Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 


Yayın Yönetmeni'nden                                


Bu hafta sonu Türkiye işçi sınıfı tarihinde çok önemli bir yıldönümü. 15 - 16 Haziran.

Aradan bunca yıl geçti. Şimdi yirmili yaşlarını süren gençler 15 - 16 Haziran direnişi hakkında ne biliyorlar?  Özetin özeti bir anlatımla 15 - 16 haziranda DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) üyesi yüz binlerce işçi demokratik haklarını kullanarak Türkiye'nin hemen her yerinde iş bırakıp gösteri yürüyüşü yapmıştı. İktidar ve burjuva partileri paniğe kapılıp sıkıyönetim ilan etti,  DİSK yöneticilerini tutukladı, askeri mahkemeye verdi. DİSK, bu genel grev ve yürüyüşü TBMM'de sendikal hakları kısıtlamak için hazırlanmış yasa tasarısının yasallaşmasını engellemek için yapmıştı. Adalet Partili milletvekillerinin verdikleri teklife göre, bir sendikanın, bir iş yerinde toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için, o iş kolundaki Türkiye'de çalışan bütün işçilerin en az % 10'unun aynı sendikaya üye olmuş olması gerekiyordu. Örnekle anlatırsak, bir iş kolunda bütün Türkiye'de toplam yüz bin işçi varsa elli işçinin çalıştığı bir iş yerinde toplu iş sözleşmesi yapabilmek için en az on bin işçiyi üye yapmak gerekiyordu. Bu akıldışı, mantık dışı tasarıya karşı DİSK, bütün demokratik yolları  kullandı. Başta Çalışma Bakanlığı olmak üzere, Bakanlar Kurulu'nun tümüne, dönemin Cumhurbaşkanına, teker teker tüm milletvekillerine yasanın yanlışlığı anlatıldı. Bilim adamları ile paneller seminerler düzenlendi, konferanslar verildi. Bütün bu çabalara rağmen bu mantıksız tasarı TBMM'de kabul edilince DİSK'de iş bırakıp gösteri yürüyüşü yapmak zorunda kaldı. Yasayı da TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ (TİP) Anayasa mahkemesine götürdü ve yasa Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildi.

Türkiye işçi sınıfı tarihine altın harflerle yazılmış olan bu direnişi saygıyla anıyoruz. Ama ne yazık ki, bundan 22 yıl önce tarih yazan DİSK'i şimdi saygıyla anamıyoruz.

Kısaca anlattığımız akıl dışı yasa 1980'den sonra tekrar yürürlüğe girdi. Ve halen uygulanıyor. DİSK yeniden açıldıktan sonra bu ve buna benzer antidemokratik yasalar konusunda sadece demeç vermekle yetindi. Uluslararası  sendikacıların "deli gömleği" adını taktığı bu yasalar hakkında DİSK hiç bir demokratik hakkını kullanmadı. Bu sathı maile girdikten sonra DİSK gide gide İKV (İktisadi Kalkınma Vakfı) ve bilcümle işveren kuruluşlarıyla el ele, diz dize toplantılar yapıp, ortak bildiriler yayınladılar. Birlikte tv programlarına çıkıp "uzlaşı"dan "diyalog"dan, "toplam kalite"den vurarak memleketi işçisi, işvereni el ele vererek Avrupa Birliği'ne sokmaya yemin ettiler.

Biliyorsunuz, DİSK'in açılımı Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonudur. DİSK sınıf ve kitle sendikacılığını yöntem olarak benimsemiştir. Gerek kuruluş bildirgesinde, gerekse ilk kongresinden 12 Eylül 1980 öncesine kadar yaptığı tüm kongrelerde, dünya ve Türkiye tahlilleri ile kongre kararları ideolojik açıdan sosyalisttir. Uzlaşmacı sendikacılığı değil, sınıf sendikacılığını benimser. Ve bu ilkeler doğrultusunda yaptığı grev, direniş, işgal gibi mücadele yöntemleriyle Türkiye işçi sınıfına birçok kazanımlar elde etmesine neden olmuştur.

Bugün ise işveren ve hükümet temsilcileriyle DİSK'in yaptığı her toplantıdan sonra, işçi sınıfının eski kazanımları teker teker ortadan kalkmaktadır.

DİSK yöneticilerine, DİSK'e bağlı sendikaların yöneticilerine ve DİSK'e bağlı sendikaların üyesi olan işçilere sesleniyoruz: En kısa zamanda bir genel kurul toplayarak, kendi ideolojik tavırlarını ortaya koymalarını ve DİSK'in adındaki "devrimci" tanımının bırakılma kararını almalarını bekliyoruz. Çünkü DİSK bugün artık Türk -İş, Hak İş'den hiç de farklı olmayan işverenlerin ve devletin güdümünde bir sendikadır.



 
sayfa başına dön