Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 K.MARKS

 


ÇİMDİK



Sakıp Ağam "Gonuşdu."

Epeydir sesi çıkmıyordu.
Pek merakta kalmış... Acaba hangi şirketini verimsizlikten satışa çıkardı kaygılarıyla kıvranır olmuştuk.
Hay Allah razı olsun !..
Ağam bizi tasada kederde bırakmadı.
Geçen hafta yine açtı ağzını, yumdu gözünü. 
Bizim kendi işlerini yönetemeyen, ama ülke yönetiminde pek mahir dervişlerimizin fikirleriyle zikirlerini ortaya döküverdi.
"Benim gibi işadamları sol eğilimli insanlarla olmaz. Ama tek başına gelecekse, onlara oy vereceğim. 
Sağcı geliyorsa, sağa... Dinci geliyorsa dinciye vereceğim.
Yeter ki güçlü birisi gelsin..."
İyi mi ?
Ağam işadamlarının en bir "böyyük.. böyyük.. böyyüklerinden" 
Bu lâfları ettiği zaman seçimlere 6 hafta var.
Ve o halâ, cekse, caksa, cikse, cuksa üzerine muhabbet kuruyor.
Eğer kendi içinde, "ben sağcıyım arkadaş !.. Sağı da bence şu parti güçlendirir. Oyumu ona vereyim, daha güçlensin," diyemiyor da, "ben güçlüyüm..." ya da "o güçlü," denilmesini bekliyorsa yandı !..
Karşısına geçip de, "ağam en güçlü şu," diyene eli mahkûm.
Sonra da, "beni yanılttılar gardaşım," der çıkar.
İyi de, ağam "fikri hür, vicdanı hür, cüzdanı hür," biri değil mi ? 
Ya değil !..
Ya, sanal anketlerin sanal iktidarlarını yutturma cinliği peşinde. 
Çünkü baksanıza oy koşulu açık !.. 
"Güçlüyse," diyor. 
Bu "se"deki aczini kabûl bir yana... Gücü hem kutsuyor. Hem fikir ve düşüncesine aykırı da olsa, dolaylı biçimde yasallaştırıyor.
Ve ne kadar yazık, seçime 6 hafta kalmış, o güçlüyü bilmiyor. 
Hey !..
Gideni kalanıyla elli yıldır devlet musluğunu elinde tutanlar !..
Gördünüz, duydunuz, işittiniz mi ? 
Onca yıldır destek pınarlarını, 6 hafta sonrayı göremediğinden gaipten işaret bekleyen adamlara akıtmışsınız.
Sonra da çarçur olmasına şaşıyorsunuz.
Alın da adamlarınızın hayrını görün, denilmez mi ?

Sıfır Kilometre

Argomuz pek renklidir.
Her olay, durum ve nesnenin çarpıcı tanımını bulur çıkarır.
Ama sağolsun siyasetçilerimiz, ondan daha da renkli.
Hele seçim takvimi işlemeye başlamasın. 
Öyle sıfatlar, öyle zamirler... Ve öylesi tanımlar icadeylerler ki, Ferit Devellioğlu'yla Aytunç Altındal'ın parmakları ağızlarında kalır.
Örnek mi ?
Eksik olmasın, köklü kökenli... Anlı şanlı CHP.mizin seçim sonrası gidip seçim öncesi gelen büyük başkanı Deniz Baykal'dan.
Herhalde, sıfır kilometre otomobil... Sıfır kilometre uçak... Sıfır kilometre hatun tanımlarını duymayan hatta kullanmayan yoktur.
"Sıfır kilometre aday..." 
Duymuş muydunuz ?
Duymadınızsa duyun ey ahâli !..
CHP.nin 550 adayından 500'ü sıfır kilometreymiş !..
Hey gidi, Mevlâna... Edebali... Ahi Evren ve Hacı Bektaş-ı Velî'nin büyük ustası İbn-i Sîna hey !..
"Biline ki, sınanmış, sınanmamışa yeğdir," lâfını boşa etmişsin. 
Yattığın yerden kalk da bir bak !.. 
Sınanmış CHP.nin, sınanmış başkanı Baykal, sınanmamışı nasıl bir kıvanç ve sevinçle "sıfır kilometre aday !.." Diye övmekte, gör.
Sonra istersen "Kanun'la İhyâ'yı" yak, yat... İstersen dikil kal da, şu "sıfır kilometre adayları" bir sına.
"Bana ne ?
Nasılsa seçimde seçmen sınayacak diyorsan," sen bilirsin.
Seçmen sınamayı bitirmese, bunca baraj telâşı olur muydu ? 

Rahmi Bey'in Sürprizi

AKP.nin sanal iktidarı ne güzel gemi azıya almıştı.
Bütün diğer partiler barajın altında kalmış !.. 
AKP yüzde 30 oyla 550 milletvekilliğini ele geçirmiş !.. 
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, astığı astık, kestiği kestik bir Başbakan olarak, orduyu çil yavrusu gibi dağıtmış !.. 
Yargıyı harman gibi savurmuş !.. 
Şeriat devletini ilân etmenin hazırlığına girişmişti !..
Bir nice bizcileyin mantık düşkünü fukara, yahu azbiraz yavaş olun... Bu at bu kadar sıkleti çekmez. Seçime daha çok var. Tökezler mökezler de, hayaller perişan olur, dese de, kimseye dinletemiyordu.
Sağolsun Rahmi Bey !..
Artık oğulların yüze göze bulaştırdığı komplonun telâşı mı ? 
Gemi azıya alan sanal iktidarla, yandaşlarının perdeyi yırtıp hâneyi virân eyleme kaygısı mı ?
Oyun içinde oyunların yükselttiği rekabet dürtüsü mü ?
Kökü baba Koç'a dayanan Ecevit dostluğu mu ?
Her neyse, "höst !.." 
Pardon, zât-ı-âlileri pek bir kibardırlar.
"Anketlere inanmıyorum. Doğru tahmin için büyük teknik gerekir. Bence seçimden sürpriz çıkacak," deyiverdi de, mantığa itibâr etmeyenler, gücün önünde takla atmaya başladılar.
Anında pek çok uçuk başın, sürünen ayağı suya erdi.
Anında hizaya girildi.
Ve karışık kafalar, karmakarışık varsayımlarla koroya katıldı.
Bu günlerde, AKP.nin geçen seçim İstanbul'undan Fazilet'in aldığından az, yüzde 20... CHP.nin aldığından daha da az yüzde 19.5 oy alacağı söylenmeye başladı. 
Geçen seçimin genelde yüzde 21'lik DSP.siyle, yüzde 20'lik MHP.si ise, Rahmi Bey'in "sürprizi" içine sıkıştırılma şansına erdi.
Galiba atlar arabanın önüne koşuluyor, demeye kalmadı.
Yüce yargı sayıma suyuma bakmadan, "yasa böyle" diyerek, sanal iktidarın, sanal muktedirini, her tür seçimin dışına itiverdi.
İnadına da, çimdikçisi de derdine yansın.
Bu memlekete doğru söz dinleteceksen, ya Koç gibi paran olacak... Ya süngü takıp, onun bunun orasını burasını dürteceksin.
Yoksa YSK olsan, hükmün lâf !..
Baksanıza konuşanlarla, konuşulanlara...
Ama DSP ile MHP'nin 3 Kasım seçiminden kanat partileri olarak çıkması Rahmi Bey'e sürpriz olur mu bilemeyiz.
Çimdikçiye olmaz.
Çünkü onun fikri öznel... Ama gözlemi nesneldir.
Ve o, merkez sağla solun aradığını bulduğunu gösteriyor. 
Bulduğunu bildirirse, sol muhalefet de, birlik de demokratik iktidar arayışı da tadından yenmez.
Bilmeyiz bu da beylere sürpriz olur mu ?

Âyet ve İcmâ

Cin mollaları pek yaman !..
Onları, ne kadarı, nasılı belirsiz, ilâhi yasalar bağlıyor ya !..
Dünya yasalarını delik deşik etmeyi cihâd sayıyorlar.
Örnek mi ?
Al sana Recep Tayyip Erdoğan'ın durumu ya da dramı.
Herşeye karşın bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası (Md.76) ne diyor ? 
Şu şu suçlardan "hüküm giymiş olanlar, affa uğrasalar bile, milletvekili seçilemezler. "
Milletvekili seçilemeyen, Başbakan da olamaz. 
Başbakan olamayanın parti kucusu ya da başkanı olması hem anlamsız, hem yasaya aykırı.
İlâhi yasadan gayri yasa tanımayan cin mollası dinler mi ?
Dünya yasalarını battal edecek ya !..
Atar tutar !..
Yakalanır... Anayasa'nın 76. Maddesinde belirlenen suçlardan birinden hüküm giyer. 
Gider yatar. 
Damdan çıkar, önce hocasına madik atar. 
Ardından hem parti kurar... Hem başına geçer... Hem de üstüne üstlük iktidara aday olur.
Anayasa n'olur ?
Cin mollası, sanal anketlerle önde ya !..
İcmâyı... Yâni halkın, (Gerçi o tartışmalı. Halkın mı, bilginlerin mi ? Kesinleşmiş değil.) çoğunluğunu yedeğine almıştır ya !..
Anayasa, babayasa vızgelir.
İmam odur.
Herkes... Halk. Meclis. Ordu. Yargı. Savcı. Yargıtay. Danıştay. Anayasa Mahkemesi. İşadamı. Düşadamı. Ve Cumhuriyetin bütün kurumları önünü ilikleyip ardında saf tutmaya koşulu.
Tutmazsa !..
Yandı gülüm keten helva !..
Çünkü icmâ, şeriata uygundur. 
Ama âyet, hadis ve kıyâs yoksa uygulanabilir. 
Varsa ?
Anayasa Mahkemesi uyarır !..
İcmâ molladan yana... Bir yolunu bulur atlatır. 
DGM uyarır !..
İcmâ... Üstelik de sanal İcmâ ondan yana. Yolunu da bulmuştur. Neredeyse gerçekten atlatır.
Yargıtay ayaklanır. 
Âyet, pardon yasa var, olmaz, diye tutturur. 
Molla tınmaz. Sanal icmâyı delil tutup AİHM'e başvurur.
Nerdeyse atlatmak üzeredir.
Yüksek Seçim Kurulu aday listesinden adını siliverir.
İcmâ Âyet'in karşısında cimâya dönüşmüştür.
Eşekten düşmüş karpuza döner.

 
sayfa başına dön