Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 K.MARKS

 


ÇİMDİK

Rus Ruleti

 Kavga büyük !..

Bir yanda ceberrut dayatmacı.

Ötede lâyemût fiyakacı.

Biri hukuk cenderesini sıkmakta gecikmiş.

Biri siyaset balonunu şişirmekte ivecen.

Ve ikisinin de derdi aynı.

Birine göre kayıtsız koşulsuz egemenliğin temsilcisi o.

Diğerine göre Meclis'e hükmeden, asıl egemen.

Birinin dayanağı Anayasa.

Ötekininki oy.

Ve ikisinin de düşünmek istemediği aynı.

Anayasa nasıl değişiyorsa, oy da değişir.

Kanıtı da tanıtı da yepyeni.

Seçmen kendine hizmet etmeyen Meclis'i değiştirdi.

AKP, başkanı için Anayasa'yı değiştiriyor.

Şu Cumhurbaşkanının da hiç şakası yok.

Hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağına yemin etmez olaydı !..

Meclis çoğunluğuna uyar, oy hukuka üstün, diye imzayı basar... Atı alan da ne güzel Üsküdar'ı geçerdi.

Ne bînamaz kaldı... Ne atlı Üsküdarı geçti.

Çünkü Cumhurbaşkanı çat diye vetoyu bastı.

Ve dünyanın tüm böyyüklerinin ayaklarına halılar serdiği Recep Tayyip Erdoğan, seçilme hakkından yoksun sabıkalı yurttaş kaldı.

Oyu üstün sayan durur mu ?

Pat diye vetoyu başına çalma hazırlığında.

Varvarası mezarlıkta ıslık çalmak değilse, oyu var. Çalar da...

Eğer Cumhurbaşkanı ürkmezse sıra referandumda.

Yâni sorun, kayıtsız koşulsuz egemenin önünde.

Doğrusu da bu.

Yüzde 35'i Recep Tayyip gibi düşünen seçmenin yüzde 50+1'i oluversin, ne çıkar, derse, yordamı düzgün. Oy hukuka dönüşür.

Çünkü toplumun salt çoğunluğu azınlığın hakkını çiğnememek kaydile demokratik istencini kullanmıştır.

Ve sabıkasını marifete dönüştüren AKP.nin önü açılır.

"İsterse Hilâfeti  getirebilir !.."

Nasılsa evvel zamanda "Hilâfet, Hükümet ve Cumhuriyet mânâ ve mevhûmunda esasen mündemiç olduğundan" kaldırılmadı mı ?

Şimdi yeniden birine indiriliverir.

Eh o biri de İstanbul imamından daha iyisi olacak değil a ?

Yok AKP.ne oy vermemiş yüzde 65'le, CHP'ne oy vermemiş yüzde 80 karmasından yüzde 50+1 olmaz... Hukuk oydan üstündür... Ve herkes ona uymak zorunda, deyiverirse yandı gülüm keten helva !..

Seçildikten üç ay sonra yüzde 50'nin altına düşmüş bir Meclis, artık ağzıyla kuş tutsa, kimseye yaranamaz.

Ya ilki olursa !..

Yeminine sadık bir Cumhurbaşkanı,dilerse basar istifayı boydan boya tarihin sayfalarını kaplar. İçine sinerse efendimiz böyle buyurdu, deyip Çankaya'da noterliğe başlar.

Bu Rus ruletinin kurşunu da tetiği de iki.

Kimi nasıl vuracağı belli mi ki ?

 

 

Dön Baba Dönelim

 

Bir varmış, bir yokmuş.

Varsılın malı, yoksulun derdi çokmuş.

Evvel zaman içinde... Kalbur saman içinde.

Türkiye diye bir yolcu varmış uygarlık geçidinde.

Az gider, uz gidermiş... Yaz gider, güz gidermiş. Dereler aşar, tepeler geçermiş. AB yokuşunda çakılır. Kıbrıs düzünde kakılır. Irak inişinde çekilir... Sonra da döner bakarmış ki, bir arpa boyu yol gitmiş.

Oysa atını değiştir, demişler... Değiştirmiş.

Pusatını değiştir, demişler... Değiştirmiş.

Avradını değiştir, demişler... Değiştirmiş.

En sonunda binicini değiştir, demişler... Eyvallah, demiş.

Eskileri tek şamarda indirmiş... Yenileri bir omuzda bindirmiş.

Sipahi acemiymiş. Üzengiye basacağına nasıra basmış.

Zıplatılınca pek havalanmış...

Uçmuş, uçmuş elin eyersiz dizginsiz atına konmuş.

At fırlamış kaçmış... Süvari tepetaklak düşmüş.

Seyisi nafileymiş, düşeni değil, düşüreni tutmaya kalkmış.

Meydanda yuvarlanmaya başlamışlar.

Biz diyelim sarmaş dolaş... Siz deyin peşrev güleş... Altalta, üstüste oynaşıp halleşmektelerken, bir yavuz hırsız atı almış gitmiş.

Türkiye'dir...

Süvarinin acemisine ustasına... Seyisin şişmanına, sıskasına... Hırsızın yavuzuna, kabızına alışkın.

Ama eloğlu karanlığın gölgesi.

Öyle bir çekişmeyi görür de, durur mu ?

Anında taka tukaya başvurur.

Abdi İpekçi gider... Muammer Aksoy gider... Bahriye Üçok gider... Doğan Öz... Uğur Mumcu... Turan Dursun... Ahmet Taner Kışlalı... Ve daha niceleri gider.

Biniciyle seyisi uyum içindeyse at gider.

Uyumsuzsa, aydınlığın üstüne karanlık gider.

Ve tam seyrangâh hazırlığında Necip Hablemitoğlu gider.

Giden gider, kalan ağıta oturur.

Ve Türkiye, döne döne başladığı yere gelip, yeniden yürür.

Az gideeer... Uz gideeer...

Dere tepe düz gideeer.

Bir de dönüp bakar ki !..

 

Balta ve Sapı

 

Doğu felsefesi tarih kadar derin... Doğa kadar geniştir.

Somutu öyle soyutlar ki, bir lâfı kitaplara sığmaz.

Çünkü o, doğayı çözümler.

Ve zekâ özürlü dâhiler, doğalarının gereği sürekli onu doğrular.

Alın size bir örnek.

Yaş ağaç gövdesine inen baltaya ne der ?

" Ah !.. Neyleyim, sapı benden..."

Değil mi ?

Somutla, buyuranın kanıtı taze çıktı fırından.

Mümtaz Soysal bu ülkenin yetiştirdiği nadir altın beyinlerden... Anayasa birikiminin ulu çınarlarından biridir.

Değerine sahip çıkıldığında başüstünde gezdirilmiş. Bilgisinden korkulduğunda ayakaltında ezilmiştir.

Ama başüstünde de, altında da bilgeliğin ancak aptalları aldatan tevazuuyla, dik durmuş... Bu yüzden de daima ödleklerle döneklerin boy hedefi olmuştur.

Kimliğini bilmeyen var mı ?   

O 40 yıldır Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde ders verir.

40 yılda yetiştirdiği öğrenciler, ülkesine nizâmat verir.

Bundan belli ki, baltaya sapının niteliğini öğretememiştir.

Örneği pek güzel.

Hasan Cemal, 60'lı yılların öğrencilerinden biridir.

Ve oduncusu ormana her girişte, sapının gövdesine saldırır.

"Kendini" anlattı, devrimciliği de.. Ulusçuluğu... Aydın ölçütü... Gaztecilik rasyosu... Eski yazıları da eskidi, demeyin.

Kıbrıs'ı süper efendilerin istediği formatta çözmek için yine kendisi anımsatarak kaşındı.

Milliyet'in 21 Aralık sayısını bulun...

Birinci sayfadan anonslu 19. Sayfasını okuyun.

Bilge çınarın âhı kulaklarınızı zonklatmazsa, biz burdayız.

İstediğiniz kadar çimdikleyin.

 

 

Kapıdaki Yarım Ekmek

 

Geçmiş zaman çok şeyi küller.

Ama emek sermaye çelişkisinde, köz daima canlıdır.

Sağolsun patronlarımız !..

Ekonomik kriz. AB üyeliği. ILO kararları. TÜSİAD tatavaları. MÜSİAD palavralarıyla emekçiler unutsa da, onlar unutturmuyor.

İş güvencesinden söz edilse hepsi birden ayağa kalkıyor.

Cukkalara dokunulsa, sektörler.

İngiliz endüstrisinin emekleme çağında, patronlar işyerlerinin kapılarına yarım bayat ekmek asarlarmış.

İşsiz yığınların arasında açlık mı ?

Eşekler gibi çalışarak yarı-tokluk mu, anlamında.

Bizim patronlar da besbelli o vahşilerden iyi ders almış.

Karar odaklarına ilk tehditleri, şu kadar işçi atarız, oluyor.

Ve karar odağı yutarsa, cukkaya konuyor.

Yutmazsa, attığı her bir işçi yüzünden iki kaybettiğini anlıyor.

Son tehdidin efesi otomotivciler.

Hodri meydan !..

Bilmeyiz anlatabildik mi ?

 

 

Molla'nın Kuyruğu

 

Yumurta kapıya geldi.

Ezana vakit varken, abdest bozmak kolaydı.

Şimdi işler sıkıştı.

Yüce Tanrı ABD.nin Ankara Cebrail'i gecenin bir yarısında mollalara göründü.

"İşit," diye başladı.

"Irak'ın başı saptı. İbretlik cezayı haketti.

Türk benim gizli askerim.

Gün bugündür belâsını bulmalı.

Yürü yâ kulum !.."

Yürürse hiç kuşku yok. Ne Irak kalır ortada, ne de Saddam.

Ne var ki, iş çapraşık.

Türkler Tanrı'nın askeri. Ama Kur'an'ın semâvî Tanrısının.

Bu Cebrail'se dünyevî tanrının emrini tebliğ ediyor.

Üstelik İncil'in Tanrısı'nın.

Müslüman mollası n'eyleyecek ?

Ya Tanrı tanrıdır, diyecek.

Ya Müslüman mahallesinde salyangoz satılır mı ?

Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık.

İmânın tanrısıyla, iktidarının tanrısı arasında sıkıştı kaldı.

Üstelik düşünmeye vakti de yok !..

Ya Vahhabi Mollasına dönecek.

İçerde değnek sopa Şer'iat uygularken, dışarda hisse kıssa sefahatıyla gâvura parmak ısırtacak.

Ya dindaşının ezilmesine karşı çıkacak. Ele parmak ısırtacak.

Birinde imandan olacak ama iktidarda kalacak.

Diğerinde sevap kazanacak ama, postu deldirecek.

Seçimi çok zor.

Ama Müslüman dara gelemez.

Görürsünüz çok yakında kararını verecek.

 

 

Yaptı mı ki ?

 

TÜSİAD'ın anlı şanlı başkanı...

Sanayici işadamı mirasyedilerimizin büyük temsilcisi...

Tuncay Özilhan Beyefendi buyurmuşlar ki ;

"Ben bu koşullarda Türkiye'ye yatırım yapmam..."

Ağızlarına sağlık.

Türkçe ne güzel söyler.

"Öpülecek(!) ağız, yüze(!) yakın gelirmiş !.."

Saygıdeğer beyefendimiz de işte öyle.

Babasının acente-esnaf mirası yatırımını tümüyle yabancı ortak ya da patrona devreden o değil... Şu muzır çimdikçi...

Yeşil dolarları olasıdır ki, yurtdışı bankalara yatıran da...

Türkiye'de siyasal istikrarsızlığın tetikçiliğini eden de...

Sonrasında çıtayı yükseltip, sırtüstü minder dışına düşülmesini sağlayan da, hep o çimdikçi.

TÜSİAD, İKV...

Tuncay Özilhan...

Ve benzeri efendiler sütten çıkmış ak kaşık.

Ceplerinde gıcır gıcır dolarla istikrar bekleyen saf yatırımcılar.

Hükümetlerse iyi maval atanın şamaroğlanı.

Ah şu çimdikçiPişmiş aşa su katmanın ustası.

Şimdi durup sormaz mı ?

Ey Tuncay Özilhan beyefendi ve benzeri mirasyediler !..

Daha önce yatırım yapmış mıydınız ki ?

 

 

 
sayfa başına dön