|
|
Irak’da savasa hayir! ABD Irak’tan elini cek!
Çarsamba
Platformu - Berlin
Tum dunyada milyonlarca insanin protestosunu, uluslararasi hukuku
hice sayarak, ABD Irak’a karsi savas acti. ABD ve O’nunla birlikte
hareket eden Ingiltere ve diger koalisyon gucleri 20 Mart 2003
tarihinden beri Irak sehir ve koylerini surekli bombalamakta, yerle
bir etmektedir. Yasli, cocuk demeden insanlar oldurulmekte,
yaralanmaktadir. „Petrol mu insan kanimi“ ikileminde „medeni dunya“
insan kaninin dokulmesi yolunu secti. Kapitalizmin asla insancil
medeni bir yuzunun olamayacagi, gercek yuzunun barbarlik oldugu bir
kez daha ortaya cikti. Demokrasiden, ozgurluklerden, insan onuru ve
haklarindan bahseden Bati dunyasi, savunur gozuktugu bu degerleri
ayagi ile cigneyerek 21. YY’in basinda yeni bir barbarlik ornegi
vermektedir.
Bu savasla kapitalist sistem, kendi arasinda dunyayi paylasmada,
savasin yalniz son degil, tek care oldugunu, baska yol
tanimadiklarini bir kez daha ispat etmis oldu. Kapitalizmin tek
basina dunya egemenliginin surekli savas demek oldugunu, surekli bir
barisin ise ancak kapitalizmi gemleyecek sosyalizmin varligi
sayesinde mumkun olabilecegini bir kez daha gozler onune serildi.
Insanlik, reel sosyalizmin ve kapitalizmin yan yana bulundugu iki
kutuplu dunyayi animsar ve ozler oldu. Azgin kapitalizmi
dizginleyenin reel sosyalizm oldugu bir kez daha goruldu. Gecmiste
Soyetler Birligini, „guclu-hakli, savas mantikli, siddet iktidari“
diye suclayan ABD, simdi bunlarin esas kendi hukuku, mantigi ve
gidisati oldugunu ortaya koydu.
Reel sosyalizmin olmadigi dunyada, tekrar tek kalan kapitalist
sistem
dunyaya yeni bir ceki-duzen vermeye kalkistiginda, bunu savassiz
basaramayacagi hemen ortaya cikmisti. Daha 90’li yillarda BM bir
kenara itilerek yapilan ilk Korfez Savasi ve Yugoslavya savasi, daha
sonra da Afganistan savasi, Israil-Filistin savasi bunun
ornekleriydi. Özellikle kapitalist sistemin en guclu devleti olan
ABD, dunyada kendi imparatorlugunu kurmak, dunyaya tek basina
hukmetmek istiyor. Dunyanin tek gucu olarak, karsisinda kendisini
engelleyecek, sorgulayacak, elestirecek bir guc gormek istemiyor.
Istedigi yere, istedigi zaman ve istedigi bicimde girmek ve mudahale
etmek istiyor. Bunu kabul eden ABD’den yana dosttur, kabul etmeyen
karsit dusmandir. Artik ABD’ye gore eski reel sosyalizm doneminden
kalan savasi engelleyen, barisi koruyan, catismalari silaha bas
vurmadan cozmeye calisan basta BM olmak uzere tum uluslararasi
kuruluslara gerek yoktur. Bunlar ya ABD politikasinin birer uzantisi
olacaklar ya da kendilerini tarihin hurdaligina atacaklardir.
ABD’nin
saldirganligini gemleyen silahsizlanma anlasmalarinin veya cevreyi
pervasizca kirleten ABD ekonomisinin enerji tuketimini sinirlayan
sozlesmelerin, uluslararasi alanda hukukun ustunlugunu saglayacak
kuruluslarin kaldirilmasi gerekmektedir. ABD dunyayi, orman yasasi
misali, hic bir hukuksal kural tanimayan yeni bir anlayisla
duzenlemek ve yonetmek istiyor. Bu yeni duzende BM yer yok, ABD’nin
askeri, ekonomik, politik alanda hareketini sinirlayan anlasmalara
yer yoktur. Ama ABD, kendi onderliginde bu yeni dunya duzenine dunku
muttefikleri, bugunku rakipleri Avrupalilar ve yeni „muttefikleri“
Rusya, Cin karsi gelmektedir. Cunku bunlar dunya paylasiminda ABD
ile
hem fikir degillerdir.
Dunyanin tek gucu ve imparatoru olarak ABD ise, petrolden suya kadar
dunya zenginliklerini kimseyle paylasmak istemiyor. Özellikle Orta
Asya ve Orta Dogu’da dunyanin en zengin petrol ve enerji
kaynaklarindan Avrupalilara istedikleri payi vermeye yanasmiyor.
Dunyadaki her devletin ABD’nin on gordugu kadar petrol ve enerjiden
pay alacagini soyluyor. Avrupa, Rusya ve Cin’in bu paylasimi kabul
etmedi ve bunun uzerine ABD bu bolgelerde silahlari konusturmaya
basladi. Bolgeyi yeni bastan duzenlemeye, basta Irak olmak uzre
bolge
ulkelerinde kendine bagli rejimler kurmaya kararli oldugunu gosterdi.
Buyukler arasindaki menfaat catismasi ilk basta Filistin ve
Afganistan’dan sonra simdi de Irak halkinin basina patladi.Diger
Orta
Dogu halklari ise siradadir.
ABD’nin, Birinci Dunya Savasinda Sovyetler nedeniyle tamamlayamadigi,
ama simdi dunyanin tek gucu olarak bolgede giristigi duzenleme, bir
bolge ulkesi olan Turkiye’yi de yakindan ilgilendirmektedir. Basta
ordu ve Genel Kurmay olmak uzre Turkiye’deki egemen gucler ABD’nin
Irak’a saldiracagi kesinlesince, ABD’nin bolgede bir alt gucu olmaya
sivandi, bolgedeki paylasimdan pay alma, Musul ve Kerkuk’e girme
planlari yapmaya basladi. Ama ABD, Turkiye’ye, bolge duzenlenmesinde
ABD’nin planlari disinda ne bir rol, ne de bir pay verilecegini
soyleyince, Turk egemen gucleri, „milli cikarlarimiz elden gidiyor,
gerekirse ABD ile de catisiriz“ sozlerini terennum etmeye basladilar.
Dune kadar ulkenin stratejik konumunun ABD ve Bati icin vazgecilmez
oldugunu soyleyen ve bu stratejik konumu kapitale cevirerek yasayan
Ordu ve egemen cevrelere ABD, kendilerinden vazgecilebilir oldugunu,
bolgede baskka “stratejik ittifaklarin” kurulabilecegini hatirlatti.
Bu ise Ordu ve Turk egemen gucleri icin yeni bir durumdu ve onlarin
Bati yanlisi Amerikanci politikalarinin bir yere kadar iflasi
demekti. Ordunun ve Turk egemen guclerinin basta Kurt sorunu olmak
uzre, “savas hali saydigi ulusal sorunlari” ABD’nin bolgede
cikarlari
gergi. bir cirpida kendi iradesinden kaydi gitti. Gerci Turk egemen
gucleri hala, guneyde Irak’da kurulacak olan bir Kurt devletinin,
Sevr’in canlandirilmasi olarak gormekte, bunun ilerde Turkiye’deki
Kurtlerin de ayrilmasini hazirlayan bir faktor olacagi endisesinden
hareket etmekte ve ABD’nin bolge duzenlemesinde federal bir Irak
devleti icinde bir Kurt devletini on goren planlarina karsi
gelmektedir. Bolgede boyle bir yapilanmayi kendi varligina ve „milli
cikarlara“ karsi bir tehdit olarak addetmektedir. Bunun uzerine
Meclis, Irakta olusacak bir Kurt birimini engellemek icin, Irak’a,
Guney Kurdistana girme karari aldi. Hukumet ve Ordu simdi bu konuda
Amerikali`larin direnisini asmaya, onlarla anlasmaya calismaktadir.
ABD de bizim kontrolumuzun disinda bir adim atamazsiniz diye
dayatmakta, ulkeyi tum dunyada hem gulunc hem de saldirgan bir
duruma
dusurmektedir. Amerikali`lar, Turk egemen guclerinin ABD cikarlarina
aykiri bu tutumunu surdurmeya devam edecek olursa, bolge
duzenlemesinde Turkiye icin de hic iyi dusunmediklerini,
Turkiye’deki
doymak bilmez egemen guclerden kurtulmayi dusunebileceklerini ima
etmekteler.
Bolgedeki son gelismelerle, ordunun ve gerici guclerin Kurt
politikasinin ulke icin buyuk bir tehlike icerdigi bir kez daha
ortaya cikti. Özunde, Irak’da bir Kurt devletinin olusmasi,
Turkiye’nin ne „milli cikarina“, aykiridir, ne de bolgede oynamak
istedigi „rol“ icin bir engeldir. Tam tersine bu hem Turkiye’nin
cikarina, hem de bolgede guclenmesine bir katki olabilir. Zira
Turkiye bolgede onemli bir rol oynamak, ornek demokratik bir devlet
olmak istiyorsa, once kendi ic stabilizasyonunu saglamasi gerekir.
Bu
da Turkiye’de Kurtlerle birlikte esit, demokratik, bariscil,
kardesce
yeni bir yasam olusturmakla mumkundur. Turkiye’deki Kurtlerin
Turklerle birlikte yasama iradesini bir kez daha beyan ettikleri bu
gunlerde, birlikte ortak bir yasami kurma ve Orta Doguda bolgenin en
guclu demokratik bir devleti olma sansi vardir. Bu durumda
Guney’deki
Kurtler de Turkiye’nin en buyuk destekcisi olurlar. Turk egemen
gucleri ve ordu bu sansi kullanmiyorlar, bu ortak yasamin temelini
atacak olan dil ozgurlugunu tanimiyor, parti kurma ozgurlugunu
vermiyor. Surekli Sevres sendromunu yasiyorlar, savas seruvenlerine
kapiliyorlar, baski ve terorle ortak yasamin temellerini sarsiyorlar.
Emperyalist ulkelerin Turkiye´ye donuk akla gelebilecek her turlu
kiskirtici, destabilize edici, somurucu ve parcalayici eylemlerini
onlemenin yolu onlara bu tur amaclarla kasiyabilecekleri toplumsal
yaralar sunmamaktir. Yani Turkiye`nin tum yurttaslarinin etnik,
dinsel ve ideolojik farkliliklarina ragmen veya tam da bu nedenle
esitlikci-ozgurlukcu, dayanismaci, ve bu insanlarin mutluluklarina
dayali bir yapilanmayi gerceklestirmesi gerekmektedir. Hem de
gecikmeksizin.
ABD’nin Irak’da baslattigi ve tum bolgeyi atese verecek olan savas,
Turkiye halki icin de buyuk bir tehlikedir. Bolgede yeni bir Turk-
Kurt savasina, catismasina yol acabilir. Buna musaade edilmemelidir.
Bunun icin bir yandan ABD’nin bolgedeki savasina karsi cikarken,
diger yandan da ordunun ve egemen guclerin Irak’daki her turlu
girisimine ve seruvenine, ordunun Irak’da girisecegi operasyonlara
karsi cikilmalidir. Turk ve Kurt halklarinin birligi ve kardesligi
savunulmalidir.
Bu savasa karsi cikmak, ABD’nin dunyadaki hukumranligina karsi
cikmaktir. ABD’nin istedigi zaman istedigi ulkeye savas ilan
etmesine, saldirmasina karsi cikmaktir. Her halkin, her ulkenin bir
arada baris icinde kardesce, icislerine karismadan ozgurce
yasamasini
savunmaktir. Insanligin binlerce yildan beri kazandigi degerleri,
insan onur ve haysiyetini, insan hak ve ozgurluklerini, demokrasi ve
hukukun ustunlugunu savunmaktir. Turk ve Kurt halki birlikte savasa
karsi cikarak, bolgede farkli kulturlerin ve halklarin bir arada
yasadigi demokratik bir toplum yaratarak, bolge barisina onemli bir
katkida bulunabilir, hem ABD’nin, hem de Turkiye’deki en gerici,
soven ve saldirgan guclerin oyunlarini bozabilir.
Tum bu karsi cikislarin insanligin bu gune degin kazanmis oldugu
temel degerlerin uzerinde yukseltilmesi, Amerika`nin bu
saldirganligina karsi cikisin Amerikali insanlara, Israil`de ve
Filistin`de yapilanlara karsi cikisin Israilli insanlara karsi
cikmak
anlamina gelmeyecegi aciktir. Tipki Irak´ta yapilanlara karsi
cikmanin Saddam rejimini desteklemek amacini tasimadigi gibi.
Bu karsi cikislar en azindan insan olma nedeniyle ve insanlik adina
yapilmak zorundadir.
Irak’da savasa hayir! ABD’ hemen bolgeden cekilmelidir!
Turk Ordusu’nun Irak’a girmesi halkimiz icin buyuk bir felakettir.
Ordu Irak’a girmemeli ve giren birlikler hemen geri cekilmelidir.
|
|
|