Harp Okulu Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü doktora programını başlatmak istiyor. Bu iş için YÖK'ten izin gerekli. Okul, YÖK'e başvurusunu yapıyor. YÖK, durumu incelemek için iki üyesini Yeşilköy'e yolluyor: (E) Hv. Plt. Korg. Erdoğan Öznal ve kıymetli kimyacımız Prof. Dr. Tuğmaç Sayraç . Ziyaretin amacı, önce müracaatı yapan okulun fiziksel imkânlarını yerinde görmek, sonra bilimsel olanaklarının genelde bir doktora programının açılıp açılmamasına yeterli olup olmadığını tartışmak.

Okul gezildikten sonra, YÖK heyeti, Enstitü Müdürü Hv. Mh. Alb. Sefer Kurnaz'a hocaların akademik yeterliliği konusunda çeşitli sorular yöneltiyor. Bu arada, YÖK'ün bu tür bir müracaat için bastırdığı formlardan edinilmesi teklifi yapılıyor. Bunlar üzerine Sefer Albay o zamana kadar masa üzerinde duran kocaman mavi bir klasörü eline alarak kendisine soruları yönelten heyete arz ediyor: Klasör'ün içinde heyetin sorduğu soruların cevapları, belgeleriyle birlikte hazırlanmış olarak vardır. Üstelik YÖK'ün formları daha önce YÖK internet sayfasından bulunarak indirilmiş ve cevaplanmıştır. Sefer Albay mahcup bir gülümsemeyle "Efendim" diyor, "o formlarda YÖK'ün cevaplaması beklenen ancak buradan alınacak bilgilere dayanacak sorular da vardı. Biz, belki sizlere bir kılavuz olabilir diye onlara da kurşun kalemle bazı cevap önerileri yazdık".

YANIT OLUMLU

Gezi sonunda YÖK heyeti büyük bir saygıyla uğurlanıyor. Öznal Paşa bunu beklemektedir, ama sivil Tuğmaç Hoca mutlu bir şaşkınlık içerisindedir. Gördüğü intizam, beceri, çalışkanlık ve saygı kendisini çok mutlu etmiştir. Kısa bir süre sonra YÖK, Hava Harp Okulu Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü'nün başvurusuna büyük bir mutlulukla olumlu cevap veriyor. O Enstitü'de bugün, asker öğrenciler yanında sivil öğrenciler de eğitilmektedir; bunların bazıları Enstitü'nün açıldığını duyunca anlı şanlı sivil üniversiteleri terk edip (pek haklı olarak) buraya koşmuşlardır.

YÖK üyesi emekli korgeneral Erdoğan Öznal kimdir? İşte bu güzel akademik ortamı, bu ciddi kurumu yaratanlardandır, eski Hava Harp Okulu komutanlarındandır. Yalnız üstün nitelikli bir asker değil, bilgili ve yetenekli bir eğitimcidir de. Öznal Paşa, YÖK üyesiyken bir taraftan askerlik anılarıyla ilgili kitaplar yazar, meslekî konularında bilimsel makaleler üretirken, diğer taraftan YÖK'te kendisine verilen görevleri de hacimli ve iyi belgelenmiş raporlar haline getirmeye özen gösteren bir araştırmacı-yöneticidir. Yazdığı raporlardan biri de "İmam Hatip liselerine haksızlık yapılıyor" sözlerinin ne denli gerçekle ilgisinin olmadığını gösteren belge dolu bir çalışmadır.

Ben çeşitli nedenlerle, profesyonel akademisyen olduktan sonra iki Hava Harp Okulu komutanının çalışmalarını yerinde gözleme imkânını buldum: Şimdi 2. Hava Kuvveti Komutanı olan Hv. Plt. Korg. Bilgin Balanlı (o zaman tümgeneraldi) ve Hv. Plt. Tümg. Şevket Dingiloğlu. Bu iki komutanın akademik yöneticilikleri hakkındaki hayranlığımı pek çok kez bu satırlara da yansıttım. Şimdi daha açıkçasını yazayım: Onların bilgi ve anlayışına, yöneticilik becerilerine, insan ilişkilerindeki marifetlerine sahip rektörlere üniversitelerimizin büyük ihtiyacı vardır.

KALİTE SAVAŞI

YÖK, 1995'ten beri bu kalitesizlikle savaşmaktadır. Pek çok önemli adım atılmıştır. Bu konuda rektörlerimiz de şayanı takdir bir efor göstermişler ve destek vermişlerdir. Kendilerinin içinde yetiştiği sefil ortamı yok etmek için YÖK'le elele tutuşmuşlardır. Öznal Paşa işte bu kalite savaşının en ön saflarda çarpışan savaşçılarındandır. Şimdi bir yandan ülkedeki eğitimi ortaçağ düzeyine çekecek girişimleri yapan 59. hükûmet, bir yandan da Avrupa'dan aldığı bir emirle, YÖK'teki Genelkurmay temsilciliğini yok etme kararı almıştır. Nedir bu temsilcinin suçu? Nedir Silahlı Kuvvetlerimizin suçu? Bizlerin yaşamı, rahatı ve emniyeti için kendi yaşamlarını senet yapan bu kahraman, bu çalışkan, bu işbilir insanlar, ülkemizdeki tek gerçek kurumun yaratıcı ve yaşatıcıları, biz sivillerin yapması gereken işlerde de bize destek verirken, bizim yapmamız gereken işleri biz yapamadığımız için yapmamıza yardımcı olurken onları kovmamızın gerekçesi anlaşılabilir mi?

YÖK Genelkurmay temsilcisinden üniversitelerimiz bugüne kadar faydadan başka ne görmüştür? Bu yapılana ne sıfat verileceğini gelecek kuşak tarihçileri yazacaktır ve bu karara imza atan, bu karar için parmak kaldıranlar o sıfat altında ebediyete kadar ezileceklerdir.

  

 
sayfa başına dön