...

......

Ana Sayfa

Arşiv Katkıda Bulunanlar Yararlı Linkler E-Mail
..                                                                                                              a p a ç ı k
Asker Haklı

Erol TOY

Okuyanın dikkatini dilerim !.. 
Yaklaşık bir haftada oluşan dört olay, yakın geleceğimizin anahtarı.
Bunların ilki Genelkurmay bildirisiydi. 
İkincisi Manisa'da bir generalin ANAP il başkanını iteklemesi.
Üçüncüsü Konya, Ahırlı ilçesi Jandarma bölük komutanının Akkise beldesinde ve söylenti doğruysa ; - 50 kişi öldürmeye yetkili diye, hedef gözetmeksizin,- ateş emri vermesi.
Ve dördüncüsü, siyasetin çürüklüğünü ispat girişimi sayılabilecek jandarma operasyonlarını yönettiği bilinen bir tümgeneralin, cezalandırıldığı gerekçesiyle, emekliliğini istemesi.
Bunları sırasıyla incelersek, hem olayların ivme noktalarını... Hem asker açısından haklı rahatsızlığın nedenlerini anlamak kolaylaşır.
Ne var ki herkes görüş, düşünce, bilgi ve birikimini katmazsa, bu tür tahliller hep eksik... Hep körlerin fil tanımı gibi kalır. 
Ama madem bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyız. Ve madem egemenlik kayıtsız koşulsuz bizim de, onu anayasal organlar eliyle yürüten biziz... Ülkede, bölgede, dünyada olan her şeyden hem sorumlu, hem yükümlüyüz. 
Bu nedenle de, herşeyi tartışıp doğru karar vermek yurttaşlık ödevimiz. Öyle ben bilmem... Bilsem de yapamam, denildi mi, yurttaşlık gitti. Kulluk ya da kölelik elinde sopayla bekliyor.
Tamam mı ?
Öyleyse ortaya attığımız anahtarlara göz atma vakti geldi.
Genelkurmay açıklamasıyla başlayalım mı? 
Politikacıları yerin dibine batıran savlar o bakış açısından, doğruları içeriyordu.
Bizim anlayışımızda hukukun üstünlüğü sözkonusu değildir. Hiç birimiz kişi doğal yargıcı tarafından mahkûm oluncaya sanıktır, demeyiz. Ateş olmayan yerden duman tütmez kavlince tutuklandığı an suçlu ilân etmeye bayılırız. 
Hele yargılanmış ve mahkûm olmuşsa !.. Artık elimizden de, dilimizden de kimse alamaz.
Bunları niçin mi yazıyorum ?
Askerlerin suçlamalarına hak verecek bir gerekçe bulunduğundan !..
Şaşıran eğilsin de, kulağına fıslayıvereyim ; Başbakanı da içinde bu Meclis'in çoğunluğu yakın geçmiş ceza ve tutukevlerinden geliyor.
Gerçeğin karşısında irkildiniz mi ? 
Öyleyse durun ve düşünün. 
( Cumhuriyetimizin kurucusu.. Ulusumuzun kurtarıcısı.. Lâikliğin koruyucusu.. Araştırmalara göre halkın güven kaynağı !..) Silâhlı Kuvvetler, sabıkası bu kadar kabarık kişilerden oluşan politik kurumları suçlamakta haksız mı ? 
Başbakan ve DSP'lilerinin büyük bölümüyle DYP'liler hatta bazı ANAP'lılar fikir ve düşünce suçundan... Selâmet, Refah, Fazilet ya da Saadet irticadan... MHP ve öteki partilerdeki ülkücülerin çoğu cinayetten yattılar mı 
buyurdunuz ?
Yattılar ya !..
Siz ona bakın. 
Ve gelin de büyük çoğunluğu sabıkalılardan oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ulusal güvenlik açısından güvenin !..
Üstelik bu Meclis Ulusal Güvenliğin hiçbir biçimde vazgeçilmez kıldığı 1982 Anayasasını... Bu arada 118. maddeyi de değiştirecek... Hem de Uyum Komisyonunda uyuşarak. 
Yâni sabıkalı çoğunluk, sabıkasız azınlığı da peşinden sürükleyerek, Anayasa değiştirecek.
Ve eğer değiştirebilir... Hele bir de Avrupa Birliğine girilirse, egemenlik silâhlı kuvvetlerden, silâhsız kuvvetlere... Yâni ya Avrupa Birliğine ya da üyelerinin çoğu sabıkalı olan Meclis'e geçecek.
Doğrusu buna dayanmak zor.
Kurum, yâni Genelkurmay aforizma veya eleştiri sağnağına tuta tuta... Ya da askeri deyimle çarpışa çarpışa halkın mutlak çoğunluğunun istencine uyarak mevziini terkeylese de, içinden bazılarının içine sindirememesi doğal.
İşte Manisa olayı bu.
Ve ertesi gün patlayan Akkise olayı ise, salt güvenlik güçlerinin sahip çıkacağı ulusal güvenlik ya da egemenlik uygulmasının tipiği.

Hiç kuşkum yok. Ahırlı Jandarma Bölük Komutanı Kıdemli Üstçavuş Ali Çalışkan bölücü teröre karşı büyük yararlıklar göstermiş... Vatan hainlerile yardım ve yataklık edenleri sindirmekte pek mahir bir kahramandır. Rütbesine göre bulunduğu makam bunu kanıtlıyor. 
Ama resmi raporlar neyi nasıl düzenlerse düzenlesin, Akkise'lilerin anlattıklarının binde biri doğruysa... Ardında, önünde, yanında kim olursa olsun; " Hadi çocuklar, çok geç oldu. Yarın askerlik şubesinde buluşuruz, " hoşgörüsüyle dağılabilecek bir şölene, devlet otoritesi dayatan kafanın nelere neden olabileceğini herkes görmüş olmalı. Elbette görmek işine geliyorsa !.. 
Ve gördüğü an yıllardır Türkiye'nin içinden geçtiği cenderenin bir yerinden açılması gereğini anlamalı. Çünkü asker, kendi açısından haklı bir rahatsızlık içinde. Yirmi yıldır azlık iktidarlarıyla sürdürülen egemenlik, yer değiştirmek üzere. 
17 Eylül'e şurda ne kaldı ? 
Topu topu üç hafta mı ?
Üç hafta çok uzun zamandır. Hele yerden göğe dizilmiş küplerin en altındakini çekmeye kalkışmışsanız.
Yâni gümbürtü büyük.
Bakalım Meclis bu ödeve yaraşır azim ve kararı gösterebilecek mi ? 

..