. |
DÜNYA FİYATLARI
ALDATMACASI...
Abdullah AYSU
İkinci Dünya savaşı sonrasında, azgelişmiş ülkeleri gelişmiş ülkelerin insanlarını beslemek için Marshall Planı'yla tarıma
yönlendirirken, bugün, kendi tarımsal ürün fazlaları için cazip pazarlar olarak görmeye başladılar.
Üretim girdilerinin (tohumluk,damızlık,ilaç,gübre,yem v.s)üretimini ve pazarını ellerinde tutan gelişmiş ülkeler ve çokuluslu tekeller gelişmekte olan ülkelerin tarımsal ürün ithalatında korumacılıktan vazgeçmelerini uluslar arası finans kuruluşları aracılığıyla dayatmaktadırlar. Kendi üreticilerine uygun görmedikleri ürün borsalarının fiyatlarını esas alan bir fiyatın üreticilere uygulanması için yine uluslar arası finans kuruluşlarının yaptırımcılığına başvurmaktadırlar. Bilindiği
gibi, gelişmiş ülkelerde üreticinin eline geçen fiyat ile borsa fiyatları arasındaki fark devletçe karşılanmaktadır. Yani gelişmiş ülke çiftçilerinin eline geçen fiyatlar ile borsa fiyatları arasındaki fark devletçe karşılanmaktadır.
Üretici her zaman borsada oluşan fiyatların üzerinde fiyattan ürününü satabilmektedir. Özellikle aradaki fark AB çiftçisi için çok yüksektir.
Açıkçası, gelişmiş ülkelerde ihraç fiyatları ayrı,üreticiye ödenecek fiyat ayrı belirlenmektedir. Bizde dünya fiyatları denince hemen tartışılan konu; 'buğdayı,
sütü, üzümü' dışarıdan almak istersek, kaça alırız? O fiyat konuşulur. Düşünmeyiz ki ihracatçı ülkeler ürün fazlası olan ülkelerdir. Malını satmak için fiyat kırarlar. Senin de dövizin varsa alırsın. Pazarları olursun. Ancak unutmamak gerekir ki,üretimden vazgeçmişsen ,üretmiyorsan,
artık satıcının belirlediği fiyattan almak zorundasın. Pazar olmuşsun demektir. Bu nedenle dünya fiyatları aldatmacasına kanmadan,çiftçinin ürettiği malın fiyatını belirlerken maliyet artı karını koyarak belirlemeli,gelişmiş ülkelerin pazarı olmayacak politikaları devlet politikası olarak kabul
edip, uygulamalıyız.
|
. |