a p a ç ı k
Ankara'da Yargıçlar Var
Erol TOY
Doğu toplumunun geleneğinde kısas vardır.
Bu nedenle adaleti çifte standartlıdır.
Kendisi cezalandırıldığında haksız, hasmınınki haklıdır.
Bu duygu ona hep doğru davrandığı inancını sağlar. Kişi, kitle ya da toplum bir kez bu inanca kavuştu mu, suçlu daima başkalarıdır.
Oysa adalet hakkın teslimi üzerine kurulur.
Hatta toplum vicdanının suçlu saydıklarının bile hakkı teslim edildiğinde içine sindirebilmek hukukun üstünlüğünü sindirebilmekle mümkündür.
Bu girişin nedeni, Yargıtay'ın bozduğu Susurluk davasıdır.
Çünkü bir ülkede adalet, cellatların değil, hukuka aykırı davranan kim... Hangi makam ve görevde olursa olsun cezalandırılabilmesiyle sağlanır.
Seçilmiş ya da atanmış, toplumsal ödevle yükümlü biri, kendini lâyemut. Yâni sorumsuz saydığı an adalet yakasına yapışmıyorsa, haksızlıkların da yolsuzlukların da önü alınamaz.
Geçen yıllar Türkiyesine bir bakış, tetikçi cezalandırmanın, haksızlığın fiatını artırdığını kanıtlamaya yeter sanırım.
Çünkü 70 milyonluk bir ülkede, hiçbir ücret almaksızın cana kastedecek hasta.. İdeoloji gereği kitleleri kıyabilecek militan bulmak.. Hatta bunları düzen muhalefeti kisvesiyle kıyıma yönlendirmek zor değil. Böylelerinin yakasına yapışıp hastane ya da hapisaneye tıkacağınıza üniforma giydirirseniz, kendini insan hayatı üzerinde tasarruf sahibi saymasına şaşamazsınız...
O sorumdan âzâde... Yükümden vâbeste devlet görevi yapmaktadır. Kıydıkları ise devlet düşmanlarıdır.
Bir hukuk devletinde en ağır suçlunun bile kılı kırk yarararak yargılanıp.. İnkârı mümkün olmayan bütün kanıtlar toplanarak cezalandırılması gereği onları ilgilendirmez. Düşman saydıklarını yok ederler.
Ve birgün, kazara hukukun üstünlüğüne çarptıklarında çok şaşarlar.
Kahramanlık madalyası beklerken, adalet sopasıyla karşılaşmışlardır.
Susurluk olayında DGM'nin cezalandırdığı sanıklar bu şablona uyuyor... Cezalar, kamuyla sizin vicdanınız adaletin yerine geldiği kanısını taşıyor mu ?
Taşıyorsa, hükmü bozan Yargıtay'a bozulmakta haklısınız.
Öfkeniz... Hıncınız... Kaygı ve kuşkunuz yerinde.
Dava uzayacak... Belki zamanaşımına uğrayacak... Hatta belki tetikçiler aklanacak. Gerçek suçlular gizlenecek... Ve yaptığı yapanın yanına kalacak.
Yok taşımıyorsa, dava asıl şimdi başlıyor demektir.
Çünkü artık üç çeyrek yüzyılı üç yıl geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti, kendisinin bir hukuk devleti olacağını, daha devlet değilken. Lozan'da uluslar arası bir antlaşmaya kendi dayatmasıyla yazdıran ilk... Ve Birleşmiş Milletler kuruluncaya tek devlettir.
Lozan Antlaşması BM.in anayasası olduğuna göre, bütün devletlere dayatan da diyebilirsiniz. Ama ufku genişletmeyelim.
Sadece kendinden, kendimizden alalım.
Yargıtay eksik soruşturma gerekçesiyle hükmü bozmakla adaletin gere-ğini yapmamış mıdır ?
Kısasa göre değil... Hukukun üstünlüğüne göre düşünürsek, yapmıştır.
Dava uzarmış... Zamanaşımına... - Yürüyen bir davanın zamanaşımını anlamak zor ya !.. - uğrarmış. En azından suça iştirakleri nedeniyle zor ama, tetikçiler aklanabilirmiş, kaygıları hukuk devletine sığar mı ?
Evet !.. Kısas geleneğinden gelen toplumumuzda da, devletimizde de çifte standart geçerlidir. Kısasa göre kıyım ve kırım yapılır. Bizden olan haklı.. Olmayan suçludur. Suçlu mutlak cezalandırılmalıdır. Hem de en kısa yoldan... Kırk katırla, kırk satır arasında seçim yaptırılarak.
Yaptıran pek çok devlet ve toplum var.
Ama hukuk yolu uzundur.
Uzun, çağdaş ve insan haklarına uygun yolların en sağlamı.
O nedenle, bizi kaygılara salsa.. Zamanı aşsa.. Hatta hasmımızı aklasa da, hukuktan şaşmamak gerek.
Öyleyse, kılı kırk yararak titizlik gösteren Yargıtay'ı alkışlamalı.. Kararını içimize sindirmeli.. Adalete güvenimizi
tazelemiyiz. Alkışlamasak, sindirmesek de hükmü geçerlidir, demeden bunu yapabildiğimiz an, kendi vicdanımızda hukukun üstünlüğüne ulaşırız.
Yok, biz çifte standart uygularsak, bize uygulandığında yakınamayız.
Hep bize uygulanıyor mu buyurdunuz.
Haklısınız. Şimdilik hep bize uygulanıyor.
Ama biz hukukun üstünlüğüne.. Daha da önemlisi adalete inanıyorsak, düşmanımıza dahi uygulamamakla yükümlüyüz.
Bilmem anlatabildim mi ?
Anlatabildimse, iyi ki Yargıtay.. Ankara'da yargıçlar var demez misiniz ?
|