Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 K.MARKS

 


  
Apaçık

Kıbrıs ve İşgal

 

Zihin cimnastiği iyidir.

Hiçbir işe yaramasa, diyalektik düşünmenin kapısını aralar.

Ne dersiniz ?

Bir deneme yapalım mı ?

Her toplumun kendi egemen devletini oluşturması, hiçbir aklın, hiçbir mantığın tartışamayacağı doğal bir haktır.

Demesek... Onaylamasak da, hakkı kutsaldır.

Sıkıyorsa birleşir... Dayanışır... İstemeyenleri ya iknâ ya da ifnâ ederek egemenliğini dayatır.

Başarırsa devletini oluşturur.

Bağımsızlık kıvancıyla çubuğunu tüttürür.

Tarihin hangi sayfası... Coğrafyanın hangi haritası... Hukukun hangi maddesine bakarsanız bakın, kuramı da kuralı da doğrular.

Öyleyse gelin oradan yola çıkalım.

Ve diyelim ki, Kuzey Irak'ta Kürt kardeşlerimiz fırsatı yakaladı. (Bu ister tehdit ve baskıların Irak devletini çözmesi... İster bir savaş hezimeti. İster ABD ve AB süperlerine dayanmak... İster komşularının şu ya da bu nedenle tam bir "gaflet ve dalâlet" içinde bulunması... İster barışçıl heveslerin hak... Ödlekliğin güç teslimiyeti olsun.)

Egemen devletlerini ilân ettiler.

Beni şahinlikle suçlamayı bir an unutun.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi... AB Konvansiyonu, bu egemenliği, TC.nin "casus belli (savaş nedeni)" saymasına... Güvenlik gerekçesiyle o bölgede asker bulundurmasına... Onun hemen gerisinde koskoca bir II... Yanında III. Ordu ve arkasında yaklaşık 40 milyonu 30 yaşın altında 70 milyonluk emekçi halk varken hemen onaylasa... Hatta daha ötesi AB, Kürdistan Cumhuriyeti'ni üye adayı ilân etse... Türkiye, İran, Suriye... Hatta Ürdün Kürtlerini de özerk birer bölge yönetimi olarak yeni devlete katılma çağrısında bulunsa !..

Bu oldu-bitti o an, yaşama geçer... O bölgelerde Kürt olmayan bütün askerî birlikleri işgalci durumuna mı düşürür ?

Komşuların içişlerine karışmak ne hakkımız, ne haddimiz ?

Soru kendimize...

Diyelim öyle bir oldu-bittiyle karşılaştı.

TC.nin yanıtı ne olmalı ?

Başta ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin gibi BM Güvenlik Konseyi'nin beş süperi... Başta Almanya olmak üzere AB.nin tamamı girişimi anında onayladığına göre, saygıyla ayakta mı alkışlamalı ?

Olmaz öyle şey !.. Gel de savını kanıtla mı ?

Demeli ?

Bu şimdilik doğmamış çocuğa don biçmek.

Ama sözün başında ne dedik ?

Zihin cimnastiği pek bir iyidir.

Şimdi bir de cimnastiği doğmuş... Büyümüş... Özründen ötürü yine de kucaklamak zorunda kalınan çocuğun donu üstünde yapalım.

Bugün pek çok devletin başına çorap ören Kıbrıs Cumhuriyeti 1959 Zürih ve Londra anlaşmalarının veled-i zinasıdır.

Nedeni belli.

Egemenliğin aması, fakatı... Garantisi sigortası olmaz.

Ya vardır.

Ve kişiyse yalnız kendinin... Devletse halkının güvencesindedir.

Ya zaten yoktur.

Kıbrıs'ta yoktu ki, 16 Ağutsos 1960'ta bağımsız bir cumhuriyet olarak BM üyeliğine girerken İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın üçlü garantörlüğünde... Yerelinde özerk... Oransal yönetim hakkına sahip iki toplumun ortaklığına dayanıyor... İngiliz askerî üslerinin yanına her iki kesime 650'şer Türk ve Yunan askeri ekleniyordu.

Bu biçim egemenlik benim... Her halde anlamını bilen herkesin de havsalasına sığmaz.

Ama iknâ ya da ifnâ gücünüzle değil... Üç devletin anlaşmasıyla yaşam buluyorsanız, ona sonuna değin uymaya koşulusunuz.

Dört devletin uyruğu, eşikteki dededen, beşikteki bebeye herkes biliyor ki, anlaşmayı çoğunluktaki Rum tarafı bozdu.

Bunun 1974'e uzanan sonucunda da İngiltere ve Yunanistan ya garantörlüğün gereklerine hazır değildi. Ya sıvışırlarsa TC.nin de felç geçireceğini... Oldu-bittinin gerçekleşeceğini sandılar.

O zaman pek fena yanıldılar. 

Aklınız... Mantığınız... Hak ve Hukuk kavramınız... Yiğitlik... Büyüklük... Bağış veya ödül cömertliğiniz. Ver-kurtul da içinde bütün barışçıl teslimiyet ya da özveriniz... Ve biraz da vicdanınız bugün Kıbrıs... Eğer o tutarsa yarın Kürdistan'da denenecek AB, BM ve ABD oldu-bittisine alkış hakkı veriyorsa, gerisini okumasanız da olur.

Bu da başımıza ne belâlar açıyor, diye yüzçevirin.

Vermiyorsa ?!

Namık Kemal'in dizelerini yinelemeniz kaçınılmaz.

"Hazır ol cenge, sulh-ü selâmet istersen."

Elbette AB... ABD... BM Kıbrıs ve Irak'ta bir savaşa hazırsa !..

Dışişleri Bakanımız sayın Yaşar Yakış, fetvayı verdi.

Bu üçlü, TC.ni bugün Kıbrıs, yarın Irak'ta işgalci sayabilirmiş!..

Eğer gerçekten sayarsa, yol belli !..

"Şu kadar ay, gün ya da saatte çekil," ültimatomunu dayar.

Çekilmezsen çaresiz !..

Askerini getirir, ya kırar ya da kovar.

Tarihe göz atmak gereksiz.

Afganistan'dan Irak'a günümüz ilişkileri tanık.

Bu tür girişim  büyüğü küçüğüyle bütün devletlerin anasının ak sütü kadar helâl hakkıdır.

Sonuç alabilir mi ?

Alırsa aferin !..

TC de, onun TSK de kuyruğunu kıstırır, emredilen yere oturur.

Alamazsa ?!

Gözdiktiği bütün enerji kaynaklarında, sade TC.nin dediği olur.

İyi mi ?

 

 

 
sayfa başına dön