...

..

Ana Sayfa

Arsiv Katkida Bulunanlar Yararli Linkler E-Mail
..                                                                                                        a p a ç i k
Özür Dilerim
Erol Toy 


Geçtigimiz hafta MHP'nin drami basligiyla sunulan yazimi okuyandan özür dilerim. Henüz tamamlanmamisti. Haftalik yazilarin, gündem üretemiyorsa, gündem disi kalma yazgisina baglamiyacagim. Bir dinazorun helikopterle ava çikmasina verin. Bilgisayar çaginda, elektronik posta islemlerini beceremeyen birinin bilgiçligi ne kadar inandirici olur bilemem. Ama takdir edersiniz ki, geçtigimiz hafta çok yogundu.

En taze olani yorumlamaya çalismak ödev.
Önce Sifo Mehmet'in girisimini ele almis... Ufkumuzu felâket bulutlariyla saran karamsarligin üstüne yürümeyi düsünmüstüm.
Öyle ya !..
Çagdas lumpenligin simgesi futboldan bir adam çikmis... Egitime katkiyi pamuk elini cebine atmadan ya musalla tasinda halktan... Ya vergi yasasiyla devletten koparmayi hüner bilen lumpen burjuvaziye... Hiç çözüm üretmeden, ne olacak bu memleketin hali agitiyla aklanan lumpen entele tarihsel bir ders vermisti.
Olay gerçekten önemliydi.
Isini iyi yapanin, ayni zamanda çözüm ürettigini göstermekle kalmiyor. En verimli filizin en yoz daldan da sürebilecegini kanitliyordu.
Herkes alkis ve katilim yarisina girdigine göre, üzerinde durmamak, tartismamak ayipti.
Ayiptan kurtulmak için özetini sundugum yorumu paylasmak istedim. Yaziyi bitirdim. Ulusal Güvenlik tartismasi patladi.
Kambersiz dügün olur mu ?
Politikacilarimiz tarih, askerlerimiz politika bilmediginden, siyasetin egemenlik sanati oldugu sürekli unutuluyor. 
12 Eylül, egemenligi önce halkin elinden aldi. Sonra seçilmis temsilcilerinin. Kanat partileri kapatilinca, oylar hiziplere dagildi.
Kurulan hükümetlerin hiçbiri... Ister tek bir partinin, ister koalisyon olsun, Meclis'te mutlak çogunlugu saglasa bile, toplum çogunlugunu yani yüzde 50 + 1'i temsil etmiyordu. 
Böylece halkin elinden alinan egemenligi, hükümetlere vermeme kolaylasti. Hatta daha da öte, onlari ulusal güvenlik zincirine baglayip MGK divaninin kral yapiciligi güçlendirildi. 
Artik egemenlik sanatinin ruhsata tâbi zenaata dönüsmesi kaçinilmazdi. 
Oysa tarihle siyaset bilimi, köle isyanlariyla egemenlik kavgalarindan olusur diyen, yanilmaz.
Kavganin taraflari bilimden uzaksa, olaylar yinelenir. Hem de ilki trajedi, öteki komedidir. 
Iste karavana atanla, topa tutanin duygusal komedisi budur. Biri egemen olmak için nankör... Digeri elde tutmak için ceberrut olmaya kosulur.
Ve gücü yeten, gücü yettigine egemen olur.
Lâfin burasinda; Güncel Türkiye kosullari, 12 Eylül'den çok degisik diyen yerden göge hakli. 
Gerçekten çok degisik.
1983'ten bu yana 5 genel seçim yapildi. 
Pek çok olay... Toplumsal dayanismayi akil almaz boyutlara ulastiran pek çok felâket yasandi. Ekonomi-politik pek çok bunalim asildi. Ve seçilmisi, atanmisiyla yönetenler, bata çika pek çok sinavdan geçti. Bölücülükten irticaya pek çok tehlike atlatildi.
Bunlarin hepsi, ya kral yapicinin buyrultu ve uyarisi... Ya siyaset zenaatkârinin teslimiyet veya becerisi... Ya da halkin, bakisiniza uygun sabir, tahammül, bilinç, direnç, emek ve çabasiyla ülke yararina dönüstürüldü. 

Ama 57. Hükümet, daha önce de belirttigim gibi 20 yildir ilk kez, toplumsal çogunlugu temsil ediyor. Ortaklarin oylarini alt alta koyun. Toplami meslek ya da mesrebimize uysun uymasin böyle. 
Simdi sivil-asker, aydin-entel, ilerici-gerici, yenilikçi-gelenekçi, olusumcu-dönüsümcü, herkes külâhini önüne koyup koyu koyu düsünsün.
Çünkü eger bu partilerden bir tekinin basi, egemenlik sanatinin erbabiysa, yandi gülüm keten helva !.. Çogunlugu temsilin ne demek oldugunu bilir. Yasadir ki, bilen uygulayabilir de.

Yâni isin açigi, su evrede... Ve galiba genel seçimlere kadar da, goygoyculugun... Ister darbe, ister bunalim... Ister komplo senaryoculugu olsun, hiçbir anlam ve degeri yok. Yallah çöp sepetine.
Çünkü goygoy ortaklar arasinda çözülme... Partilerde bölünme... Ya da birinin dagilmasi gibi, çogunluk oyunda düsme varsayimi üretmedikçe, koalisyonun hakkindan gelmek mümkün degil. 
Bakiniz çevrenize.
Daha dün, sivil-asker toplum örgütlerinden biri biraz sesini yükseltti mi, koalisyonlar bozulur, hükümetler devrilirdi. 
Bugünse, yanardag gibi gürleyenler, lâgim faresine dönüsüp kaçacak delik ariyor.
Örnek mi ?
Iste son olaylar. 
Sivil-asker toplum örgütlerinin topu birden hükümeti topa tutuyor.. Kabak sadece çizgiyi asan birkaç bakanin basina patliyor. 
Lâf aramizda, isadamindan düsadamina kimsenin hosnut olmadigi 57. Hükümet üçüncü bütçesini hazirliyor. Yâni genel seçimler yakin.
Ve böyle giderse, onu halktan baskasinin degistirmesi olanaksiz. 
Elbet darbe gelenegi olan bir ülkede Fransiz deyimiyle "süngünün ucuyla hersey yapilir." 
Ama bu sözün tamami degil.
"Üstüne oturmaktan gayri," diye bittigini hiç unutmamak gerekir.
Ulusal güvenlik konsepti, tamam. 
Tamam da, arkadaslar bu gizli anayasa dün mü yürürlüge girdi ? Yoksa 1980'de... Yâni MGK egemenligiyle birlikte mi ?
Eee, 56 ve 57. Hükümet zamaninda ortaliga dökülen hirsizlik, yolsuzluk, hortumculuk ya da olumsuzluklarin tamami iki-üç yilin ürünü mü ? 
Degil !.. 
Kökleri yillar yillar öncesine dayaniyor.
Dogru mu ? 
Dogruysa, bütün bunlar ulusal güvenlige aykiri suçlar kapsamina girmiyor mu ? 

Yoksa ulusal güvenligin bekçisi ordu, sürek avinda ilerlerken, cebecileri cephanesini yürütmüs de farkina mi varmamis ? Bizim cephede diye ses mi çikarmamis ?

Her iki durumda da böyle bir kuruma ulusal güvenlik teslim edilebilir mi ? 
Sorularini yillar sonra, ( meraklisi Ordu ve Politika'yi bulur, okur.) yineliyecek... 17 Eylül'de toplanacak Meclis Anayasayi degistirip... 118. maddedeki egemen MGK'yi ödevli kurum haline getirir... Ulusal güvenligi kayitsiz kosulsuz ulusal egemenlige baglayabilirse !.. Demokrasilerde kuvvetler ayriligi ilkesinin, kuvvetler ya da birinin üstünlügü degil, ulusal egemenligin kullanim biçimi oldugu anlasilir. 

O anlasilincaya kadar da, çok köprüden çok su akacagini.. Yüregimizin kaç kez daha agzimiza gelecegini... Erbabinin bütün sorumlulugu en zayifa yükleyip kendini ak kasiga döndürecegini. 
Bu kosullarda karamsarligin da iyimserligin de gerçekçi sayilamayacagina baglamis... Gelecek yazilarda partileri incelemeye çalisacagimi bilgi ve ilginize sunmustum.

Dedim ya, dinazor helikopterle ava çikiyor!
Yazdigimi iletecegime tamamlamadigimi göndermisim. Denetleme ve degistirme becerisine de uzak oldugumdan, eli kolu bagli kaldim.
Bilmem bu kadar özür yeter mi ?
Öyleyse sabir ve bagisiniza borçluyum.
MHP'nin dramini gelecek yazida inceleriz.


..