YAYIN YÖNETMENİNDEN
Bilgisayarla başım dertte . Şimdi , 65 yaşından sonra
bilgisayar öğrenmeye ve de kullanmaya kalkarsan olacağı budur
diyeceksiniz . Biliyorum . Ama adımız İNADINA . Siz de onu
biliyorsunuz değil mi ? Şaka bir yana şu mahut ADSL kablosu
hikayesi TELEKOM’un “üstün çalışmaları” (!) sayesinde
yaklaşık bir haftada giderildikten hemen sonra bu kez de virüs saldırısıyla
“bilgisayar çöktü” (ne demekse çökmek ! ) . “Tüm bilgiler
gitti . Yok hayır gitmedi , bir kısmı kurtarılır” . Gibi tartışmalar
ve uzmanların (Tabii onların da işleri var , bize sıra gelene
kadar...)bir haftalık uğraşmaları sonunda İNADINA bir hafta yayınlanmamış
olarak ve de yazarlarımızın birçok yazısı “uçmuş olarak”
yine karşınızda . Merhaba .
Bu iki haftada yurtta ve dünyada çok şeyler oldu .
Irak’ ta “demokratik seçimler” (!) yapıldı .
Dünyanın patronları ve onların yalakaları Davos’ta
toplandı .
Yoksulun her türlüsü , muhalifin her çeşidi de
Portallegre’ de toplandı .
Bush peygamberliğini ve dünyayı kurtarmaya (!) devam edeceğini
ilan etti.
Bu arada CHP’ de “Tarihi Kurultay” topladı...
Hakkari’ de deprem oldu . Türkiye doğusuyla , batısıyla
artçı mı öncü mü olduğu belli olmayan sarsıntılarla her gün
, birkaç kez sallanmaya başladı ...
****
*******
******
SSK Hastaneleriyle ilgili olan “Yayın Yönetmeninden”
yazısına bazı okurlarımdan ve de sevgili dostlarımdan itirazlar
gelmişti , ne çare ki bilgisayar aksaklıkları yüzünden yanıtlayamamıştım
, unutulmuş değil ! ..
İtirazların en önemlisi : “sosyal olaylarda genelleme
yapılması insanı hataya sürükler , çünkü sosyal olaylar
ak/kara mantığıyla çözülmez , genellikle her şey gridir .”
“Nitekim 8 saatlik iş günü mücadelesi doğrudan kapitalizmi
hedefleyen bir mücadele değildi ama doğru bir mücadeleydi ve kazanıldı
.”
Bu itiraz ve verilen örnek doğru da eksik ya da yanlış
olan bir şey var . Hani eskilerin “Tecahül-i arifane” den gelmek dedikleri bir biçim vardır ya işte öyle bir şey
. Yani , 8 saatlik iş günü mücadelesini veren işçiler ,
sendikalar o zamanlar “aman kapitalizm ne kadar iyi ne kadar hoş ,
biz de ona yardım etmeliyiz ama bu arada da kapitalistler şu çalışma
saatlerini ne olur , lütfen 8 saate indirsinler” diyerek mi mücadele
etmişlerdi ? O mücadele yıllarında işçi sınıfı ve onun örgütleri
(İster siyasi ister sendikal) hepsi kapitalizme karşıydılar . Ve
her ileriye dönük mücadele sosyalizm yolunda kazanılmış birer küçük
adımlardı . Nitekim giderek sonraki yıllarda bu adımlar
kapitalizmin “Sosyal Devlet” halinde yumuşatılmış şekline dönüştürmüştü
. Yani ,aslında ,sosyal devlet bile bir bakıma anti-kapitalisttir .
Şimdi kapitalizmin dünya ölçeğin geçtiği saldırı ile bunların
hepsi yok edilmek istenmektedir . Yani kapitalizm aslına dönmektedir
.
Türkiye’ de de bu böyledir . Küresel saldırı merkezden
(örneğin DTÖ’den) yönetilmekte ve alınan kararlar belli bir
program çerçevesinde uygulanmaktadır . Hal böyleyken , sen bunları
görmeyip , hatta küreselleşmeyi kutsayarak , dahası “eğitimine
katkıda bulunmak ister,’yönetişimde yer almaya’ kalkarken
SSK’ yı sattırmam dersen en azından komik olursun . Ve de senin tüm
sloganlarına , mitinglerine karşın SSK’ı
özelleştirir , uluslar arası dev sağlık tekellerine satıverirler
. Senin tüm çabaların da işçilerin örgütlenmeye ve örgütü güvenini
sarsar .
Kısacası , Kapitalizme , yani küreselleşmeye , yani AB’
ye karşı çıkmadan yapacağın mücadeleyi kaybetmeye mahkumsun .
Ben bunu anlatmaya çalışmıştım . Yine bunu
anlatmaya çalışıyorum . Anlatamıyorsam bu sadece benim “ifade-i
meram” noksanlığımdan mıdır acaba ?
Uğur
Cankoçak ugur@inadina.com
|