Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 K.MARKS

 


Demek Sizziniz

Mine KIRIKKANAT 

Siz ve biz. Biz milletiz, ya siz? 
İllet misiniz? 
Bize sormadan bizim adımıza yaptığınız kanunsuzluklara, kurduğunuz çetelere, işlediğiniz ve işlettiğiniz cinayetlere, uyuşturucu kaçakçılığıyla beslediğiniz 
'milliyetçiliğe' ve kumarhanelerde akladığınız kanlı paralarla satın aldığınız 
'vatanseverlere' bakılacak olursa: Evet, siz illetsiniz. 
Hatta zillet. 
Ve o milletin içinde, sizin bulaşıcı hastalığınıza dirençli, kahramanlık diye taşıdığınız suçluluğa, 'Hayır!' diyebilen bir avuç kalsak da, asıl millet biziz. 
Siz illetsiziniz, siz zilletsiniz ve bu ülke, sizin değil, bir avuç kanun diyen, hukuk diyen onurlu insanın omuzlarında duruyor hâlâ. 
Ne kadar duruyorsa. 
Siz... 
Üniformalarından emekli olunca, memeden kesilmiş buzağıya dönen eski kurtlar. Meğer kurt bile değilmişsiniz. Hukuk devletinin çürüyen etlerini, gizli gizli kemiren leş çakallarından ibaretmişsiniz. 
Demek sizdiniz, faili meçhul cinayetlerin azmettiricisi. 
Demek sizdiniz, kumarhane krallarını haraca bağlayan örgütün haracını, örgüte karşı örgütlenen kiralık katillere ödeten ve 'kralı' temizleten. 
Demek sizdiniz, uyuşturucu ticaretiyle 
'vatan kurtaran'. 
Demek sizdiniz, derin devlet. Sizdiniz 'kayıp silahlar'. 
Sizdiniz kontrgerilla. 
Sizdiniz yargısız infazlar. 
Sizdiniz 'korucu' aşiretleri. Sizdiniz Meclis'teki 'dokunulmaz' aşiret reisleri. Sizdiniz Pinochet kılıklı kara gözlüklüleri önce emniyet amiri, sonra bakan olarak kullanan ve şimdi de 'dokunulmazsa susar' sınıfında 'illet vekili' oynatılan adamın iplerini tutan. 
İzi sürülemeyen, ele geçirilemeyen, adı konulamayan katillerin, dayanamayıp cinayet yerine dönmesi gibi döndünüz, Susurluk'a. Sahip çıkıyorsunuz, siz 'üst' sorumlular yakalanamadığınız, yargılanamadığınız ve 
mahkûm olamadığınız için yegâne 'emirbaş' 
olarak hapse giren 'astınıza'. Gurur diye kabullendiğiniz aşağılık duygunuz, elvermedi bir 'emir eri'nin 'emirbaş' sanılmasına. 
Susurluk sizin eserinizdi, demek. Susurluk sizsiniz, siz Susurluk. 
Ama bayrağa sarıp 'milliyetçilik' diye yutturduğunuz illetli kafalarınız, bu zillet tarihini Susurluk'tan çok önce yazmaya başlamıştı. 
Acaba, Uğur Mumcu'yu da mı siz... 
Uğur Mumcu anlamıştı, biliyordu ve tam da... Karanlık ve kanlı ilişkilerinizi çözecek bir belgeye ulaşacağı 'randevu'dan önce öldürüldü. Uğur Mumcu'nun, bir zamanlar aynı sizin 'illetli' kafanızla Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını ölüme gönderen askeri savcı Baki Tuğ'la randevusu vardı. Baki Tuğ, artık emekliydi ve Uğur Mumcu'ya, sizin içeriğini çok iyi bildiğiniz bir belge verecekti. Öldürüldü. Baki Tuğ, mesajı almıştı. Mumcu'yla yaptığı konuşmayı inkâr etti ve randevuyu yalanladı. 
Mehmet Ağar, Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılmasını isteyen Güldal Mumcu'ya: 
'Bir tuğla çekersek, duvar çöker...' derken, 
çok iyi biliyordu Uğur Mumcu'nun hangi 
tuğlanın ardına gömüldüğünü. O duvarın kimler tarafından örüldüğünü. 
Ameleler meydanda. Demek sizdiniz ustabaşı. Taşeron hanginizdi peki? 
Sormak hakkımız, çünkü vatan diye ördüğünüz duvara, hukuk devletini gömdünüz. 
Türkiye'yi kurtardık diyorsunuz. Oysa bugün, Türkiye'den kurtulmak isteyen milyonlarca 
insan, başka ülkelere iltica etmek, sığınmak için sırada. Ve en acıklısı, gemiyle, trenle, kamyonla, hatta yürüyerek yabancı ülkelere kaçanlar, ne sağcı, ne solcu, ne PKK'cı, hatta Kürt bile değilken; o ülkelere: 'Biz Kürtüz, baskı, işkence gördük,' diye dolduruyorlar iltica kâğıtlarını ve sizin kurtardığınız Türkiye'nin onurunu, kendi onurlarıyla birlikte ayaklar altına alıyorlar. Siz de şaşıyorsunuz, AB niye PKK'dan, Kürtlerden yana diye. Milyonlarca Türk, sizin 
'milliyetçiliğinizin' Türkiye'si hakkında böyle ifade verir, bu iltica taleplerini doldurursa, başka türlü nasıl düşünür ki yabancı? 
İşte sizin milliyetçiliğinizin milleti, işte yarattığınız hainler. 
İşte öldürmekle yetinmeyip, katlini savunduğunuz hukuk devleti.

Radikal'den Alınmıştır.

 
sayfa başına dön