TÜRKİYE'DE
AŞIRI (?!) SOL
NE DEMEK?
Ergun
Göknel
Gazetelerde,
televizyon kanallarında her gün yayınlanan köşe yazıları, seçim
anketleri ve diğer tüm ciddi sayılan yazılarda siyasal eğilimlerden
söz edilirken dikkati çeken bir deyim var: "aşırı
sol". Bu kavramın ne olduğunu da pek kimse bilmiyor. Tanımlayın
desek soğuk savaş döneminden kalma klasik bir komünizm (!) tanımı
ile karşılaşacağımız kesin.
1989/90
yıllarında sona eren yanlış bir uygulamayı bugün geçerli bir
siyasal tanım olarak kullanmak ne kadar doğru? Marx-Engels öğretisi
bilimsel sosyalizm ile Stalin uygulaması salt iktidara dönük
uygulamaların birbirine ne kadar benzeştiği çok uzun tartışılabilir.
Dünyada
sol tanımına baktığımızda Fransız devrimindeki burjuva düşüncesi
de çağında sol ve
hatta aşırı sol olarak tanımlanmıştır. Marx-Engels öğretisi
dışında gelişen İngiliz solu ve bugün Çin'de uygulanan sol
siyasetler de aşırı sol mu sayılacak? Yoksa dünyada yüzyıllar
boyunca gelişen bir sol siyaset akımı mı var?
*
Gelelim ülkemize... Sözü sık sık edilen "Kemalist
sol" ne demek?
*
Günümüz CHP'sine "sol" yakıştırması ne kadar doğrudur?
*
Ecevit ailesinin DSP'si solu ne kadar temsil ediyor?
*
Türkiye'de "sol" tanımını taşıyabilecek bir siyasi
partinin politikaları nasıl şekillenmelidir?
Bu
soruların cevabını bilgimiz ve yerimiz yettiği kadar vermeye çalışalım:
1.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasına yol açan 1919-1923
Kurtuluş savaşı döneminin en önemli unsurları bu savaşın
anti-emperyalist, ulusal boyutları kapsayan, yayılmacı olmayan
bir savaş olmasıdır. Savaşın sonunda kurulan Devletin en önemli
özellikleri ise, uluslararasında barışçı, ülke içerisinde
ise halkın çıkarını gözeten politikalar izlemesiydi.
2.
Şimdi günümüz CHP'sinin izlediği politikalara bakalım.
"liberal-sosyal sentez" adı altında tanımlanan ekonomik
programın halkın ne kadar çıkarlarını koruduğu çok tartışılmalıdır.
Sol düşünceye sahip bir siyasi partinin doğal seçmenlerinin büyük
çoğunluğu 2002 seçimlerinde CHP'ye oy vermemiştir. Düşünce
özgürlüğü isteyen, yoksulluktan kurtulma çabasında olan, emeğinin
değerini almaya çalışan seçmenlerin ezici çoğunluğunun
bulunduğu bölgelerden alınan oylar en aşağı seviyede kalmıştır.
Bölgesel olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, büyük kentlerin
yeni yerleşim alanlarında alması gelen oyu alamamıştır. Büyük
bir ekonomik bunalım sonucu, kendini sol olarak tanımlayan bir
partiye verilmesi gereken oylar, alışılagelenin dışında,
kendini "muhafazakar demokrat" olarak tanımlayan, dinci
seçmen çekirdeğine sahip, sağ bir partiye gitmiştir.
3.
1999 yılından beri iktidar olan DSP bir aile partisi hüviyetinden
kurtulamamıştır. Bu özelliği dahi "sol" kelimesini
kullanmaya engeldir. Kitlelerin katılımından yoksun, parti içi
demokrasinin hiçbir şekilde olmadığı bir siyasi partinin
"sol" kimliğine sahip olma iddiası ciddiyetle bağdaşamaz.
Bir önceki seçimde aldığı oyların büyük oranda :AKP ve Genç
Parti gibi dinci ve dar anlamda milliyetçe seçmen çekirdeğine
sahip partilere kaymış olması
da bu partinin "sol" ile ilgisi olmadığının göstergesidir.
4.
150 yıllık bir dönemin sonunda tüm dünyadaki sol bir değişim
geçirmiştir. Bugün "aşırı" diye adlandırılan sol
dahi artık eski modellerin dışındadır. Bugün solun önemli
unsuru halk çoğunluğunun isteği ile iktidara gelme ilkesidir. Önemli
olan iktidara gelindiğinde izlenecek politikalardır. Sermayenin
hakimiyeti altındaki iletişim araçları ve maddi kaynaklar karşısında
ileri adımlar atabilmek çok zordur fakat her halde olanak dışı
değildir. Ülkemizde iktidara aday sol bir partinin izlemesi
gereken politikaların ana unsurları nelerdir ? Saymaya çalışalım.
1.
Uluslararası barış politikaları ve uzlaşma her halde ve her
zaman istenmeli ve izlenmelidir. İstisnaları, ancak barışı
korumak ve anti-demokratik iktidarlara karşı uluslararası
organların kararı varsa, tartışılabilir. Bu durumda dahi
olmazsa olmaz koşul halkımızın çıkarlarının
zedelenmemesidir.
2.
Ekonomik olarak halkımızın çıkarları kesinlikle ön planda
tutulmalıdır. İnsanların, eğitim, kültür, ulaşım, mesken ve
iş gibi temel gereksinimleri
en uygun koşullarla sağlanmalı ve halkın hizmetine sunulmalıdır.
Bu konudaki yatırımların devlet veya özel sektör tarafından
yapılması önemli değildir. Önemli olan halkın çıkarlarının
ağırlıklı olarak gözetilmesidir.
3.
İşçi, köylü ve her kesimin örgütlenerek uygulanan siyasi
kararlara katılımı özgür olmalıdır.
4.
Düşünce ve inanç özgürlüğü, şiddet içermedikçe, kayıtsız
ve koşulsuz olarak korunmalı ve hatta teşvik edilmelidir.
5.
Halkın haberleşme özgürlüğü korunmalı ve bir dizi tüketim
kalıpları içerisinde kısıtlanmamalıdır.
6.
Yargı tam bağımsız olmalı, hiçbir siyasal ve maddi etki altında
kalmaması için gerekli koşullar sağlanmalıdır.
7.
Siyasi partilerin eşit koşullarda yarışabileceği demokratik bir
seçim ortamı için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
8.
Siyasi partilerin, bürokrasinin
ve kamuoyunu etkileyecek organlara sahip olanların (yazılı ve görüntülü
basın), gazete yazarlarının ve televizyon yorumcularının gelir
ve giderleri açık olarak denetlenmelidir.
9.
Eğitim kurumlarının, herhangi bir baskı altında bırakmayacak
şekilde, idari, mali ve bilimsel özgürlükleri korunmalıdır.
Bu
maddeler daha da çoğaltılabilir. Burada yapmak istediğimiz belli
ana unsurları ortaya koymaktı. Umarım yapabildik. Bir de lütfen
bir an için düşünün; varolan siyasi partilerin, aşırı solu
bir yana bırakın, hangisi sol.
|