|
|
İKİ LİDER
Ergin YILDIZOĞLU
Biri ülkesinde çikolata gofret satıyor,
ekonominin yönetimini IMF'ye teslim etmiş, öbürü, ülkesinin
telekomünikasyon sektöründe en zengin işadamı, göreve gelirken
servetini ailesine devretmiş. IMF borçlarını iki yıl önceden ödemiş,
IMF politikalarını terk etmiş, ülkesine özgün bir kalkınma modeli
geliştirmeye çalışıyor. Birinin ekonomisi, cari açık, bütçe açığı,
yüksek dış ve iç borç sarmalında kıvranıyor, sanayicisi fasoncu,
taşeron oluyor, ülke varlıklarını yabancılar satın alıyor,
tarımı perişan, halkı giderek yoksullaşıyor. Öbürü sanayisini,
tarımını, küçük üreticiyi destekliyor, yoksullukla mücadele
ediyor. Birini dünyanın hızla dağılmakta olan en istikrarsız bölgesinde
''Senin modelin örnek olsun'' gazıyla kargaşanın içine çekiyorlar,
diğerinin ekonomik modeli dünyanın yükselmekte olan bölgesinde,
ilgi görüyor Çin ve Japonya uzmanlarını gönderip inceliyor,
Filipinler benimsemeye çalışıyor... Biri ''cemaatçı'' , ABD
ile stratejik ilişkileri her şeyin üzerinde tutuyor, aklı türbanda,
''ılımlı İslamda'' , öbürü ulusalcı, modern, güçlü bağımsız
bir ülke yaratmaya çalışıyor.
Birincisi, bağımlı, hatta sömürge
sendromu sergilemeye başlamış bir ülkenin sıradan bir yöneticisi:
''Siyah ten, beyaz maske.'' İkincisiyse, bence, ilgilenmeye değer.
Thaksin Shinatwara
Tayland ekonomisi 1997 Asya
krizinden 2000 yılına kadar IMF programları elinde perişan oldu, yüzde
11 daraldı, depresyona girdi, ''değer kaybetti'' , yoksullaştı.
2001 yılında IMF karşıtı bir programla iktidara gelen Thaksin
Shinatwara , hemen IMF programını terk etti, IMF'ye olan borçlarını
da 2003'te tümüyle ödedi. Uluslararası mali piyasaların IMF,
Financial Times, The Economist gibi sözcüleri Tayland ekonomisinin
çökmesini beklerken, uygulanmaya başlanan kalkınma modelinin
etkisiyle Tayland ekonomisi yeniden canlandı, yılda ortalama yüzde 6
büyümeye başladı, istikrar kazandı, yoksullukta belirgin bir azalma
görüldü. 6 Şubat'ta yapılan genel seçimlere bu karneyle giren
Thaksin yeniden, bu kez 500 sandalyelik meclisin 399 sandalyesini alarak
kazandı.
Thaksin'in izlediği ekonomik
programın temel özelliklerini 2003'te aktarmıştım; ama, o zaman ne
kadar başarılı olacağı henüz belli değildi. Şimdi, artık
modelin başarılı olduğunu, ülkenin yönetici sınıfının karar
verme kapasitesinin arttığını, iktidarının güçlendiğini, halkın
ekonomik durumunda belirgin bir iyileşme olduğunu söyleyebiliriz.
Yeni ekonomik model
Thaksin'in uyguladığı ekonomik
modeli üç aşamada değerlendirmek olanaklı. Birinci aşama,
1997-2000 döneminde IMF ''kurtarma'' politikalarının yol açtığı
deflasyon/depresyon eğilimini tersine çevirdi, ülke varlıklarının
(assets) yeniden değerlenmesini sağladı. İkinci aşamada ihracat
yapmaya devam ederken, iç talebi güçlendirecek politikalar devreye
sokularak ihracat bağımlılığı azaltılmaya başlandı. Şimdi
üçüncü aşama, ülkede altyapı yatırımlarına, teknoloji üretimine
öncelik vererek ''değer yaratma'' kapasitesini arttırmayı
planlıyor. Neoliberal eğilimli mali haber/yorum sitesi Bloomberg 'den
William Pesek 'in geçen sene ekim ayında teslim etmek zorunda kaldığı
gibi Tayland, ''İlk aşamada çok büyük bir başarı gösterdi''
. Ancak Pesek'te, başından beri Thaksin politikalarına karşı çıkan
Financial Times ve The Economist yazarları gibi, ekonomide bir borç köpüğü
oluştuğunu, bir krizin kapıda olabileceğini iddia ediyordu. Morgan
Stanley analistlerinden Daniel Lian 'a göreyse bu tür yorumlar
Tayland'a haksızlık ediyor, gerçek durumu yansıtmıyorlar ( Global
Economic Forum , 26/01/05).
Thaksin'in ekonomik politikasının
başarısının temelinde, kaba, enflasyonist, Keynesyen talep yönetme
politikalarıyla (borçlan ve harca) değil, ihracatı ihmal etmeden iç
talebi, esas olarak ülkenin genelde küçük ve orta işletmelerinin,
öncelikle çiftçisinin üretim kapasitesini arttırmaya gelirlerini
istikrara kavuşturmaya öncelik veren tedbirler yatıyor. Ek olarak
Thaksin yönetimi ihracatı, Dünya Ticaret Örgütü dışında,
kendisine uygun koşullarda gerçekleştirmeye çalıştığı ikili
anlaşmalarla güçlendirmeye devam etti.
Kısaca özetlersek (Ayrıntılı ve
ilginç bir çözümleme için: Robert Looney , ''A New Asian
Paradigme'' , Strategic Insigth, Cilt II. Sayı 12, Aralık
2003-ABD, Naval Postgaduate School -deniz kuvvetleri akademisi WEB
sitesi-): Çiftçi borçlarının dondurulması, köy topluluklarına,
proje temelinde kredi verilmesi, orta ve küçük işletmelere, hatta
kentlerdeki sokak satıcılarına ''mikro kredi'' alma olanağı
sağlanması, tarımda ve sanayide ''geleneksel'' üretim sektörlerine
üretkenliklerini arttırmaları, ürün profillerini güncelleştirmeleri
için mali desteğin yanı sıra eğitim, desteği vermek böylece gelişen
yeni ürünlere hem iç pazarda hem de dünya pazarında yeni talep
bulunmasına yardımcı olmak. Bu uygulamalar, hem ülkenin ekonomisini
canlandırdı hem de ''bir dolar karşılığı herkese sağlık
hizmeti'' gibi son derecede başarılı ( Financial Times ,
08/02/05) uygulamaların da yardımıyla yoksullukta, Dünya Bankası 'nın
Nisan 2004 Thailand Economic Monitor Raporu'nda kabul ettiği gibi, önemli
bir gerileme oldu. İşsizlik 2000 yılında yüzde 5.7'den 2004'te yüzde
1.6'ya geriledi.
Araştırmacı yazar Wang Tai Peng
'in aktardığı gibi yoksullukta 2001-2003 döneminde yüzde 4
gerilerken, neoliberallerin kredi sisteminin batacağına ilişin
beklentileri gerçekleşmedi, aksine alınan mikrokredilerin yüzde
97'si geri ödendi. ( Asian Business Journal , 04/01/04). Daniel Lian 'ın
aktardığı verilerse 2001-2004 döneminde ''Washington Consensus''
yazarlarının beklentilerinin aksine Tayland'ın kamu maliyesinin
dengelerinin güçlendiğini gösteriyor: Kamu borçlarının GSMH'ye
oranı 2000'de yüzde 57'den 2004'te yüzde 48'e geriledi, ''kamu
borcu/dış borç'' oranı aynı dönemde yüzde 48'den yüzde 25'in altına
indi. Çünkü Thaksin hükümeti verdiği kredilerin özellikle üretken
sektörlere gitmesine, üretken olmayan alanlarda varlık değerlerinde
bir şişme oluşmamasına dikkat etti. Bu arada Tayland borsa endeksi yükselme
trendini koruyarak üçe katlandı. Tayland Amerikan Ticaret Odası başkanı
Judy Benn 'e göre ''geçen dört yılda Tayland iyi bir ekonomik büyüme
ve siyasi istikrar sergiledi. Böylece ABD şirketlerince de çok olumlu
bulunan bir yatırım iklimi yarattı'' . Benn, ''Başbakanın
ikinci döneminde de aynı politikaları uygulamasını bekliyoruz'' diyor
( channelnewsasia.com , 08/02/05).
Özetle, Thaksin deneyi derin bir
krizin ortasında bile hem ekonomiyi düze çıkarmanın hem de yoksulluğu
azaltmanın olanaklı olduğunu gösteriyor. İkincisi, IMF reçetesine
bağlı kalmak gerekmiyor, hatta reçetenin tam aksini yapmak gerekiyor.
Üçüncüsü, bu koşullarda var sayılanın aksine ülkenin
uluslararası saygınlığı, yabancı yatırımcılar için çekiciliği
azalmıyor. Bu arada ülkenin, kendi iç dinamiklerini denetleme, yönlendirme
kapasitesi, emek yoğun ihracata dayalı bir modeli terk ederek
teknoloji yoğun katma değer oranı yüksek bir üretim düzeyine yükselme
şansı artıyor. Ama, tüm bunları yapabilmek için ilk önce ''beyaz
maskenin'' çıkarılması, gerekiyor. Ülkenin egemen sınıfının da ''kendi
malına'' sahip çıkmaya kararlı olması...
|
|
|