Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 


Ç  i  m  d  i  k

Kılavuzu Karga

Çimdikçiler tanıktır.

Elimiz çok zaman çok kaşındı.

Ama inat ve sabırla ihracatçıya dokunmadık.

Çünkü şu kavanoz dipli dünyada kaynağı, parası, itibarı, ya da  dolandırma yeteneği yüksek yöneticisi olan her toplum... Ya varlığını satıp savarak... Ya yöneticisinin yeteneğini kullanarak tüketimin de, israfın da daniskasını yaşayabilir.

Ama ancak üreten ve ürettiğini salt kendi halkına değil, bütün dünyaya satan toplum uygardır.

Bu yüzden ihracatçılar, zaman zaman... Yaptığı işle, ürküttüğü kurbağaya değmeyecek vurguna özense de, uluslararası kurtlar sofrasının katılım payı... Olmadı bahşişi sayarak çimdiklemedik.

Ama kurtlar sofrasında boğuşan, ülke ekonomi-politiğine madik atmaya kalkarsa, hiç kusura bakmasınlar... Belimize bir nice sahip olsak, elimize de, dilimize de olamayız.

Bakın, izleyin de hak verin.

TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) Başkanı Oğuz Satıcı’yı duymuş... Duymadınızsa okumuşsunuzdur.

“TC. Merkez Bankası uluslararası tefeci Soros’u örnek almalı... Dövizi yükseltemiyorsa, faizi indirmeliymiş.”

Ne kadar masum bir istek değil mi ?

Bütün akıldaneler... En başta Ankara Ticaret Odası Başkanı Oğuz Aygün... Akademik bilgiçler ve onlara özenenler, anında defter kalem çıkarıp manüplasyon... Pardon hesaba oturdular ?

Neymiş efendim, biri dolar 1.700 binken 1 milyon dolar getirse. Tl.na çevirip bir yıl faize yatırsa... Sonra dolar 1.500 binken yeniden dolar alsaymış, yaklaşık 750 bin dolar kazanırmış.

Getirmiş... Yatırmış mı ?

Orası hazretleri ilgilendirmiyor.

Onların hesabı defter... Pardon bilgisayar üzre.

Hadi lâfı dolandırmayalım.

Getirmiş yatırmışsa, helâl olsun !..

TC milyon dolarlar için IMF memurları önünde kaç takla atıyor.

Geçelim !..

Ve gelelim örnek gösterilen şu ünlü tefecinin encâmına.

Soros bile, Mayıs 2002’de 1.700 bin Tl olan doların, 2003’te 1.500 bin olacağını bilememiş ki...

Yıllardır tefeye yatırıp Türkiye’nin iliğini kemiğini düdüklediği 8 milyar doları Tl.ne çevirip yine yatıracağına, çekmiş, gitmiş.

Eee !..

Gelelim işin aslına.

Besbelli Oğuz Satıcı... Meclisinin üyeleri... Oğuz Aygün... Ve özentileri, ya Soros cinini örnek almadıklarından... Ya defterleriyle bilgisayarları, kafaları gibi kof olduğundan mandepsiye basmışlar.

Irak varvarasında doların 2, hatta 2.5 milyonlara tırmanacağını varsaymışlar. O yüzden de üretip 1.700 binken sattıklarının bedeli dolarcıkları hemen teknolojiye olmasa, hammaddeye yatıracaklarına, yurtdışındaki bankalara yatırmışlar.

Soros misâli paradan para kazanmayı beklemişler.

Dolar 1.500, hatta 1.450’lere gerileyince, yandım anam !..

Merkez Bankası Başkanına veryansın !..

“Doları 1.700’ün üstüne çıkaramıyorsan... Onu yabancı bankada tutmak için aldığımız kredilerin faizlerini düşür !..

Bunun için de bankacı gibi değil, leş kargası gibi davran.

Bak, örneğin de hazır !..”

Bir gürültü... Bir patırtı...

Paracıklarını yüksek kazanç uğruna finans kurumlarda batırma sabıkalısı birkaç bakanı...Damdan düşenin halinden anlar, diye horona feryada kattın mı ?

Kaymaklı ekmek kadayıfı !..

Merkez Bankası Başkanı gerçekten bankacı...

Hem de IMF korumasında özerk bir bankacı ise, karşıya geçer.

“Ananız çok mu güzel ?

Siz kendi işinize bakın... Dolar düşünce malınız ucuzladı. Daha çok üretin, daha çok satın.

Üstelik Euro yükseldi. AB’de ABD ile rekabet fırsatı doğdu.

Bırakın Soros kendi işine baksın.

Aşık atayım derken, eline düşmemeye çalışın.

Ben de kargaları örnek alacağıma, rezervlerime... Enflasyon, borç, alacak ve karşılık hesaplarıma bakayım.

Enflasyon öngörüleni tutmadan faizi düşürürsem, ithal sefahatin köçekçesi karşısında siz bile şaşırırsınız.”

Deyiverir.

Belki böylelikle, ülkesini tokatlayanın, izi yüzünde bulacağını, Satıcı, Aygün ve benzeri kardeşlerimiz de öğrenir.

Cici Verheugen

Müjde... Müjde !..

Verheugen cenapları bağışta bulunmuşlar.

Mübarek ağızlarını Deniz Baykal’a çevirmişler...

Ve genişlemeden sorumlu komiser olduğundan beri ilk kez... Ama besbelli son olmayacak biçimde... Türkiye’nin üyelik sürecine ilişkin ve akl-ı evvellerimizin zülf-ü yârine uygun kelâm buyurmuşlar.

2004 Aralığı, üyelik başlangıcı olabilirmiş !..

CHP lideri Deniz Baykal  öyle sevinmiş, öyle sevinmiş ki !..

Alman Sosyaldemokrat Başbakanıyla ikili görüşmeyi istemeden bir an önce müjdeyi duyurmak için yurda dönmüş.

Verheugen sağolsun !..

Deniz Baykal’ın ivecenliği dert görmesin.

Aman ne sevindik, ne sevindik.

Eh artık başımız göğe erer.

Ve AB’nin dayatmayla sökemediği bir nice tırnak varsa, biz kendimiz kendi ellerimizle söker sunarız.

Hem canım herşey bizim için değil mi ?

Ne var bunda ?

Elin keferesi, bizi kulübüne almak için uygarlaştırmayı bu kadar isteyecek de... Biz ayı, eşek miyiz ?

Bir istiyorsa, on verelim ki, “necip Türk milletinin,” iyiliğe karşı neler verebileceğini kanıtlayalım.

Üstelik bakın o, tarih “telâffuz etmeye” de başladı.

Elimizi çabuk tutalım da, tren kaçmasın.

Yoksa AB yöneticileri ne cindir !..

ABD karşısında politik açıdan çok sıkışan... Asya, özellikle de Japonya krizi öncesindekine benzer bir manüplasyonla düşüşe geçen doların ekonomisini de daraltacağını görüp yer ve zamanında alacağı önlemle yeni ve güçlü pazar gereksinimini ortadan kaldırır.

Ve Verheugen yeniden kamçıyı alır.

Türkiye sevdasından kaçacak bucak arayan AB mecnunlarının suratlarında mı olur... Popolarında mı, rasgele vereder.

Sonra halimiz nice olur ? 

İyisi mi, hazır havuç tutmaktayken, yutuverelim.

Pardon, isteneni fazlasıyla yapıp, giriverelim.

Şimdi siz de çimdikçiye, bahtı kara memur, âmirleri ne emretse onu işlemeye mahkûm deyip durma, demeyin.

Öyle bir şey mi, dedik !..

Bakın ne güzel, entel entel takılıyoruz.

İş Yasağı Çıktı

Sendikalarımızın da !..

Sendikasız emekçilerin de, gözü aydın !..

İş yasağı TBMM’nden geçti.

Gerçi henüz umut Çankaya tepesinde.

Ama eninde sonunda, İş Güvencesi gitti... İş güvensizliği geldi.

Başbakanımız ne buyurdu ?

“Güvencenin aslı, işyerinedir.”

Ne ayıp !..

İşçinin güvencesi mi olurmuş ?

Yâni zengin mi, zengin... Akıllı mı, akıllı... Bilgili mi, bilgili... Cesur mu, cesur... Yetenekli mi, yetenekli... Güçlü mü, güçlü koskoca insanlar işyeri açmış... Bunca adama ekmek bağışlamış !..

Şimdi durup dururken... Seçimde yüzde 2 oy alamayan zâlim Ecevit’in işverenlerden öç almak amacıyla çıkardığı İş Güvencesi Yasasını yürürlükte bırakmanın âlemi ne ?

İşçi dediğin baldırı çıplak, güvence müvence... Grev mrev... Direniş mireniş diye niye mızıldanır ki !..

İşyerinin güvenliğini tehlikeye sokmak için değil mi ?

Oysa onlar çalışmasalar da, etkili ve yetkili işyeri sahipleri, o koca makineleri işletir... Kafası kızarsa bütün işçileri atar. Otomasyon yoluyla dağ gibi üretimi gerçekleştirir.

O yüzden aslolan işyerinin güvencesidir !..

İşçi dediğinin güvencesi olmayacak ki, lokmasının itaat, taat ve ibadetten ibaret olduğunu bir iyice anlasın.

Anladınız mı sendika ağaları ?

Ve sendikasızlığı çıkarına uygun sanan işçilerle, işsizler ?

Anlamadınızsa, yasak onaylanınca anlarsınız.

Sonu Benzemesin

Hay Allah !..

Biz de bu AKP neyin devamı diye merakımızdan ölüyor...

Bakanlarının bir yarısına bakıp ANAP’ın... Öteki yarısına bakıp Fazilet’in... Devşirmelerine bakıp MHP’nin... DYP’nin... DSP’nin mi, devamı diye fal açmaktan helâk oluyorduk. 

Sağolsun Başbakanımız !..

Antalya kampında ceket çıkarırken, apaçık ve kepkesin DP’nin devamı olduklarını buyurdular da, birinci ağızdan öğrendik.

Gerçi DP ilk serbest seçimde yüzde 53... AKP son serbest seçimde yüzde 35 oy aldı.

DP’de de yobazlar vardı... Ama onlar Kuvvayı Milli mucizesine katılmış yobazlardı. AKP’ninkiler ise dinî mücahede yobazları... Hem bu... Hem oy bağlamında kafaları benzeşse de, bedenleri... Hele hele tabanları hiç mi hiç benzeşmiyor ahkâmı kesiyor... Hem, aman “genç subaylar” cunta munta kurup, komutanlarını da aşarak darbe marbe yapmaya kalkmasınlar da... Sonu onunkine benzemese, diye herkesi toplu duaya çağırmaya hazırlanıyorduk.

Allah başımızdan eksik etmesin !..

DP kurucularının birinci, ikinci dereceden 70 kadar mirasçısı bizi bu tür sapmalardan kurtardı.

“DP, “Atatürk ilke ve devrimlerinin” gerçek anlamda hayata geçirilmesi amacıyla kurulmuştu. Atatürk “ilke ve devrimlerine” karşı olduğu her hal ve tavrından belli bir parti, DP’nin devamı olamaz...”

Deyip çıktılar !..

Eee !..

Bu fetva üzerine AKP de, çimdikçi de kaldı mı ortada ?

O neyin devamı olduğunu bilemeyecek.

Biz neyin devamı diyeceğimizi şaşıracağız.

Artık iş yine size kaldı.

Kuzum bu AKP neyin devamı ?

Halâ mı ?

Dışsatımımız Mayıs 2003’te de ilerliyor.

Sanayide kapasite kullanımı artış hızını sürdürdü.

Kıbrıs’ı vermedik... AB “müzakere tarihinden” öte “üyelik sürecini” konuşmaya başladı.

Haksız Irak Savaşı’na bulaşmadık. ABD çok kızdı. Ama Güney Kıbrıs Rumları bile bizi sevmeye başladı.

Futbol Milli Takımımız yine dünya üçüncüsü.

Basketbol takımımız başa soyunuyor.

Süreyya Ayhan şampiyonluğu kaptırmadı.

Liseli gençlerimiz hem felsefede, hem matematikte birinci oldu.

Sivil gençler askerî... Genç askerler cihat törenlerinden sıkıldıklarını şek ve şüphe götürmez biçimde açıkladılar.

Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı”sı İrlanda’da ödül aldı.

Sertab Erener Eurovizyon şarkı yarışmasında birinci oldu.

Genelkurmay Başkanımız “genç subayların” rahatsız olduğunu Başbakanlığa gelerek bizzat Başbakan’a söyledi.

Yayın yönetmenimiz, bazı çekinceleri olsa da, İnadına’yı okur eleştirilerine açtı.

İş bir daha size düştü çimdikçiler !..

Türkiye’de halâ iyi şeyler de yapılamaz diyen...

Kendi değerlerinden kaçıp el fersudelerine kucak açan...

Uygarlığa katkıda bulunacağına, nimetini en kolay tüketenlere parmaklarımız yetmiyor.

Hadi bakalım, işbaşına !..

 

 
sayfa başına dön