Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 


Yayın Yönetmeni'nden

Yazarların yalancısıyım,maslup Başbakan Adnan Menderes "Allah kimsenin başına İsmet Paşa muhalefeti vermesin" dermiş.Gerçekten de Üniversite gençliğimiz sırasında İsmet İnönü'nün Menderes diktatörlüğüne karşı verdiği demokrasi, hukukun üstünlüğü savaşını yakından izlemiş, hatta katılmıştır.Ciddi,ödünsüz,korkusuz ve sürekli bir savaştı bu.
Bülent Ecevit, İsmet Paşaya güvenilir eller tarafından sunulmuş bir gençtir. Paşa, bu saygılı, ifrat derecede nazik,ciddi dil bilen ve eli kalem tutan gencin yetişmesinde özen göstermiştir.Ecevit,İsmet Paşanın muhalefetini çok yakından izlemiş ve çok şeyler öğrenmiştir.

Zamanı geldiğinde de nezaketinden hiç bir şey yitirmeden ama dehşetli bir kararlılıkla Paşayı Genel Başkanlık dan düşürüp yerine geçmiştir,politikayı çok iyi öğrendiğini de kendisini Genel Başkanlığa taşıyan yakın arkadaşlarını partinin yetkili kurullarından temizleyerek göstermiştir.

İsmet Paşanın "Türkiye İşçi Partisi karşısında ortanın solunu icat ettik"dediği stratejiyi çok iyi örgütlemiş ve emekçi halka gerçekten bir solcu lider gibi gözükmesini becermiştir.

Ciddi,nazik ve dürüst görüntüsüyle bir yandan gayri ciddi olmayı politik bir tarz olarak benimseyen öte yandan da eşi, çocukları, kardeşleri gibi en yakın akrabaları her geçen gün zenginleşen diğer siyasi parti başkanlarından farkını ortaya koymuştur.

Özellikle de 12 Mart'tan sonra, af beklentisi içinde olan devrimci gençlerin desteğini arkasına almayı bilmiş, "su kullananın,toprak işleyenindir." Gibi sol sloganları bolca kullanarak iktidara gelmeyi becermiştir.Seçimleri kazandığı günlerin hemen ardından "bizim kimseye diyet borcumuz yoktur" diyerek devrimci gençleri partisinden uzaklaştırmaya özen göstermiştir.
Adalet Partisi ve onun başkanı Süleyman Demirel'e karşı "İsmet Paşa Muhalefeti" denebilecek sertlikte sertlikle bir muhalefet yürütmüştür.
Son 30-35 yıllık politika tarihimiz incelenecek olursa, egemen sınıflar, zor dönemlerde, Ecevit' in muhalefette değil iktidarda olmasını yeğlemişlerdir.Kendilerince , zor dönem geçtiğinde de Ecevit' in iktidarını sona erdirmişlerdir.

57. Hükümetin Ecevit başkanlığında kurulması üç yıldır uyum (!) içinde yürüyor olması rastlantı değildir.Bu dönemde eğer Ecevit muhalefette olsaydı, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nün kararları doğrultusunda, ekonomik hayatı düzenleyen yasalar çıkarmazdı.Bu özelleştirmeler, yapılamazdı.Türkiye Küreselleşmeye entegre edilemezdi.Avrupa Birliği konusu tabu olmaktan çıkar, ciddi bir şekilde tartışılır,neyin ne olduğu ortaya çıkardı.

Evet, Ecevit egemenlerin isteğini bir kez daha yerine getirmiştir. Önceki yıllarda "sol" kavramının sulandırmayı,bulanıklaştırmayı nasıl becermişse bu kez de Türkiye'nin Kapitalizme entegrasyonunu tam anlamıyla yerine getirmiştir.Ve artık görevi de bitmiştir.

İşte bu görev bitimi nedeniyle Sabah gazetesi Ecevit'in hastalığının adını manşetlerden vermiştir.Şimdi kamu oyunun önünde Parkinson hastası Bir Başbakan vardır.TV'lerde bilir kişiler boy göstermeye başlamıştır.
Egemenlerin artık Ecevit'e ihtiyaçları yoktur, işte bu nedenle iktidardan inecektir.Ama bu öyle bir iniş olacaktır ki Ecevit artık muhalefette de olamayacaktır.

Karı koca Ecevitler istedikleri kadar görevimizin başındayız desinler,TBMM İç Tüzüğünü değiştirip,FAST TRACK yöntemini getirdikten,Tahkim Yasasını, Şeker, Tütün , Tarım Satış Kooperatifleri, Bankalar yasalarını çıkartıp, Türkiye' yi Küreselleşmeye tam entegre ettikten sonra Ecevit' in Başbakanlık görevi bitmiştir. Başta Rahşan hanım olmak üzere hiç kimse bir zamanların dans kralı Hüsamettin Özkan'dan şüphelenmesin.Bu onun aklını da gücünü de aşar.
İş çevrelerinin ve Dünya Bankası kökenli Kemal Derviş' in dillendirdikleri "erken seçim yapılırsa Ekonomiye bir şey olmaz" teraneleri de bu nedenledir...
Hiç şüphesiz,Türkiye tarihinde bir sayfanın çevrilişine ve seyirci olduğumuz günleri yaşıyoruz.

 
sayfa başına dön