.

 
...
...
Yararlı Linkler
E- Posta
Başvuru Kaynakları
Katkı 
Sunanlar
Arşiv

 

                                     Ana Sayfa                                         

.........

     Apaçık

Kemalizmin Dirilişi

Erol TOY

10 Kasım'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü yitirişin 63. yılı geride kala-cak. Olası ki, memleketin hâlinden yakınan yüzbinler Anıtkabir'i dolduracak.
Bilmem 63 yıl sonra özlemle aranan 57 yıllık ömrün gizemini düşünmek, içinde bulunduğumuz koşullarda, derde deva olur mu ?
Olmasa da, zihin cimnastiği olur ya !.. Gelin şöyle bir göz atalım. 
Kemalizm nedir ? 
Neyi, nasıl ve neden yapmıştır ki, günümüzde hem içerde, hem dışarda her yaraya merhem sayılmaktadır ?
Tartışma, elektronik yayın hızına uymayabilir.
Kısaltıp uydurmaya çalışalım. 
Kemalizm, emperyalizmin her türüne karşı... Askeri yengiyi ulusal kurtuluş sürecinde sağlamış.. Ekonomi-politik bağımsızlığın temellerini atmış.. Kültürel, bilimsel ve sanatsal bağımsızlığın yolunu göstererek, toplumun kendini aşacağı süreçte üretmesine yaymış bir eylem ve düşünce akımıdır.
Çünkü o gün, bu akımı yüklenen toplum, yüzde 82'si köylü... 92'si okuma-yazma bilmez. 70'i kadın ve çocuk, 13.5 milyon yok, yoksul, yoksun insandan oluşuyordu. Böyle bir halkın, güneşi fethe çıkması ilkin ve öncelikle nitelikli insan üretimiyle mümkündü. 
Bunun birinci koşulu da ; "Yurtta barış, dünyada barış"tır.
Kuvvayı Milli Kemalistlerinin dehası, dört bir yanını saran alevleriyle koskoca bir İkinci Dünya Savaşı'na karşın, bu ilkeyi diri tutmuştur.
On yılda, her yaştan 15 milyon genç yaratmakla övünen Cumhuriyet,78. yılında 35 milyon 30 yaşın altındaki genciyle ne yapacağını bilememekte.
Nedeni apaçık.
Günümüz genel durum ve görünümünün şaşkınlığı.
Yine özetleyelim. 
Amerika emretti, Türkiye Afganistan'a asker gönderdi.
Hayır daha o emretmeden, Türkiye kendisi gönüllü önaldı.
Bir avuç dolar karşılığında insanlarımızın canı pazara sürüldü. 
Hayır, uluslar arası yetkiyle terörle savaş fırsatını değerlendiriyor.
90 kişilik seçme birlik, Anglo-Amerikan emperyalizmi adına çarpışacak. Afganistan'ı fethettikten sonra efendilerine teslim edip kös kös geri dönecek.
Hayır, Kuzey İttifakını eğitecek. Ve geleceğin Afganistan'ında Türk soy-luların egemenlik dengesine destek olacak. 
Emperyalizm şimdi köprüde.Bize gereksinimi ve parası çok. Kasayı açıp açıp gösteriyor. İşi bitince yeniden kilitleyecek. Eli hamur, karnı aç kalacağız. İşte ipucu göründü. Biz onlar için Pamir dağlarında çarpışırken, Avrupa Birliği Kıbrıs Rum kesimiyle aşna fişne olmaya hazırlanıyor. 
Olsun !.. Bu pekâlâ Kıbrıs Türk kesimini peşkeş çekmektir.
Dahasını siz ekleyin. Ama şahinlerle, onların üfleme çalgılarını hesaba katmayın. Çünkü 90, belki 300 seçme yiğit Afganistan'a girdiği an çığırtkanın sözü bitti... Silâhla, kulananınki başladı. Artık şahinler bundan ne kâr çıkarır... Güvercinler ne zarar eder, zaman gösterir.
Ama şu yukarıdakilerin hangisi ulusal bağımsızlık bilincinde onursuzluk sayılmaz... Sorumluların bir an önce işbaşından uzaklaştırılması istenmez ? 
İstenmiyor mu ?
Hatta içerdekilere IMF desteği karşılığında istifa pazarlığıyla dıştakiler katılmıyor... Ve bütün bunlara karşın hükümet taş gibi yerinde durmuyor mu ?
Genel-geçer doğruları dengeleyen başka doğrular olmasa, böyle bir durum sürebilir mi ? Sorularını geçelim. Zihin cimnastiğini sürdürelim.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız var.
Bu yıldızların her biri tarihin çöp sepetine gitmiş devletleri simgeler. 
Türkiye Cumhuriyetinin kurucuları her tür mirası redderken, Osmanlı da içinde 16 devletin mirasını niye Cumhurbaşkanlığı forsunda yıldızlaştırdılar ?
Bugünün koşullarında halâ fantezi ya da düş gibi mi ? 
Yoksa Cumhuriyeti, geçmişin egemenlik alanlarına en azından manevi anlamda bağlayan bir uzun gelecek projesi mi ?
Kapladığı alana bakınca, ürpermemek mümkün mü ?
Buna bir de geçen hafta bizim Çimdik'in girişindeki çimdiği... Lozan Antlaşması'nın girişini ekleyin. Türkiye, oralarda söz ve ödev sahibidir. Ve As-ya'nın ortasından, Avrupa'nın ortasına sorumluluğu kurulurken yüklenmiştir.
Yerine getirmiş, getirmemiş... Getirene alkış, getirmeyene ayıp.
Cumhuriyetin başından bu güne 56 hükümet geçmiş. 
57. de gitsin diye tepiniyoruz. Gitmemek için her çareye başvuruyor. En geç 2003'te seçime gidecek. Ortakları yeterli oyu alamazlarsa, neyleyecek ?
Hükümetler gidip geliyor. 
Ülkenin yatırım, toplumun gelişme gereksinimi duruyor mu ? 
Ne gezer !.. Geliştikçe daha da artıyor.
Hem sermayenin bekçisini götürmediği yere gitmeyecek kadar akıllı... Hem millileştirme sabıkası bol bir ülkeden korkusu. Hem de 80 yıl önce yediği sopanın acısıyla yabancı yatırım olmaz. Olmadığı bütün istekleri karşılandığı halde olmadığından belli. Yüksek faizle kredi verir. Tefecilik verenin kâr hırsı kadar alanın onuruyla işleyen bir meslektir. 
Tefecilerle bankacılar iyi bilir. Yılda 30 milyar doları aşkın dışsatım... 10 milyarı aşkın turizm geliri olan ülkede, l50-200 milyar dolar hiçbir risk taşımaz. Kendi bankalarındaki gelirlerine el kor, ödetirler. Ama yatrırım o ülkede. Hadi ordan dedi mi nanay ? Savaşamıyorsan, çekip gidersin.
Bugünkü Türkiye'nin insanları, o günkü Türkiyenin mirasçılarıdır. 
O günkü Türkiye'de, yüzde 15 saltanatçı, Hilâfetçi, işbirlikçi sesli azınlık vardı. Bugünkü Türkiye'de olabilir. Yüzde 85 mirasa sahip çıkarsa, o zaman başedemeyen emperyalizm, şimdi başeder savı havada kalmıyor mu ?
1970 sayımında Türkiye halkı 35 milyon 500 bin kişiden ibaret... 2000 sayımında 72 milyon. Nüfusunun yarıdan fazlası 30 yaşın altında. Bunların büyük çoğunluğu okur-yazar. Büyük çoğunluğu meslek sahibi... Ve işsiz. 
Yarın umutlarını yitirdiler mi, egemenlik savındaki bütün aslanları da kaplanları da bir lokmada yiyiverirler.
Böyle bir ülkenin halkı, bırakınız kalkınıp gelişmeyi, varolmak için dahi kendi etini kesip kendi yağında kavurarak büyümeye koşulu. Bu yüzden, uluslararası rekabete açık mal ve hizmet üretmek zorunda.
Kemalizmin ekonomi-politiği bilim dünyasına karma-ekonomi diye bir kuram ve ilk yıllarında başarılı bir eylem armağan ettiği halde. Karmayı yönetenlerin ahmaklığı meta üretimini aksatmış... İnsan üretimini çoğaltmışsa uluslar arası rekabete açabileceğiniz ne olur ? 
İnsan mı ?
Eh o zaman da, uluslararası pazara sürülecek değer odur.
Elbette, bunu kemalizmin dirilişine kaynak... Cumhuriyet'in gelecek projesine dönüşün ilk basamağı yapamıyorsak.
Birden önünüz aydınlandı mı ?
Teşekkür ederim.



İ

N

A

D

I

N

A