Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 K.MARKS

 


Filler savaşında AKP iktidarı...


AKP iktidarının kaderini belirleyecek önemli parametrelerden biri de sermaye içi çekişmeler olacak. Daha doğrusu iktidar, farklı sermaye kesimlerinin çatışan talepleri arasında kalarak belli bir gerilimi yaşayacak.

Kriz, sermayenin değişik kesimlerini farklı biçimlerde etkiledi. 2001’de yüzde 10’a yakın bir küçülmeye yol açan kriz, sermaye kesimini de küçülttü. Kar, faiz, rant gelirleri 1 yılda 101 milyar dolardan 74 milyar dolara düştü. Şirket, banka varlıkları eridi. Bazı büyük holdingler bankalarıyla birlikte piyasaya havlu atarken, bazıları krizden karlı bile çıktı.
Tasfiye olan büyük grupların bazıları, yaşanan bankacılık krizi ile zaafa düştüler. Devletle sıcak para arasında aracılık yaparak bankacılığı ifa eden ve bu yolla uzun süre büyük birikimler elde eden, banka kaynaklarını kendi şirketlerine kullandıran hatta hortumlatan gruplar, bu mekanizma işlemez ama bankacılık da başka türlü yapılamaz duruma gelince, ilk denetimde hortumculukları da ortaya çıkınca hem ayakta kalamadılar hem de kimisi hortumladıkları banka kaynaklarının hesabını vermekle yüzyüze geldiler.
Bankası kapanan, eldeğiştiren büyük sermayedarlar, kaybettikleri bankalarının yanısıra diğer grup şirketlerinde de zaafa düştüler. Özal döneminin palazlanan sermayedarlarından Halis Toprak, Mustafa Süzer, Erol Aksoy, Ceylanlar; daha eski kuşak bankalı sermayedarlardan Cıngıllıoğlu, Yaşar Grubu, Zeytinoğlu Grubu , Demirel'in aile fotoğrafında yer alan yeğeni Murat Demirel, Cavit Çağlar, Kamuran Çörtük gibi isimler, medya patronu Dinç Bilgin, Nail Keçili, mafyöz özellikleriyle bilinen Balkaner, Garipoğlu gibi isimler bu dönemin eski bankacı küme düşen sermayedarları oldu. Bu listeye en son, Türkye’nin en büyüklerinden Karamehmet’in Çukurova grubu eklendi. Pamukbank’ı Fon’a devredilen Karamehmet, Yapı Kredi yönetiminden de uzaklaştırıldı.

Halihazırda Türkiye büyük burjuvazisini kabaca iki gruplaşma halinde görmek mümkün. Bu gruplaşmanın medya eksenli olması da ilgi çeken önemli bir noktadır. Saflaşmanın bir yanında Doğan Medya Grubu ve onlarla ortak hareket eden İş Bankası, Koç Grubu, Sabancı Grubu, Doğuş Grubu ve TÜSİAD’da hakim olan diğer gruplar vardır. Bu grubun medya hakimiyeti kesindir. Hürriyet, Milliyet, Radikal, Posta gibi günlük gazetelere Vatan da destek veriyor. Kanal D, CNN Türk tv kanallarına da NTV desteği sözkonusudur. Bu grup, IMF reformlarını sahiplenmekte, bu reformlar sırasında elenen, düşen, bankasına elkonulanların, oyunun kuralına rıza göstermelerini istiyorlar. Hata yapanın bedelini ödemesini savunuyorlar. Hatta, düşenlerden pay almayı da ihmal etmiyorlar. Doğan grubu bir yandan Sabah ve ATV’yi BDDK’dan almakta ısrar ederken düşenlerin bankalarından Pamukbank’ı da bünyesine katmak için teklif veriyor. Doğan ile strtejik ortak olan Petrol Ofis’de rtaklığı bulunan İş Bankası , gsm sektöründe sahbi bulunduğu Aria’nın pazar payı aabilmesi için Karamehmet’in Turkcell’ini köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Yapı Kredi’ye talip olacağı söyleniyor.

Diğer grup, temelde Karamehmet, Toprak, Dinç Bilgin’i himaye eden Turgay Ciner ve Star grubundan oluşuyor. Bu kesim, IMF’nin, koalisyon hükümetinin ve onların oluşturduğu kısa adı BDDK olan Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu’nun bankalarını Fon’a almalarında kendilerine haksızlık ettiği inancında.
Medya gücü olarak Karamehmet’te, yazılı basın olarak Akşam ve Güneş Gazeteleri, Tv olarak Show TV ve SkyTürk kanalları var. Ciner-Bilgin ortaklığında Sabah+ATV, Star grubunda da Star TV’leri ve Star gazetesi var. Bu grup, yazılı ürünlerini, ayrı ve ortak oldukları bir dağıtım kanalıyla pazarlıyorlar.
Bu grubun, seçim öncesinde de yansıdığı gibi, AKP ile yakın ilişki içine girdikleri ve uğradıkları haksızlığı telafi için AKP’den destek istedikleri ve karşılığında AKP’ye destek verdikleri yazılıp çizildi. Grubun hedefinde BDDK var.
Nitekim, AKP, sandıktan tek başına iktidar olacak parti olarak çıktığında BDDK ile ilgili sorunlar olduğunu ifade ederek ilk sinyalleri verdi. BDDK ekseninde bir çatışmanın arifesindeyiz. Tabi ki bu bahiste IMF, BDDK’nın yanıda ve "reformlar"ın ortodoks taraftarı olarak geçmişe dönük düzeltmelere karşı çıkacak, çıkmakla kalmayıp özellikle Pamukbank ve Yapı Kredi’nin satılması ile ilgili kararlılık gösterecektir.
AKP, IMF niyet mektuplarında yer almış bu taahhütlere direndiği taktrde IMF ile sürüşmeyi göze almış olacak. Tersi bir tutum alırsa, bu sermaye kesimlerine karşı sözünü tutamamış ve onların desteğinden mahrum kalmış olacak.
Bakalım filler çatışmasında neler yaşanacak, bu arada biz çimlere neler olacak….
Bu arada AKP, iktidara gelirken destek gördüğü orta sermaye kesimlerine verdiği bazı vergisel kolaylık, düşük faizli kredi v.b. destek sözlerini IMF programı çerçevesine taştığı halde uygulamak isterse IMF ile çatışması kaçınılmaz olacak. Tersi durumda, bu kesimlerin memnuniyetsizliği ile yüzyüze kalacaktır...

AKP, nin sermayenin cadı kazanı ile nasıl başedeceğini yaşayarak göreceğiz...

eko haber'den alınmıştır

 
sayfa başına dön