Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 K.MARKS

 


ÖDP'DE ESKİ ALIŞKANLIK SÜRERKEN BİR AKILLI ÇIKIŞ

ÖDP kurulduğu günden bugüne yani altı yıldır meleklerin cinsiyetini tartışmaktan bıkmadı. 3.Kongre sonrası artık bu abukluklar bitecek
ÖDP de ( Siyasi bir Parti) olacaktı.Herkes böyle umudediyordu, ama ne çare alışmış kudurmuştan beterdir; ÖDP aynen ÖDP 'eydi.
Ancak ÖDP içinde de (Parti)ne demektir bilen, nasıl çalışır, ne yapması gerekir konularına kafa yormuş insanlarda varmış. Onlardan Turgut OKKAYA'nı ozgurlukcu-sol sitesinde yayınlanmış olan yazısını sevinerek
yayınlıyoruz. Dileğimiz parti üyesi bu arkadaşımızın sağ duyusunun PM üyelerine de bulaşmasıdır.

Turgut OKKAYA

ÖDP' nin AB ile ilgili kararı kongrede verilmiştir. Bu kararı değiştirme gücü sadece ama sadece 4. Kongrenindir. Dolayısıyla PM (veya diğer organlarımızın) bu kararı tartışma hele hele değiştirmeye yönelik tartışma hakki yoktur (evet yoktur).
Organlarda görev alan arkadaşlarımıza düsenin ne olduğu acıktır (ki bu nedenle göreve talip olmuşlardır). 2. Kongre sonrasında da bir kısım arkadaş beğenmedikleri kararlar üzerine "münferit kararlardır" vb. diye uzun süreli bir enerji tüketimine neden olmuşlardı. O dönemde sadece GM' e bir yazı göndererek "söz konusu bültendeki yazıyı geri çektirmezlerse bir daha hiç bir kongreye katılmayacağımızı" iletmiştik.

Kendi adıma ben sadece kongre esnasında değil sonrasında da sürdürmen su AB' ye evet demeliydik üzerine yazılanlara doydum. 10 kadar arkadaşımızca yayınlanan "ÖDP 3. KONFERANSI SONRASI BİR ÇAĞRI" adli yazıyla nihayet başka bir evreye geçeceğimize dair umutlanmışken yeniden yeniden her vesileyle bu tip polemiklere yönelinmesinin kimseye fayda getirmediğini sanırım daha öncesinde birlikte yasadık, kongre kararına rağmen PM ince başka bir politika oluşturalacağını umanlarımız mi var yoksa? gibi bir sorunun çok anlamsız oldugunu biliyorum ama (belki sorulup duruldugu icin) sormaktanda kendimi alamıyorum.

Biliyorum (bu polemikleri yapan arkadaslarimiz da dahil olmak üzere) hepimiz yasanan bu olaganüstü denilebilecek ortamda süratle secim atmosferinin gereklerine yönelecegiz. Ve özellikle bu (sayfalar dolusu yazilari yazabilen, PM kararlarini detaylandiran-gelistirmeye calisan) arkadaslarimizin enerjilerini başka konularda yoğunlastırmalarını önermek istiyorum.
Ne dersiniz "ÖDP de de başka bir yasam örmek mümkün" değil mi? PM sinden baslanarak bölgelere dagılmanın, secim calısma grupları olusturmanin vb. vb. zamani gecmiyor mu?

ÖDP PM Sonuç Bildirgesi Üzerine Kimi Sorular!

Soru:1

Sonuç bildirgesinde yapılan "Egemen bloğun temel strateji olarak seçtiği AB’ye tam üyelik sürecinin başlaması için gereken adımların mevcut hükümet tarafından atılamaması bir yol ayrımını zorunlu kıldı" değerlendirmesi doğru ise bunun sonucu ortaya çıkan tabloda yaratılmaya çalışılan yeni oluşumun temel belirleyenin de AB ye üyelik süreci sonucu olduğunu çıkarmak gerekmez mi? Egemen blok içinde bir "yol ayrımını" AB ye tam üyelik süreci ile ilgili olarak ortaya çıktığı doğru ise PM sonuç bildirgesinde yeni oluşumun ortaya çıkışını temel olarak "Biliyoruz ki, sermayenin küreselleşmesinden yana, bu sürece uyum politikalarını tam olarak destekleyen, serbest piyasa ekonomisini sınırsız benimseyen, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası sermaye kuruluşlarının tüm taleplerini yerine getiren bir siyasal oluşum uzun süredir egemen blok tarafından arzulanan bir gelişme idi." diyerek sadece IMF ve DB politikalarının uygulanması temelinde bir siyasal saflaşmaya bağlamak ne anlama geliyor? PM bildirgesinde doğru biçimde tespit edilen şekilde"... Meclis’te mücadele eden taraflar arasında, dar gelirlileri, emekçileri, işsizleri, kısacası tüm ücretli çalışanları ve kırsal kesim üreticilerini her geçen gün daha fazla mağdur eden IMF programını ve ekonomi politikalarını uygulama açısından bir karşıtlık yok.."sa mevcut siyasal güçler kendi aralarında hangi somut adımlar ve uygulamalar konusunda karşıtlık ya da farklılık içindedirler? Sakın bu AB üyeliği olmasın?

Soru:2

"IMF’nin politikalarını 1999 seçimlerinden bu yana adım adım ve istisnasız uygulayan hükümet mensupları" diye bir değerlendirme yapıp 1999 dan beri IMF poltikalarını adım adım ve istisnasız uygulayan hükümet yerine zaten mevcut hükümetin istisnasız uyguladıklarını uygulayacak "sermayenin küreselleşmesinden yana, bu sürece uyum politikalarını tam olarak destekleyen, serbest piyasa ekonomisini sınırsız benimseyen, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası sermaye kuruluşlarının tüm taleplerini yerine getiren bir siyasal oluşum" ne anlama geliyor?

Ya yeni siyasal oluşum mevcut hükümetten farklı bir şeyleri de yapmaya talip olmak üzere oluşturulmaya çalışılıyor; ya da mevcut hükümet "IMF’nin politikalarını 1999 seçimlerinden bu yana adım adım ve istisnasız uygulayan hükümet "olamadığı için yerine yeni bir hükümet isteniyor. parti meclisi sonuç bildirgesi mevcut hükümetin 1999 dan bu yana IMF ve DB nin isteklerini adım adım ve harfiyen yerine getirdiğini söylüyor. Egemen blok zaten mevcut hükümet eliyle yapılanları yapacak bir oluşuma değilde mevcut hükümet eliyle yapılmayan ve yapılamayacak AB üyelik sürecinin siyasal görevleri için yeni bir oluşum istiyor olamaz mı?

Soru:3

Bu ortaya çıkmış ve önümüzdeki günlerde tümüyle süreci belirleme ihtimali taşıyan yeni saflaşmayı doğru okumadan yeni oluşumu sadece IMF ci olma noktasından eleştirerek izlenecek bir siyasal çalışmanın kitleler nezdinde ikna edicilik kazanma şansı nereden gelmektedir? Ortada IMF ye evet diyenlerin AB ye evet-hayır noktasında saflaşmaları gibi bir durum olduğunu görmeden; Türkiye'nin AB üyeliğinin son derece somut sınıfsal çıkarlar etrafında yürütülen sınıf çatışması alanı olduğunu atlayarak; bu sürece emekçiler ve ezilenler lehine müdahil olmaya soyunmadan bu sürecin içinde inandırıcı bir pozisyonda durmak mümkün müdür?

Soru:4

Seçim ittifakları serbest bırakılmalı doğru talebinin yanında seçim barajlarının kaldırılması mı yoksa barajların indirilmesi mi doğru talebtir?

Soru:5

"küçük ve orta kırsal kesim üreticilerinin örgütlenmesi " belli ki çok önemli görülmekte. Aynı zamanda "küçük ve orta kırsal kesim üreticilerinin" sigortasız düşük ücretle ve yasal iş günü sürelerinin üzerinde çalıştırdığı geçici ve sürekli tarım emekçilerinin durum hakkında ve dahası onların örgütlenmesinin en alttakilerin yanında duran bir parti olarak ÖDP için önemi hakkında da bir kaç satır söz etmek gerekmez mi? ÖDP için mülksüzlerin örgütlenmesi ve mücadele içinde yer alması her zaman birinci öncelik olarak görülmesi gerekmiz mi?

Soru yerine nacizane bir İstek:

ÖDP PM nin sevgili üyeleri; ülkenin siyasal gündeminde en önemli konu olarak yer alan AB üyelik süreci ve bu konuda Türkiye' nin yapacakları konusunda bir çift söz etmeden kime nasıl derdimizi anlatacağımızın bir yanıtını da sonuç bildirgesine eklemek gerekmez miydi? ÖDP olarak Türkiye'nin IMF ve DB sı programlarını uygulamasına karşı olduğumuz açık olmasına açıkta; Türkiye'nin AB üye olmasına da ne dediğimizi de bir açık etsek. Yani bu ülkenin emekçilerinden ezilenlerinden saklayacak bir niyetimiz olamayacağına göre ÖDP Türkiye'nin AB ye üye olmasına karşımıdır değilmidir? Bunu bilmek ÖDP nin birlikte mücadeleye çağırdığı her emekçinin hakkı değil midir?Bu aynı zamanda "IMF’nin politikalarını 1999 seçimlerinden bu yana adım adım ve istisnasız uygulayan hükümet mensupları"olan yeni oluşumculara karşı da siyasal duruşumuzu emekçiler ve ezilenler nezdinde daha güçlü hale getirmez mi?

Parti Meclisi 1. Toplantısı Sonuç Bildirgesi

Krizi yaratanlar, krizin çözümü olamaz...

Çözüm emekçilerin, ezilenlerin taleplerini taşıyan ‘sol seçenek’tir

Türkiye’nin yaşamakta olduğu kriz yeni bir siyasal boyut kazandı. Hükümet, gerek demokratikleşme gerekse ekonomi politikaları açısından tıkandı. Egemen bloğun temel strateji olarak seçtiği AB’ye tam üyelik sürecinin başlaması için gereken adımların mevcut hükümet tarafından atılamaması bir yol ayrımını zorunlu kıldı. Daha önce çatlamış olan hükümet vazosu artık dökülüp, parçalarına ayrılmaya başladı.

Türkiye, sermayenin küreselleşme politikalarına uyum sağlamanın yarattığı bir krizin sonuçları ile yüzleşmesini sürdürüyor. Bir taraftan sermaye birikim modelinde bir değişim yönelimi ve bir egemen blok yeniden şekillenmesi yaşanırken, diğer yandan buna uyacak bir siyasi yeniden yapılanmanın adımları atılıyor.

Eski siyasal yapılar ve siyasal alan yeniden düzenleniyor. Egemenler tarafından esas olarak aranan, küresel sermayeye entegrasyon sürecini taşıyacak güçlü bir politik yapıdır. Son siyasal gelişmeleri bu çerçevede değerlendirdiğimizde; ülkenin bugüne gelmesinde önemli roller üstlenmiş bazı politik simaların kendilerini ‘yeni oluşum’ ve ‘yenilenmenin merkezi gücü’ olarak adlandırmalarının inandırıcılığı yoktur.

Biliyoruz ki, sermayenin küreselleşmesinden yana, bu sürece uyum politikalarını tam olarak destekleyen, serbest piyasa ekonomisini sınırsız benimseyen, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası sermaye kuruluşlarının tüm taleplerini yerine getiren bir siyasal oluşum uzun süredir egemen blok tarafından arzulanan bir gelişme idi.

İşte ilk aşamada DSP’den ayrılanların şekillendirdiği ‘yeni oluşum’, egemen bloğun bu dönemin ruhuna ve ihtiyaçlarına uyan bir tarzı yaratma çabasını açığa çıkardı. IMF’nin politikalarını 1999 seçimlerinden bu yana adım adım ve istisnasız uygulayan hükümet mensuplarının bir kısmı, birdenbire gelir dağılımı adaletsizliğini ve yoksullaşmayı keşfedip, buna karşı bir dil kullanarak bir siyasi oluşuma soyundular.

Şu çok açık ki, yıllardır yaşanan yoksullaşmanın, artan işsizliğin ve toplumsal dışlanmanın, anti demokratik uygulamalarla demokrasinin gelişmesini engellemenin sorumlusu olan politikacıların birdenbire halk kitlelerinin karşı karşıya bulundukları acil sorunları keşfetmiş görünmeleri hiç de inandırıcı değildir. Çünkü Meclis’te mücadele eden taraflar arasında, dar gelirlileri, emekçileri, işsizleri, kısacası tüm ücretli çalışanları ve kırsal kesim üreticilerini her geçen gün daha fazla mağdur eden IMF programını ve ekonomi politikalarını uygulama açısından bir karşıtlık yoktur.

Ama bunların söylenmesi yeterli değildir. Bugün yapılması gerekenler vardır.

Bugün ÖDP,

 Kaliteli ve parasız eğitimin, sağlığın, sosyal güvenliğin; tam istihdamın ve eşitliğin gerçekleşeceği ‘yoksul değil, sosyal bir Türkiye’ yaratmak için,

 ‘İnsanca bir düzen’in gerçekleşmesini sağlamak için,

 Kamusal yatırımları ve üretimi arttırarak işsizliğe çare üretebilmek için,

‘Özgür ve demokratik bir Türkiye’ yolunda demokratikleşme doğrultusunda adımlar atılabilmesi için toplumsal muhalefeti yeniden güçlendirecektir.

Bugün Türkiye’de solun güçlenmesi, işsizlerin ve toplumdan dışlananların, ezilenlerin, küçük ve orta kırsal kesim üreticilerinin örgütlenmesi ve bu kesimlerin içinde bulunacağı bir sol seçeneğin, sol iktidar taleplerinin ve zemininin yaratılması yoluyla olacaktır.

Türkiye’nin IMF koalisyonuna değil; ücretli çalışanların, işsizlerin, yoksulların, dışlanmışların, üreticilerin talepleri üzerinde yükselen halk koalisyonuna ihtiyacı vardır.

O nedenle toplumsal muhalefetin ve solda arayış içinde olanların adresi, ülkeyi krizlerle yoksullaştırmış olan ‘Ecevit küskünü yeni oluşumcular’ değildir.

Türkiye’nin her sokağını örgütlemeden, IMF ve Dünya Bankası politikalarından mağdur olanların taleplerini güncelleştirerek yükseltmeden atılacak adımlar emekçilerin ve ezilenlerin çıkarlarını gerçekleştirmeyecektir.



SEFERBERLİK İLAN EDİYORUZ !

Bu anlayışla ÖDP örgütleri, bu yeni dönemin görevlerini taşımak konusunda kolaylaştırıcı bir zemin sağlayan 3. Büyük Konferans ve Kongre kararları ve Çalışma Raporu ışığında; kongre kararlarının birini diğerinin önüne koymaksızın ve vakit geçirmeden bir siyasal/örgütsel seferberliğe ve seçim hazırlığına başlamaktadır.

Bugün Türkiye’de hem hükümet hem de Meclis miadını doldurmuştur. Bir erken seçim ihtiyacı gündemdedir. Ancak demokratik olmayan mevcut Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası ile yapılacak bir seçim toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeyeceği gibi, aşağı yukarı benzer bir tabloyu ortaya çıkaracaktır.

O nedenle bu yasalarda demokratik değişikliklerin gerçekleşmesi ve temsilde adaletin sağlanması için seçim ittifaklarının serbest bırakılması; toplumsal muhalefetin Meclis’te temsilini engelleyen anti demokratik barajların indirilmesi doğrultusunda politikalara sahip olan emek ve demokrasi güçleriyle birlikte toplumsal baskı oluşturulması gereklidir.


ÖDP örgütleri, seçim tarihinin ne olacağı tartışmalarına girmeden, partimizin seçimlere hangi koşullarda gireceği veya girmesi gerektiği tartışmalarına boğulmadan, seçim hazırlıklarını bugünden geliştirecektir.

Tüm ÖDP’ lileri, parti dostlarını, partimizin kurulduğu günlerden bugüne ÖDP’ yi bir umut olarak görmüş ve desteklemiş olanları; çeşitli nedenlerle politikadan ve partiden uzaklaşmış olanları yeniden yan yana gelmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.




 
sayfa başına dön