Yayın Yönetmeni'nden
Türkiye Cumhuriyeti'nde demokrasinin icadından beri yapılan seçimlerin
bir anlamda en absürdü 3 kasımda yapılacak. Seçime katılacağı
ilan edilen 19 partinin büyük çoğunluğu 57. hükümetin IMF
direktifleriyle hazırladığı ekonomik programa sadık kalacaklarını
söylüyorlar. Eski seçimlerde siyasi partiler mek parmak ta olsa
farklı şeyler söylemeye çalışırlardı. Bu sefer o yok. Şimdiki
mecliste temsil edilenler ile CHP, programı aynen uygulayacaklarını
söylüyorlar. Hatta IMF çevrelerinden yayılan bir habere göre seçimden
önce bu partilere programa uyacaklarına dair senet imzalattırılacakmış... Bizim
bildiğimize göre siyasi partiler farklı sınıfları, farklı
tabakaların çıkarlarını korumak için kurulurlar ve o işlevi görürler.
Türkiye'deki demokrasi doğuştan topal olduğu için emekçilerin
parti kurmasına özenle engel olunmuştur. O yüzden de emekçiler
2 seçim hariç (1965 ve 1969) hep sermaye sınıflarının
partilerine oy vermek zorunda kalmışlardır. Ama bu partiler söylemde
bile olsa farklı ekonomik programlar uygulayacaklarını seçimlerde
iddia ederlerdi. Bu kez o bile yok. Bir
de seçime giren GP, BTP gibi garip partiler var. Şimdiden
mangalarda kül bırakmadılar. IMF'yi kovacaklarmış, Türkiye'yi
cennet yapacaklarmış!... Gayri ciddi şeyler... Solda
ise TKP hariç diğerleri "IMF politikalarına karşılarmış".
Ne demekse. Bilindiği gibi IMF bir banka. Bankanın politikasını
da DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) ve ABD Hazine Bakanlığı çiziyor.
Yani IMF küreselleşmenin araçlarından biri. Kapitalizmin yeni
saldırısının aracı. Sen eğer kapitalizme karşı değilsen,
IMF politikalarına karşı olabilemezsin. Kusura bakmasınlar ama,
bu, ya cehaletten kaynaklanmaktadır ya da teslimiyetçilikten. Emekçilerin
partisi sermaye sınıfına karşıdır ve iktidarı hedefler. Yani
kapitalizmi yıkıp yerine sosyalizmi kurmak için çalışır. Ve
emeğin iktidarını hedefler. Öyle, "yüzü emeğe dönük",
"emek eksenli" gibi ne olduğu belli olmayan sloganlarla
nereye gidileceği de belli değildir. Yukarıda
sol partiler içerisinde TKP'yi ayırdık. Çünkü TKP eşeği bırakıp
semeri dövmüyor. Bağımsız Türkiye'de emeğin iktidarını
hedefliyor. İMF'ye ve AB'ye kapitalizmin araçları olduğu için
karşı çıkıyor. Yani doğruyu söylüyor.
|