Apaçık
Erol
TOY
Bak Sen !..
Hiç
karşılaştırmalı baktınız mı, bilemem.
BM
Güvenlik Konseyi, siyasal anlamda geleneksel düzenimizin büyük
divânına benzer. Üyesi devletler de, divanlara.
Gene
buldu bir kulp, diyen, şu benzerliklere bir bakar mı ?
Büyük
divan, değişmeyen, değiştirilemeyen beş kişiden oluşur.
BM
Güvenlik Konseyi de...
Büyük
Divân üyelerinden birinin katılmadığı karar geçersizdir.
BM
Güvenlik Konseyi’nin de...
Siz
dilerseniz buna, çağdaş anlamıyla veto deyin. Ama lütfen büyük
divânı Fatih’in ‘Divân-ı Hümâyûn’uyla karıştırmayın.
Çünkü
büyük divân geleneksel fedaratif demokratik toplumun sınıflar
dengesidir. Hakan ya da Kagan egemen soydan seçilen üyedir.
Birinci vezir han, hakan divanlarının seçtiği kişi. İkinci
vezir o dönem sanayi üretimini sağlayan esnafın Ahi Babası.
Üçüncü vezir bilgi ve yargının oylarıyla Kazasker. Dördüncü
vezir, tımar ve zeamet sahibi... Aynı zamanda gönüllü orduyu
oluşturan köylülerin temsilcisi. İslâm öncesi dönemde, en
ceberrut kaganların, oluru olmadan bir kuruşluk harcama yapamadığı
hatun ya da ece de altıncı üyeyi oluşturduğu bütün sınıfları
veto hakkına sahip bir organ yâni.
BM
Güvenlik Konseyi, Büyük Divân’dan orada ayrılıyor.
Çünkü
orada yalnız ve yalnız ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in
borusu ötüyor. Yalnız onlar değişmez ve değiştirilemez üye...
Ve sadece onların veto hakkı var.
Bunun
anlamı açık.
Yalnız
öteki dört üyenin uzlaşmasına birinin vetosu değil ha !..
Öteki
üye devletlerin tümü, Genel Kurulda herhangi bir konuda oybirliğiyle
bir karar oluştursa. Bu beş üyeden biri ı’ıh dedi mi, yok !..
Artık
dilerseniz bu durumu da ister pâdişahımız efendimizin, diler
majestelerinin atanmış hükümetine benzetebilirsiniz.
Sadrazam,
Kazasker vızıltı.
Tıpkı
ceberrut hükümetler gibi zayıfa zulmedebilir.
Çünkü
efendisi tarafından değiştirilen üyelerden oluşur.
İyi
de, dünyanın yüreği Amerikan kovboyuyla, İngiliz aslanı...
Veya adı sanıyla düpedüz Anglo-Amerikan emperyalizminin meydan
okumasıyla tıp tıp ederken... Uzak geçmişin derinliklerinde
kalmış bir oluşumla, insanlığın geleceğini düzenleyecek bir
kuruluşu karşılaştırıp ahlat ağacında asma budamanın sırası
mı ?
Bence
Irak savaşı yattı ama, yine de sırası.
Çünkü
salt ormanı görmek ağaçlar... Tek ağacı görmek orman üzerinde
fikir cimnastiğini şaşırtır.
İyisi
mi, şu Irak savaşı bağlamında, hem orman, hem ağacı aynı
aynanın içine sığdırmaya çalışmak.
Haksız
mıyım ?
Değilsem
şimdi bir de ağaçlara bakalım.
BM
Güvenlik Konseyinin veto hakkına sahip 5 daimi üyesinden Çin,
kirli Irak savaşına kesinkes karşı.
Ama
hem derya-deniz uzak... Hem hazırlığı yok.
Rusya
açıktan istemiyor.
Ama
arada hem İran ve Türkiye dağları var... Hem sırtında nice
torba... Hem de yumuşak karnında pek çok hançer.
Petrol
Konsorsiyumunun Amerika ve İngiltere’den sonraki üçüncü büyük
ortağı... Veto hakkına sahip 5 daimi üyenin üçüncüsü Fransa
mızıklanırken, kesinlikle karşı Almanya, kuyruğuna takılmış.
Ama
Güvenlik Konseyinde Almanya’nın esamisi okunmaz. BM genel
kurulunda tıpkı Patagonya gibi bir oyu var.
AB’deki
gücüyse parasıyla, entrikası kadar.
Ama
çok, demeyin.
Kötüsünde
hiçbir kaymet-i harbiyesi yok.
Olsa
topraklarındaki yabancı üsleri kapatır... Oralardaki 3-5 bin değil,
yüzbinlerce Amerikan, İngiliz, Fransız, Rus askerini kovalar.
Sıkmayınca
neylesin ?
Dünyanın
dört bir yanında parayla itibar avına çıkar.
Satılıkları
alır... Lobileri besler... Balkanlardaki gibi zalimleri mazlumlar
üstüne kışkırtır. Kasasındaki kan yüzüne gözüne bulaşıp
da höst, dendiğinde iktidarını değiştirir. Savaş karşıtı gösteriler
yapa yapa suçüstü ortağı Fransanın, sütresi ardına çekilir.
Haksız ve kirli savaşa, topraklarından aktarılan Anglo-Amerikan
askerlerini seyreyler !..
Mızıkçı
Fransa’nın konumu, daha da renkli.
BM
Güvenlik Konseyinin veto sahibi 5 daimi üyesinden biridir. Ama,
aynı zamanda petrol konsorsiyumunun da üçüncü ortağıdır.
Ve
yüzde 20’lik payının ya zarar göreceğini... Ya daha çok
gelir sağlayacağını anladığı an, müttefiklerinin yanında
silâha sarılır.
Anglo-Amerikan
külhanisi bunu bilmez mi ?
Kaç
kez sınamış... Kaç kez doğrulanmıştır.
Arabın
Arap, Acemin Şeri’at, Benî İsrail-Benî Filistî muhabbeti
belki dünyanın umurunda değil. Ama Ortadoğu’da herkesçe malûm.
Geriye
kala kala ne kalıyor ?
Gözünü
sevdiğimin Türkiye’si he mi ?
O
karşı ki !..
Ama
geçen hafta kulağı tersten gösteren karşıt-karşı anlamında
karşı ki, yandaşlığında çoktan olup bitecek çok şey, çıkmaz
ayın son çarşambasına kalmak üzere.
Nerden
mi çıkardım ?
İlk
o engelle birlikte yükselmeye başlayan seslerden.
İkincisi
Çin’le Rusya bulaşmayıverirse, üçüncü ortak Fransa’nın
veto hazırlığından.
Yine
isteyen, Türkiye’yi küçümsemeyi sürdürsün.
Türkiye
katılmazsa savaş çıkmaz diyenler, haklı çıkmak üzere.
|