|
|
HURMALAR VE DR, FAUSTUS ÜZERİNE
Ergin YILDIZOĞLU
''Mefistofeles'in''
sunduğu hurmalar (Bakınız, Robert Pollock , fırçaları, Wall Street
Journal , 17/02/05) gözünüzü bu kadar mı karartmıştı, bu yüzden
mi yemek için ''ruhunuzu'' ipotek ettiniz? Yoksa, günü gelince
hurmaların sizi tırmalamayacağını, Mefistofeles'in ruhunuzu
istemeyeceğini mi düşündünüz? Yoksa siz tarihin hangi noktasında,
hangi coğrafyada yaşadığınızı mı bilmiyordunuz?
Sıra sıra hurmalar...
Efendim, bir parti bölünecek, bir
hükümet düşecek, muazzam bir medya korosu oluşacak, hükümete
gelmenize uygun iklim yaratılacak, dahası, siz başbakan olmadan, henüz
yasal sakıncalarınız varken, imparator sizi kabul edecek, ''soytarısı''
misafir edecek. Sonra Richard -karanlıklar prensi - Perle sizi koltuğu
altına alarak American Enterprise Institute 'de podyuma çıkaracak.
Siz ''Büyük Ortadoğu Projesi'' bağlamında, göreve hazır
olduğunuzu anlatacak sınız, IMF borçlarınızı erteleyecek...
Sonra, ''Büyük Ortadoğu
Projesi'' adlı ''La machine infernale'' (cehennem makinesi) yola çıkınca,
siz tüm bunların bir bedeli olduğunu yadsıyacak, iç siyasette sık
sık yaptığınız gibi, geri adım atar, ''idare ederiz'' diye
mi düşüneceksiniz?.. Tabii ki, olmaz! Şimdi diyeti ödeme zamanı ve
''durum'' sandığınızdan çok daha vahim.
Giderek daralan çıkmaz sokak
Tarihte ilk kez bir hegemonyacı güç,
''bir borç kapanına'' tutuldu, tümüyle parazitleşti. ABD yönetiminin,
ekonomisini çalıştırmak (büyümeye devam etmek, halkının refah düzeyini
koruyabilmek) için günde yaklaşık 2.5 milyar dolar dış kaynağın
ülkeye girmesini sağlaması gerekiyor. Ancak hem ABD'nin cari açık
ve bütçe açıkları hem de özel şirketlerin ve hane halkında
biriken borç yükü -kredi köpüğü- artık patlama noktasına geldi.
Birçok araştırma, ABD'nin ''sürdürülebilir net ihracat''
yapmadan bu sorunu aşamayacağını gösteriyor ( Wynne Godley, Alex
Izurieta, Gennaro Zezza ''Why net exports must now be the motor for
U.S. growth'' , Cambridge Endowment for Research in Finance - Levy
Economics Institute - Bard College, Temmuz 2004- Neden ABD'de net
ihracat büyümenin motoru olmak zorundadır).
Bu net ihracatı gerçekleştirmek
ise çok zor. İki yıldır, dolar değer kaybediyor ancak dış ticaret
açığında bir iyileşme yok. Çünkü ABD ekonomisinde, hizmet sektörü
(finans, ticaret vb...) ağırlıkta, sanayi üretimi GSMH'nin ancak yüzde
13'ünü oluşturabiliyor. Dahası, geçmişte hemen her resesyon dış
ticaret açığını kapatırken 2001 resesyonu kapatamadı. Bu ''Amerikan
ekonomisinin yabancı üreticilere bağımlılığının çok tehlikeli
bir düzeye ulaştığını gösteriyor'' (Auerback, Prudentbear ,
15/02). ABD ekonomisinin, dış kaynak gereksinimini kapatacak çapta
bir ihracatını emecek pazarlar da sınırlı. Çin, Hindistan, Asya
ekonomilerinin pazarlarında ABD'nin rekabet gücü yeterli değil -ABD
şirketleri bu yüzden bu pazarlara göç ediyorlar- Japonya ise
resesyonda. AB'de büyüme çok yavaş. ABD'nin rekabet gücü
bilgisayar, bilişim teknolojisi, silah sanayii, gibi dallarda yüksek
ama, bu yolla açığı kapatacak bir ihracat hacmini sağlaması hem çok
zor hem de (teknoloji transfer içerdiğinden) ABD ulusal güvenliği açısından
riskli.
Öyleyse açıklar sürecek, ABD de
borçlanmaya devam edecek. Ya dünyanın geri kalanı? Veriler, son yıllarda
yabancı yatırımcıların ABD'yi finanse etmeye devam etmekte giderek
daha isteksiz davrandıklarını gösteriyor. Bu doları devalüe
ediyor, ettikçe de isteksizlik artıyor. Financial Times 'ın aktardığı
gibi merkez bankaları döviz rezervlerini koruyabilmek için dolardan
başka paralara geçmeye başlıyorlar (24/01/05). Uluslararası
ticarette, enerji sektöründe bile Euro artık daha çok kullanılıyor.
ABD Merkez Bankası da ülkeye yabancı sermeye çekmeye devam edebilmek
için faizleri yükseltmeye başladı. Böylece, ülke içinde tüketimi
kısarak ithalat talebini, dolayısıyla dış açığı geriletmek de
olanaklı. Ancak bu yalnızca yoksullaşma ve toplumsal mutabakatın
bozulması anlamına gelmiyor, ''inanılmaz şiddette'' bir mali
kriz olasılığını da içeriyor.
Küreselleşme (mali genişleme) süreci
dünyada hem muazzam bir kredi (borç enstrümanları) köpüğü yarattı
hem de ABD şirketlerinin uluslararası mali piyasalardaki ağırlığını
inanılmaz düzeye yükseltti. ABD'nin iç ve dış borç toplamı (hane
halkı, ipotek borçları artı özel sektör borçları türevler,
devlet borçları vb.) 37 trilyon dolar, GSMH'nin yaklaşık üç katı
(A. G. Frank. The Asia Times , 06/01/05,). Geçen 20 yılda en büyük
beş ABD bankası paylarını ikiye katlayarak tüm ABD bankalarının
varlıklarının yüzde 45'ini ele geçirdiler. Bu dönemde dünyada türev
piyasalarının hacmi 84 trilyon dolara ulaştı. En büyük beş ABD
bankası bu toplam türev stokunun yüzde 95'ini (evet yanlış okumadınız
yüzde 95'ini), yalnızca J. P Morgan yarısından fazlasını elinde
tutuyor (John Plender, Financial Times , 15/02/05). John Plender bu mali
yoğunlaşma içinde hem riskin yeterince hesaplanamadığını hem de
en büyük riskin en az denetlenen alanlarda, ''heç edilmiş
fonlarda'' (ayrıca bkz: The Economist 17/02) yoğunlaştığını
yazıyor, ''systemic risc'' tehlikesinin yine unutulduğundan yakınıyor.
Toparlarsak, faizlerdeki artış, resesyon, içeriden , yabancı yatırımcıların,
doları terk etmeye, ellerindeki ABD menkul kıymetlerini satmaya
kalkması da dışardan , bu köpüğü en büyük ABD bankalarıyla
birlikte, dünya mali sistemini de peşinden sürükleyerek, çökertebilir...
Artık iyice parazitleşmiş ABD yönetici sınıfı buna izin veremez.
Peki nasıl sağlayacak yabancıların bu oyunu oynamaya -diplomatik değimiyle
uluslararası işbirliği- ekonominin de yüzmeye devam etmesini?
'La machine infernale'
''Neocon'' ekibinin bir çözümü
var ve Demokratlar da bu çözümü benimsemişe benziyorlar: ABD
elindeki askeri güce dayanarak, tüm enerji kaynaklarına el koyup dünyanın
geri kalanını teslim alacak, Büyük Ortadoğu bölgesini kendi
denetiminde, ihracata, yatırıma açacak bir biçimde düzenleyecek (sömürgeleştirecek),
gerektiğinde ABD pazarını da gümrük tarifeleriyle koruyacak, bunları
da dünyanın geri kalanına kabul ettirecek, yabancı yatırımcıları
ve merkez bankalarını tehdit ederek ABD mali piyasasını batırmalarını
engelleyecek.
Bunlara gücü yeter mi? 11 Eylül'de
yola çıkarak, Afganistan'a, Irak'a, Hariri 'nin ölümüyle Lübnan'a
uğrayan Suriye, Iran'a ve daha başka yerlerde doğru yoluna devam
etmeye kararlı ''machine infernale'' en azından deneyeceğini gösteriyor.
Size ve sizden öncekilere de hurmaları işte bu süreçte önemli bir ''hizmet''
bekledikleri için verdiler. Bu ''hizmeti'' verirseniz ülkenizde
''yatacak'' yeriniz kalmayacak, vermezseniz, sizi nasıl olsa ''yatıracak''
bir yer bulurlar, ülkede ruhunu birkaç hurmaya satmaya, yerinizi
almaya meraklı bu kadar zat varken... Eminim bir ''III. Yol''
vardır, ama bu sizi aşar.
Cumhuriyet’ten alınmıştır
|
|
|