|
|||||||
Kirasını
zar zor ödediği, çoğunlukla da ödeyemediği küçücük evi ile
ders verdiği Eskişehir Anadolu Üniversitesi arasında gidip
gelmenin dışında yaşamında tek düzelik hâkim olan bu onurlu
aydın, önceki hafta Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde ''Paranın
Romanı ve Gerçeği Üzerine'' başlığını taşıyan yazısında
bu kez yaşamla ölüm arasında gidip geldiğini duyurdu ansızın.
Okurları, öğrencileri, dahası bugüne kadar manşetlerine çıkmayı
başaramadığı medya şaşırdı. Ciltler dolusu kitap yazan, yüzlerce
öğrenci yetiştiren, İttihatçı Bahriye Nazırı Cemal Paşa
'nın torunu Ahmet Cemal, parasızlıktan intiharın eşiğine geldiğini
söylüyordu. İlk kez bir yazar, içinde bulunduğu yoksulluğu
okurlarıyla paylaşıyordu. 'Bu
ilk çığlığı değildi' ''Odak Noktası'' nın yazarı bir anda ilgi odağı oluvermişti. ''Yaşam ile ölümün belki de o ana kadar hiç olmadığı ölçüde kesiştiği bir gecede'' kaleme aldığı yazısında bir çığlık atmıştı Ahmet Cemal. Aslında bu ilk çığlığı değildi. Yaşamdan istifa etmenin eşiğine gelmiş olan yazar, dört yıl önce de nitelikli adamlıktan istifa etmek zorunda olduğunu duyurmuştu. Her iki istifanın temelinde yatan neden aynıydı: Geçim sıkıntısı... O
zaman çığlığını Hasan Pulur Usta duymuş ve köşesinde
Ahmet Cemal'in istifa yazısına yer vermişti. Ahmet Cemal o yazısında
istifa nedenini şöyle açıklıyordu: ''Yıllar önce, bu yola ilk çıktığımda, servetler kazanamayacağımın bilincindeydim. Zaten böyle bir hedefim de yoktu. Ama şimdi öyle olduğunu anlıyorum, çok naif bir düşüncem vardı. Ben onca çabayı göze aldıktan sonra, bu işlerin yabancısı olmayanlar elbet desteklerlerdi. Ölmemem için bağış değil, ama yaşamam için avans istemekte ve almakta zorlanmayacağımı düşünmüştüm. Yanlış hesaptı. Ama istediklerimin verilmesinde ya da verilmemesinde, neredeyse her defasında korkunç, öldürücü, sözde incitmeyen sözlerin kılıfında ya da buz gibi uzaklaşmaların kalıbında yöneltilen aşağılanmaları yaşadım. Nitelik diye direndiğimde, karşıma hep sözleşme süreleri çıktı. Nitelikten, günlük ölümler pahasına, hiç ödün vermedim. Elimdeki zaten sonuna yaklaşmış birkaç kitabı bitirdikten sonra, bu işi de bırakıyorum. Nitelikli iş yapma uğruna katlandığım onca geçim sıkıntısının ve aşağılanmanın sınırına, gençlik yıllarımda hep görmezlikten geldiğim bir sınıra vardım. Hoşça kalın, bir zamanlar çevirmeyi düşündüğüm kitaplar!'' Niteliksiz
adam olarak yaşama düşüncesini yaşama geçiremedi Ahmet Cemal.
Geçirebilseydi eğer, ''Artık şöyle gözlerden uzak, kül
rengi, sessiz sedasız bir ölümü arzuluyorum'' demeyecekti. 'Silifke'ye
gel, bizimle yaşa' Ahmet Cemal, bu ülkede nitelikli aydın olmanın bedelini ödüyordu. Çevirisi uzun zaman alan nitelikli eserler yerine, paraya daha çabuk tahvil edilebilen hafif kitaplar çevirseydi ya da şiir ve deneme kitapları yazacağına şu günlerde moda olan Bukowski 'nin Türk versiyonu tarzında romanlar yazsaydı bunları yaşamayacaktı. Belki yanlış tercih yapmıştı. Hukuk fakültesindeki asistanlık görevinden ayrılmayıp akademik yaşamını sürdürseydi, kimbilir belki bugün astronomik vekâlet ücreti alan ünlü bir dava vekili olarak karşımıza çıkacaktı. Oh
olsun demek lazım! Zaten kirasını ödemek için borç istediği
arkadaşı da ''Sen de ayağını yorganına göre uzatsaydın''
diyerek benzer şekilde yanıt vermişti. Oysa Ahmet Cemal'in yaşamı
boyunca ayağını boyuna göre uzatacağı bir yorganı hiç olmamıştı
ki... Cumhuriyet'teki
yazısından sonra Ahmet Cemal'e gelen e-posta mesajları on beş
bilgisayar sayfasını doldurdu. En yakın arkadaşı ''Ayağını
yorganına göre uzat, ben öyle yapıyorum'' diye akıl
verirken Cumhuriyet okurları yazarlarına yorganlarını paylaşma
çağrısında bulunuyor, kimisi daha da öte giderek ''Silifke'ye
gel bizimle birlikte yaşa'' çağrısında bulunuyordu. Eh bu
da Cumhuriyet okurunun farkı... Edebiyat dünyasında Ahmet Cemal örnekleri her zaman oldu. Orhan Kemal, Hasan Hüseyin, Vedat Günyol, Ece Ayhan ve daha niceleri onurlu aydın olmanın bedelini ödediler. Ahmet Cemal, ''Yoksulluğunu yazan yazar ilk ben oldum ama son ben olmayayım'' diyerek yanlış ahlaki değerleri savunmanın yanlışlığını da gözler önüne serdi.
|
| |
|||||
sayfa başına dön |