ÇİMDİK
Rus
Ruleti
Kavga
büyük !..
Bir
yanda ceberrut dayatmacı.
Ötede
lâyemût fiyakacı.
Biri
hukuk cenderesini sıkmakta gecikmiş.
Biri
siyaset balonunu şişirmekte ivecen.
Ve
ikisinin de derdi aynı.
Birine
göre kayıtsız koşulsuz egemenliğin temsilcisi o.
Diğerine
göre Meclis'e hükmeden, asıl egemen.
Birinin
dayanağı Anayasa.
Ötekininki
oy.
Ve
ikisinin de düşünmek istemediği aynı.
Anayasa
nasıl değişiyorsa, oy da değişir.
Kanıtı
da tanıtı da yepyeni.
Seçmen
kendine hizmet etmeyen Meclis'i değiştirdi.
AKP,
başkanı için Anayasa'yı değiştiriyor.
Şu
Cumhurbaşkanının da hiç şakası yok.
Hukukun
üstünlüğüne bağlı kalacağına yemin etmez olaydı !..
Meclis
çoğunluğuna uyar, oy hukuka üstün, diye imzayı basar... Atı
alan da ne güzel Üsküdar'ı geçerdi.
Ne
bînamaz kaldı... Ne atlı Üsküdarı geçti.
Çünkü
Cumhurbaşkanı çat diye vetoyu bastı.
Ve
dünyanın tüm böyyüklerinin ayaklarına halılar serdiği Recep
Tayyip Erdoğan, seçilme hakkından yoksun sabıkalı yurttaş kaldı.
Oyu
üstün sayan durur mu ?
Pat
diye vetoyu başına çalma hazırlığında.
Varvarası
mezarlıkta ıslık çalmak değilse, oyu var. Çalar da...
Eğer
Cumhurbaşkanı ürkmezse sıra referandumda.
Yâni
sorun, kayıtsız koşulsuz egemenin önünde.
Doğrusu
da bu.
Yüzde
35'i Recep Tayyip gibi düşünen seçmenin yüzde 50+1'i oluversin,
ne çıkar, derse, yordamı düzgün. Oy hukuka dönüşür.
Çünkü
toplumun salt çoğunluğu azınlığın hakkını çiğnememek
kaydile demokratik istencini kullanmıştır.
Ve
sabıkasını marifete dönüştüren AKP.nin önü açılır.
"İsterse
Hilâfeti getirebilir
!.."
Nasılsa
evvel zamanda "Hilâfet, Hükümet ve Cumhuriyet mânâ ve mevhûmunda
esasen mündemiç olduğundan" kaldırılmadı mı ?
Şimdi
yeniden birine indiriliverir.
Eh
o biri de İstanbul imamından daha iyisi olacak değil a ?
Yok
AKP.ne oy vermemiş yüzde 65'le, CHP'ne oy vermemiş yüzde 80
karmasından yüzde 50+1 olmaz... Hukuk oydan üstündür... Ve
herkes ona uymak zorunda, deyiverirse yandı gülüm keten helva !..
Seçildikten
üç ay sonra yüzde 50'nin altına düşmüş bir Meclis, artık ağzıyla
kuş tutsa, kimseye yaranamaz.
Ya
ilki olursa !..
Yeminine
sadık bir Cumhurbaşkanı,dilerse basar istifayı boydan boya
tarihin sayfalarını kaplar. İçine sinerse efendimiz böyle
buyurdu, deyip Çankaya'da noterliğe başlar.
Bu
Rus ruletinin kurşunu da tetiği de iki.
Kimi
nasıl vuracağı belli mi ki ?
Dön
Baba Dönelim
Bir
varmış, bir yokmuş.
Varsılın
malı, yoksulun derdi çokmuş.
Evvel
zaman içinde... Kalbur saman içinde.
Türkiye
diye bir yolcu varmış uygarlık geçidinde.
Az
gider, uz gidermiş... Yaz gider, güz gidermiş. Dereler aşar,
tepeler geçermiş. AB yokuşunda çakılır. Kıbrıs düzünde kakılır.
Irak inişinde çekilir... Sonra da döner bakarmış ki, bir arpa
boyu yol gitmiş.
Oysa
atını değiştir, demişler... Değiştirmiş.
Pusatını
değiştir, demişler... Değiştirmiş.
Avradını
değiştir, demişler... Değiştirmiş.
En
sonunda binicini değiştir, demişler... Eyvallah, demiş.
Eskileri
tek şamarda indirmiş... Yenileri bir omuzda bindirmiş.
Sipahi
acemiymiş. Üzengiye basacağına nasıra basmış.
Zıplatılınca
pek havalanmış...
Uçmuş,
uçmuş elin eyersiz dizginsiz atına konmuş.
At
fırlamış kaçmış... Süvari tepetaklak düşmüş.
Seyisi
nafileymiş, düşeni değil, düşüreni tutmaya kalkmış.
Meydanda
yuvarlanmaya başlamışlar.
Biz
diyelim sarmaş dolaş... Siz deyin peşrev güleş... Altalta, üstüste
oynaşıp halleşmektelerken, bir yavuz hırsız atı almış gitmiş.
Türkiye'dir...
Süvarinin
acemisine ustasına... Seyisin şişmanına, sıskasına... Hırsızın
yavuzuna, kabızına alışkın.
Ama
eloğlu karanlığın gölgesi.
Öyle
bir çekişmeyi görür de, durur mu ?
Anında
taka tukaya başvurur.
Abdi
İpekçi gider... Muammer Aksoy gider... Bahriye Üçok gider... Doğan
Öz... Uğur Mumcu... Turan Dursun... Ahmet Taner Kışlalı... Ve
daha niceleri gider.
Biniciyle
seyisi uyum içindeyse at gider.
Uyumsuzsa,
aydınlığın üstüne karanlık gider.
Ve
tam seyrangâh hazırlığında Necip Hablemitoğlu gider.
Giden
gider, kalan ağıta oturur.
Ve
Türkiye, döne döne başladığı yere gelip, yeniden yürür.
Az
gideeer... Uz gideeer...
Dere
tepe düz gideeer.
Bir
de dönüp bakar ki !..
Balta
ve Sapı
Doğu
felsefesi tarih kadar derin... Doğa kadar geniştir.
Somutu
öyle soyutlar ki, bir lâfı kitaplara sığmaz.
Çünkü
o, doğayı çözümler.
Ve
zekâ özürlü dâhiler, doğalarının gereği sürekli onu doğrular.
Alın
size bir örnek.
Yaş
ağaç gövdesine inen baltaya ne der ?
"
Ah !.. Neyleyim, sapı benden..."
Değil
mi ?
Somutla,
buyuranın kanıtı taze çıktı fırından.
Mümtaz
Soysal bu ülkenin yetiştirdiği nadir altın beyinlerden...
Anayasa birikiminin ulu çınarlarından biridir.
Değerine
sahip çıkıldığında başüstünde gezdirilmiş. Bilgisinden
korkulduğunda ayakaltında ezilmiştir.
Ama
başüstünde de, altında da bilgeliğin ancak aptalları aldatan
tevazuuyla, dik durmuş... Bu yüzden de daima ödleklerle döneklerin
boy hedefi olmuştur.
Kimliğini
bilmeyen var mı ?
O
40 yıldır Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde ders verir.
40
yılda yetiştirdiği öğrenciler, ülkesine nizâmat verir.
Bundan
belli ki, baltaya sapının niteliğini öğretememiştir.
Örneği
pek güzel.
Hasan
Cemal, 60'lı yılların öğrencilerinden biridir.
Ve
oduncusu ormana her girişte, sapının gövdesine saldırır.
"Kendini"
anlattı, devrimciliği de.. Ulusçuluğu... Aydın ölçütü...
Gaztecilik rasyosu... Eski yazıları da eskidi, demeyin.
Kıbrıs'ı
süper efendilerin istediği formatta çözmek için yine kendisi anımsatarak
kaşındı.
Milliyet'in
21 Aralık sayısını bulun...
Birinci
sayfadan anonslu 19. Sayfasını okuyun.
Bilge
çınarın âhı kulaklarınızı zonklatmazsa, biz burdayız.
İstediğiniz
kadar çimdikleyin.
Kapıdaki
Yarım Ekmek
Geçmiş
zaman çok şeyi küller.
Ama
emek sermaye çelişkisinde, köz daima canlıdır.
Sağolsun
patronlarımız !..
Ekonomik
kriz. AB üyeliği. ILO kararları. TÜSİAD tatavaları. MÜSİAD
palavralarıyla emekçiler unutsa da, onlar unutturmuyor.
İş
güvencesinden söz edilse hepsi birden ayağa kalkıyor.
Cukkalara
dokunulsa, sektörler.
İngiliz
endüstrisinin emekleme çağında, patronlar işyerlerinin kapılarına
yarım bayat ekmek asarlarmış.
İşsiz
yığınların arasında açlık mı ?
Eşekler
gibi çalışarak yarı-tokluk mu, anlamında.
Bizim
patronlar da besbelli o vahşilerden iyi ders almış.
Karar
odaklarına ilk tehditleri, şu kadar işçi atarız, oluyor.
Ve
karar odağı yutarsa, cukkaya konuyor.
Yutmazsa,
attığı her bir işçi yüzünden iki kaybettiğini anlıyor.
Son
tehdidin efesi otomotivciler.
Hodri
meydan !..
Bilmeyiz
anlatabildik mi ?
Molla'nın
Kuyruğu
Yumurta
kapıya geldi.
Ezana
vakit varken, abdest bozmak kolaydı.
Şimdi
işler sıkıştı.
Yüce
Tanrı ABD.nin Ankara Cebrail'i gecenin bir yarısında mollalara göründü.
"İşit,"
diye başladı.
"Irak'ın
başı saptı. İbretlik cezayı haketti.
Türk
benim gizli askerim.
Gün
bugündür belâsını bulmalı.
Yürü
yâ kulum !.."
Yürürse
hiç kuşku yok. Ne Irak kalır ortada, ne de Saddam.
Ne
var ki, iş çapraşık.
Türkler
Tanrı'nın askeri. Ama Kur'an'ın semâvî Tanrısının.
Bu
Cebrail'se dünyevî tanrının emrini tebliğ ediyor.
Üstelik
İncil'in Tanrısı'nın.
Müslüman
mollası n'eyleyecek ?
Ya
Tanrı tanrıdır, diyecek.
Ya
Müslüman mahallesinde salyangoz satılır mı ?
Aşağı
tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık.
İmânın
tanrısıyla, iktidarının tanrısı arasında sıkıştı kaldı.
Üstelik
düşünmeye vakti de yok !..
Ya
Vahhabi Mollasına dönecek.
İçerde
değnek sopa Şer'iat uygularken, dışarda hisse kıssa sefahatıyla
gâvura parmak ısırtacak.
Ya
dindaşının ezilmesine karşı çıkacak. Ele parmak ısırtacak.
Birinde
imandan olacak ama iktidarda kalacak.
Diğerinde
sevap kazanacak ama, postu deldirecek.
Seçimi
çok zor.
Ama
Müslüman dara gelemez.
Görürsünüz
çok yakında kararını verecek.
Yaptı
mı ki ?
TÜSİAD'ın
anlı şanlı başkanı...
Sanayici
işadamı mirasyedilerimizin büyük temsilcisi...
Tuncay
Özilhan Beyefendi buyurmuşlar ki ;
"Ben
bu koşullarda Türkiye'ye yatırım yapmam..."
Ağızlarına
sağlık.
Türkçe
ne güzel söyler.
"Öpülecek(!)
ağız, yüze(!) yakın gelirmiş !.."
Saygıdeğer
beyefendimiz de işte öyle.
Babasının
acente-esnaf mirası yatırımını tümüyle yabancı ortak ya da
patrona devreden o değil... Şu muzır çimdikçi...
Yeşil
dolarları olasıdır ki, yurtdışı bankalara yatıran da...
Türkiye'de
siyasal istikrarsızlığın tetikçiliğini eden de...
Sonrasında
çıtayı yükseltip, sırtüstü minder dışına düşülmesini sağlayan
da, hep o çimdikçi.
TÜSİAD,
İKV...
Tuncay
Özilhan...
Ve
benzeri efendiler sütten çıkmış ak kaşık.
Ceplerinde
gıcır gıcır dolarla istikrar bekleyen saf yatırımcılar.
Hükümetlerse
iyi maval atanın şamaroğlanı.
Ah
şu çimdikçiPişmiş aşa su katmanın ustası.
Şimdi
durup sormaz mı ?
Ey
Tuncay Özilhan beyefendi ve benzeri mirasyediler !..
Daha
önce yatırım yapmış mıydınız ki ?
|