Susurluk'un Kayıp Halkası Konuşuyor
Enis
BERBEROĞLU
Emekli
paşaların Korkut Eken'i kurtarma harekâtının tamamen duygusal
ve hesapsız çıkış olmadığı daha ilk günden belliydi.
Bazı
hukukçulara göre paşaların "Korkut Eken'in yaptığı her
şey bilgimiz dahilindeydi" açıklaması öyle sanıldığı
gibi suça ortaklık itirafı değil, emekli yarbayın yeniden
muhakemesini sağlamayı amaçlayan stratejik hamleydi.
Nitekim
Korkut Eken'in avukatlarını cesaretlendiren bu yoruma eski Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ın da katılması ilginçti.
Eğer bu plan tutar ve Korkut Eken'in dava dosyası yeniden açılırsa:
1)
Emekli paşalar en azından tanık (belki de sanık!) sıfatıyla
ifade verecek, Korkut Eken'in bazı eylemlerini savunacak/üstlenecek.
2)
Paşalar, muhtemelen Eken'e aktardıkları emirleri aldıkları
siyasilerin kimliklerini de açıklayacaklar...
'Susurluk'un
kayıp halkası askerler konuşursa
ne
olur demeyin... Askeri ipotek kalkarsa Susurluk tablosu nihayet
tamamlanır, siyasi faturanın adresi belirlenir.
*
* *
Susurluk
her millete nasip olmayacak fırsattı. Ama yararlanamadık. Aradan
altı yıl geçti, ama demokrasinin üç sütununu, hükümeti,
parlamentoyu ve yargıyı deldi de geçti. Bu ülkede her üç kişiden
ikisi 33 yaşın altında. Nüfus istatistikleri sadece bu satırların
yazarını dinazor kategorisine sokmakla kalmıyor, Turgut Özal
iktidarını dahi neredeyse antikçağ haline getiriyor. Dolayısıyla
Susurluk dosyasını kısaca hatırlatmakta yarar var:
12 Eylül öncesinde sol örgütlerden ürken TSK ve polis,
mafya ve ülkücü kadrolarla gizli ittifaka girdi.
12 Eylül darbesinden sonra bu ittifaka gerek kalmadı, asker
önce ülkücüleri ardından mafya babalarını tasfiye etti.
Turgut Özal iktidarında mafya bu kez hayali ihracat parasıyla
satın alınan polis kanalından devlete sızdı, politik himayeye
kavuştu.
1990'larda büyüyen Güneydoğu yangınında artık mafya
ile kol kola yürüyen eski ülkücü kadroları kullanmak kötü
fikirdi!
Çünkü çete, devleti arkasına alıp çıkar peşine düştü.
PKK'yı finanse ettiği ileri sürülen Kürt uyuşturucu kaçakçılarından
kimisini öldürdü, kiminden haraç aldı.
Devletteki çatlak aslında fail-i meçhuller yüzünden çıkmadı.
Elâlemin çocuğu dağda ölürken kimileri servet kazandığı için
devlet refleksi işledi. Bir anlamda devlet katilleri, servet avcılarını
tasfiye etti.
*
* *
Unutmayın
ki, Susurluk kazası olduğunda Öcalan tutuklu değildi. Dağlarda
kan akıyordu. O yüzden kimse TSK'nın üzerine gidip, 'Neler
oluyor bize?' demedi. Komutanlar da ne hükümete bilgi, ne de
Susurluk Meclis Komisyonu'na ifade vermeye tenezzül etmedi. Yargı
sürecinde çetenin siyasi sorumluğu eksik bırakıldı. Ayakçılar
hapse düşerken ortakları Meclis'te kaldı.
Paşalar
şimdi, yani yıllar sonra hiç yardım etmedikleri Susurluk sürecinde
mahkûm olan eski silah arkadaşlarını kurtarmak amacıyla konuşmaya
razı oldu. Âlâ, hem de pekâlâ paşam konuşalım. Merakımız
çok...
Mesela
4 Kasım 1993 günü, İstanbul'da Holiday Inn Oteli'nde konuşan dönemin
Başbakanı Tansu Çiller, "Türkiye, milis hareketi niteliğine
dönüşmüş ve yaygınlaşmış bir terör hareketiyle karşı karşıyadır.
PKK'nın haraç aldığı işadamı ve sanatçıların isimlerini
biliyoruz. Hesap soracağız" dedi.
Sonra
neler oldu paşam, biliyorsanız lütfen anlatın.
Tek
resmi Susurluk belgesi sayılan Başbakanlık Teftiş Kurulu
raporunda:
"(...)
ancak Güneydoğu illerindeki sıradan kişilerle sadece Kürtçü
olarak tanınan ve PKK'yla doğrudan ilişkisi olmayan şahıslara
yapılanlar ise tüm çalışmalara zarar vermiştir." (Sayfa
105) ifadesine yer verildi.
PKK
ile doğrudan ilişkisi olmayan şahıslara ne yapıldı da Güneydoğu'da
terörle mücadeleye zarar verildi paşam, biliyorsanız lütfen
anlatın.
Soru
çok, yerimiz az paşam...
Azerbaycan
darbesi konusunda ne biliyorsunuz?
Korkut
Eken'in da adının karıştığı kayıp silahlar nereye gitti, kim
kullandı paşam?
Biliyorsanız
anlatın, vatanseverlik adına anlatın paşam. Anlatın ki kan
davasıyla, ceset ticaretiyle siyaset dönemi kapansın bu ülkede.
30
bin cana mal olan kardeş kavgasının siyasi faturasını keselim,
hapistekiler yalnız kalmasın, sonra unutalım gitsin o dönemi...
Radikal'den
Alınmıştır.
|