|
|
Tarım Üreticileri
Kurultayları
Abdullah AYSU
IMF ve Dünya Bankası
Zeytinden Elini Çek!
Emeğimize,
Alınterimize ,
Sahip çıkalım!
"IMF ve Dünya Bankası Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerine bağlı yan kuruluşlarının A.Ş.' lere dönüştürülerek özelleştirilmesini dayattılar. Üreticilerin üretimden pazarlamaya zinciri kırılıyor.Üretici tüccara ve yabancı büyük tarım tekellerine mahkum ediliyor...
80'li yıllarda tarımı geliştirelim, tarımda reform yapalım, dünyanın sebze bahçesi, gıda ambarı olalım-olmayalım gibi bir çok fikirler savunuluyordu. O yıllarda; çeşitli kesimlerce konuşuldu, yazıldı, kongreler, paneller yapıldı... Raporlar hazırlandı...
12 Eylül sonrası uygulanan ekonomi politikalarla, bırakın tarımın gelişmesini ve yukarıda söylenenlerin yapılmasını, kendimize yeterli olduğumuz bir çok üründe dahi, kendimizi doyuramaz hale getirildik. Dünya pazarlarında boy gösterecek bir yapıya dönüşme umutları da tarihe karıştı.
Çünkü; Türkiye tarım sektörünün, toprak mülkiyet düzeninden, üretim ve tüketim yelpazesine, teknoloji kullanımından örgütlenmeye, eğitime, bilgiye kadar biriktirilmiş ağır ve karmaşık sorunları vardı. En önemlisi de, çiftçilerin bağımsız örgütü yoktu. Ama onlar adına başkaları tarafından kararlar alınıyordu.
Siyasetçiler ve bürokratlar, uzun vadeli planlarla, programlarla,
sosyo-ekonomik sorunlarını çözümlemek ve yeniden yapılandırmak yerine, tarımımızı serbest piyasaya mahkum ettiler. Başka bir deyişle, Türkiye tarımını kendi iç dinamiğiyle geliştirmek yerine kökü dışarıda politikalara bağımlı kıldılar. Uluslar arası sermayenin (Kapitalizmin) yeniden yapılandırıldığı bu dönemde, IMF ve Dünya Bankası'nın
(World Bank-WB) dayatmaları ile Türkiye köylüsü, yabancı ülke çiftçileri ve ulus aşırı şirketlerin yararına köylülükten de çıkarılarak, marabacılığa ve kendi toprağında işçiliğe geriletilmek istenmektedir.
Uluslar arası sermayenin (Kapitalizmin) yeniden yapılandırıldığı bu dönemde, IMF ve Dünya Bankası'nın
(World Bank-WB) dayatmaları ile Türkiye köylüsü, yabancı ülke çiftçileri ve ulus aşırı şirketlerin yararına köylülükten de çıkarılarak, marabacılığa ve kendi toprağında işçiliğe geriletilmek istenmektedir.
Sorun içerde; bizi içimizden bitiriyorlar. Tütünde, zeytinde, üzümde,pamukta, buğdayda, çayda, şeker pancarında...
Bitirilenler ise yalnızca bu ürünler değil, bu ürünleri üreten milyonlarca çiftçi... Neredeyse Türkiye nüfusunun yarısı...
IMF ve WB dayatıyor, hükümetler de tarım kesimine sahip çıkamıyor. Onların yerine yabancı ululaşırı şirketler ile yerli ortakları, egemen oluyor...
Türkiye çiftçisi, gelişmiş ülke çiftçilerine ve yabancı tekellere- büyük tarım şirketlerine feda ediliyor. Buna da "Tarım Reformu", "Tarımda Yeniden Yapılanma" diyorlar...
1980'den sonra AB, GATT (Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması), WTO (World Trade
Organisation-Dünya Ticaret Örgütü), WB ve IMF'nin direktifleri doğrultusunda, Türkiye tarım politikalarında adım adım gerçekleştirilmek istenenleri şöyle sıralayabiliriz:
1-Tarımsal desteklemeleri kaldırmak,
2-Girdi sübvansiyonunu düşürmek,
3-Tarımsal KİT'leri özelleştirmek,
4-Tarım Satış Kooperatifleri ve
Birliklerine yapılan desteği kaldırmak, yan
tesislerinin A.Ş'
lere dönüştürmek,
5-Türkiye Zirai Donatım Kurumunu tasfiye
etmek,
6-Tarımsal kredi faizlerini yükseltmek,
7-Sulama gibi kamu yatırımlarından yararlananlardan maliyeti tahsil etmek...
İşte bu politikalar, Uluslararası Para Fonu (International Monetary
Found-IMF) tarafından ifade edilmektedir. Bir çoğu da gerçekleşti.
İlk özelleştirilen tarımsal KİT'lerden EBK,SEK,YEM SANAYİİ sonrasında kendi kendimize yeterli olduğumuz et ve et mamullerinde ithalatçı ülke konumuna geldik. Bütçeye silah alımından sonra ikinci sırada et ve et mamulleri ithalatı için para ayırmak zorunda bırakıldık. Hayvan yetiştiricileri yoksullaştı,önemli bir bölümü de üretemez duruma geldi,sektör çöktü. Tarımsal kredi faizleri yükseltildi,üreticiler borçlarını ödeyemedikleri için ortağı (patronu) bulunduğu Tarım Kredi Kooperatiflerince cezaevlerine atıldı...
Bütün bu IMF,Dünya Bankası,AB,Dünya Ticaret Örgütü tarafından Türkiye tarım sektörü için dayatılanları harfiyen uygulayan hükümetlere karşı, görüşüne başvurulmayan, adına karar alınan üreticiler ne düşünüyor? Ne durumdalar? Onlarla birlikte Özgürlük ve Dayanışma Partisi ne yapabilir? Sorularına yaşamın içinde yaşayanlarla birlikte yanıt aramak için bir program dahilinde çalışmayı önüne iş olarak koydu.
Çalışma ilkelerini de ; sorunların sahiplerince çözüleceğinin altını çizen , toplulukla düzenlenen sohbet toplantılarında deklare eden değil sorunu tartıştıran,çözümleri birlikte bulan, birlikte mücadele etme zeminini oluşturmayı amaçlayan bir tarz olarak belirledi. Ürün bazında çalışmalara başladı. Daha önce 15 Eylül 2001 'de Akhisar'da Tütün Üreticileri Kurultayı düzenledi. O dönemde 187 köy gezmiş,30 bin bildiri dağıtmış,2500 adet afişi köy kahvelerine ,duraklarına asmış üretici ile buluşmuştu. Akhisar'daki Tütün Üreticileri Kurultayı'nı o zamanda yine sizler için gazeteniz İNADINA' da yazarak sizlerle paylaşmıştım. Özgürlük ve Dayanışma Partisi,hükümetlerin yalanlarını anlatmaya ve hükümetçe üreticiler aleyhine geliştirilen bu politikalara karşı durmak için Bu kez de Burhaniye'de 25 Mart 200'de Zeytin Üreticileri Kurultayı düzenledi. Bu amaçla körfezde 43 köy ve belde gezerek 10 bin bildiri, zeytin üreticisinin sorunlarını ve çözüm önerilerini anlatan 2 bin adet broşür dağıttı. 2 bin afişi köy ve belde kahvelerine ,ilçe merkezlerine köy ve belde duraklarına yapıştırdı. Seçimin olmadığı bir dönemde köylere,beldelere giderek üreticilerin sorunlarını dinledi. Sorunları anlatabilmeleri için Kurultay düzenledi. Üreticilerin sorunlarını anlatabilecekleri seslerini duyurabilecekleri,sözlerini söyleyebilecekleri mikrofon ve kürsü sundu.
Bu kürsüden;
Hasan Filiz-Çamcı Köyü -Edremit: "Biz zeytinciler örgütlü değiliz. Örgütlü halk güçlüdür. Bütün tarım üreticileri birleşerek,sendikamızı kuralım. zeytin,pamuk,pancar,tütün,buğday üreticileri bir çatı altında birleşelim. Uyuyan halk ebediyen mahkum olur, uyanalım."Dedi.
Münir Çalışkan-Bahadınlı Köyü-Burhaniye: "Tariş ile ilgili konuşacağım. Tariş'in özelleştirilme tehlikesi varsa Tariş'e dört elle sarılalım."Dedi.
Umut Aksu- öğrenci-üretici: Zeytin üreticisi bir öğrenci olduğunu belirterek;"üreticiler olarak neden sesimiz çıkmıyor. Sesiz kaldıkça kriz artacak. Sesimi yükseltiyorum. Sesini yükseltmeyen korkaktır. Durumdan şikayete hakkı yoktur. Sesimizi yükseltelim." Dedi.
Ahmet Yaşar- Ocaklar-Erdek: Erdek'te 150 zeytin ağacı olduğunu belirtti. " 'Zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman' türküsü bir tarihsel gerçeği belirtiyor. 1960' larda yerli basma tüketimine karşı bir dış Pazar engeli vardır. Margarin tüketimi zeytinyağı yerine dışarıdan bilinçle özendirilmiştir."Dedi."Üreticinin zeytinine ve emeğine çok değer verdiğini ancak kooperatiflerin siyasallaşması yüzünden yönetime müdahil olamadığını belirtti. Popülist politikalar yüzünden borç alıp kar payı diye dağıtıyorlar. Kooperatifimize bakmadığımız için başkasına hizmet eder duruma geldi. Bu gün 103 trilyon borcu olan bu kooperatifi alsak da bir şey yapamayız. Devlet kooperatiflere işletme sermayesi aktarsın. Sistem böyle işleyebilir. Marmara Birlik tesisleri özelleştirilmeye çalışılıyor. ÖDP'nin üreticiye sahip çıkmasını sevinçle karşılıyorum. Marmara Birlik tek alıcı tek satıcı olarak bazılarını rahatsız ediyor. Tüccar bunu istemiyor. İstediği gibi alıp satmak istiyor. Özelleştirmenin nedeni budur. Kurultaya başarılar dilerim." Dedi.
Mahmut Amucaoğlu- Gömeç : "Devlet bizden 1 milyona yağ alıp 5 milyona satıyor. Farkını vermiyor. 70 bin lira gibi komik bir fark verdi. Hiç vermeseydi daha iyiydi." Dedi.
Engin Erol- Küçükkuyu Köyü: "Devlet ödemeleri zamanında yapmadığı için tüccara ucuza satmak zorunda kalıyoruz. Zeytin tüketicisi ve üreticileri eğitilmelidir. Zeytin bir yıl olup bir yıl olmuyor. Ağaçlara zarar vermeden hasat yapmayı öğrenmeliyiz. Üreticinin hakkını kurda kuşa yedirmeyelim. Ben dağ köylüyüm. Sendikalarımızı kurup fiyatları kendimiz belirleyelim. Birleşerek gücümüzü artıralım." Dedi.
Osman Çalışkan: "Yeni zeytin üreticisi olduğunu belirtti. Halkın çoğu zeytinyağı alamıyor. Ucuza zeytinyağı alan tüccar pahalı satıyor. Margarin tüketimine karşı zeytinyağı tüketiminin özendirilmesi gerekir. Zeytin üzerine yazdığı kendi şiirinden bölümler okudu."
Süleyman Kahraman -Akhisar Tütün Kurultayı adına-: "Tütün kurultayında biz yalnızdık. Şimdi tütün üreticileri adına buradayız. Siz yalnız değilsiniz. Sizlerde şimdi kurultayınızı yapıyorsunuz biz artık yalnız olmayacağız. Hepinizi dayanışmaya çağırıyorum." Dedi.
Bütün bu ve diğer konuşmacıların konuşmalarının sonucunda kurultayın havada kalmaması için Kurultay Sonuç Bildirgesi belirlendi. Okundu. Kurultay katılımcılarının görüşüne sunuldu. Oylandı. Oy birliği ile kabul edildi.
Bildirge sonuçlarını her platformda savunacak 9 kişilik bir heyet oluşturuldu.
IMF ve Dünya Bankası Üzümden Elini Çek !
Emeğimize,
Alınterimize,
Sahip Çıkalım!
Özgürlük ve Dayanışma Partisi 2 Nisan 2002 'de bu kez üzüm üreticilerini
toplamak ve üzümde,Tariş'te; IMF ve Dünya Bankası'nın 57. Hükümet
ile birlikte yapmaya çalıştıklarının gerçek yüzünü
anlatmak için köy,köy belde belde ,belde dolaştı. Sorunları
birlikte tartışmak için Alaşehir 'de Kurultay topladı. Üreticilerin
toplu bir halde sorunlarını tartışabilmesi için salon tuttu. Kürsü
hazırladı. Bu kürsüden neler mi konuşuldu? İşte üreticilerin
kendi ağızlarından,sorunları ve çözüm önerileri:
Sebahattin Uysal: "Tarım Kredi Kooperatiflerini biz kurduk,başkası
yönetiyor. Dolar düştü; ilaç ve mazot fiyatları yükseliyor.
Örgütlenmeliyiz." Dedi.
Hüseyin Zengin: "Bizi sadece seçimlerde hatırlıyorsunuz.
Tariş bize verdiği krediyi faizle veriyor. İlaçları faizli
fiyatla veriyor. Üretim ve tüketim kooperatifleri kurmalıyız. Çalışkan
arkadaşlar bu kooperatiflerin başına geçmeli. Gübre,ilaç v.b.
fabrikaları kendimiz kurabilmeliyiz. Tarım Kredi Kooperatifleri çok
yüksek faiz alıyor. TARİŞBANK Kapanmasın. Bağlarımız icraya
veriliyor. Tariş kazandığı paralardan üreticiye fark ödemelidir.
Her bankanın altında siyasiler var. Bankaları biz batırmadık,siyasiler
batırdı. İran dahi çiftçisine bizden daha iyi bakıyor. Bize
sahip çıkacak dürüst ve çalışkan insanlar olmalıdır. Çek
olayı çözüme kavuşmalı. Karşılıksız çek olmamalı.
Esat Yıldız: 15 eylül 2001 tarihinde yapılan Tütün Üreticileri
Kurultayı sözcüsü olan Esat Yıldız Üzüm Üreticileri
kurultayına dayanışma için katıldıklarını,bütün tütün üreticilerin
selam ve sevgilerini iletmek için burada olduğunu açıkladıktan
sonra " Oy verdiğimiz insanlar;sırtını bize,yönünü
sermayeye çevirdiler. IMF ve Dünya Bankası'nın tarım politikasını
kabul etmiyoruz. Çünkü onlar, Türkiye'deki tarımı yok etmeye
çalışıyorlar. Ege tütün üreticilerinden size selam getirdim.
Her kesimden üreticiler olarak;tütün,üzüm,zeytin ve diğer üreticiler
birbirimizle dayanışma içinde olmalıyız. Türkiye'de tütüncülük
yok edilmeye çalışılıyor. bizi bizden başkası anlamıyor.
siyaseti üreten insanlar yapmalıdır. İstersek değişir,değiştirebiliriz.
Hasan Yazar-Zeytin Üreticileri Kurultayı Heyet üyesi:
Bizim düzenlediğimiz kurultaya Tütün Üreticileri
heyeti gelerek güç kattı. Moral verdi.Onlarla biz güçlendik.
Sizlerle dayanışmaya geldik. Sizlerde artık yalnız değilsiniz,bizler
varız. Dayanışacağız. başaracağız."
Dedi.
İsmail Özdemir-Sarıgöl : "Üretici birlikleri devlet eliyle
destekleniyordu. Bu destek kesildi. Ülkemizin ekonomisi bitmiş.
Kendisini geliştirip yenileyememiş. Tariş dünya pazarlarından
uzak kalmış. Tariş yöneticileri,teknolojik gelişmelere uyum sağlamıyor.
Üreticiler yeterli oranda bilgilendirilmiyor. Üretici; yetiştirdiği
ürünü ve tekniğini tanımıyor. Bilim ve teknolojiyi tarımda
kullanmalıyız. Kaliteli ürün yetiştirmeliyiz. Devlet tarıma
destek vermeli. Devlet tarımı sübvanse etmeli. Gelişmiş ülkelerde
tarım destekleniyor,sübvanse ediliyor. Tariş eko tarım sistemi
ile üretimi teşvik etmeli. Eko tarım yapacak olan üreticilere
girdi desteği,fiyat desteği,kredi desteği,teknoloji ve uzman
desteği sağlamalıdır. Dünyanın kurtuluşu,tarımın kurtuluşu,Türkiye'nin
kurtuluşu eko tarımdadır." Dedi.
Necmi Ertuğrul-Üzümlü Kasabası-Fethiye : "Tarlalarımız
parçalanmış ,bölünmüş. Arazilerimiz yorgun. Tarım kuruluşlarının
yeterli yardım ve desteğini görmedik. Örgütlenmeliyiz. Bir
kooperatife üye olmak,örgütlülük anlamına gelmiyor.
Arazilerimiz çok ve kaliteli olmasına rağmen,diğer ülkeler
kadar bol ve kaliteli üzüm yetiştiremiyoruz. Üzümü de uygun biçimlerde
değerlendiremiyoruz. İlçemizde 30-40 tane ziraat dairesinde çalışan
var. Her yıl tutukları rapor bile aynı. Yeterli çalıştırılmıyorlar.
ÖDP'den isteğimiz var: Bizi bilgilendirmek için etkinlikte
bulunsunlar. Kitap,broşür v.b. üniversitelerin katkısının sağlanması
gibi... IMF' yi suçlamaya gerek yok. IMF,görevini yapıyor. Bizi
IMF' nin kucağına oturtanlar utansın. Küçük partisiniz ama gönlünüz
büyük. köylüyü örgütlemede ÖDP bize yardımcı olmalıdır.
Bizim üzümlerimiz geç yetişiyor. Eylülden sonra. Bu nedenle üzümümüz
fazla para etmiyor.
Ahmet Zengin: "Kurultaya katılımın sayısı binleri bulmalıydı.
Çiftçiler niye sorunlarını anlatmaya gelmedi? 1998 'de polisten
cop yedik. Bizi oraya götürenler o gün yoktu. Bu gün de yoklar.
Neredeler? Burada konuşulanlar burada kalmamalı. Takip
edilmeli." Dedi.
Kurultaydan bir Kurultay Sonuç Bildirgesi çıkarıldı. Okundu.
Kurultay katılımcılarının oylarına sunuldu. Oy birliği ile
kabul edildi.
Sonuç bildirgesini her platformda savunmak ve Ankara'da yapılacak
olan Merkezi Tarım Kurultayına da katılarak üzümde yaşananları
ve çözüm önerilerini sunmak üzere 14 kişilik bir heyet
belirlendi.
|
|
|