Füsun ÖZBİLGEN
Bu müzede Mezopotomya ve Yakındoğu tarihinin
inanılmaz zenginlikteki eserleri bulunuyordu. Çapulculara dur
diyecek güçleri ortadan kaldıran ABD askeri gücü nerede peki? Petrol
dışında hiçbir zenginlik onları ilgilendirmiyor anlaşılan..
Yanlış anımsamıyorsam 1979 yılıydı. Bağdat'a
ilk ve son gidişim. Kente vardığımız gecenin ertesi sabahı gazeteci
arkadaşım Zeynep Oral ile birlikte ilk işimiz bir taksiye atlayıp
Bağdat Müzesi'ne gitmek olmuştu. Mezopotamya ve Yakındoğu,
uygarlığın beşiği bu kentin müzesinde tarih kitaplarında okuduğumuz
çivi yazılı tabletlerin ilk örneklerini ve geçmiş bir uygarlığın
hazinelerini uzun uzun seyretmiştik. Bir başka gün de Babil'in ünlü
asma bahçelerinin bulunduğu yerleri gezmiştik.
Şu anda ajanslardan Bağdat Müzesinin yağma
edildiği haberleri akıyor. Savaşta bu müzenin atılacak bombalarla
hasar göreceği korkusu bitti, çapulcuların kendi ülkelerinin
zenginliklerini yağma etmesi haberlerinin üzüntüsü sardı şimdi
insanlığı.
Elbette ki bir kentte otorite ortadan
kalkınca, birtakım çapulcular ortaya çıkacaktır. Ancak bu kenti bu
hale düşüren, bu kentin ordusunu ve polisini ve tüm silahlı
güçlerini yok eden Amerikan güçleri nerede peki? Neden kentin
yağmalanmasını, yanıp yakılmasını seyretmekle yetiniyorlar? Onlar da
petrol dışında hiçbir zenginlikle ilgili değil anlaşılan.. Daha
büyük yağmacıların, küçük çapulcuları önlemek gibi bir mesaileri
olmasa gerek..
Bu yağmalanan çalınan eserler, yok edilen
müzeler sadece Irak'ın değil bütün insanlığın tarihi.. Bugün içinde
pek çok çapulcuyu barındırıyor olsa da bu kent, 10 bin yıldan beri
uygarlığın geliştiği topraklarda kurulu.
Irak topraklarını içine alan Mezopotamya,
yadsınamaz bir biçimde, özellikle MÖ 8. binden itibaren, günümüz
insanlığının kültürel gelişimine katkı yapmış temel bölgelerden
biridir.
Kentlerin ortaya çıktığı, devlet sisteminin,
bürokrasinin, imparatorlukların, daha sonra, örneğin Helenistik
kültürün düşünsel yapısını oluşturan kurumsal olguların doğduğu
topraklar buraları.
"BAĞDAT MÜZESİ EN ESKİ MÜZELERDEN BİRİDİR"
Bölgede kuruluş tarihi oldukça eski olan
Bağdat Müzesi, Mezopotamya uygarlığının görkemini sergilemek
amacıyla yapılmıştır. O dönemde İngilizlerin yardımıyla çok hızlı
gelişmiş olan bir prestij müzesidir. Tüm Mezopotamya kültürlerinin,
Asur'un, Bâbil'in, Sümer'in en önemli eserlerinin yer aldığı,
depolandığı dünyadaki en zengin müzelerin başında gelir. Bu
eserlerin savaşın şiddetinden nasıl korunacağı ise büyük bir soru
işaretiydi ama daha da vahimi yaşanıyor şimdi. Savaşın şiddetinden
kurtulsa da çapulcuların yağmasından kurtulamıyor.
Savaş başladığı andan itibaren, o topraklarda,
uygar düşünce bitiyor. Bosna, Hersek, Makedonya, Hırvatistan,
Lübnan, Beyrut... Tüm bu savaşlardaki kıyıma ve tarihin yok
edilişine tanık olan insanlık, şimdi de Bağdat'ın ve Irak'taki
tarihi kentlerin ve eserlerin yağmaları seyrediyor TV ekranlarından.
Yağmacılar da otellerdeki TV'leri alıp götürüyorlar zaten. Kendi
yağmalarını izlemek üzere belki de.. Ancak vahim olan Bağdat
müzesinin de yağmalanması. Bu eserler elden ele satılarak bir süre
sonra batının ünlü müzayede kuruluşlarının eline düşerler. Ama bu
eserleri, topluca bulunduğu topraklarda, bütün uygarlığın geçmişi
ile gözlemlemek isteyen insanlar bizim vaktiyle yaptığımız gibi
gidip Bağdat Müzesi'nde artık göremeyecekler anlaşılan.. Çok yazık..
İstanbul Üniversitesi, Prehistorya Anabilim
Dalı Kürsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Bağdat Müzesi hakkında
şu bilgiyi veriyor: ''Bazı müzeler arkeolojinin tarihinden gelir.
Britanya, Budapeşte, Hermitage, İstanbul Arkeoloji müzeleri gibi. Bu
prestij müzeleri, 19 yüzyıldan itibaren eserleri toplamaya başlayan,
merkezi müzelerdir. Tabii, bugünkü anlayışta, eserler artık bağlı
oldukları müzelere gidiyor. Bağdat Müzesi'nin de kuruluş tarihi
oldukça eski. Mezopotamya uygarlığının görkemini sergilemek amacıyla
yapılmış, o dönemde özellikle, İngilizler'in yardımıyla da çok hızlı
gelişmiş olan bir prestij müzesi. Dünyadaki, tüm Mezopotamya
kültürlerinin, Asur'un, Babil'in , Sümer'in en önemli eserlerinin
yer aldığı, depolandığı en zengin müzelerin başında gelir. Bu
bakımdan çok önemli.''
Özdoğan müzenin yağmalanacağını da çok önceden
görmüş ve savaştan önce uyarmıştı:
''Irak müzelerinde, varsayalım 100 bin eser
var. Bunun kaç bin tanesi fişlenmiştir acaba? Depolarda olanları da
düşünürsek, bu sayının fazla olacağını sanmıyorum. Kaldı ki, savaş
ve sonrasında, merkezi otorite kalktığı andan itibaren, neyin
soyulup soyulmayacağını bilemezsiniz. Belgeler, fişler de gidebilir.
''
bu konuda Birleşmiş Milletler de Türk
Dışişleri kanalıyla uyarılmıştı. Ancak şu anda gelen haberler
yağmanın sürdüğünü bildiriyor.. Çok yazık..