Şekerpancarı,
tatlandırıcılar
ve hükümetler...
Yüzde
16 polar şeker içeren şekerpancarının kilogram fiyatı, 74 bin
TL olarak belirlendi. 2001 yılında 50 bin TL olarak
açıklanan pancar fiyatına göre yüzde 48 arttırılan
2002 yılı pancar fiyatı için basında, fiyatın çok iyi olduğuna
dair haberler çıktı. Ancak durum öyle değil.
TÜFE
ve TEFE değerleri ile yüzde 70'in altına inmeyen enflasyon
oranları; motorin, kimyevi gübre, doğal gaz, elektrik, tüp gaz
ve şeker satış fiyatlarına yapılan yüzde 100'ün üzerindeki
artışlara karşılık,
şekerpancarı fiyatına yapılan yüzde 50'lik artış pek
bir şey ifade etmiyor. Çiftçinin, girdi fiyatlarına yapılan artışların
yanında oldukça düşük olan fiyat artışlarıyla serbest piyasa
koşullarında üretime devam etmesi mümkün değildir.
IMF
ve Dünya Bankası'na verilen taahhütler çerçevesinde çıkarılan
"Şeker Yasası" bilindiği gibi, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesini, şekerde piyasanın serbestleştirilmesini ve
zaman içinde stratejik önemi olan şekerpancarı üretimi düşürülerek,
ithal mısıra dayalı nişasta bazlı şeker üretiminin artırılmasını
amaçlıyor.
Nişasta
bazlı üretim ya da tatlandırıcı sektörünün kota durumu,
Avrupa Birliği'ne bağlı ülkeler ve ABD de yüzde 2-3 iken, bizde 57. Hükümet
döneminde, 4634 Sayılı Şeker Yasası ile yüzde 10' a çıkarıldı.
Türkiye Şeker Fabrikalarının (TŞFAŞ) özelleştirilmesini de
öngören söz konusu Yasa, ayrıca kotanın yüzde 50 artırma
yetkisini Bakanlar Kurulunun inisiyatifine bırakıyor.
Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı'nın 22.05.2002
tarihli ve 0601 sayılı yazısı üzerine, 4634 Sayılı Şeker
Yasası'nın üçüncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca karar
alındı. 6.7.2002 tarihli Resmi Gazete' de yayımlandı. Böylece,
nişasta bazlı şeker için tahsis edilen 234 bin tonluk kota, 351
bin tona, A kotası kapsamındaki şeker üretimi de 2 milyon 341
bin tondan, 2 milyon 458 bin tona yükseltilmiş oldu.
Nişasta
Üreticiler Derneği (NÜD) Yönetim Kurulu Üyesi aynı zamanda
CARGİLL İş Geliştirme Direktörü Mustafa Sayınataç' ın Dünya
Gıda Dergisi'ne yaptığı açıklamada kotanın yüzde 50 arttırılmasının
bile, tatlandırıcı sektörünü kesmediğini şöyle ifade
ediyor: "... Kotanın, yüzde 10'dan yüzde 15' e çıkarılarak
yüzde 50 oranında arttırılmış olması, sıkıntılarımızı
tamamen çözmüş değil. Sadece kısa vadeli bir nefes alabilme,
faaliyetimizi devam ettirebilme imkanı sağlıyor..."
Şimdi
de kotadan sonra, glikozu kota dışına çıkarmak için - ki bunun
gerçekleşmesi halinde şekerpancarı üreticileri yeni kotaya tabi
tutulacak, daha az ekim yapmak zorunda kalacak- hükümet katında
girişimlerde bulunurken diğer yanda kota dağıtımı adil değil
diye Şeker Kurulu'na düzeltme taleplerinde bulunarak kendi içlerinde
pay kapma savaşı vermektedirler.
Açıkçası;
bir yanda, NÜD -ki üyeleri; Cargill Tarım Sanayi ve Ticaret AŞ,
Amylum Nişasta San. ve Ticaret AŞ, PNS Pendik Nişasta sanayi AŞ,
Sunar Mısır sanayi AŞ, Tat nişasta sanayi AŞ 'dan oluşan - diğer
yanda, sayıları milyonları bulan şekerpancarı üreticileri.
Bunların tepesinde de adalet dağıtan (!) Hükümetler var...
Şekerde
piyasanın serbestleştirilmesi ise, bir dizi sorunu beraberinde üretecektir.
İlk başta da, ülkenin istihdamını sekteye uğratacaktır. Çünkü,
şekerpancarı çiftçisi küçük çiftçidir. Aile işgücünü
kullanarak, yılda ektiği 10 dekar şeker pancarından elde ettiği
ortalama 40 ton üretim ile, geçimlik düzeyde, yaşamını köyünde
sürdürmek zorunda kalanlardır.
Pancar
üretiminin düşürülmesiyle, gerek pancar üretimi yapan çiftçiler,
gerekse fabrikalarda çalışanlar için işsizlik sorunu başlayacaktır.
Şeker
fabrikalarının özelleştirilerek devre dışı kalması, tarım
sektörü ile birlikte başka sektörleri de olumsuz etkileyecek, başta
hayvancılık sektöründe önemli sıkıntılar yaşanacaktır. Türkiye
yem ihtiyacının yüzde 40'nı şu an ithal etmektedir. Özelleştirme
sonrası bu rakam yüzde 70'leri aşabilecektir. Bu da hayvancılığa
-özellikle besiciliğe- ciddi bir darbe olacaktır. Çünkü, bir
dekar şeker pancarı yan ürünü olan posası, pancar baş ve
yaprağı ve melasın hayvansal değeri 500 kg arpaya eş değerdir.
Benzer şekilde şeker fabrikalarında yapılacak özelleştirme ve
şekerpancarı üretim potansiyelinin azalmasıyla, taşımacılık
sektöründe de sıkıntılar yaşanacaktır. Şeker sektörü Türkiye
nakliye filosunun yüzde 25'ine iş olanağı sağlamaktadır.
Ayrıca,
şekerpancarı doğa dostu bir bitkidir, ekolojik denge için
gereklidir. 3 dekar çam ormanın sağladığı oksijeni 1 dekar şekerpancarı
sağlamaktadır. Tatlandırıcı sektörünün, suları, toprakları
kirlettiği bilinen bir gerçekken, bu kadar ısrar niye?
Şekerpancarı
ekiminin artan miktarda sürdürülmesi için, üreticinin
desteklenmesi; tarım, hayvancılık, taşımacılık, nihayet
sağlığımız, sağlıklı bir çevre ve ülke ekonomisi için
zorunluluktur. Bir bilim adamının dediği gibi; olmasaydı yaratılması
gerekirdi dediği şekerpancarını, başta hükümetler ve tüm
insanlık olarak gelin; öldürmeyelim şekerpancarını, yaşatalım!...
|