..

..

Ana Sayfa

Arşiv Katkıda Bulunanlar Yararlı Linkler ...
.. DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ (AÇLIK PARASI)


Abdullah AYSU

Türkiye'de tarıma uygulanan desteklemelerden vazgeçilmesini savunanların gerekçeleri, kamu maliyesine yüksek maliyet,yük olduğu savıdır. Bu savı güçlendirmek için de abartılı rakamlar açıklayarak kamuoyunu yanıltmaktadırlar. Gerçekte ise Türkiye'de uygulanan tarımsal desteklemenin ulusal gelire (GSMH'ya) oranı yüzde 1-2 arasındadır.

2000 yılı bütçesinde tarıma ayrılan destekleme ödeneği ile DFİF ödeneğinin toplamı bütçenin yüzde 1.7'sini, GSMH'nın ise yüzde 0.7'ini oluşturmaktadır. Şu anda uygulanan destekleme modelinin yerine uygulanması düşünülen, doğrudan gelir desteği (DGD)için 2000/267 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çıkarıldı,14 Mart 2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bizde, uygulanan desteklemelerinin tamamının yerine ikame edilmek istenen doğrudan gelir desteği(DGD), AB ülkelerinin toplam destekleme içindeki payı yüzde 30, ABD'de ise yüzde 10 sınırındadır.

AB'de doğrudan gelir desteğini uygularken,fiyat politikası araçları ile birlikte,garanti eşikleri, üretim planlaması ve diğer ekonomi politika araçları ile birlikte uygulanmaktadır. ABD'de ise pazar fiyat desteği yüzde 50, girdi kullanımına dayalı destek yüzde 10 ile birlikte düşünülerek uygulanmaktadır.

IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla Türkiye'ye dayatılan model ise her türlü üretim ve verimlilik kriterlerinden uzak, yalıtılmış iç karar alıcılarca üzerinde ciddi düşünülmemiş,dış karar alıcıların çıkarlarına uygun bir önerme/dayatmadır. Başka bir deyişle DGD uygulaması gelişmiş ülkelerde üretim fazlası olan ürünlerde alan veya ürün kotalarının çiftçi gelirlerinde yaratacağı gelir düşmesini giderme amaçlıyken, Türkiye'de ise kendi çiftçilerini düşünmeyen, dışardan dayatılan, gelişmiş ülkelerin çiftçilerinin çıkarlarına uygun bir modeldir.

Çünkü, Doğrudan Gelir Desteği (DGD) bir tarımsal destek değil, sosyal nitelikli ve giderek azaltılan bir tarımsal destek biçimidir. Gelişmiş ülkelerin uyguladığı bu sistemle hedefledikleri tarımı geliştirmek değil,aksine,ihtiyacının çok üzerinde olan üretimin kısılması yani tarımsal üretimin artırılması yerine tarım kesiminin gelirinin korunmasıdır. İktidar, doğrudan gelir desteğine geçişi kamu maliyesi üzerindeki tarımsal destekleme yükünü hafifletme amaçlı olduğunu açıklamaktadırlar. Ancak DGD'nin hangi kaynaktan sağlanacağı belirsizdir. Oysa ki, mevcut uygulamada, düşük faizli ama geri dönüşü olan destekleme alım kredileri verilirken doğrudan gelir desteğiyle daha büyük bir kaynak, geri dönüşsüz olarak kullanılacaktır. Bu anlamda güven vermiyor. Göstermelik bir uygulama olacağı işaretleri oldukça fazladır. Türkiye tarımı ve ekonomik yapısı içerisinde uygulanabilirliliği güç görünmektedir. Çünkü, tapu kayıtları uygun değildir. Araziler çok parçalıdır. Bu şartlar altında söz konusu uygulama Türkiye tarımını güçlendirmez, tüketir, dışa bağımlı kılar. Üretimden caydırır, dolayısıyla üretimde düşüşlere neden olur. 

Getirilen bu uygulama ile, doğrudan gelir desteği karşılığında destekleme alımları ve diğer tarımsal destekler kaldırılacak, sadece doğrudan gelir desteği verilecektir. Bu uygulama ve diğer uygulamaları ile Türkiye'yi kendi kendine yeterlilikten çıkaran iktidarlar çiftçiyi açlığa mahkum etmişlerdir. Şimdi de ilerde veremeyecekleri bir açlık parası vermeyi vaat ediyorlar. Aldatmacadan başka bir şey değildir. Çünkü Türkiye'deki tarımsal işletmelerin yüzde 68'i 50 dönümün altındadır.30 dönüm araziye sahip bir çiftçinin doğrudan gelir desteğinden dolayı alacağı 150 dolar ile üstelik iki taksitte ödenecek komik rakam ile yaşayabilmesi mümkün mü? Ne dersiniz? 

Doğrudan Gelir Desteğinin ülkemizde tek başına düşünülüp, uygulanması halinde;
-Sahip olunan arazi bazında yapılacak ödemelerden en büyük payı yine toprak ağaları almaya devam edecektir.
-Kadastronun geçmemiş olması,kayıt sisteminin olmaması sağlıklı olarak gerçekleştirilmesini olanaksızlaştıracaktır.
-Üretimle bağı kopartılmış bir DGD sistemi ile ülkenin ihtiyacı olan üretim planlaması gerçekleştirilemeyecek, engellenecektir.
-DGD sisteminde yük vergi mükellefleri üzerinde olacağı için,tarım dışı kesimler ile tarım kesiminin haksız,gereksiz ve yanlış olarak karşı karşıya getirilecektir.
-DGD sistemi ile hazinenin yükü azalmayacak, artacaktır.
-DGD sisteminde müdahale kurumlarına gerek olmadığından ,KİT'ler özelleştirilecek bundan da üretici ve tüketici olan büyük bir halk kitlesi zarar görecektir. 

Tarımda reform değil, çiftçiyi yok edecek unsurlardan birisidir. Tek başına düşünülüp, uygulanmasından vazgeçilmelidir.

..