Greenpeace
ve IDEC – 1
OGM Üreticisi
ÇUŞ’lar – 0
Abdullah AYSU
Bilindiği
gibi, ülkelerin gıda açısından kendisine yetmesine gıda güvenliği denir. Günümüzde bir yandan gelişmiş ülkeler
tarımsal ürün fazlası sorunuyla uğraşırken diğer yandan
yaklaşık 6 milyar olan dünyamızda 815
milyon kişi açlıkla savaşıyor.
Açlığın
giderilmesine yönelik iki görüş çarpışmakta/ savunulmaktadır.
Birincisi;
gelişmiş ülkeler ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) geri kalmış
ülkelerdeki açlık sorununun inorganik tarım ve serbest ticaret
ile çözüleceğini savunuyor.
İkincisi;
geri kalmış ülkeleri gıda
da dışa bağımlılıktan kurtarmaktır ki, bu çözüm gelişmiş
ülkelerin ve WTO’un tam tersi bir görüştür.
Diğer
konulara ve açıklamalara geçmeden önce bazı kavramları açmakta
yarar var. Bilenlerin affına sığınıyor, bilmeyenlere de katkı
olmasını diliyorum. Bu kavramlar; organik
ve inorganik tarım kavramlarıdır.
Özet
olarak, Organik tarım;
tohum ve toprağın doğal yapısını bozmadan yapılan tarımdır.
İnorganik tarım ise;
tohumların, ortam koşullarına daha dayanıklı olması ve daha
bol ürün vermesi için, genetik yapılarının değiştirilerek
kullanılmasıdır. Ne yazık ki; inorganik tarım bu kadar masum
bir üretim tarzı değildir. Buna daha aşağılarda değineceğim.
İnsanların
açlığına “çare” bulmak için bir süredir Dünya
Gıda Zirveleri düzenlenmektedir. İlk Dünya Gıda Zirvesi
1996 yılında toplandı. Bu zirvede, bitkiler üzerindeki kullanım
hakları (patent hakları) yasaklandı.
2002 Dünya
Gıda Zirvesi’nde de tam tersi, “Genetik yapılarıyla oynanmış
tohumlar (inorganik tohumlar) doğa koşullarına daha dayanıklıdır
ve daha çok ürün verir bu nedenle bu tohumlarla yapılacak tarım
açlığa çözümdür,” kararı çıktı.
Bu kararla
yani, 2002 Dünya Gıda Zirvesi’nde inorganik tarıma karşı
yasal engeller kalktı ve inorganik tohumların kullanım hakkı
yasal oldu.
2002 Roma
Sivil Toplum Forumu’nda Gıda Zirveleri’ne ve Dünya Ticaret
Örgütü’ne yanıt geldi. Yanıt: Serbest ticaretin geri kalmış
ülkeleri ithal bağımlısı yaptığı ve bağımlılığın dış
borç ve açlık getirdiği savı idi. Aynı forumda inorganik tarımın
toprağın yapısını bozduğu bu nedenle de yerel tarım ürünlerin
yetiştirilmesini engellediği ve geri kalmış ülkeleri tamamen gıdada
dışa bağımlı yaptığı belirtildi. Forum; çözüm olarak,
geri kalmış ülkelerde yerel tarımın desteklenmesi gerekliliği
önerisini sundu.
Ayrıca,
inorganik tohumların bir sonraki yıl tohum olarak kullanılmaması
azgelişmiş ülkelerin çiftçilerini Çok Uluslu Tohum Şirketlerine
(ÇUŞ) bağımlı kıldığı ortaya kondu. -Bu tohumlara halk arasında
terminatör “yok edici” tohum da denmektedir-
Bir yandan
Dünya Gıda Zirveleri ve Alternatif forumlar yapılırken diğer
yandan inorganik tohum kullanımına karşı hukuksal mücadele de
devam ediyor. Son gelişme ise; Greenpeace Örgütü ve Brezilya Tüketicileri
Koruma Derneği (IDEC), genleri değiştirilmiş soya tohumları ve
ürünlerinin ticaretinin yasaklanması için Brezilya’da açtıkları
davanın ilk adımını kazandılar. Mahkeme bu tür ürünlerin çevre
ve insan sağlığına zararlı olup olmadığının kesin bir şekilde
anlaşılmasına kadar ticaretinin yaptırılmasını askıya aldı.
Başka bir deyişle mahkeme; genleri değiştirilmiş ürünlerin
ticaretini şimdilik yasa dışı ilan etti. Bu konuda nihai kararın
söz konusu çevre üzerinde ki etkilerinin değerlendirilmesinden
sonraya bırakılmasını hükme bağladı.
ABD,
Arjantin ve Brezilya dünya soya ihracatının yüzde 70’ini
sağlamaktadır. Bu üç ülkeden yalnız Brezilya genleri değiştirilmiş
soya üretimine yumuşak bir şekilde de olsa karşı tavır almayı
başardı. Bu tavır alışta elbette ki, Brezilya’nın yeni
Devlet Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva yönetiminin sol görüşlü olmasının
da payı var.
Bergama örneğinde
olduğu gibi, tabii ki yasalar ve mahkeme kararları Çok Uluslu Şirketlerin
(ÇUŞ) önünü kesemeye yetmiyor. Onlar bir yolunu buluyorlar! Söz
konusu tohumların Brezilya’da kaçak olarak ticaretinin sürdüğü
haberleri basında yer alıyor...
Olsun!...
Greenpeace Örgütü ve Brezilya Tüketicileri Koruma Derneği
(IDEC) –1 Genleri Değiştirilmiş Tohumları (OGM) üreten ÇUŞ’ lar-
0.
Yaşasın!...
ÇUŞ’ lar yasadışı iş yapıyor, ticareti kaçak yapıyor!...
|