EMEK PLATFORMUNUN GATS TİCARET ANLAŞMASI
KONUSUNDA HÜKÜMETE YOLLADIĞI MEKTUP
Sami EVREN KESK GENEL Başkanı ve Dönem Sözcüsü
Sayın Mehmet Ali ŞAHİN
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Bakan,
Ülkemizin 1986-1994 Uruguay Raundu sonucunda
imzalamış olduğu Hizmet Ticareti Genel Anlaşmasının halen devam
etmekte olan ikinci tur müzakereleri hakkındaki çeşitli
kaygılarımızı sizinle paylaşmak ve Hazine Müsteşarlığı da dahil
olmak üzere çeşitli kaynaklardan edindiğimiz, 1994 yılı metnine
ilişkin bilgilerin yanı sıra 2000 yılında başlayan yeni
müzakerelerle ilgili duyumların yanıtlarını sizden alabilmek
amacıyla yazıyoruz.
Bu bağlamda, diğer pek çok düzenlemenin yanı
sıra, anlaşma metninde yer alan üye devletlerin "en çok kayrılan
ülke (MFN) ilkesine sadık kalmaları zorunluluğu" ile liberalizasyon
seviyelerinde negatif bir değişiklik yapmama taahhüdünün, Emek
Platformunun bütün bileşenlerini doğrudan ilgilendirdiği, sizin de
kabul edeceğiniz bir gerçekliktir. Diğer yandan, söz konusu ilke (MFN)
ile ilgili olarak alınmış olan istisnaların uygulama süresi 5 yılı
doldurduğunda DTÖ Hizmetler Ticareti Konseyince incelemeye alınacağı
ve bu istisnaların geçerlik süresinin ilkesel olarak 10 yılı
aşamayacağı; "Nitelik koşulları ve prosedürleri, teknik standartlar
ve lisans koşulları"nın, "hizmet ticareti için gereksiz engeller
oluşturmaması"nın zorunlu olması ve nelerin "gereksiz engel"
sayılıp, nelerin sayılmayacağına ilişkin hiç bir kriterin
belirlenmemiş olması; anlaşmanın, Hükümetlerin yalnızca ticari amaç
dışında ve herhangi bir başka hizmet sunucusuyla rekabet etmeksizin
sundukları hizmetler haricindeki bütün sektörlerdeki tüm hizmetleri
kapsaması dolayısıyla kamu yararı bulunan eğitim, sağlık, ulaşım,
enerji ve su hizmetleri gibi yaşamsal alanları da kapsayan yapısı;
biz, Emek Platformu bileşenlerinin endişelerini daha da arttırmakta
ve bu denli bağlayıcı , kapsamlı bir anlaşmanın detaylandırma
sürecine nasıl olup ta kamu çalışanları ve işçi sendikaları da dahil
olmak koşuluyla tüm sosyal aktörlerin dahil edilmediği sorusunu
yanıtsız bırakmaktadır.
Yukarıdaki ön tespitler ışığında, belirlemiş
bulunduğumuz aşağıdaki soruların yanıtlarını Sayın Bakanlığınızdan,
teklif ve taahhüt listelerinin DTÖ'ne sunulacağı son tarih olan 31
Mart 2003'ten önce alabileceğimizi umuyoruz.
1- 1- GATS ve ilgili taahhüt ve
müzakerelerinin, ülkemize bugüne kadarki katkısı ne olmuştur?
2- 2- Türkiye'nin MFN statüsü verdiği ülke/ler
var mıdır? Varsa, bu ülkeler hangileridir?
3- 3- Söz konusu bu ülkelerin yatırım ve
ticaret erbabına tanınmış olan ayrıcalıklar nelerdir?
4- 4- Türkiye'nin, 1994 metninin dizaynı
sırasında farklı hizmet sektörlerinde MFN istisnası olarak aldığı
derogasyonlar, ikinci tur müzakereler sonunda (2005 yılı Ocak
ayından itibaren) tamamen kaldırılacak mıdır? Türkiye delegasyonunun
bu konudaki pozisyonu nedir?
5- 5- GATS Madde 14-Genel İstisnalar (a)'da
üye devletlerin, kamu ahlakının korunması veya kamu düzeninin
sürdürülmesi için gerekli olan düzenlemeleri yapmaya devam
edebilecekleri belirtilirken, bir yandan bu düzenlemelerin keyfi
veya yersiz bir ayrım veya hizmet ticaretine gizli bir kısıtlama
oluşturacak şekilde uygulanamayacağı, bir yandan da kamu düzeni
istisnasının, sadece toplumun temel menfaatlerinin gerçek ve yeterli
derecede ciddi tehditlerle karşı karşıya kaldığı durumlarda geçerli
olabileceği kısıtlamaları getirilerek hükmün işlevsizleştirildiği
dikkat çekmektedir. Toplumun temel menfaatlerinin gerçek ve yeterli
düzeyde ciddi tehditlerle karşı karşıya olup, olmadığına kim/ler ve
nasıl karar vereceklerdir. Anlaşmada toplumsal çıkarların korunup,
geliştirilmesiyle ilgili yegane hüküm olan 14-a'nın da şartlara
bağlanarak işlevsizleştirilmesi konusunda Bakanlığınızın pozisyonu
nasıldır? Ne tür çalışmalar yapılmaktadır?
1- 6- Madde A-II'de "Yabancı hizmet sunucuları
idari kararlara itiraz etme ve yetkilendirme başvuruları
reddedildiğinde bilgilendirilme hakkına sahiptirler. Belirli
taahhütlerin yapıldığı bir hizmetin arzında yetkilendirme gerekli
olduğunda ve yurtiçi hukuk ve düzenlemelere göre tam bir başvuru
yapıldığı takdirde, sonuca ilişkin kararların makul bir süre içinde
alınması gerekmektedir" denmektedir. Cezai müeyyideye bağlanmış olan
bu maddeye göre, ya yurt içi düzenlemeler GATS'a uygun hale
getirilerek, ya da aksi taktirde yabancı yatırımcıların yurt içi
düzenlemelerin GATS'a aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz etmeleri
sonucunda toplum yararı göz ardı edilebilecektir. Müzakereler
dahilinde bu husus dikkate alınmakta mıdır? Bu maddeye ilişkin
Bakanlığınızın müzakere pozisyonu nedir?
2- 7- Yine Madde A-II'de "İstek üzerine
yetkili merci başvuru ile ilgili bilgi vermek durumundadır. GATS, bu
koşulların; rekabet ve hizmet sunumu kabiliyeti gibi objektif ve
şeffaf kriterler üzerine kurulmuş olması, hizmetin kalitesini temin
etmek için gerektiğinden daha külfetli olmaması ve lisans
prosedürünün kendi içinde hizmet arzına kısıtlama getirmemesi için
ilkeler geliştirmeye çalışmaktadır." denmektedir. Buradaki temel
kriter "rekabet" olduğuna göre, hizmeti bilfiil verenlerin hak ve
kazanımlarının korunması imkansız hale gelmeyecek midir? Başka bir
deyişle, bu hüküm, hizmet sektörü yatırımcılarına, çalışanların
sosyal güvenlik katkı paylarına katkıda bulunmaktan ya da yıllık
ücretli izin haklarını kullanmalarından şirketlerin rekabet gücünü
zayıflattığı gerekçesiyle imtina etme yetkisi vermiş olmuyor mu?
Aynı madde şirketlerin yeniden yapılanma, teknolojik gelişmeler ve
ekonomik kriz gibi durumlarda "rekabet gücü" gerekçesini kullanarak
sosyal sorumluluklarından kaçma olanağı sağlamıyor mu?
3- 8- Mode 2 / Yurtdışında tüketim başlığı
altında , "bu mode ile listeyi düzenleyen ülke vatandaşının, listede
ifade edilen hizmeti bizzat yurt dışına giderek sağlayabilip,
sağlayamayacağı ifade edilmektedir. Bir ülke, vatandaşının yurt
dışına çıkışını genel anlamda kısıtlıyorsa, bu kısıtlama hizmete
özel bir kısıtlama olmasa dahi "Kısıtlama" olarak addedilmektedir.
Örneğin, Türk vatandaşının turizm hizmetini yurt dışında almasına
yönelik bir kısıtlama mevzuatımızda yer almamasına rağmen, geçmiş
yıllarda yurt dışına çıkışlarda ödenmek zorunda olan 100 Dolarlık
Toplu Konut Fonu ödemesi, ülkemizin ilk taahhüt listesinde yer
almıştır. Ancak, müzakere süreçlerinde bu uygulama kendileri ile
müzakere masasına oturulan diğer ülkeler tarafından yurt dışına
çıkışı caydırıcı bir uygulama olarak eleştirilmiş, kendi
hizmetlerini pazarlamaya engel bir tedbir olarak nitelendirilmiş ve
kaldırılması talep edilmiştir" açıklaması yer almaktadır. Yeniden
uygulamaya konmuş olan yurt dışına çıkışlarda ödenmesi gereken Toplu
Konut Fonu katkı payı uygulamasının haksız bir durum yaratıp
yaratmadığı tartışmasını bir yana bırakarak, gerçekte gelir
dağılımını iyileştirme amacıyla kullanılabilecek bu tip
uygulamaların bile GATS anlaşmasına aykırılığının ileri
sürülebilmesi anlaşmanın boyutlarının bugünden öngörülemeyeceğini,
ancak pratikte karşılaşılacak sorunlarla ve süreç içinde
anlaşılabileceğini ortaya koymaktadır. Gerçekten de Yurt dışına
çıkış, çoğunlukla turistik ya da ticari gerekçelerle ve ancak mali
olanakları elveren, yüksek gelir gruplarının kullanabildiği bir
imkandır. Bu gelir grubundan elde edilen fonlar konut edindirme,
eğitim, istihdamı arttırma gibi toplumsal ihtiyaçları karşılamada
kullanıldığında gelir dağılımına bir ölçüde de olsa adalet
kazandırılmış olacaktır. Başka bir deyişle, bu tip bir düzenlemeye
karşı çıkmak ülkelerin gelir dağılımı politikalarına, bozucu yönde
doğrudan müdahale anlamındadır. Bu gerçekliğe rağmen ve geçmişe
dönük hiç bir değerlendirme yapılmaksızın GATS'ın ikinci tur
müzakerelerine başlanması ve hatta yeni taahhütlerde bulunma
noktasına gelinmiş olması, bilinmeyenler üzerinde yapılan bir
pazarlık değil midir?
4- 9- DTÖ tarafından yapılan yorumda MFN
ilkesinin, sadece hukuki ayrımcılığı (düzenlemelerden kaynaklanan
ayrımcılık) değil, fiili ayrımcılığı (resmi olarak ayrımcı olmayan
düzenleme ve tedbirlerin uygulanmasından kaynaklanan ayrımcılık) da
yasakladığı belirtilmiştir. Ülkelerdeki yasal mevzuatlar hiç bir
zaman kayıt dışı sektöre izin vermediği halde, uygulamada istisnasız
bütün ülkelerde kayıt dışı sektör realitesi vardır. Bu durumda, GATS
ile , yabancı şirketlere de kayıt dışı faaliyet gösterme avantajı mı
tanınacaktır? Ve pratiğe kadar inen, aslında üye devletin başka bir
üye devlete sağladığı istisna ile hiç bir ilgisi olmayan "uygulamada
ayrımcılık" ilkesi, yalnızca resmi düzeyde belli ülkelere tanınmış
ayrıcalıkları düzenleyen MFN'nin kendi mantığına aykırı değil midir?
Ekonomiyi kayıt altına almadan Anlaşmayı nasıl uygulamayı ve
vatandaşı hangi araçlarla koruyabilmeyi öngörüyorsunuz?
5- 10- MFN'nin son derece geniş tutulan
kapsamı yapılan tanımlamada daha net görülebilmektedir: "Her Üye, bu
Anlaşmada kapsanan bir önlemle ilgili olarak; herhangi bir diğer
Üyenin hizmetlerine ve hizmet sunucularına, diğer bir ülkenin benzer
hizmetleri ve hizmet sunucularına uygulanandan daha az kayırıcı
olmayan bir muameleyi, derhal ve şartsız olarak uygulayacaktır. Bu
zorunluluk, belirli bir taahhüt yapılmış olsun ya da olmasın, tüm
sektörlerde, hizmet ticaretini etkileyen tüm önlemler için
geçerlidir. En kayırıcı muamele DTÖ üyesi olup olmadığına
bakılmaksızın bir üçüncü ülkeye uygulanan en iyi muamele olarak
tanımlanmaktadır." Bu hüküm gereğince, Endüstri Bölgeleri ile ilgili
ikili anlaşmalar, yatırımların karşılıklı teşvik anlaşmaları ya da
Serbest Bölge uygulamaları birer örnek teşkil edecek midir? Başka
bir deyişle, GATS'a bağlı olarak yatırım yapacak yabancı
yatırımcılar vergi, sosyal güvenlik ve sendikal konularda ciddi
kısıtlamaların söz konusu olduğu serbest bölge uygulamalarındaki
gibi mi faaliyet göstereceklerdir? Yatırımcılara böylesi bir hakkın
tanınması sonucunda amaçlanan acaba bütün ülkelerin, dolayısıyla
dünyanın bir serbest bölge haline getirilmesi midir?
6- 11- Derogasyon Listeleri başlığı altındaki
Madde II nin Muafiyetleri Hakkında Ek'te "(MFN) uygulamasından muaf
tutulmanın şartlarından en önemlisi; Derogasyon Listesine alınacak
olan bir önlemin, en geç, Anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihte
listelenmiş olmasıdır. DTÖ'nü oluşturan Anlaşma'nın yürürlüğe
girdiği tarihten sonra uygulamaya konulacak yeni muafiyetler için
anılan Ek esas alınarak derogasyon almak mümkün bulunmamaktadır.
Hizmet Ticareti Konseyi, 5 yıldan fazla süre için kabul edilen bütün
muafiyetleri gözden geçirecektir. İlk gözden geçirme, DTÖ'nü
oluşturan Anlaşma'nın yürürlüğe girmesinden (1995) sonraki 5 yılı
geçirmeden yerine getirilecektir. İlke olarak, bu gibi muafiyetler
10 yıllık süreyi geçemezler. Her halükarda bunlar, birbirini izleyen
ticareti serbestleştirme roundlarındaki müzakerelere tabi
olacaktır." denmektedir. Yukarıda sayılan maddeler de dahil olmak
üzere MFN ile ilgili bütün düzenlemeler, aslında GATS anlaşmasının
üzerinde pazarlık etmenin mümkün olmadığını, bugün bazı istisnai
korumalar yapılabilse bile, bunların sürdürülebilir olamayacağını
ortaya koymuyor mu? Belirlenen tarihten sonra sürdürülmesi öngörülen
her hangi bir yaptırım sözkonusu mudur? Bu konuya ilişkin
Bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma bulunmakta mıdır?
7- 12- GATS'ın uygulama alanı" başlığı altında
"GATS prensipleri, üye devlet hükümetlerinin hangi düzeyde olursa
olsun aldıkları hizmetler ticaretini etkileyen önlemlere
uygulanabilir. "Önlem" geniş bir terim olup, "bir üye tarafından
kanun, nizamname, kural, usul, karar, idari işlem veya başka bir
biçimde alınan önlem"i kapsamaktadır. Önlemler, "merkezi, bölgesel
veya yerel hükümetler ve otoriteler" ve "merkezi, bölgesel veya
yerel hükümet otoritesi tarafından devredilen yetkileri kullanan
hükümet dışı kurumların aldığı önlemleri içerir." denmektedir. Bu
hüküm uyarınca, ÇED Raporu hazırlama ve düzenleme kurum ve
kuruluşları; ÇED Raporu değerlendirme kurulları; Sağlık kurumlarınca
verilen raporlar; eğitim alanında, Danıştay'a öğrenciler tarafından
yapılan itiraz ve başvurular; işçi sağlığı-iş güvenliği amacıyla 50
kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerinde işyeri hekimliği sistemi,
vb ilişkin diğer düzenlemelerin hizmet ticareti önünde kısıtlayıcı
engeller olduğu ileri sürüldüğünde, bu düzenlemeler kaldırılmak
zorunda mı olunacaktır?
8- 13- "2.1 GATS sadece Hükümetler arasında
yapılmış bir anlaşma olarak değil, öncelikli olarak iş dünyası ve
hizmet ihraç etmek, dışarıda yatırım yapmak ve faaliyet göstermek
isteyen özel şirketler yararına bir enstrüman olarak
değerlendirilmelidir. 2000 yılında yapılacak olan hizmetler
müzakerelerinin gelecek turu, dünya çapında bir liberalizasyon
hedefi ile tüm sektörlerde ticaret ve yatırım olanakları
yaratacaktır. İş dünyası her zaman olduğu gibi aktif olmalı, bu
aşamada Müsteşarlığımızdan bilgilendirilme taleplerini, isteklerini
sürekli ve güncel tutabilmelidir" cümlesinde GATS'ın öncelikli
olarak iş dünyası ve özel şirketler yararına bir enstrüman olarak
tanımlanması, hizmetleri bilfiil üretenlerin hak ve kazanımları ile
ilgili kaygılarımızı ve anlaşmaya muhalefetimizi haklı
çıkarmaktadır. Hizmet üreten emekçiler ile bu hizmetlerin tüketicisi
konumunda olan ülke halkının, GATS gibi bir anlaşma sonrasındaki
geleceğine dair görüşleriniz nelerdir? Tanımlanan bu aktörler mi
kamusal alanı oluşturmaktadır?
9- 14- 2000 yılında başlayan yeni GATS
müzakerelerinde sınıflandırma (classification) ya ilave olarak bir
de salkımlandırma (clustering) yaklaşımının benimsenmiş olduğunu
dünyanın çeşitli ülkelerindeki farklı demokratik örgütlerden bizlere
ulaşan bilgilerden öğrenmiş bulunuyoruz. Salkımlandırma anlayışının
Dağıtım, Çevre, Turizm, Enerji ve Lojistik hizmetleri ile bağlantılı
(?) tüm alt hizmet gruplarının da piyasa ekonomisine açılmasını
kapsayacağı Avrupa Birliği'nin resmi dokümanlarındanda
anlaşılmaktadır. Böylesi bir yaklaşım, ülkelerin, hiç bir taahhütte
bulunmadıkları "bağlantılı" hizmet alanlarını da kapsayacak, örneğin
turizm sektörü GATS kapsamına alındığında ulaşım, sağlık, su ve
belediye hizmetleri ve diğer bağlantılı hizmetler de piyasaya
açılacak mıdır?
10- 15- Tüm sektörleri kapsayan Yatay
Taahhütler (Horizontal commitments) inde tanımlanan kısıtların
kaldırılması yoluyla, kapsamının genişletilmekte olduğu doğru mudur?
Bu tip kapsamlı ve geri dönüşü olmayan (stand still principle)
taahhütler vermenin tüm sakınca ve tehditleri ayrıntılı olarak
düşünülmüş ve konunun öznesi durumunda olan tüm taraflarla
görüşülmüş müdür?
11- 16- Uyuşmazlıkların çözümü ile ilgili
olarak "Uyuşmazlıkların Halli Panelinde, konu GATS'dan kaynaklanan
haklar ve yükümlülükler ışığında irdelenir. Bu Panelde, aşağıda
belirtilen iki çeşit durum gözlemlenmektedir: bir üyenin
yükümlülüklerini veya spesifik taahhütlerini yerine getirmemesi, bir
önlemin GATS hükümleri ile çelişmemesine rağmen, bir Üyenin belirli
bir taahhüt altında gerçekleşmesini umduğu bir faydanın boşa
çıktığını veya zedelendiğini düşünmesi." denmektedir. Ancak, bir üye
devlet tarafından alınan bir önlemin, GATS hükümleri ile
çelişmemesine rağmen, yatırımcıların umutlarının boşa çıktığına
hükmetmesi gibi son derece sübjektif, muğlak ve hatta gerekçesiz
şikayetlerin bile DTÖ-Panel'lerine taşınabilecek olması, anlaşma
hedefini aşan, şirketlerin kazançları uğruna toplumsal kazanımları
yok sayan bir anlayıştır. Bakanlığınızın bu maddeyle ilgili
görüşleri nelerdir?
12- 17- Ülkeler, teklif ve taahhüt listelerini
en son 31 Mart 2003 tarihinde Dünya Ticaret Örgütü'ne iletmek
zorundadır. Bu bağlamda, Hükümet hangi ülkelerden hangi teklifleri
almış, hangi ülkelere hangi taahhütlerde bulunmuş olacaktır?
Ülkemizin 1995 taahhüt listesinde yer alan hizmet sektörünün
dışında, sektörlerinin zarar göreceği açık ve yasal ve idari
düzenleme yapılması gerekli ve bu nedenle açılmaması öngörülen
sektörler nelerdir? Hangi sektörlerin hangi gerekçeler ile açılması
öngörülmektedir? Açılmasına karşı ya da açık sektörlerdeki ülke
kısıtlarının korunmasına ilişkin sektör görüşü olan sektörler
hangileridir? Ve bu sektörlere ilişkin
Bakanlığınız/Müsteşarlığınızın tutumu ve gerekçeleri ne olacaktır?
13- 18- GATS müzakereleri dahilinde
oluşturulan sektör teknik görüşleri ülke politikalarını oluşturmakta
mıdır? Sektörler bazında kabul edilen ulusal veya uluslararası
siyasi kriterler nelerdir? Bu kriterlerin belirlenmesinde, sektör
temsilcilerinin görüşleri alınmış mıdır?Avrupa Birliğine aday üye
olunması nedeniyle müzakereler kapsamında alınan siyasi kararlar
neden sektör temsilcilerine resmi olarak tebliğ edilmemektedir?
Sayın Bakan,
Yukarıdaki sorularımızın büyük bir
çoğunluğunun daha 1994 yılı görüşmelerinde karar altına alındığı ve
bu taahhütlerden geri dönüş olmadığını bilmekteyiz. Ancak, GATS
karşıtı gelişen toplumsal muhalefetin yalnızca ülkemizle sınırlı
olmayıp bütün dünyada giderek daha da güçlenmekte olduğunu ve bu
muhalefetin öncelikli talebinin, mevcut müzakerelerin dondurulması
ve başlangıçta verilen söz tutularak geçmişe dönük bir
değerlendirmenin yapılması, konunun tüm kamu oyunda tartışmaya
açılması olduğunu hatırlatmak isteriz. Geri dönüşü olmayan adımlar
atmadan önce sorularımızı yanıtlayacağınızı ve böylece alınmak üzere
olan kararlarla ilgili bir kez daha düşünme fırsatı bulacağınıza
inanıyoruz.
Anti-mai'den alınmıştır.