|
|
Zeytin
Üreticilerinin
Basın Toplantısı
1950'li yıllara kadar ülkemizde en çok tüketilen yağlar; tereyağı, kuyruk yağı, iç yağ ve zeytin yağıydı. Bu yıllara kadar margarin kullanımı oldukça azdı. Yağda kendine yeterli bir ülke idik.
1950'den sonra zeytincilik kendi haline bırakıldı... Hükümetler üreticileri kaderleri ile baş başa bıraktılar...
İklim, toprak büyüklüğü açısından zeytin üretimine en uygun ülke biziz. Ancak zeytinciliğimizi geliştirmek için, bir yandan dış kökenli politikalara direnemeyen hükümetler, diğer yandan yeterli eğitim, altı yapı desteğini de yapmamaları nedeniyle, zeytin yetiştiren ülkeler içinde en düşük verim alan ve ağaçlara bakımda, sulamada, ilaçlamada, toplamada, zeytini ve yağını ihraç etmede en alt sıralara düştük.
Zeytinciliğimiz ve politikalarımız...
Türkiye'de gelmiş geçmiş tüm hükümetler zeytinliklere bu güne kadar hiç özen göstermediler.
Halbuki,İspanya'nın en büyük zeytin üreticisi olmasının nedeni, zeytincilik politikasının olması,zeytin yetiştiricilerinin eğitimine önem vermesidir. Bu nedenle "var" yılı ile "yok" yılı arasındaki verim farklılığını azaltmıştır. Örneğin;İspanya "var" yılında 1 milyon ton, "yok" yılında 650 bin ton zeytin yağı alabilmektedir. Bu oran olarak yüzde 65'tir. Türkiye ise"var yılında 220 bin ton zeytin yağı alırken"yok"yılında 40 bin ton zeytin yağı almaktadır ,oran olarak yüzde 17.7'dir.
Hükümetlerimiz ,zeytinciliğimizi uzun yıllar kendi haline bırakarak, eğitimine ve bağımsız gelişmesine önem vermeyerek darbe indirmiştir!...
57. Hükümet de ormandan çıkarılmış alanların zeytinlik yapılması için İhracatçılar Birliği ile sözleşme yapması, üretici örgütü Tariş'in "Yeniden Yapılandırma Kurulları" marifetiyle elini ve kolunu bağlaması ve zeytinlik alanlarda maden arama gibi zeytinciliği yok edecek olan bir dizi darbe niteliğinde,yasalar,yasa değişiklikleri ve sözleşmeleri gündeme getirmektedir:
IMF ve Dünya Bankası devrede... Üretimden pazarlamaya kadar olan zincir kırılıyor... Üreticiler sanayici ve tüccara teslim ediliyor...
IMF ve Dünya Bankası "Yeniden Yapılanma" projesi adı altında üreticileri yoksullaştıracak,yok edecek yaptırımlarda bulunmaktadırlar. Hükümetin çıkardığı yasa ile Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri'ni (TSKB) tasfiye edecek olan "Yeniden Yapılandırma Kurulları" Birliklere bağlı entegre tesislerini tasfiyesi diğer üreticilerle birlikte zeytincileri de yakından ilgilendirmektedir. Bundan yararlanacakların yerli ve yabancı tekeller olacağı bilinmektedir. Üreticiler, sömürülmelerini, sahipsizliklerini ve örgütsüzlüklerini "3 'K'** lar Üreticiyi Gagalar" tekerlemesi ile yörelerinde anlatmaya çalışırken Birliklere bağlı entegre tesislerin Yeniden Yapılandırma kurulları tarafından A.Ş'lere dönüştürülerek satılması onlara indirilmiş bir başka darbe olacaktır.
2-Ormandan çıkma araziler ihracatçılara veriliyor... Bu alanlarda topraksız ve az topraklı köylüler dışlanıyor...
11 Kasım 2001' de Ayvalık'ta Orman Bakanı Nami Çağan, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile TÜGEM Genel Müdürlüğünden temsilciler toplandılar. Ege Zeytin İhracatçılar Birliği ile bir protokol imzaladılar. Bu protokol ile toplantıya katılan devletin ilgili kuruluşlarının elinde bulunan zeytin ağacı yetiştirmeye elverişli boş araziler uzun vadeli olarak kiraya verilecek. İhracatçılar Birliği de kiralayan kuruluş olacak.
Bunun açıklaması: IMF ve Dünya Bankası'nın yaptırımıyla TSKB'lerini tasfiye ederek üreticilerin üretimden Pazarlamaya zincirini kırarken bu yeni protokol ile İhracatçılar Birliği'nin üretimden pazarlamaya zincirinin halkaları birleştirilmektedir.
Hoş, bu geniş alanlarda zeytin yetiştiriciliğini direk olarak İhracatçılar Birliği'nin yapacağı da kuşkuludur.
İlk etapta akla gelen sorular:
-Çok uluslu zeytin yağı şirketleri ile ortak plantasyonlar yaratılmayacağının garantisi var mı?
-Bu arazilerin deve olmayacağının garantisi var mı? Çünkü zeytin ve ormandan çıkan arazilerimizin çoğunluğu kıyı şeridimizdedir.
-Bu arazilerin yoksul, az topraklı çiftçilere dağıtılması neden düşünülmemektedir?
-Yoksa Hükümetin nezdinde en iyi çiftçi ölü çiftçi olarak mı görülmektedir? ...
Bu uygulamayla oluşacak tekelleşmenin sonucunda fiyatlar, üreticiden malı satın alacak olan tüccar tarafından belirlenir olmayacak mı? Bu darbe üreticiye ve tüketiciye indirilmiş bir darbe olmayacak mı?
3-Maden Yasası ve Zeytinlikler...
Maden Kanunu'nda yapılan Yeni Tasarısı'na göre 3573 sayılı Zeytinliklerin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu'un başına "yer altı servet ve kaynaklarının işletilmesine yönelik faaliyetler hariç olmak üzere" ibaresinin eklenmesi çalışmaları yürütülmektedir.
Yasa ile yapılmak istenen değişiklik:
Madde-22: 26/1/1939 tarih ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanunun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi ve Yürürlükten Kaldırılması Hakkındaki Kanunun 20'nci maddesinin birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Yer altı servet ve kaynaklarının işletilmesine yönelik faaliyetler bu uygulamadan muaftır.
Zeytinlik sahası içinde; taş çakıl,kireç ocağı faaliyetleri yürütülemez. Bunların dışında madencilik faaliyetleri Bakanlığın izni ile yapılır. Zeytinlik sahalarda yürütülecek maden faaliyetlerine ilişkin usul ve esaslar ilgili bakanlığın uygun görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Zeytinlik sahasında yapılacak maden arama faaliyetleri esnasında zeytin ağaçları kesilemez. Ancak,bu faaliyetler esnasında ağaç kesiminin zaruri olduğu durumlarda Bakanlığın izni ile ağaç bedeli ödenerek zeytin ağaçları kesilebilir.
Zeytinlik sahası içinde madencilik faaliyeti yürüten gerçek ve tüzel kişiler tarafından,bu alandan çıkarmış oldukları madenin satış bedelinin binde biri (%0,1) zeytinciliğin geliştirilmesi,ıslahı ve teşvikinde kullanılmak üzere,Bakanlık bütçesinde açılacak olan "Zeytincilik Özel Hesabına"aktarılır. Hesaba yatırılan bu bedel bir yandan bütçeye gelir,diğer yandan bakanlık bütçesinde açılacak olan tertibe özel ödenek kaydedilir. Özel ödenek kaydedilen tutarlardan harcanmayan miktarları ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydedilir. Bu tertiplerden yapılacak harcamaların usulleri Bakanlık ve Maliye Bakanlığınca müştereken hazırlanıp yürürlüğe konulacak esaslar ile belirlenir".
Hükümetler ; zeytin alanlarına zaten bu güne kadar özen göstermediler,korumadılar,betona terk ettiler. Çıkardıkları yasalar,yapmak istedikleri yasa değişiklikleri ile yaptıkları sözleşmeler zeytincilerin yararına değil bizleri yok edecek uygulamalardır.
Biz zeytin üreticileri olarak ;
Zeytin alanlarında durup dururken maden aranmak istenmesinin üzerinde düşünülmesi gerektiğini söylüyor ve;
-Böylesi yasa tasarılarını hazırlamanızı anlayamıyoruz!
-Ayrıca,zeytin tesislerinde bile ÇED raporu isterken hazırlanan Yasa Tasarısında maden tesisleri için ÇED raporunun istenmemesini de anlayamıyoruz!
-Bir çok ülkede zeytincilik desteklenirken bizde yok edilmek istenmesini de anlayamıyoruz.
-Zeytinlikler dünyada olduğu gibi ülkemizde de artan bir değer ve kıymettir. Zeytinlerin kendisi zaten madendir,zenginliktir. Zeytin ağaçlarının altında başka zeytinlik aramak niye, onu da anlayamıyoruz!
-Ayrıca yer altı madenleri devlete ait olduğu için tarla sahibinden izin almadan tapu delerek her türlü hakkı kullanabilirler. Bu da zeytinciyi perişan eder. Tütün,şekerpancarı üreticisinden sonra zeytinciyi de perişan etmek istemenizi anlayamıyoruz!
Türkiye tarımını uluslar arası büyük tarım şirketleri ve yerli büyük tekellerin çıkarları doğrultusunda düzenleyerek biz üreticileri yok etmektesiniz. Biz çiftçileri üretemez duruma getirdiniz. Bu güne kadar yaptıklarınızla bize çok yabancılaştınız. Oysa çiftçiler ve üreticiler olarak bizler; Türkiye'yi doyuruyor,giydiriyoruz. Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz.
Sizi anlayamıyoruz!...
|
|
|