Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 K.MARKS

 
İNTERNET VE CEZA HUKUKU ETKİNLİĞİ - İ V H P SONUÇ BİLDİRGESİ 


İnternet ve Hukuk Platformu, 16 Mart 2002 tarihinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde, Bilgi Üniversitesi ve İstanbul Barosu Fikri Haklar Komisyonu işbirliğiyle düzenlenen "İnternet ve Ceza Hukuku" panellerinin ardından, gerek bu panellerde üzerinde birleşilen ortak noktalar, gerekse üyelerinin üzerinde tartışılması amacıyla hazırladıkları bazı çalışmalardan yola çıkarak, Türkiye'de internet ile ilgili ceza hukuku politikalarına ışık tutması açısından aşağıdaki ilkeleri kamuoyunun değerlendirmesine sunmayı kararlaştırdı:

BİLİŞİM VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ ALANINDA
YAPILACAK CEZA HUKUKU DÜZENLEMELERİNE İLİŞKİN İLKELER

1. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı ilkelerinin temel öğesi ifade ve bilgi özgürlüğüdür. Devletler de, vatandaşlarının ifade ve bilgi özgürlüğüne yapılacak olan müdahalelere karşı güvence getirmek göreviyle yükümlüdür.
2. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin sunduğu olanaklar, hızla artarak yayılmaktadır. Bu gelişme bilginin paylaşımına dayanan ve çok taraflı katılımcı yapısından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, bu alanda yapılacak tüm hukuksal düzenlemeler, saydam ve paylaşımcı bir süreç içerisinde gerçekleştirilmeli; doğrudan ve dolaylı olarak konu ile ilgili tüm taraflar bu sürece katılabilmelidir. 
3. Bilgi toplumunun gelişimi için en uygun hukuksal zeminin kurulması gözetilerek; öncelikler tespit edilmeli; düzenlemeler arasında uyum gözetilmeli ve böylelikle olası uygulama sorunlarının önüne geçilmelidir. Gerçek yaşam ile hukuksal düzenlemeler arasındaki zaman farkı çok açılmamalı, yasal düzenlemeler bir an önce tamamlanmalı, ancak önce insancıl hukuk politikaları üretilmelidir.
4. Bilişim ve iletişim teknolojileri doğası gereği "uluslarüstü"dür. Bu nedenle, yapılacak her türlü hukuksal düzenlemede, diğer ülkelerdeki uygulamalar ile Avrupa Birliği başta olmak üzere çeşitli uluslarüstü platformlarda geliştirilen ve geniş çaplı uzlaşma oluşturan uluslararası düzenlemeler ve sözleşmeler dikkate alınmalı, ancak bu yapılırken öncelikle ülke çıkarları göz önünde bulundurulmalıdır. Nitekim Avrupa Siber Suç Konvansiyonu'na bazı Avrupa ülkeleri "milli egemenlik" açısından çekinceler belirtmektedir. İnternet ve Hukuk Platformu, bu nedenle Konvansiyon'u Türkçe'ye çevirterek, kamuoyunun tartışmasına açmıştır.
5. Bilişim - İletişim Teknolojileri alanındaki ihlallerin ceza hukukunda sınıflandırılması ve politikaların geliştirilmesi yolunda gerçekleştirilecek faaliyetler maddi ceza hukuku ve ceza muhakemeleri hukuku dallarında iki ana başlık altında düzenlenmelidir. 
6. Ceza Muhakemeleri Hukukunda uluslararası yetki, araştırma ve soruşturma faaliyetlerini düzenleyen hükümler, maddi objeler temel alınarak, mesken aranması ve telefon görüşmelerinin dinlenmesi ilgili rejimlerin gereklerini yansıtmaktadır. Doğal olarak bu hükümler, Bilişim ve İletişim Teknolojileriyle ilgili suçların araştırılması ve soruşturulmasında yeterli olmamaktadır.
Ceza Muhakemeleri hukukunda yapılacak düzenlemeler Bilişim-iletişim teknolojileri alanında gerçekleşen ihlallerin özelliğine uygun hükümler olmalı; zabıta organları ve hukuk uygulayıcılarının teknik bilgi - beceri ve organizasyonel yapı olarak donanımları sağlanmalı; araştırma ve soruşturma faaliyetleri sırasında gerçekleştirilecek gizli izleme ve iletişimin tespit edilmesi ve denetlenmesi faaliyetleri temel insan haklarına, iletişim özgürlüğü ve özel hayata müdahale teşkil ettiklerinden bu faaliyetlerinin hangi hallerde ve nasıl gerçekleştirileceği, hangi sujelerden hangi prosedürlerde yardım istenebileceği kanun tarafından açık olarak belirtilmeli; bu faaliyetler her zaman somut suç şüphesi üzerine, gerekçesi, süresi ve prosedürünün açıkça belirtildiği bir hakim kararıyla hayata geçirilmeli, kuralların yorumunda ceza hukukunun vazgeçilmez ilkesi olan "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi ödün verilmeden uygulanmalıdır. 
7. Yapılacak yasal düzenlemelerde tanımlar, yetkilendirilen birimler, bu birimlerin görev ve sorumluluk alanları açık ve net bir biçimde belirtilmelidir. Bilişim ve iletişim teknolojilerindeki suçların araştırılması, soruşturulması ve kovuşturma aşamasında gerçekleştirilecek olan usuli işlemler sırasında yetkililerce, gerekmediği halde özel hayatın gizliliğinin bozulmasına ve iletişim özgürlüğünün kısıtlanmasına yol açabilecek uygulamalar yapılması olasılığı göz önünde tutularak; tüm usuli işlemlerin yargıç kararı ile yargı denetiminde bulunduğunun hukuki güvenceye bağlanması esas alınmalıdır.
8. Ceza hukukunda, "bilgi güvenliği" ile ilgili konularda, hukuk devletinin temel ilkelerini ihlal etmeyecek bir yaklaşım geliştirebilmek için; öncelikle, vatandaşların kamu bilgilerine erişim hakkını temel bir hak olarak düzenleyerek teminat altına alan "bilgi özgürlüğü kanunu"nun; ve bu hakkı, ulusal güvenlikle ilgili hassas bilgilerin uluslararası standartlarda ve çağdaş dünyanın gereklerine uygun olarak sınıflandırıldığı bir yasal çerçeveyle dengeleyen "ulusal bilgi güvenliği kanunu"nun çıkarılması gerekmektedir. 
9. Teknoloji ve hukuk koordinasyonunu sağlayabilmek için, yargı sürecinde yer alan tüm tarafların bilişim ve iletişim teknolojileri konusunda eğitimi ve bilinçlendirilmesi çok büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamlı eğitim ve bilinçlendirme çalışmasında, konuyla ilgili akademik kurumlar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları destek ve işbirliği içinde olmalıdır. Bu eğitim iki farklı düzeyde gerçekleştirilmelidir:
Yargı sürecine katılacak yeni nesillerin eğitimi ve bilinçlendirilmesi için, eğitim kurumlarında gerekli müfredat değişiklikleri yapılmalı ve etkin bir biçimde uygulanmalıdır. Hakim ve savcılardan kolluk kuvvetlerine kadar yargı sürecinin bütün aşamalarında yer alan tüm görevlilerin konuyla ilgili eğitimleri için özel programlar geliştirilmelidir.
10. Gerek ilgili yasal düzenlemelerin yapılması, gerekse ortaya çıkan sorunların çözümünde, bilişim ve iletişim teknolojilerinin yapısına ve hukuka uygun çözümler üretilmesi için çalışmak üzere barolarda bilişim hukuku komisyonları kurulmalı; hukuk fakültelerinde doğrudan bu alanla ilgili eğitim veren bölümler açılmalı; özerk bilişim ve iletişim hukuku enstitülerinin kurulması teşvik edilmelidir. 
11. Maddi ceza hukuku kapsamında düzenlenecek ihlaller, Bilişim - İletişim teknolojileri yoluyla üretilen, saklanan ve iletilen bilginin bütünlüğüne, erişilebilirliğine ve gizliliğine yönelik ihlaller olmalı ve sonuçlarının giderilmesi için başka hukuki yaptırımlar olmamalıdır.
Kişisel verilerin korunması ve gizlilik, malvarlığına yönelik ihlaller, fikri mülkiyet haklarının korunması, bilgi güvenliği ve bilgi özgürlüğü, 3.kişilerin ve özellikle İnternet Servis Sağlayıcılarının Sorumluluk Rejimi alt başlıkları altında toplanabilen ihlaller kanun koyucu tarafından net bir şekilde tanımlanmalı; sorumluluk sahibi süjeler hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; cezalandırılacak fiillerin bireysel özgürlükler ve insan hakları normları ile çatışmamasına özen gösterilmeli; ölçülülük ilkesinin bir gereği olarak suç ve onun kanunda gösterilen cezası arasındaki hakkaniyet tesis edilmeli; ve düzenlemeler Bilişim-İletişim teknolojilerinin kendine özgü yapısını yansıtır nitelikte olmalıdır. Bu konuda olumlu örnekler oluşturan İspanya, Portekiz ve Slovenya Ceza Kanunları dikkate alınmalıdır.
12 .Yargı sürecinin içinde çeşitli aşamalarda yer alan görevlilerin eğitilmesine ilişkin programlar uygulanmaya konulmalı, bilişim iletişim teknolojileri alanında delil tespiti, zararlı içeriğin tespiti gibi ihtisas gerektiren konularda özel prosedürler belirlenmeli ve yeniden yapılanma çalışmaları, uzmanlık isteyen konularda ihtisas mahkemelerinin kurulmasına zemin oluşturacak bir biçimde yürütülmelidir.


 
sayfa başına dön