Apaçık
Kıbrıs
ve İşgal
Zihin
cimnastiği iyidir.
Hiçbir
işe yaramasa, diyalektik düşünmenin kapısını aralar.
Ne
dersiniz ?
Bir
deneme yapalım mı ?
Her
toplumun kendi egemen devletini oluşturması, hiçbir aklın, hiçbir
mantığın tartışamayacağı doğal bir haktır.
Demesek...
Onaylamasak da, hakkı kutsaldır.
Sıkıyorsa
birleşir... Dayanışır... İstemeyenleri ya iknâ ya da ifnâ
ederek egemenliğini dayatır.
Başarırsa
devletini oluşturur.
Bağımsızlık
kıvancıyla çubuğunu tüttürür.
Tarihin
hangi sayfası... Coğrafyanın hangi haritası... Hukukun hangi
maddesine bakarsanız bakın, kuramı da kuralı da doğrular.
Öyleyse
gelin oradan yola çıkalım.
Ve
diyelim ki, Kuzey Irak'ta Kürt kardeşlerimiz fırsatı yakaladı.
(Bu ister tehdit ve baskıların Irak devletini çözmesi... İster
bir savaş hezimeti. İster ABD ve AB süperlerine dayanmak... İster
komşularının şu ya da bu nedenle tam bir "gaflet ve dalâlet"
içinde bulunması... İster barışçıl heveslerin hak... Ödlekliğin
güç teslimiyeti olsun.)
Egemen
devletlerini ilân ettiler.
Beni
şahinlikle suçlamayı bir an unutun.
Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi... AB Konvansiyonu, bu egemenliği, TC.nin
"casus belli (savaş nedeni)" saymasına... Güvenlik
gerekçesiyle o bölgede asker bulundurmasına... Onun hemen
gerisinde koskoca bir II... Yanında III. Ordu ve arkasında yaklaşık
40 milyonu 30 yaşın altında 70 milyonluk emekçi halk varken
hemen onaylasa... Hatta daha ötesi AB, Kürdistan Cumhuriyeti'ni üye
adayı ilân etse... Türkiye, İran, Suriye... Hatta Ürdün Kürtlerini
de özerk birer bölge yönetimi olarak yeni devlete katılma çağrısında
bulunsa !..
Bu
oldu-bitti o an, yaşama geçer... O bölgelerde Kürt olmayan bütün
askerî birlikleri işgalci durumuna mı düşürür ?
Komşuların
içişlerine karışmak ne hakkımız, ne haddimiz ?
Soru
kendimize...
Diyelim
öyle bir oldu-bittiyle karşılaştı.
TC.nin
yanıtı ne olmalı ?
Başta
ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin gibi BM Güvenlik Konseyi'nin
beş süperi... Başta Almanya olmak üzere AB.nin tamamı girişimi
anında onayladığına göre, saygıyla ayakta mı alkışlamalı ?
Olmaz
öyle şey !.. Gel de savını kanıtla mı ?
Demeli
?
Bu
şimdilik doğmamış çocuğa don biçmek.
Ama
sözün başında ne dedik ?
Zihin
cimnastiği pek bir iyidir.
Şimdi
bir de cimnastiği doğmuş... Büyümüş... Özründen ötürü
yine de kucaklamak zorunda kalınan çocuğun donu üstünde yapalım.
Bugün
pek çok devletin başına çorap ören Kıbrıs Cumhuriyeti 1959 Zürih
ve Londra anlaşmalarının veled-i zinasıdır.
Nedeni
belli.
Egemenliğin
aması, fakatı... Garantisi sigortası olmaz.
Ya
vardır.
Ve
kişiyse yalnız kendinin... Devletse halkının güvencesindedir.
Ya
zaten yoktur.
Kıbrıs'ta
yoktu ki, 16 Ağutsos 1960'ta bağımsız bir cumhuriyet olarak BM
üyeliğine girerken İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın üçlü
garantörlüğünde... Yerelinde özerk... Oransal yönetim hakkına
sahip iki toplumun ortaklığına dayanıyor... İngiliz askerî üslerinin
yanına her iki kesime 650'şer Türk ve Yunan askeri ekleniyordu.
Bu
biçim egemenlik benim... Her halde anlamını bilen herkesin de
havsalasına sığmaz.
Ama
iknâ ya da ifnâ gücünüzle değil... Üç devletin anlaşmasıyla
yaşam buluyorsanız, ona sonuna değin uymaya koşulusunuz.
Dört
devletin uyruğu, eşikteki dededen, beşikteki bebeye herkes
biliyor ki, anlaşmayı çoğunluktaki Rum tarafı bozdu.
Bunun
1974'e uzanan sonucunda da İngiltere ve Yunanistan ya garantörlüğün
gereklerine hazır değildi. Ya sıvışırlarsa TC.nin de felç geçireceğini...
Oldu-bittinin gerçekleşeceğini sandılar.
O
zaman pek fena yanıldılar.
Aklınız...
Mantığınız... Hak ve Hukuk kavramınız... Yiğitlik... Büyüklük...
Bağış veya ödül cömertliğiniz. Ver-kurtul da içinde bütün
barışçıl teslimiyet ya da özveriniz... Ve biraz da vicdanınız
bugün Kıbrıs... Eğer o tutarsa yarın Kürdistan'da denenecek
AB, BM ve ABD oldu-bittisine alkış hakkı veriyorsa, gerisini
okumasanız da olur.
Bu
da başımıza ne belâlar açıyor, diye yüzçevirin.
Vermiyorsa
?!
Namık
Kemal'in dizelerini yinelemeniz kaçınılmaz.
"Hazır
ol cenge, sulh-ü selâmet istersen."
Elbette
AB... ABD... BM Kıbrıs ve Irak'ta bir savaşa hazırsa !..
Dışişleri
Bakanımız sayın Yaşar Yakış, fetvayı verdi.
Bu
üçlü, TC.ni bugün Kıbrıs, yarın Irak'ta işgalci sayabilirmiş!..
Eğer
gerçekten sayarsa, yol belli !..
"Şu
kadar ay, gün ya da saatte çekil," ültimatomunu dayar.
Çekilmezsen
çaresiz !..
Askerini
getirir, ya kırar ya da kovar.
Tarihe
göz atmak gereksiz.
Afganistan'dan
Irak'a günümüz ilişkileri tanık.
Bu
tür girişim büyüğü
küçüğüyle bütün devletlerin anasının ak sütü kadar helâl
hakkıdır.
Sonuç
alabilir mi ?
Alırsa
aferin !..
TC
de, onun TSK de kuyruğunu kıstırır, emredilen yere oturur.
Alamazsa
?!
Gözdiktiği
bütün enerji kaynaklarında, sade TC.nin dediği olur.
İyi
mi ?
|