|
|
Küreselleşmeyi işler
hale getirmek
WTO Genel Başkanı Mike Moore ’un
20 Şubat 2002 de
ICFTU ‘da yaptığı
konuşmanın özeti
WTO,özellikle son birkaç aydan beri, başta
Doha Round’unun
mutlaka kararlaştırıldığı yer ve tarihte toplanması, bir
sonraki raundun yerinin saptanması, tüm WTO komitelerinin başkanlarının
belirlenmesi, örgütün yeni bütçesinin oluşturulması ve daha
pek çok konuda son derece kararlı ve emin adımlarla
ilerlemektedir. Bu kararlılık, Doha deklarasyonunda altı bir kez
daha çizilen şeffaflık ve açıklık ilkelerinin işletilmesi
konularında da gösterilecektir. Bu bağlamda Nisan ayında büyük
bir seminer düzenlenecek, ayrıca farklı çıkar gruplarının katılabileceği
özel atölye çalışmaları organize edilerek çevreciler, ICFTU,
Uluslararası Ticaret Odası-ICC, Oxfam ve benzeri diğer STK’lar
,parlamenterler, sosyalist enternasyonal, demokratik,çevreci,hristiyan
sendika birlikleri de davet edileceklerdir. Bu toplantılarda yukarıda
sayılan yapıların oy hakkı olmayacak yalnızca söz hakkı
olacaktır kuşkusuz. Fakat daha sonra bu STK’lardan resmi bir
davranış kodu hazırlamalarını
isteyeceğiz.
Netleştirmemiz gereken bir diğer konu ,WTO
üyeleri arasında uzun zamandan beri tartışılmakta olan emek ve
çevre standartlarını az gelişmiş ülkeler tarafından bir
ticari avantaj gibi kullanılmak istendiği yönündeki kaygılardır.
Hayır böyle birşeyin olmasına izin verilmeyecektir. Dünyamız
son 100 yıllık süreçte ders alınması gereken pek çok olay yaşamıştır.
Sömürgecilik ve komünizm bitmiş bu ülkelerin halkları bugün
en azından özgürlüklerine kavuşmuşlardır. Diğer yandan dünya
ticaret döngüsünün son 30 yılda yaratttığı gelişmeleri de gözardı
edemeyiz. Özellikle açlığın, yoksulluğun üstesinden gelinmesi
demokrasinin geliştirilmesi, daha iyi yaşam alanlarının oluşturulması
konularında muazzam gelişmeler sağlanmıştır. 1900 yılında
ortalama yaşam süresi 30 yıl iken bugün 67dir. Kişi başına
ortalama kalori tüketimi 10 yıl önceki 2463 seviyesinden bugün
2663e (%8) yükselmiştir. 1970’de
tüm gelişmekte olan ülkelerdeki aç halkın oranı %35 iken,
1996’da %18’e gerilemiştir. BM, 2010 yılına kadar bu oranın
%12’ye gerileyeceğini tahmin etmektedir. 1970 yılında gelişmekte
olan ülkelerde temiz su içme olanağına sahip olanların oranı
yalnızca %30 iken, bugün bu oran %80’e ulaşmıştır.
Ekonomiler büyüdükçe ücretler de yükselmiştir. Kuşkusuz, tüm
bu veriler , daha fazla ilerleme talep eden ve dünyanın bugünkü
gidişatını eleştirenlerin haksızlığını göstermez. Yine IMF
tarafından kısa süre önce bitirilen bir çalışmaya göre,
1993-1998 yılları arasında Asya’daki yoksul sayısında 120
milyon civarında bir azalma olmuştur. Doha’da karar altına alınan
anlaşmalarla örneğin tarım alanında gelişmekte olan ülkeler,
bu sektörden en büyük pay alan grup olma konumlarını sürdürebileceklerdir.
Şu anda, zengin ülkeler kendi çiftçilerine tarımsal destek
anlamında günde 1 milyar $ ödemektedirler ve yıllık bazda bu
tutar , tüm gelişmekte olan ülkelere yapılan kalkınma yardımlarının
4 katına eşittir. Doha’da ise, tüm bu tarımsal desteklemelerin,
ticarete zarar veren çiftçi desteklerinin adım adım kaldırılması
karar altına alınmıştır. Hizmetlerin Liberalizasyonu; Dünya
Bankasına göre koruyucu gümrük vergilerinde yapılacak 1/3 oranındaki
bir indirim sonucunda örneğin Hindistan için GSYİH’nin %1.6 sına,
Tayland için %4.2’sine tekabül eden bir kazanç anlamına
gelmektedir. GATS müzakereleriyle yabancı hizmet yatırımcılarının
yerel ekonomilere hiç bir sıkıntı çekmeden girebilmesi ve
yabancı hizmet işçilerini sorunsuz bir şekilde istihdam
edebilmesi (MAI anlaşmasındaki kilit personel hükmü) amaçlanmaktadır.
Sanayi ürünleri ticaretinin liberalizasyonu Doha’nın bir diğer
öncelikli ve önemli kararıdır. Bu alanda elde edilecek kazançların
da 2/3’ü gelişmekte olan ülkelere akacaktır. Bu konuda yürüttüğümüz
müzakerelerle gümrük vergilerini azaltmayı ve nihayetinde
tamamen gümrüksüz bir ticareti hedefliyoruz. APEC tahminlerine göre
yalnızca ticareti kolaylaştıran WTO anlaşmaları bile
Asya-Pasifik bölgesindeki GSYİH’ı %0.25 oranında arttıracaktır.
Bu nedenle Doha Raundunun son derece önemli bir Kalkınma Raundu
olduğunu tekrarlamaktayız. Kaybedecek ne tek bir günümüz ne de
tek bir dolarımız vardır. Ayrıca, Çin ve Çin-Taipei’nin Örgüte
tam üyelik sürecinin tamamlanması sonucunda , WTO pazarı dünya
toplam nüfusunun 1/4 ü kadar , 1.5 milyar dolayında genişlemiştir.
Litvanya, Moldovya, Ürdün, Umman, Gürcistan, Hırvatistan ve
Arnavutkluk’unda WTO’ya girişi büyük bir sevinç yaratmıştır.
Halen 28 kadar ülkenin de WTO üyeliği için görüşmeler devam
etmektedir. Halihazırda WTO’nun ticaret sistemi küresel ticaret
sisteminin %97’si ile neredeyse evrenselleşmiş durumdadır. Dünya
Bankasınca yapılan çalışmalara göre, mal ve hizmet ticaretinin
kolaylaştırılması, vergilerin kaldırılması sonucunda gelişmekte
olan ülkelerin gelirlerinde 1.5 trilyon $ düzeyinde bir artış
gerçekleşecektir. Ve dünya ticaretine yeniden şekil verilmesi,
ticaret ve yatırımlar önündeki engellerin kaldırılması
sonucunda gelişmekte olan ülkelerdeki yoksul sayısında 2015 yılına
kadar 300 milyon azalma olacaktır. Bu durum, bir sonraki 10 yılda
ticaret hacminde bir patlamaya neden olacağı için gelir düzeyi
de 2.8 trilyona yükselecektir. Ancak tüm bunlardan sonra,
kendilerini “Başka bir dünya mümkün” sloganı
etrafında daha iyi bir yaşama adamış olanların, duvarların
olmadığı ve herkesin daha iyi koşullarda yaşadığı bir dünyaya
kavuşması mümkün olabilecektir.
|
|
|